Ceza hukukçusu Kanar: Yerel yönetim özerkliğini içeren anayasa şart

İSTANBUL - Din, dil, ırk ayırmaksızın eşit ve adil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen ceza hukukçusu Ercan Kanar, "Doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet ya da yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır" dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ve akabinde PKK'nin yaptığı kongreyle birlikte çalışmalarını sonlandırma kararı alması, siyaset ve kamuoyunun ana tartışma gündemlerinden biri haline geldi. Özellikle siyasal, kolektif ve bireysel hakların özgürlükler temelinde genişletilmesi, toplumda güçlü bir beklentiye dönüştü. Bu sorunların çözümünün özgürlükçü bir anayasa değişikliğiyle kolaylaşacağı yaygın bir kanı haline geldi. Abdullah Öcalan da İmralı Heyeti'yle yaptığı görüşmede, "yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu" söyledi. Ceza hukukçusu Ercan Kanar, yeni anayasa tartışmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere nasıl bir anayasanın sorunların çözümünü kolaylaştıracağına dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
İmralı Heyeti'nin son ziyaretinde Abdullah Öcalan mesajında, "Kardeşlik hukuku üzerinden yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var" dedi. İlk avukatları arasında yer aldığınız Öcalan'ın bu mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Abdullah Öcalan'ın kastettiği şey eşitlik ilkesine dayanan bir hukuk sözleşmesidir. Bu da Kürt halkına statü verilmeden olmaz. Lafla olmaz bu iş. Eğer gerçek kardeşlik olacaksa, Türk ve Kürt halkı ayrıca diğer azınlıkların da hak ve özgürlükler açısından eşit olması gerekir. Bunu kastediyor. Bunun olması için de önce anayasal düzenlemeler yapılmalı. Başlangıçta bu müebbet hapis cezasının kaldırılması gerek. Sonra özgürlükçü anayasa yapılması gerek. Ayrıca düşünce, ifade, toplanma özgürlüğü önündeki baskıların, yasakların son bulması gerek. Cezaevlerinin boşaltılması gerekir. Yine özellikle bölgede getirilen yasakların biran önce son bulması gerek. Yol temizliği olacaksa bunlar yapılması gerekir. Ancak gerçek bir kardeşlik hukuku bunların yerine getirilmesiyle olabilir.
 
Güncel bir anayasa tartışması var siyasetin gündeminde. Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından nasıl bir anayasaya ihtiyaç var?
 
 
Tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek.
 
Anayasalar, devletin ve hukukunun bel kemiği olmakla birlikte toplumu da ilgilendiren temel bir meseledir. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra anayasa mahkemeleri kurulmaya başladı ve anayasanın kuruluş amacı 2'nci Dünya Savaşı'ndan ders alarak yönetilenleri devlete karşı korumak amacıyla yapıldı. Maalesef hiçbir devletin anayasa mahkemeleri bu işlevini yerine getiremedi. Hele bizim gibi ülkelerde anayasa mahkemeleri zerre kadar özgürlüklerden yana bir tavır koymadılar. Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle Türkiye'de 1921, 1924 ve 1961 anayasalarına bakmak lazım. 1961 Anayasası'nı kadük hale getiren 12 Mart darbesinden sonraki değişiklikleri içeren anayasa var. Yukarıda saydığımız bu anayasaların içinde sadece 1921 Anayasası nispeten özgürlükçüdür. Ama o da maalesef hiç uygulanmamıştır. 12 Eylül 1982 Anayasası sayısız değişikliğe uğradı. Fakat hala özgürlükçü bir niteliğe kavuşmadı. Şimdi bütün bu uygulamalardan dersler çıkartarak yeni bir anayasa sürecine girilmek isteniyor. Öncelikle tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek. Devlet merkezli bir anayasa yerine, toplumun devlete karşı denetimini artıracak bir anayasanın olması lazım. Yine doğrudan demokrasiyi temel alan ve doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet yönetimi gibi, yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır. Öte yandan kadın erkek eşitliğini tam sağlayan bir anayasa, olmazsa olmazdır. Toplumun hiçbir kesimine karşı ayrım yapmayan, anti militarist hükümlerin yer aldığı bir anayasanın yapılmasına ihtiyaç var. 
 
