WAN - Hasta tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerine dikkat çeken TİHV Wan yöneticisi Hüseyin Yaviç, “Hasta tutsakların durumu ATK’nin insafına bırakılmamalıdır. Üniversite hastaneleri, 3’ncü basamak devlet hastaneleri de tutsakların sağlık durumlarına ilişkin karar verilebilir” dedi.
Cezaevlerinde tutsaklara dönük baskı ve hak ihlalleri her geçen gün artarak devam ediyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2025 verilerine göre cezaevlerinde göre toplam bin 412 hasta tutsak bulunuyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Wan Temsilciliği üyesi Dr. Hüseyin Yaviç, hasta tutsakların durumuna dikkat çekerek, hasta tutsakların ve tahliyesi engellenen tutsakların bir an önce serbest bırakılmasını ve cezaevlerindeki gözlem kurullarının lağvedilmesi gerektiğini belirtti.
Yaviç, “Hasta tutsaklar konusu kronikleşen bir sorun ve bugüne kadar hiç şekilde de çözüm üretilmemiştir. Cezaevlerindeki hasta tutsaklar sorunu aslında devlet tarafından sürekli muhalif kesimlere yönelik uygulanan ve cezalandırmaya yönelik bir politikadır. 2025 yılı İHD verilerine göre; bin 412 hasta tutsak bulunuyor. Bunun 335’i ağır hasta tutsak, 235’i ise desteksiz yaşamını sürdüremeyen düzeyde ağır hastalıkları olanlardır. Geriye kalan 105’i cezaevlerinde kalamayacak düzeyde ağır hastalıkları olan tutsaklardır. Sağlık dediğimiz şey en temel insan haklarından biri olarak vardır” dedi.
İNSANLIK ONURUNA AYKIRI MUAMELE
Tutsakların sağlık hakkına erişemediği ve insan onuruna aykırı muamelelerin olduğunu belirten Yaviç, “Özelikle ulusal ve uluslararası mevzuatlarda sağlık hakkı tanımlanmıştır. Bu sorunun bir an önce çözüme kavuşması gerekiyor. Cezaevlerindeki hasta tutsaklar sorunu nasıl bu düzeye geldi, bunu ele almak gerekiyor. Hasta tutsaklar; özellikle kronik hastalıkları olan düzenli takipleri gerektiren hastalardır. Bunlar ne yazık ki cezaevlerinde zamanında revire çıkarılmayan ya da bir takım gerekçelerle uzun süreli hastaneye sevkleri yapılmıyor. Bu durum sağlık kurumlarına erişememekerş gibi bir sonucu da beraberinde doğuruyor. Sağlık kurumlarına götürülen tutsakların bu süreçlerde yaşadığı sorunlar; insanlık onuruna bağdaşmayan ağız içi arama ya da hastane süreçlerinde yaşanan kelepçeli muayene olması veya mahremiyete özen gösterilmeden gardiyanların, askerlerin muayene yerinde bulunması gibi dayatmalar yapılıyor. Bundan dolayı çoğu tutuklu sağlık hakkından yararlanmadan cezaevlerine geri dönmektedir. Bu tür sorunların çözülmesi gerekiyor” diye belirtti.
SÜRECİN RUHUNA UYGUN ADIM TALEBİ
Sürecin ruhuna uygun ve ivedi bir şekilde bir an önce adım atılması gerektiğini belirten Yaviç, “Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği kararlar tartışma konusudur. ATK’nin iktidarların baskısı altında kalmadan bilimsel verilere göre hareket ederek ağır hasta tutsakların durumlarını değerlendirmesi ve cezaevinde kalamayacak kişilerin de bir an önce de tahliyelerinin sağlanması yönünde prosedürleri işletmesi gerekiyor. Bu konuda sadece ATK’nin karar vereceği bir merci noktasında olması da yanlış bir uygulamadır. Ülkemizde üniversite hastaneleri, 3’ncü basamak devlet hastaneleri var ve bu hastanelerde de tutsakların sağlık durumları değerlendirilebilir ve karar verilebilir. Hukuki düzenlemelerin yapılması gündemdeyken yakın zamanda çıkarılan 10’uncu ve 11’inci yargı paketleri hasta tutsakları içermiyor. Barışın ve demokrasinin gerçekleşmesi adına atılacak somut adımlardan birisi yasal düzenlemelerin yapılmasıdır” diye konuştu.
