AMED - "Bir kereden bir şey olmaz" diye başladığı uyuşuturucu maddeleri 7 yıl sonra bırakan M.R., "Ayağım tekerlek olmuş, tamir etmeye çalışıyordum. Sessiz bir pandemi gibiydi" dedi. 9 yıl kullanan B.K. ise, "Çocuğum beni tanımıyordu. Çünkü ona vakit ayıramıyordum" dedi.
Kimi psikolojik, kimi sosyal çevre, kimi ise çevresel ve bireysel etkilere bağlıyor madde kullanımına başlamasını. Gerekçeler kişiden kişiye değişse de sonuçları değişmiyor. Kullanılan maddeler insanda hem ruhsal hem de bedensel büyük tahribatlara neden oluyor. Bu olumsuz sonuçlar kısa bir sürede toplumun tüm kesimlerini etkiliyor; fuhuş, çeteleşme, hırsızlık, taciz/tecavüz ve ölüm gibi olaylarla sonuçlanıyor.
Madde bağımlıları, tüm bu nedenlerle birçok çevre tarafından "suçlu" olarak damgalanıyor. Konuya dair çalışma yürütenlere göre, bu durum madde bağımlıları ile toplum arasındaki bağı zayıflatıyor, tedaviye erişim süreçlerini engelliyor. Aynı zamanda madde bağımlılığından kurtuluş sürecini de olumsuz etkiliyor.
Madde bağımlılığını geride bırakan isimler de aynı görüştü. Madde bağımlılığı sürecinin öncesi ve sonrasını görüştüğümüz kişiler, "Bırakmak zor değil, ama suçlu muamelesi yaparsan kimse gelmez" diyor.
M.R., Amed'de yaşayan ve yaklaşık 7 yılın ardından bağımlılığı geride bırakan birisi. Tanınmamak ve süreci daha rahat anlatmak için görüntüsünün arkadan çekilmesini, isminin farklı bir şekilde kodlanmasını ve mesleğinin haberde yer almamasını istiyor.
'AYAKLARIMI TAMİR ETMEYE ÇALIŞIYORDUM'
İstanbul'da 2018 yılında arkadaş ortamında "X" maddesiyle tanıştığını anlatan M.R., "İlk başta masum bir şey gibi geldi. İlk etapta müthiş bir enerji sağladı. Dünyanın en mutlu insanısın ve bunun bir nedeni yok. Ekonomik olarak çok iyi değiliz. O maddeyi kullanınca her şeyi unutuyorsun, sorunlardan kaçıyorsun. İlk kullanımlarında mutlu oluyor" dedi.
Daha sonra kullanmaya başladığında uyumak istemesine rağmen uyuyamadığını belirten M.R., "Gözlerim kapanmıyordu. Kimyasal kullandım. Halüsinasyonlar görüyordum. Ayağım tekerlek olmuş, ben de onu tamir etmeye çalıştığımı görüyordum. İntiharın eşiğine gelmiştim. Halüsinasyonlar ikinci günden sonra başlıyor. Seni çok kötü etkiliyor" diye kaydetti.
'GÜN IŞIĞINDAN RAHATSIZ OLUYORSUN'
M.R., kendisinin de "bir kereden bir şey olmaz" fikriyle hareket ettiğini ve bağımlı hale geldiğini söyledi. M.R., yaşanılan "mutluluğun" 3 ya da 4 ay sonra tersi bir durum almaya başladığına işaret ederek, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Artık ihtiyaç haline geliyor. Hayatında mutluluk azalıyor, işinde zorlanmaya başlıyorsun. Bir sene sonunda artık insanlarla problemler yaşamaya başlıyorsun. Küçük sorunları kafanda büyütebiliyorsun. Kafanda kurgular oluşturuyorsun. Şüphecilik bayağı artıyor. İkinci yılın sonunda iyice sosyallikten uzaklaşıyorsun. Evden çıkmıyorsun. Odandaki kalın perdeyi dahi çekiyorsun. Gün ışığından dahi rahatsız oluyorsun. Karanlıkta kalayım, karanlıkta kullanayım diyorsun."
'DÜNYA İLE İLİŞKİNİ KESİYORSUN'
Bağımlılık sürdükçe çevredeki insanlarla da sorunlar yaşamaya başladığını dile getiren M.R., "Annem seslendiğinde ‘Beni rahat bırakmayacak mısın?’ diyordum. Ben dışarıdayken beni aradığında 'Hala beni neden arıyorsun?" diyordum. Herkese karşı kırıcı oluyorsun. Etrafında kimse kalmıyor. İş ile ilgili birisi arıyor, düşman oluyorsun. "Şu tarihte teslim edemez misiniz?" dediğinde "Bu çocuk oyuncağımı, git başka bir yerden al" diyorsun. Hiçbir şey önemsemiyorsun. Telefona bağımlı oluyorsun. Dünya ile ilişkini kesiyorsun" diye konuştu.
