Öcalan'ın avukatı: İktidar, barış isteğini AİHM kararını uygulayarak gösterebilir

img
İSTANBUL - Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Emran Emekçi, "Siyasi irade Kürt-Türk demokratik ittifakından yana bir barış istiyorsa, bunu 11 yıldır uygulanmayan AİHM kararını uygulamaya başlayarak gösterebilir" dedi. 
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkarılmasının üzerinden 27 yıl geçti. Uluslararası komplo süreci, Öcalan'ın 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesiyle devam etti. Ancak Öcalan'ın imhasının ve PKK'nin tasfiyesinin hedeflendiği komplo hedefine ulaşmadı. Öcalan, ağırlaştırılmış tecrit koşullarına rağmen fikirleriyle Kürdistan ve Türkiye başta olmak üzere tüm dünyada milyonları etkileyen bir konumda. 
 
Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yapan Asrın Hukuk Bürosu'ndan Emran Emekçi, komplonun hedeflerini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 
 
Abdullah Öcalan’ın Suriye'den çıkarılmasının üzerinden 27 yıl geçti. Uzun yıllardır Öcalan'ın avukatlığını yapıyor ve bu süreci yakından takip ediyorsunuz. Tüm bu süreci göz önünde bulundurduğunuzda, komplonun bölgeye ve ülkeye etkilerine dair neler söylersiniz?
 
Günümüzde bölgede ve dünyada yaşanan gelişmeler neredeyse herkes tarafından 3. Dünya Savaşı olarak tanımlamakta. Oysa Sayın Öcalan bu tespiti, 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmasının ardından 15 Şubat 1999 tarihinde korsanca kaçırılarak İmralı tecrit sistemine alındığı ilk günden beri yapmıştı. Uluslararası komployla Suriye’den çıkarılmasını 3. Dünya Savaşı'nın ilk adımı olarak tanımlamış, ikinci adımının Irak ardından Suriye’nin düşürülmesi olacağını, sonra sıranın diğer ülkelere geleceğini birçok kez söylemişti. 26 yıllık İmralı sürecinde bu öngörülerinin gerçekleştiğine şahit olduk.
 
Öcalan’ın demokratik çözüm ve barış çabalarına etkili bir yanıt verilmemesi hepimiz için kayıp olarak tarihe geçti. Bu nedenle her zamankinden daha fazla Kürt-Türk demokratik ittifakına ihtiyaç vardır. 
 
Sayın Öcalan, İmralı’ya alındığı ilk günde hatta öncesinde daha uçaktayken komplonun Kürt-Türk savaşını derinleştirme amacı taşıdığının farkındaydı. O süreçte bir avukat görüşmesinde, kendisinin bir ateş topu gibi Türkiye üzerine atılarak sonu gelmez Türk-Kürt savaşına yol açılmak istendiğini söylemiş, bu oyunu bozmak için İmralı konumunu Türk-Kürt demokratik ittifakı ve barışını sağlayarak komployu boşa çıkarmak olarak belirlemişti. Bu temelde dikkat edilirse İmralı süreci boyunca avukat görüşmelerine ve savunmalarına damgasını vuran hep bu yönlü demokratik çözüm ve barış çabaları olmuştur. Eğer bu tutuma doğru yaklaşım gösterilseydi daha 99’lu, 2000’li yıllarda sorun çözülebilirdi. O dönem sınır dışına çıkmış, kongre kararıyla silahlarını bırakıp demokratik cumhuriyete katılmak için bekleyen silahlı güçlere yönelik yasal düzenleme yapılmadı. Sonraki dönemlerin pişmanlık yasaları da bırakalım hukuksal bir çözüm olmayı daha da kördüğümleştiren bir rol oynadı.
 
Sonraki süreçlerde bazı çözüm süreci girişimleri de oldu. Fakat toplamda hukuksal ve siyasi gerekliliklerin karşılanmadığı süreçler olarak kaldılar. Sayın Öcalan’ın demokratik çözüm ve barış çabalarına etkili bir yanıt verilmemesi, ülke için, devlet için, hükümet için ve hepimiz için kayıp olarak tarihe geçti. Nihayetinde herkese kaybettiren çözümsüzlük politikalarının dönüp dolaşıp yine demokratik çözüm noktasına gelmesi kaçınılmazdı. Öyle ki bu artık bir zorunluluktur, çünkü komplonun başlangıcında görünmez olan Kürt-Türk çatışmasını derinleştirme amacının, günümüzde artık küresel ve bölgesel tehditlerle ayyuka çıkarak herkes için görünür hale geldiği kritik bir dönemdeyiz. Bu nedenle her zamankinden daha fazla demokratik birliğe, uzlaşmaya, Kürt-Türk demokratik ittifakına ve barışına ihtiyaç vardır. 
 
