ANKARA - DİSK Basın-İş, DFG ile MKG tarafından ortak düzenlenen barış gazeteciliği panelinde, barış süreçlerinde medyanın önemine vurgu yapılarak, toplumun barış sürecine dahil edilebilmesi için militarist dilden uzaklaşılması gerektiği belirtildi.
DİSK Basın-İş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) tarafından Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda “Barış Gazeteciliği: Çatışmadan Çözüm Odaklı Haberciliğe” başlıklı panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü DİSK Basın-İş Yürütme Kurulu Üyesi İzel Sezer üstlendi. Panelist olarak Doç. Dr. Tezcan Durna ve Doç. Dr. Ayşe Nevin Yılmaz katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İzel Sezer, barış haberciliğinin yalnızca haber diliyle sınırlı olmadığını, toplumun geleceğiyle doğrudan bağlantılı bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Sezer, panelde daha adil ve barışçıl bir habercilik anlayışının tartışılacağını belirtti.
Doç. Dr. Tezcan Durna, barış gazeteciliğinin mevcut medya koşullarında naif görünebileceğini belirterek, “Mevcut medya genellikle iktidara duyarlı bir yapı. Ancak medya toplumdan ayrı değil, toplumun aynası. Haberler, gerçekliğin tamamını yansıtmaz, sadece seçilmiş parçaları sunar ve çoğu zaman önyargı içerir” dedi.
'HOMO SACER UYGULAMASI DEVAM EDİYOR'
Ardından söz alan Akademisyen Ayşe Nevin Yılmaz, Roma'da bir kişinin öldürülmesinin meşrulaştırmak için “Homo Sacer” ilan edildiğini ifade ederek, “Günümüzde de bu uygulama devam ediyor. Roma'da özgür bir insanı öldürmek idam cezası gerektirirken o kişiyi Homo Sacer ilan ederseniz onu öldürdüğünüz için ödüllendirilirsiniz. Barıştan uzak çatışma dili ile kimin terörist olduğu, kimin öldürülebilir olduğu algısı yerleştiriliyor. Çatışmasızlık, barış anlamına gelmiyor. Barış süreçlerinde, tabandan başlayan bir değişimin olması gerekir. Dilin, zihniyetin, ana akım dilin değişmesi gerekiyor" diye belirtti.
'MİLİTARİST GAZETECİLİK TABANDA DÜŞMANLIK YARATIR'
“Militirasit habercilik ne toplumsal barışın ne de uzlaşmanın aracısı olamaz” diyen Ayşe Nevin Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Militarist gazetecilik, tabanda çok büyük bir düşmanlık yaratır. İnsanlar sorar 'Yıllarca terörist dediğin insanlarla neden masaya oturuyorsun?' O yüzden tabanın ikna edilmesi gerekiyor. Barış, masaya otunca bitmiyor. Bir şeyin kökenine samimiyetle giderseniz hakikate ulaşabilirsiniz. Barış sokaktan başlar. Medyanın da bu yönde dilinin değişmesi gerekir."
'İSTERSEK BAŞARIYA ULAŞTIRABİLİRZ'
Ardından sunum yapan DFG Eşbaşkanı Selman Çiçek, barış süreçlerinde medyanın önemine dikkat çekerek, "Biz bu süreci yerle bir de edebiliriz ama eğer itersek başarıya da ulaştırabiliriz. Türkiye halkları ve Kürdistan halkına yaptığımız yayınlar ile yan yan getirebiliriz. Bu yüzden barış gazeteciliğini savunuyor ve önemsiyoruz" diye konuştu.
'BARIŞ DİLİNDE ORTAKLAŞMAK GEREKİYOR'
Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne rağmen basına yönelik saldırıların devam ettiğine dikkat çeken Çiçek, "Barış süreçleri deneyimlerinin konuşulması için bir araya gelmemiz gerekiyor. Medya kuruluşlarının barış dilinde ortaklaşmak gerekiyor. Örneğin yapılan haberlerden birinde 90 yıllarda tutuklanarak müebbet hapis cezası alan tutsakların 30 yıllık hapis cezasını tamamlayarak tahliye olmalarını, 'PKK'liler bırakılıyor' şeklinde servis edildi. Bu aynı zamanda gazetecilik etiğine de aykırıdır. Gerçeği çarpıtarak, topluma yanlış bilgi veriliyor" diye kaydetti.
'GAZETECİLER BARIŞIN TARAFI OLMALI'
Kapanış konuşmasını yapan DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, Meclis'te kurulan komisyonun gazetecileri de dinlemesi taleplerinin reddedildiğini belirterek, barış talebini ve barış gazeteciliğinin nasıl olması gerektiğini anlatmak için farklı kentlerde etkinlik düzenleyeceklerini söyledi. Ankara'da yapılan etkinlikle bu çalışmayı başlattıklarını kaydeden Dedeoğlu, "Savaş tek taraflı bir acıya dayanmaz. Bu savaş her iki tarafını da acıya sevk etmiş durumda. İnsanlar ölüyor ve bundan bir sayı olarak bahsediliyor. Ancak anneleri, aileleri ve pek çok kişiyi geride bırakıyorlar. Yola çıkış nedenimiz buydu. Gazeteciler barışın tarafı olmalı dedik. Dili ve söylemleri barış dili olmalı" dedi.
Panel yapılan değerlendirmelerin ardından sona erdi.