BAĞIMLILIK VE FUHUŞ BAĞI
M.R. madde kullanımının temininin her geçen gün daha da rahatladığı söyledi. Bu durumun nedeninin herhangi bir engelin olmaması olduğunu kaydeden M.R., madde bağımlılığı ile fuhuşun birbirini beslediğini dile getirdi: "Çocuklarıyla birlikte madde alanlar var. Bir süre sonra fuhuşa bulaşmak zorunda kalıyorlar."
'DEVLET İSTEMEZSE DİYARBAKIR'A GİREMEZ'
M.R., her meslekten kişilerin bu furyanın içerisinde yer aldığını aktardı. Satıcılar arasında polis ve askerlerin de olduğunu kaydeden M.R., "Polis özel hareket de hem kullanıyor hem satıyor. Tesettürlü bir kadının çocuklarıyla madde aldığını gördüm. Evlerin içerisinde yaygın" diye kaydetti.
Yapılan operasyonların sonuç verip vermediğini sorduğumuz M.R., şunları kaydetti: "Sonuç alınmıyor. Ben Lice’den bir 'X'le gelsem, devlet istemezse o Diyarbakır’a giremez. Bunlar kilolarca nasıl sokabiliyorlar? Kullanıcılar bir süreden sonra satıcı konumuna düşüyor. Kullanıcıların çoğu işinden oluyor. Bulamadığın zaman hırsızda olursun, satıcı da."
'SESİZ BİR PANDEMİ GİBİ'
Madde kullanımının "sessiz bir pandemi gibi" yayıldığını kaydeden M.R., bu "pandemiden" kurtuluşuna dair şunları söyledi: "3 ay öncesinde artık bir karar vermem gerekiyordu. Maddi olarak zorlanıyordum. Yol ayrımına geldim. Ya işime devam edecektim ya da yeni bir sayfa açacaktım. Bu işte esas olan iradenle bırakmak. Bırakmak için güçlü nedenleriniz olmalı. En büyük nedenim; bir yere gittiğimde başı dik olarak gitmek. Kimse ‘Bu madde kullanıyordu’ demesin. Bunu derse bu şehri terk ederim. Toplum içerisine çıkamazdım. İşimi kaybetme noktasına gelmişti."
ENGELLER: TOPLUMDAN ÖTEKİLEŞTİRİLİYORSUN
M.R'ye göre birçok kişi bağımlılıktan kurtulmak istiyor ancak buna engel durumlar var:
"Rehabilitasyona gitsem beni 2 ay hapis ediyorsun. Ben niye geleyim? İlk kullanıcıyım dediğinde polis eşliğinde tutanak tutuluyor. Savcılığa çıkarılıyor. 2 haftada ya da 1 ayda bir polis eşliğinde örneklerini alıyor. AMATEM’E kişiyi kilitliyorsun. Ailesi de çevresi de öğreniyor. Herkesin haberi oluyor. Kimse gitmez. Onları anlamak ve sizin yanınızdayım imajı vermek lazım. Özgürlüğünü ihlal ediyorsun. Bir de kayıtlara düşüyorsun. 'Suçlu' damgası yapıştırıyorsun. Suçlu muamelesi yapıyorsun.
Rehabilitasyon merkezleri sonuç almaz. Çünkü birçok kişi kaçıyor. Rehabilitasyona gidip bırakanı görmedim. Kaçıyor ya da çıktığında yine kullanıyor. Çünkü kişinin kafasından bitirmesi gerekiyor. Öncelikle kişinin kesinlikle karar vermesi gerekiyor. Kucak açılması gerekiyor. Kullanıcıların birçoğu 2-3 yıldan sonra bırakmak istiyor. Arayışa giriyor. Farkındalar.
Madde bağımlısı ya da satıcısı birçok kişi cezaevinden çıktıktan sonra iş bulamıyor. Ben çok kişi ile tanıştım, adli sicil kaydında 'uyuşturucu' yazıyor diye işe alınmıyor. Toplumda ötekileştiriyorsun."
'SUÇLU MUAMALESİ YAPMAMALI'
"İkna etmek zor değil ama sen suçlu muamelesi yaparsan kimse gelmez" diyen M.R. şöyle devam etti: "Psikolog beni kucaklamalı. Çünkü birinin beni anlaması, kucaklaması gerekiyor. Maddeyi kullandığım zaman zaten sevgiden, her şeyden uzak kalmışım. Sokak kedisi olur ya sevdiğiniz zaman başını yaklaştırır. Onların (bağımlılar) da sevgiye ihtiyaçları var. Polis eşliğinde sağa sola götür, savcıya götür, ifade ver... İnsanlar oradan kaçıyor.
NELER YAPILMALI?