Komplo sonrası Abdullah Öcalan ağır bir tecride alındı. Neredeyse bütün hakları ortadan kaldırıldı, dönem dönem esnetilse de uzun yıllardır avukat görüşmeleri engellendi. Bu politikadaki ısrarın altında yatan gerçeklik neydi?
 
Sayın Öcalan’a yönelik başını ABD’nin çektiği, İsrail-MOSSAD, İngiltere ve Avrupa devletlerinin çeşitli boyutlarda rol aldığı uluslararası komplonun amacıyla bağlantılıdır. İdam cezasıyla arandığı Türkiye’ye teslim edildiğinde nasıl olsa kaba bir direniş göstererek idam edileceği ve bunun da Kürt-Türk çatışmasını daha da derinleştirerek zayıflattığı Türkiye’den daha çok taviz alınacağı, Türk ve Kürtlerin ayrıştırılarak kendi politikalarına daha çok bağlanacağı hesabı üzerine kuruluydu. Kimse Sayın Öcalan’ın Kürt-Türk savaşını derinleştirme oyununa karşı demokratik çözüm ve barış stratejisi ile ortaya çıkacağını hesap etmemişti. Bu stratejiyle idam cezası boşa çıkarıldı ama bu sefer zamana yayılı idam olarak tanımlanan ölünceye kadar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası devreye girdi. Fakat Sayın Öcalan’ın 27 yıllık yalnızlaştırmaya karşı özgürlük iradesini savunmalarıyla daha güçlü ideolojik ve politik donanıma kavuşturması, tüm ezilen insanlığa umut veren fikirleriyle giderek evrensel bir konuma ulaşması, tecrit ile amaçlanan politikaları boşa çıkardı.
 
Ağırlaştırılmış tecride ve dış dünyayla bağlantısı kesilmek istenmesine rağmen Öcalan’ın etkisi kırılamadı, aksine bugün milyonlar onun izinde mücadele veriyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Fikirler tecrit edilemez. Sayın Öcalan, ezilen sınıfların, kadınların, ekolojik, dini ve kültürel hareketlerin antikapitalist mücadelesinde bir ilham kaynağı oldu. 
 
Çünkü fikirler tecrit edilemez. Sayın Öcalan’ın savunmalarını okuyan ve fikirleriyle tanışan herkes, Türkiye ve Ortadoğu başta olmak üzere dünya sorunlarına getirdiği çözümlerle de tanışıyor. Bu sadece Kürt sorununun çözümünü değil, başta İsrail-Filistin sorunu olmak üzere Ortadoğu ve dünya sorunlarına da çözüm getiriyor. Kapitalist modernitenin dünyada ve bölgede yol açtığı kriz, kaos ve çatışmalara karşı alternatif ve birleştirici demokratik modernite sistemini inşa etti. Tüm halkların özgür, eşit ve gönüllü demokratik birliğine dayalı; ezilen sınıfların, kadınların, ekolojik, dini ve kültürel hareketlerin antikapitalist mücadelesinde bir ilham kaynağı oldu. Nobel Barış Ödülü alan yüze yakın fikir insanında karşılık bulması başta olmak üzere, antikapitalist mücadele yürüten kişilere, örgütlenmelere de kaynaklık etmektedir. Bu da gösteriyor ki tecrit ne kadar derin olursa olsun hiçbir güç fikirlere hükmedemez. Fikirlerin tecrit duvarlarını kırarak milyonlara ulaşmasının tipik örneğidir İmralı gerçeği. Tecrit uygulamalarına karşı verilen sosyal ve siyasal mücadele elbette önemliydi. Bununla birlikte o en ağır ve amansız koşullarda Sayın Öcalan’ın kendi öz gücüyle, zihin, fikir ve manevi direnişle bu politikaları boşa çıkarmayı başardığı bir gerçektir. Bununla da sınırlı kalmayıp bütün sorunların kaynağı kapitalist modernite dünya sistemine alternatif demokratik modernite dünya sistemini inşa ettiğine de tanıklık ettik.
 