1921 Anayasası'nı özgürlükçü kılan yönleri nelerdi?
 
1921 Anayasası daha halkçı ve farklıların haklarını gözeten bir yerde duruyordu. 1921 Anayasası'nda yerel yönetimlerin özerkliği ve merkezin yetkilerinin kısıtlanması vurgulanıyordu. Fakat ondan sonra gelen 1924 Anayasası tamamen tekçi, Türkçü, şoven, milliyetçi, militarist bir anayasaydı. 1961 Anayasası liberal halklar açısından 1924 Anayasası'na göre biraz daha olumluydu. Fakat o anayasada da başta Kürtler olmak üzere farklı etnik kökenler, azınlıklar yok hükmündeydi. Onlarla ilgili en ufak bir eşitlik ve özgürlük açısından bir düzenleme söz konusu değildi. Buna rağmen egemenler, 1961 Anayasası'na bile tahammül edemediler. 12 Mart Askeri Darbesi'nden sonra önemli ölçüde bunu kriter haline getirdiler. 12 Eylül'de de faşist darbeci cunta sistemine göre düzenlenen bir anayasa oluşturuldu.
 
Yeni bir anayasaya yapılması kadar bu anayasanın nasıl yapılacağı da önemli bir yerde duruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet kanadından oluşan 10 kişilik bir komisyon kurdu bunun için. "Yeni bir sözleşme" temelinde olacaksa nasıl bir anayasa yapım süreci olmalı?
 
Devlet merkezli olmaması gerekir. Sadece Meclis'in değil; sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları kurumlarının, hukuk kurumlarının, siyasi aktörlerinde anayasa yapım sürecine katılımıyla yapılmalı. Tabii bunun ön koşulları olması için önce Meclis yapısının değişmesi gerekir. Yani önce tek adam rejimin hakim olduğu bir Meclis'in değişmesi, siyasi partilerin şimdiki yapısının değişmesi gerekir. Ama kısa vadede böyle bir anayasa yapılması mümkün görünmüyor.
 
Kürt sorununun, demokratik temelde çözümü Anayasal ve yasal değişiklikleri veya düzenlemeleri gerektiriyor. Zaten sorunun çözümü konusunda gerek iktidar gerek sistem içi muhalefette dahil tüm partiler, Meclis zeminine getirilmesi konusunda mutabık. Anayasa, çözümün neresinde duruyor?
 
 
Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. 
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için köklü değişimlere ihtiyaç olduğu açıktır. 27 Şubatta, Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nin ilan ettiği bir çatışmasızlık süreci var. Fakat bu gerçek bir barışın geldiği anlamına gelmez. Gerçek bir barışın olması için pozitif ve yapısal bir barışın olması gerek. Yapısal barışla kast edilen adaletin sağlanmasıdır. Barışın inşası ise barışı yapmak, barışı korumak ve barışın sürdürülebildiğini devam ettirmektir. Siz devlet olarak çatışmaların nedenlerini ortadan kaldırmazsanız bir barış sağlamış olmazsınız. Çatışmaların nedenleri ortadan kalkmadıkça, adilane, eşit, özgürlükçü bir çözüm olmadıkça sadece silahların bırakılmasıyla kalıcı bir barış sağlanmış olamaz. Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. Örneğin Güney Afrika'da Mandela cezaevinden çıkarılıp bir eve yerleştirilince her türlü siyasetçiyle, gazetecilerle, uluslararası heyetlerle görüşme hakkı tanındı. Ayrıca Güney Afrika'daki barış sürecine siyasi aktörler, siyasi partiler, sivil toplum kurumları da katıldı. Şimdi bizde şu anda böyle bir uygulama yok. Oysa eğer gerçekten Türkiye'de barış olacaksa bu sürecin şeffaf olması gerek. İnsan hakları kurumları, hukuk kurumları ve siyasi aktörlerin de sürece dahil olması gerek. Devleti temel alan bir anayasa olmamalı. Tam tersine devleti küçülten, esas olarak halkların eşitliğini ve özgürlüğünü temel alan bir perspektifle anayasanın yapılması gerekir.
 
Mandela örneğini vermişken Abdullah Öcalan'ın umut hakkının ihlal edildiğine yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı var. Bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AK BK)   Türkiye'nin yasal düzenlemeler yapması konusunda bildirimleri var. Kürt sorunun çözümü ve yasal düzenlemeler bağlamında umut hakkı ile ilgili neler söylersiniz?
 
Umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası verilen ve koşullu salıverme imkanından yararlanamayan tutsakların durumuyla ilgili bir düzenleme. AİHM, bir tutsağın umut hakkının uygulanmamasını insan haklarına aykırı olarak değerlendiriyor. AİHM, 18 Mart 2014 tarihinde Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı buldu. Ancak AİHM kararına rağmen söz konusu düzenleme kapsamında henüz bir adım atılmış değil. AİHM'in kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle yükümlü olan Bakanlar Komitesi'ne bu noktada başvurular yapılıyor. Bunların arasında sivil toplum örgütleri de var. Komite, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM'in ihlal kararlarını bir kez daha gündemine aldı ve Türkiye'ye somut adım atması için Eylül 2025 tarihine kadar süre verdi. Şimdi bu sürenin dolmasına az kaldı.
 
Komite, Türkiye'den somut yasal düzenlemeler yapmasını beklerken, Adalet Bakanı her seferinde mevzuatta “umut hakkı”nın olmadığını dile getiriyor. 
 
 
Yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir.
 
Adalet Bakanı "umut hakkı yoktur" diyerek talihsiz bir açıklama yapmış oldu. Şimdi “umut hakkı” aslında 50 senedir dünyada giderek kabul edilen temel bir insan hakkıdır. Hatta Almanya ve İtalya Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıdı. Norveç, Portekiz, Bosna Hersek, Sırbistan müebbet hapis cezasını kaldırdılar. Hatta Norveç ve Portekiz 18'inci Yüzyıl'da kaldırdı. Avrupa'da ağırlatılmış müebbet hapis cezası diye bir ceza şu anda söz konusu değil. Şimdi suç ne olursa olsun, alınan ceza ne olursa olsun, herkesin günün birinde özgürlüğe kavuşma umudunu taşıma hakkının olması gerekir. Aksi uygulama insana işkencedir. İnsan haklarına aykırıdır, despotluktur, faşistliktir. O yüzden yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için TMK uygulandı.  Aslında yapılan devlet işkencesi, devlet terörüdür. Bu nedenle AİHM kararlarının uygulanması ile toplum biraz nefes alır ve özgürlüklerin yolu açılır.
 
Siz "Yol temizliği" bakımından atılması gereken adımlardan birinin umut hakkının yasalaşması olduğunu belirttiniz. "Yol temizliği" bakımından yasal ve hukuksal olarak başlangıçta hangi adımların atılması gerekli size göre?
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi bakımından hak ve özgürlüklerin önü açılmalı ve tüm yurttaşlara eşit yargılanma hakkına sahip olmalıdır. Mesele, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) Kürt sorunun çözümsüzlüğünü derinleştiren bir yerde duruyor. Bir kere TMK tamamen kaldırılmalıdır. Yani TMK'nin iyileştirilmesi diye bir hayal kurmamak gerekir. TMK,  düşmanla savaş hukukunun uygulanması anlamına gelir. TMK'nin ilk çıkışı anavatanı ise Amerika ve İngiltere'dir. 19'uncu Yüzyıl'ın başlarında sömürge ülke ve kolonilerde, sömürgecilere karşı kurtuluş savaşları başlayınca emperyalist, ceza yasasıyla yetinmeyerek özel yasalar getirerek düşmanla savaş hukuku uygulamaya başladılar.
 
TMK, bir düşman savaş hukuku yasası mı?
 
TMK'yi anlamak için önce düşmanla savaş hukukunu anlamak gerekir. Şimdi düşmanla savaş hukukuna göre, devlete mağlup olanların temel hakları olamaz. Dürüst yargılanma hakkı uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suçsuzluk karinesi uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suç ve cezanın geriye yürümezliği ilkesini uygulanamaz. Yani, Terörle Mücadele Yasası muhalifleri açıkça düşman olarak görüyor. Ve yurttaş ceza yasası onlara uygulanamaz diyor. Yurttaş Ceza Mahkemesi Yasası onlara uygulanamaz diyor. İnfaz açısından da farklı bir infaz sistemi getiriliyor. Hücre tipi infaz sistemini getiriyor. Dolayısıyla bir demokratikleşme ve ya adaletten söz edeceksek öncelikle yasanın tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK, ilk kez Türkiye'de ne zaman hangi amaçla getirildi? 
 