M.R.'nin madde bağımlılığına karşı birçok önerisi de bulunuyor. M.R.'ye göre öncelikli adımların başında "bütünlüklü bir politika" geliyor:
"Sosyal hayatı düzeltmeniz gerekiyor. İnsanların hayat koşulları düzetilmeli, istihdam alanı yaratmalıyız. İş olanakları sağlanmalı. Caydırıcı cezalar getirilmeli. Satıcıları alıp bir iki yıla 'iyi hal' gerekçesiyle tahliye ediyorsun."
'DÜŞMAN İLAN ETTİM'
"Benden çok şey alıp götürdü. Artık aramıyorum. Hayatım düzene girdi. Ben onu kendime düşman ilan ettim" diyen M.R.'nin bağımlılara bir çağrısı da var:
"Dünyaya bir kere geliyorsun, kimse böyle karanlık bir yola kendini hapsetmesin. Yeni bir sayfa açılabilir. Ben döndüm. Çünkü madde kullananlar bir süre sonra fiziğini kaybediyor. Dişler dökülmeye başlıyor. Mutlu değiller. El uzatılmasını bekliyorlar. Halüsinasyonları yaşıyorsun."
ANNESİNİN YARDIMIYLA BIRAKTI
28 yaşındaki 1 çocuk babası B.K. de "bir kereden bir şey olmaz" diyerek madde kullanımına başlamış. 17 yaşında madde kullanımına başladığını aktaran B.K. 2 yıl önce annesinin çabasıyla bu sorundan kurtulduğunu dile getirdi.
B.K., "Merak edince tadına baktım. İlk kullanım sonrası kafan güzel oluyor. Sonrasında hep o ilk içtiğin anda yaşadığın hissi yaşamak için kullanmak istiyorsun. Ama ne yaparsan ya da ne kullanırsan kullan o anı yaşayamıyorsun" diye kaydetti.
Sonraki süreçte madde bulmak için çeşitli arayışlara girdiğini belirten B.K., "Para bulamadığın zaman aile ile de sorun yaşıyorsun. Yavaş yavaş içtiğini öğrenirler. Gece yarısı eve gidiyorsun, üstüne geldikleri zaman çekip gidiyorsun. Gittiğin zaman da kalacak bir yerin yok. Nerede pis bir yer varsa oraya gidiyorsun. Kullandığın maddeler bir süre sonra seni kesmiyor. Farklı yollara girmek zorunda kalıyorsun" diye konuştu.
Madde kullanımına başladıktan sonra birçok yerde "damgalandığını" söyleyen B.K., "Çocuğum da beni tanımıyordu. Çünkü ona çok vakit ayıramıyordum" dedi.
'12 SAATE ASGARİ ÜCRET VERİLİYOR'
Devlete bağlı kurumların bu duruma göz yumduğunu kaydeden B.K., "Devlet karışmıyor. Bilir ki orada var. Ama polis gidip karışmaz. ‘İhbar gelsin, öyle gideyim' der" şeklinde konuştu. Madde bağımlılığının artışında birçok nedenin olduğunu belirten B.K., şunları söyledi:
"Herkes ilgi alanına yönlendirilmeli. Benim mesela futbola ilgim var. Birilerinin kitaba ilgisi var. Ancak bununla ilgilenecek ortam yok. Çalışma koşulları kötü. İşsizlik artıyor. O kişi de ‘Ben lokantada 12 saat çalışacağıma giderim uyuşturucu satarım’ diyor. 12 saat çalışıyorsun ve sana asgari ücret veriliyor."
Madde kullanımını bırakmaya babasının sağlığının bozulması sonrası annesiyle yaptığı konuşmalar üzerine karar verdiğini söyleyen B.K., şöyle devam etti:
"En çok annemin etkisi oldu. Beni bırakmaya itti. Babam kanser hastalığına yakalandı. Ameliyat girecekti. Ben de madde kullanıp annemin karşısına çıkmıştım. O ancak konuşma sonrası bırakmaya karar verdim. Bırakırken çok zorlandım."
BIRAKTIKTAN SONRA HAYATI DEĞİŞTİ
Bıraktıktan sonra kitap okumaya ve aldığı kuşla ilgilenmeye başladığını ifade eden B.K., "Çocuğum beni tanımıyordu. Ama şu anda oğlum bana dokunmadan uyuyamıyor. Bırakmayla birlikte hayallerim de gerçekleşmeye başladı. "Bıraktıktan sonra hayal ettiğin her şeyi yapabiliyorsun. Bir arabam olsun isterdim. Ailemin de desteğiyle oldu. Ticarete başladım" dedi.
Madde kullananlara da seslenen B.K., şunları belirtti: "Bir an önce bırakın. Çünkü bıraktıktan sonra hayatın ne kadar güzel olduğunu anlıyorsun. Herkesin önünde dert, keder, çile var. Onlar önemli değil. Önemli olan onu içmeden atlatabilmektir. Mücadele ettiğin sürece hayallerini gerçekleştirebilirsin. Aileler de çocuklarına yardımcı olmalı."
Yarın: İki başarı hikayesi
MA / Azad Altay - Berivan Altan