Son yıllardaki eylem ve etkinliklerde tek bir talep öne çıkıyor. O da Öcalan'ın fiziki özgürlüğü. Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni de düşünürsek eğer, Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması bölgeyi nasıl etkiler? Bunun sonuçları ne olur?  
 
Sayın Öcalan’ın İmralı öncesi ve İmralı sürecinde ortaya koyduğu demokratik çözüm ve barış, halklar lehine olan demokratik birlik ve demokratik ulusçuluk ile Ortadoğu ve dünya demokratik uluslar birliği fikri, herkesin hatta hükümetlerin ve devletlerin de yararınadır. Bazen öyle tarihsel anlar oluyor ki bütün yerel ve evrensel sorunların çözüm yolları tek kişide kesişebiliyor. Sayın Öcalan’ın konumu böyledir. O, kapitalist modernite dünya sisteminin tutsağıdır, dolayısıyla yanıtı da yerel olduğu kadar kapitalist dünya sistemine karşı evrensel bir karakter taşıyor. Bir yanı Kürt sorununu herkes yararına demokratik birlik anlayışıyla çözen bir konumu temsil ederken, diğer yanı kapitalist modernitenin ateşe attığı bölgeye ve dünyaya gerçek barışı getiren çözüm perspektifleri olmaktadır.
 
 
Öcalan’ın özgürlüğü Kürt sorunu başta olmak üzere İsrail-Filistin sorunu, bütün ötekileştirilenlerin sorunu, dünyanın içine düştüğü savaş, çatışma, kriz ve kaos sorunlarının herkes lehine doğru bir rotada çözüm yoluna girmesini beraberinde getirecektir. 
 
Yerel ile evrensel sorunların ve çözüm yollarının buluştuğu odak noktasıdır İmralı. Bu odağın önünün açılması kriz, kaos ve savaşa karşı çözüm arayan, barış arayan tüm dünya halklarına güç verecektir. Tecrit altında sınırlı olanaklarıyla bu gücü yayan bir insanın önünün açılması halinde, sonucu herkes için hatta doğa ve evren için pozitif ve yararlı barışçıl enerji dalgalarının yayılması olacaktır. Barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan günümüz koşullarında İmralı kapılarının açılması ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü Kürt sorunu başta olmak üzere İsrail-Filistin sorunu, bütün ötekileştirilenlerin sorunu, dünyanın içine düştüğü savaş, çatışma, kriz ve kaos sorunlarının herkes hatta hükümetler ve devletler lehine doğru bir rotada çözüm yoluna girmesini beraberinde getirecektir. Dünya entelektüellerinin, bilim insanlarının, gazeteci ve yazarların çığ gibi büyüyen desteği ve ilgisi bu gerçeğin yansımasıdır.
 
Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü bağlamında "umut hakkı" sürekli gündemde. Bahçeli'nin çağrısı oldu ancak 1 yıl geçmesine rağmen adım atılmadı. Bu durum süreci nasıl etkiliyor?
 
Umut hakkı –ki Sayın Öcalan’ın deyimiyle umut ilkesi- herkesi ilgilendiren evrensel bir temel ve vazgeçilmez infaz hukuku ilkesidir. Bu ilkeye istisna getirmenin kabul edilemez olduğunu AİHM "Öcalan 2" kararı kanıtlamış durumdadır. Buna karşı Türkiye Cumhuriyeti, zamana yayılı idam anlamına gelen ve AİHM’in işkence yasağı ihlali olarak değerlendirdiği infaz rejimini sürdüren devlet görünümünden çıkacak mı çıkmayacak mı? Meselenin bir yönü böyledir, bu da doğrudan hukuk devleti olup olmama sorunudur. Diğer yönüyle Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile olan bağıdır. Ki gelinen aşamada umut hakkı siyasi iradenin hukuka ne kadar önem verdiğini test eden turnusol kâğıdı işlevini görmektedir.
 