TMK, Türkiye'de ilk kez 1991 yılında Kürdistan'da yürütülen savaşta "Terörle Mücadele Yasası" olarak yürürlüğe girdi. 1980'li yılların sonlarına doğru Kürt mücadelesinin hızla büyüme başlamasıyla, Kürt mücadelesinin gelişimini bastırmak amacıyla uygulanmaya başlandı. TMK ilk yürürlüğe girdiğinde o zaman İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi başkanıydım. Bu yasaya karşı "Hayır" mitingi yaptık Çağlayan'da. Fakat maalesef toplum duyarsız olduğu için yasayı çok rahat bir şekilde geçirdiler. Yaptığımız tüm itirazlara rağmen Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etmedi. Zamanla bazı maddelerini iptal etti, ama şu anda yine bütün şiddetiyle TMK uygulanıyor. Yani doğrudan düşmanla savaş hukuku anayasası uygulanıyor şu anda. 
 
Peki, kime karşı uygulanıyor? 
 
Başta Kürtlere karşı uygulanıyor. Daha sonra Türkiye'deki farklılıklara, azınlıklara, devlete muhalif olan herkese uygulanıyor.
 
TMK gibi bir yasa Türkiye'yi demokrasi konusunda ne yönde etkiledi?  
 
Türkiye'de 2005 yılında TMK'nin değişmesiyle birlikte ifade özgürlüğü "terör" kapsamına alındı. 12 Eylül Darbesi'nde bile askeri mahkemelerin kriterleri vardı. Örneğin; işkenceye dayalı ifadeler geçerli kabul ediliyordu, ama sahte kimlik olmadan, illegal yazı olmadan askeri mahkemeler sanıklara üyelikten ceza veremiyorlardı. Daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) geldi, daha kötü oldu. DGM'den sonra, Özel Yetkili Mahkemeler'le bu haklar daha da kısıtlandı. Fakat AKP döneminde getirilen TMK'nin uygulama alanı çok daha genişledi. AKP, TMK'yi lafzına aykırı bir şekilde uygulanmaya başladı. AKP'lilere muhalif olan herkes düşman kabul edilerek gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya başlandı. Şimdi buna, doktrininde soruşturma, tutuklama, gözaltına alma endüstrisi denir. Yani AKP dönemiyle birlikte düşmanla savaş endüstrisi kullanılıyor. Bu nedenle TMK'nin tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK'nin kaldırılmasının koşulu nedir? Anayasa ile nasıl bir bağı var ya da "yeni" anayasa tartışmalarının merkezinde olmalı mı?
 
 
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil.
 
TMK'nin kaldırılması için anayasanın tamamının değişmesi gerekir. Çünkü şu andaki anayasa devlet merkezli bir anayasadır. Başta Kürt halkı olmak üzere farklı etnik kökenleri kabul etmeyen, yok sayan bir anayasadır. Yine ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü, kısıtlayan bir anayasadır. Dolayısıyla yeni baştan başlamak gerekecek. Bu başlangıcı yaparken de öncelikle hukuk kurumlarının, insan hakları kurumlarının, sivil toplum kurumlarını harekete geçirmek gerek. TMK'nin kaldırılması ya da yeni anayasa değişikliğini eğer kitleler sahiplenirse olabilir. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil. İşin özüne uygun değişiklikler değil. Bir barış ve iyileştirme sürecinden bahsediliyor. Bunun için köklü bir hukuk reformu gereklidir. Gerçek barış da ancak öyle sağlanabilir.
 
Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm bu konuların masaya yatırılacağı yerin Meclis olduğu belirtiliyor. Bu konuda Meclisin rolüne dair neler söylersiniz?
 
Abdullah Öcalan, Meclis'te bir komisyon kurulsun diyor ama tek bir komisyon kurulsun demiyor. Her alanda çok sayıda komisyon önerisi var. O önerileri çok isabetlidir. Eğer her alanda bir komisyon kurulursa bunun görev yetkileri geniş olmalı. Meclis'teki tüm partilerin yanı sıra hukuk kurumları, insan hakları kurumlarından katılımlar da olursa komisyonlar demokratik düşünmede ciddi adımlar atılabilir. Bu komisyonların Meclis'te kurulması halinde verdiği kararlar bağlayıcı olmalı. Kim iktidarda olursa olsun bu Meclis'in kararlarını uygulamalıdır. Meclis'in vereceği kararlardan toplumun da haberi olmalı. Tabii kurulacak bu komisyonlar, Meclis kararlarıyla öncelikle Tayyip Erdoğan'ın yetkilerinin önemli bir kısmının ortadan kaldırılması gerekir. Şu anda bütün yetkiler sadece Erdoğan'da ve her şeye kendisi karar veriyor. Yani tek adam diktatörünün sona ermesi gerekir. Acilen gerçek demokratik bir parlamenter sisteme geçilmesi gerekir. Yani bu tür Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin son bulması gerekir. Ancak o zaman kurulacak komisyonların işlevini yerine getirebilir.
 
