Dilan Mızrak: Devlet sürecin hukuki zeminini bir an önce oluşturmalı

img
AMED - Devletin bir an önce sürecin hukuki zeminini oluşturması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Dilan Mızrak, entegrasyon yasalarının da uluslararası hukuk çerçevesinde ele alınıp hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında PKK, çalışmalarını durdurma kararı aldı. Kürt Özgürlük Hareketi, 26 Ekim’de Qendîl'de yaptığı açıklamada Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dan güçlerini çekmeye başladığını belirtti. Hareket, bu adımın sürecin ikinci aşaması olduğunu duyurdu. 
 
Gözler devletin atacağı adımlara çevrilirken Doç. Dr. Dilan Mızrak, entegrasyon sürecinin hassas bir süreç olduğunu belirterek, bu hassasiyete uygun adımların atılması gerektiğini kaydetti.  
 
Entegrasyon yasalarının önemli olduğunu kaydeden Dilan Mızrak, “Dünyadaki çatışma ve çözüm örneklerine baktığımız zaman silah bırakma, terhis ve entegrasyon ya da bütünleşmek diye adlandırılan bir süreç var. BM literatüründe kabul edilen bir süreçtir. Bütünleşme dediğimiz aşama çok önemli çünkü sürecin sakatlanmasına neden olacak bir süreç.  Bunun bir asimilasyon veya yavaş yavaş infaza dönüşecek bir uygulama olmaması gerekiyor. Farklılıkları kabul ederek anayasal yurtseverlik çerçevesinde bu entegrasyon yada bütünleşmeyi sağlamak gerekiyor. Çok sıkıntılı bir süreç o nedenle sabırlı olmak gerekiyor ve buna yönelik silaha ayıracak bütçeyi böyle bir şeye ayırmak daha mantıklı” dedi.
 
ULUSLARARASI DESTEK
 
Uluslararası desteğin önemli olduğuna dikkat çeken Dilan Mızrak, “BM pek çok çatışma çözümünde böyle bir destekte bulunuyor.  Türkiye de böyle bir destekten yararlanabilir. Devlete çok önemli bir görev düşüyor. Ayrımcılığı körükleyecek ve nefret söylemlerine dair düzenlemeler yapılmalıdır. Çatışma süreçlerine baktığımız zaman desantralizasyonun (Merkezi yönetimin yetki ve sorumluluklarını taşra birimlerine dağıtan bir kavramdır. Yani inisiyatifin yerele devredilmesi) çok önemli olduğunu görüyoruz. Örneğin Kuzey İrlanda da böyle bir şey var; yerel bir özerklik sağlandıktan sonra buradaki kurumlarda daha önceki örgüt üyelerinin çalışması soruna daha iyi bir çözüm olmuş” ifadelerini kullandı.
 
HUKUKİ ZEMİN
 
Devletin biran önce sürecin hukuki zeminin oluşturması gerektiğini kaydeden Dilan Mızrak, “Barış anlaşmasının hukuki zemininin çok güçlü olması gerekiyor. Bir kere hukuken bağlayıcı olmalı. Tarafların herhangi birinin -ki burada süreçlere baktığımız zaman cayan tarafın devlet olduğunu- görüyoruz. Şöyle ki kendisine düşen sorumlulukları yerine getirmediği için süreç baltalanıyor.  Dolayısıyla var olan anlaşmanın etkili bir hukuki zemine kavuşturulması gerekiyor” diye belirtti. 
 
YÜZLEŞME ÇAĞRISI
 
Geçmişle yüzleşme çağrısında bulunan Dilan Mızrak, “Geçmişle hesaplaşmadan yani geçmişe ilişkin bir tahkikat yapılmadan ki buda komisyonlarla söz konusu olabilir. Özür dileme, yas çalışmaları, anıtlaştırma gibi meselelerle çözüme kavuşturulabilir. Bunlar olmadan da sürecin zor işleyeceğini düşünüyorum. İyi niyet göstergesi olarak temsili bazı şeyler yapılabilir. Örneğin; Roboski ile hesaplaşmak.  12 Eylül Diyarbakır Cezaevi ile hesaplaşma olabilir. Yani küçük küçük adımlarla geçmişin tahkikatı hakikat ve adaletin sağlanması söz konusu olabilir. Daha sonra da bahsettiğimiz bu hukuki zemin yasal alanlara kayabilir. Yani ilk yapılacaklar bir anda yapısal şiddeti tamamen ortadan kaldıracak” şeklinde konuştu.  
 
POZİTİF BARIŞ
 
Negatif barıştan pozitif barışa geçilmesi gerektiğini kaydeden Dilan Mızrak, “Çok sınırlı bir reform olmamalı. Yani bunun toplumsal, politik ve ekonomik ayağı da var. Bunlara dikkat edilmeli. İlk etapta negatif barış dediğimiz dönemin gerçekleşmesi için yani şiddetin en azından çatışmanın son bulması için bazı yapılacak hukuki düzenlemeler var. TMK’nın kaldırılması, ceza kanununda değişiklik, ceza muhakemesi kanununda değişiklik, polis vazife ve salahiyet kanununun kaldırılması gibi yasal düzenlemeler yapılabilir. Seçim ve siyasi partiler mevzuatında değişiklik yapılması, Türkiye’nin uluslararası alanda çekince koyduğu anlaşmalarda çekincelerini kaldırması, dahil olmadığı, imzalayıp uygulamadığı veya imzalamadığı anlaşmaları imzalaması yönünde de yasal adımlar atılmalı. Bunlar ilk etap için önemli adımlardır” diye konuştu. 
 
DİLAN MIZRAK KİMDİR?   
 
1980 yılında Wan’da doğdu.  Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. Hâlâ Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Bölümünde Doktor Araştırma Görevlisi olarak çalışmaktadır. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği ve Rene Cassin İnsan Hakları Enstitüsünde staj yapan Mızrak, Fransa Strasbourg Üniversitesi, İtalya Avrupa Üniversitesi Enstitüsü (The European University Institute) ve Birleşik Krallık Birmingham Üniversitesi Çatışma, İşbirliği ve Güvenlik Enstitüsünde (Institute for Conflict, Cooperation and Security)  çalışmalar yürüttü. Çalışma alanları genel olarak; vicdani ret, çatışma çözümü, hakikat ve adalet, özerklik, ağır insan hakları ihlalleri olan Mızrak’ın bu konularda çeşitli yayınları mevcuttur.
 
MA / Fethi Balaman