Siyasi irade umut hakkını düzenlemekle bir yönüyle hukuka bağlılığını göstererek sürece olan güveni artıracak, diğer yönüyle de sürecin pratikte hız kazanmasını hukuki zeminde sürdürme olanağını değerlendirmiş olacaktır. Sayın Öcalan geçmiş çözüm süreçlerinde rol oynamasına olanak sağlanmamasını “boş havuzda yüzemem” diyerek eleştirmişti. Ki o dönem bunu sağlayacak bir hukuki zemin yoktu, ama şimdi var. Umut hakkının, AİHM kararı gereği mevzuata yedirilmesi, kendisinin hükümlü statüsünden çıkarılmasının ve bu temelde süreci hızlandıracak özgür ve çalışır koşullara kavuşturulmasının yolunu açacaktır. Eğer siyasi irade Kürt-Türk demokratik ittifakından yana ve barışı istiyorsa, bunu 11 yıldır uygulanmayan AİHM kararını uygulayarak göstermekle başlayabilir. Ki zaten Anayasanın 90. maddesi de bunu emretmektedir. Burada sorun, hukukun üstünlüğünün bir gereği olarak AİHM kararının Anayasa hükmüne rağmen hayata geçirilmemesidir. Kaldı ki sürecin ivme kazanması ve sonuca ermesinde temel rolü olan Sayın Öcalan’ın bu rolünü oynamasını sağlayacağından, sürece yönelik güven sorununu da giderecektir. Sonuç olarak AİHM kararı doğrultusunda mevzuat değişikliğine gidilmesi temelinde Sayın Öcalan’ın cezaevi/hükümlü statüsünden çıkarılması, özgür çalışır koşullara kavuşturulması hem hukukun hem de sürecin sağlıklı yürümesinin gereğidir. Bu temelde umut hakkının bu kadar gündeme getirilmesinin nedeni, hem hukuk devleti olma hem de çözüm sürecini hukuki zeminde sonuca götürmenin gerekçesini birlikte sunmasındandır. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de yakın bir zamanda buna dair bir ara kararı oldu. Ancak yeniden Türkiye'ye süre verildi. Bu karar ne anlama geliyor, siz kararı nasıl değerlendirdiniz?
 
Avrupa sistemi, komplo sürecinde Avrupa’ya Kürt sorununa demokratik siyasi çözüm arayışıyla gelen Sayın Öcalan’a siyasi sığınma hakkı tanımadı. İtalyan mahkemesi, bizzat D’Alema’ya uygulanan baskılar yüzünden kararı sürüncemede bıraktı. Sayın Öcalan, İmralı sistemine alındıktan 9 ay sonra Ekim 1999’da bu kararı aldı ama artık iş işten geçmişti. Daha sonra AİHM sürecinde, herkesin gözü önünde gerçekleşen hukuk dışı korsanca kaçırmayı örtbas ederek, sadece Sayın Öcalan’ın adil yargılanmadığı ve yeniden yargılanması gerektiğine hükmetti. Ama konsey üyesi devletler, Türkiye ile olan diplomatik ilişkilerinde bu durumu pazarlık konusu haline getirerek, sonuçta “yeniden yargılansa da aynı cezayı alır” gerekçesi üzerinde uzlaşarak, AİHM kararı gereği duruşmalı, savunmalı olması gereken yeniden yargılamayı dosya üzerinden, sadece dosyayı açıp kapama yöntemiyle konuyu bir kez daha çıkar ilişkilerine kurban etti. AİHM kararına sahip çıkmadı, bütün bunlar da politik bir yaklaşımdı.
 
 
Konsey, Sayın Öcalan konusunda hukuki değil, politik bir tutum sergiledi. Ancak Meclis'i, komisyonu ve hükümeti teşvik edici olması nedeniyle önemlidir. 
 
Nihayetinde bir kez daha konsey, Sayın Öcalan konusunda hukuki değil, politik bir tutum sergiledi. Hukukun gereği, 11 yıldır AİHM kararını uygulamayan ve bu yönlü tavsiyeleri yerine getirmeyen devlet hakkında etkili yolların devreye girmesiydi. Ama bunun yerine konuyu siyasilere, meclise ve komisyona havale eden politik bir karar aldı. Meclise ve komisyona atıfta bulunarak bu yönlü mevzuat değişikliğinin acilen yapılması için Haziran 2026'ya kadar ek bir süre verdi. Bu yönüyle politik bir karar olsa da, yine de komisyonu, Meclis'i ve hükümeti umut hakkı ve barış süreci konusunda teşvik edici olması nedeniyle önemlidir. Hükümetin, komisyonda ve mecliste yer alan siyasi partilerin bu yönlü mevzuat değişikliğine gitmesi için elini güçlendirecek bir ara karardır.
 