MA / Esra Solin Dal
 

Diğer başlıklar

28/11/2025
18:57 Bermal Nergis ve Muhlise Karagüzel tahliye edildi
18:51 Dilan Karaman için inceleme komisyonu kuruldu
18:28 Peyas Belediyesi’nden ‘heykel’ açıklaması
18:24 KESK'ten işçilerin direnişine destek
18:16 Amedspor’dan Elçi kareografisi
17:48 Abdullah Öcalan'ın çağrısı Almanya mahkemesinde okundu
16:44 'İslam'da Barış ve Demokratik Toplum' paneli: İnsanlığın ortak hakikati barıştır
16:04 Eski Belediye Eşbaşkanının tahliyesi üçüncü kez engellendi
15:48 'Hasta tutsakları serbest bırakın, ihlalleri sonlandırın'
14:49 Roboskî için Adalet Girişimi: Hakikat ve Adalet Yasası çıkarılmalı
14:44 Dilan Karaman zılgıtlarla defnedildi
14:23 Tahir Elçi mezarı başında anıldı
14:00 Elçi anıldı: Geçmişle yüzleşin, cinayeti aydınlatın
13:48 Ege İnsan Hakları Okulu başladı
12:51 'Özgür Halk' yeni yıla dijital yayınla başlayacak
12:48 CHP 39'uncu Kurultayı başladı
11:38 Kerboran'da doğa için palamutlar toplandı
11:37 Qoser'deki cinayetlerde tutuklanma sayısı 2'ye çıktı
11:36 6 tutsağın tahliyesi ertelendi
10:23 Tahir Elçi katledildiği yerde anıldı: Mücadelesini sürdüreceğiz
10:00 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Abdullah Öcalan temel arayışın siyasal mutabakat olduğunu söyledi
09:42 TJA: Dilan’ın şüpheli ölümünün karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz
Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi: Takipçisi olacağız
09:16 İhraç edilen sağlıkçı 10 yıldır tarlada çalışıyor
09:15 Avukat Çağlar: 'Umut hakkı' hayata geçirilmeli
09:12 İHD Eş Genel Başkanı Aydın: Yasal düzenlemelere gidilmezse süreç toplumsallaşmaz
09:12 Kırşehir Cezaevi’nde kışkırtma: Bunlar terörist üzerlerine kaynar su dökün
09:09 Bekaroğlu: İktidara namzet bir parti birtakım riskleri de göze almalıdır
09:07 Düşük yevmiyeye karşı kooperatif kuracaklar
09:04 Psikolog Erol: İntihar artışında sosyal problem ve adalet yoksunluğu etkili
09:03 13 yıldır yaşadığını ispat edemiyor
09:01 30 yıl PKK davasından tutuldu: Yeni dönem çalışması demokratik toplum inşasıdır
09:00 28 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:55 Hong Kong’daki yangında can kaybı 94’e yükseldi
27/11/2025
23:45 DEM Parti milletvekillerinden Kurum'a: Adil ve şeffaf bir bütçe oluşturulmalı
23:10 İsrail, teslim olan 2 Filistinliyi katletti
22:52 Maduro’dan hava kuvvetlerin ‘hazır olun' emri
22:15 Hong Kong’daki yangında can kaybı 83’e yükseldi
22:01 Hênê’de en az 70 öğrenci zehirlendi
21:21 Riha’da komünlerin inşası tartışıldı
20:52 Şölende sahne alan sanatçı gözaltına alınmak istendi
20:47 Ajansa Welat birinci yılını kutladı
20:36 Bayındır: Abdullah Öcalan'ın barış mücadelesini dünyaya yaymamız gerekiyor
20:30 KESK'li kadınların Rojin Kabaiş eylemine rektörlük engeli
20:13 Kuzey ve Doğu Suriye’de 27 Kasım kutlamaları
19:47 KESK'ten Wan bölge mitingine katılım çağrısı
19:37 Putin: Ukrayna yönetimiyle anlaşma imzalanın anlamı yok
18:52 Venezuela THY dahil 6 şirketin faaliyetlerini durdurdu
18:18 RTÜK’ten 3 televizyon kanalı ve 2 radyoya ceza
18:07 Bayındır: Kürt Özgürlük Hareketi barış arayışının ifadesidir
17:31 Birleşik Kamu-İş: Açlık sınırı 30 bin 61 lira oldu
17:23 Erzirom’da bir okulda sülfür gazı tespit edildi
17:21 İHD'nin yeni yönetimi görev dağılımı yaptı
17:18 Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Çırak Sazlığı’nda yangın
17:02 Aydın: Elçi’nin barış hayalini gerçekleştireceğiz
16:37 11'inci Yargı Paketi'nde adli suçlar için 'Kovid' düzenlemesi çıktı
16:12 Peyas Belediyesi Glutensiz Yaşam Merkezi'nin açılışını yaptı
16:01 Kuruluş kutlamaları: Kürt halkı direnişiyle var oldu
15:54 3'lü cinayetin zanlısı tutuklandı
15:44 Şakiro Kent Meydanı hizmete açıldı
15:42 BM: Sudan'da 21 milyondan fazla insan şiddetli açlıkla karşı karşıya
15:36 '19 Aralık katliamı insanlığa karşı suçtur, zaman aşımı olmaz'
15:27 Kent Uzlaşısı'nda 2 kişi hariç tahliye kararı çıktı
15:20 Gazeteci Aykol üçüncü kez beyin kanaması geçirdi
15:19 Pirsûs Katliamı davasında ek rapor kararı
15:12 Seyfettin Tutmaz ve Sadun Tutmaz için anma
14:42 'Sürece katılmayan kaybeder'
14:11 ‘Basmane Çukuru'nda gökdelen istemiyoruz’
14:06 İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Epözdemir'e ceza istemi
13:53 Ayşegül Doğan: İmralı görüşmesinin tutanakları paylaşılsın
12:53 '60 milyonluk vurgun' haberine takipsizlik
12:52 3 kadın gazetecinin duruşması ertelendi
11:59 Apocu tutsaklar: Demokratik sosyalist inşa bayramını heyecanla karşılıyoruz
11:53 Özgür Gündem dağıtımcısı Işık mezarı başında anıldı
11:51 İmamoğlu protestoları davasında gazetecilere beraat
11:47 Ejegül Ovezova'yı katletmekten yargılanan polisin duruşması ertelendi
11:32 İlk Kürt kadın tarihçi 'Mesture Erdelan' adına kütüphane açıldı
11:16 'Amacımız Başûr gençliğinin desteğini Önder Apo'ya bildirmek'
10:51 'Kent Uzlaşısı davasında yanlış yoldasınız, bu yoldan dönün'
10:38 Meclis Komisyonu 4 Aralık’ta toplanacak
09:50 Qoser’de 3 kişinin öldüğü olayda 1 tutuklama
09:20 Gazete dağıtımcısı Işık cinayeti 32 yıldır aydınlatılmadı
09:19 Abdullah Öcalan ile görüşme, devlet paradigmasında kırılmanın işaretidir
09:17 Suluca 1 Nolu Cezaevi’nde neler oluyor?
09:16 Yolsuzluğa karşı çıkan sendika temsilcisine saldırı
09:15 Tahir Elçi'siz 10 yıl geçti: Savaşsız bir ortamı tahayyül ediyordu
09:14 'Görüşmenin içeriği açıklansın'
09:11 'Abdullah Öcalan'ın felsefesi sömürgenin sömürgesi kadını tanrıçalaştırdı'
09:10 Bulancak'ta organik fındık projesi geliştiriliyor
09:08 Amed'de trafik artık çileye döndü
09:07 Dorşîn’deki ağaç kıyımına tepki: Eko-kırıma karşı tutum sergilenmeli
09:06 Maden için bir milyon zeytin ağacı 'taşınacak'
09:01 Fuat Kav: Müzakere de mücadelenin bir parçasıdır
09:00 27 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:51 3. Uluslararası Amed Film Festivali başlıyor
26/11/2025
23:58 Maxmûr gençlerinden 47. yıla özel koreografili kutlama
23:39 Muğla’da tavuktan zehirlenen kardeşlerden biri hayatını kaybetti
23:32 Gençlerden havai fişekli kutlama
23:29 Beyaz Saray yakınında 2 asker vuruldu
23:01 Savunma Bakanı’na tepki: Askeri hatlar ve yollar neden yapılıyor?
22:14 Hakan Tosun anıldı: Kamerası hala kayıtta
21:11 Anatolia’da kadınlar için film ve müzik etkinliği
21:02 Gümüşhane’de kadına bıçaklı saldırı
20:55 10 yaşındaki çocuğa tecavüz eden fail tutuklandı
20:21 Bozdağ: Savunmaya ayrılan bütçe ekonomiye büyük yük getirecek
20:09 Çewlîg’de 120 öğrenci hastaneye kaldırıldı
19:43 MGK’den 7 maddelik bildiri
19:38 DEM Partili Tanhan: İç barış için sınırlardaki mayınlar temizlenmeli
19:26 Böcek Ailesi’nin otopsi raporu tamamlandı
19:23 İsrail, Batı Şeria’da 32 kişiyi gözaltına aldı
19:20 İşçilerin direnişi 120’nci gününde
19:16 KHK eyleminde adalet talebi
18:50 Uluslararası örgütlere çağrı: Alevi katliamını durdurun
18:48 Gine Bissau’da askeri darbe
18:44 Keskin Bayındır İzmir'de aileleri ziyaret etti
18:38 Komisyon 1 Aralık'ta toplanıyor: İmralı tutanakları okunacak
18:25 Hong Kong’da yangın: 36 kişi yaşamını yitirdi
18:16 ÖHD Mersin: Kadınların yaşadığı baskılara ses yükseltiyoruz
18:11 Uşak’ta iş cinayeti
18:07 BM Güvenlik Konseyi Suriye ve Lübnan’a gidecek
17:59 İdlib kırsalında patlama: 5 kişi hayatını kaybetti
17:07 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Türkiye, Suriye’deki Alevi katliamına karşı harekete geçmeli
16:44 MSD’den Alevi katliamlarına tepki
16:42 İlham Ahmed: Çözüm konusunda kararlıyız
16:39 PKK’lilerin taziyesine ziyaret: Demokratik barış istiyoruz
16:19 Amedspor 4'üncü store mağazasını açtı
16:18 Çandar: Türkiye Suriye politikasındaki alışkanlıklarından vazgeçmeli
Oluç: Özerk Yönetim ile Türkiye arasındaki sınır kapıları açılmalı
15:51 Amed’de öğrenciler Tahir Elçi’yi andı
15:05 Alevi derneklerinden Şam’a bağlı güçlerin saldırısına tepki
14:21 TİP: İmralı tutanakları kamuoyuyla paylaşılsın
14:18 Altaylı’ya 4 yıl 2 ay ceza verildi
13:40 Başûrlu gençlerden Abdullah Öcalan ile görüşme başvurusu
13:01 31 yıl sonra tahliye edilen Edemen yaşamını yitirdi
12:51 Peyas'ta 'Direnişçi Kadınlar Heykeli' açılışı
12:36 İranlı Sosyolog: Abdullah Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu kördüğümünü çözecek
12:35 Aykol'a mektup: Daha yapılacak çok işimiz var heval
11:38 DBP’den Suriye’deki Alevi katliamlarına tepki
11:23 DEM Parti'den süreç kapsamında Avustralya'ya ziyaret
11:12 Aykol'un tedavisi kalp destekleyici ilaçlarla sürüyor
10:35 Özerk Yönetim'den Alevilere dönük saldırılara ilişkin açıklama
10:05 Trump: Ukrayna savaşının sona ermesinde büyük ilerleme sağladık
09:55 DEM Parti, 'süreci' uluslararası konferansla tartışacak
09:53 Alanlara çıkan kadınlar: Şiddete karşı direnmeye devam edeceğiz
09:33 Eskişehir'de hastaneler yetersiz: Sağlık politikasında rant var
09:30 Anne Pertsch: Mülteci kadınlar için her adımda gerçek bir tehlike var
09:29 Ekonomist Döğüş: İktisat siyasetten koparıldı
09:26 'İhlaller sürecin ruhuna ters, tutsaklar serbest bırakılmalı'
09:13 Prof. Alaeddinoğlu: Wan Gölü’ndeki çekilme iklim krizine işaret ediyor
09:09 Abdullah Öcalan: PKK Kürt varlığını kanıtladı, şimdi özgürleştirme zamanı
09:03 Fuhuş ağından ajanlaştırma faaliyeti: Kızılay yardımlarından dinleme cihazı çıktı
09:00 26 KASIM 2025 GÜNDEMİ