 "Umut Hakkı" için ne gibi düzenlemelere ihtiyaç var?
 
Bu yönlü Meclis'e yıllardır sunulan yasa tasarıları beklemede duruyor. DEM milletvekillerinin de bu yönlü çalışmaları var. AİHM kararını göz önüne alarak değerlendirdiğimizde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılanların şartlı tahliyeden yararlanmayacağına ilişkin ibarelerin ve geçici maddelerin kaldırılması, azami bir ceza haddinin olması ve ondan sonra gözden geçirme mekanizması öngörüyor.
 
İnfaz hukukunun evrensel ilkeleri bağlamında ele alındığında ise, idam cezasının zamana yayılı hale getirilmesi biçimi olarak işkence yasağını ihlal eden ölünceye kadar ağırlaştırılmış müebbet hapis rejiminin tümüyle kaldırılması gerekir. "Öcalan yasaları" da denilen ve “yeni” olarak dayatılan 2005 TCK-CİK düzenlemeleri ileriye değil geriye gidişti. Ki yürürlükten kaldırılan eski ceza infaz kanunundan bazı açılardan daha geriydi. Zira bu kanunlarda siyasi ve adli ayrımı yapmadan infaz bakımından en fazla yatar süre 20 yıldı. 1991 TMK ile birlikte istisnai düzenlemelere gidilerek bu süre 36 yıla dek çıkarıldı. 1999’da Sayın Öcalan’ın İmralı’ya getirilmesiyle birlikte de ölünceye kadar infaz rejimi denilen bir garabet daha infaz mevzuatına eklendi. Böylece İnfaz mevzuatı infazda eşitlik ilkesini, topluma kazandırma ilkesini rafa kaldıran karman çorman bir hale getirilmiş oldu.
 
Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte demokratik siyaset stratejisine geçildiğine göre TMK ve ona bağlı tüm istisnai infaz düzenlemelerinin mevzuattan çıkarılması gerekir. İnfazda eşitlik ilkesi gözetilerek ortak bir ceza haddi olarak AİHM kararı da gözetilerek en fazla yatar sürenin düzenlenmesi uluslararası hukuk yükümlülüklerinin de bir gereğidir. Avrupa Birliği mevzuatı da bu yönlüdür. İnfaz hukuku bir bütün olarak bu temelde evrensel standartlar ve Avrupa mevzuatına uyumlu hale getirilmelidir.
 
MA / Esra Solin Dal

Diğer başlıklar

19:20 Kadınlardan katliamlara tepki: Failleri bulun
19:12 'Sosyalizm yeniden' konferansı: Yeniyi yöntem ve araçları değiştirerek kurabiliriz
18:55 Qoser’deki yangında ölen çocukların sayısı 3’e çıktı
18:52 Köln'de onbinlerin katılımıyla miting: Öcalan'ın özgürlüğü temel talep
18:33 Gazeteci Aykol'a kan takviyesi yapıldı
18:29 İstanbul'da iki aile arasında barış
18:24 Kadıköy'de 25 Kasım çağrısı: Alanlarda buluşalım
18:14 'Ölüye saygı ve adalet' paneli: Bağımsız bir komisyonunun kurulması kritik
17:46 Eşbaşkan Komi: Kürt sorununun yüzde 90'ı yerel yönetimler sorunudur
17:35 Îlham Ehmed: Önemli bir aşamadayız
17:29 Abdullah Öcalan: Kürtler varlıklarından taviz vermeden özgür yaşamın öncüsü olmalı
17:17 Anatolia Kültür Merkezi'nde çocuk atölyeleri başladı
17:10 Amed'de 'barış' paneli: Yasal zemin kapsayıcı olmalı
16:47 ‘Sürecin başarısı için Abdullah Öcalan özgür olmalı’
16:11 Agirî’de Kurdî-Zana Ararat Derneği açıldı
16:08 Joe Kent, Mazlum Abdi ve Rohilat Efrin ile görüştü
15:59 Demirtaş’tan milletvekillerine: İmralı’ya gidip noktayı koyun
15:44 'Toplumsal barışın inşasında hukukun rolü' paneli: Acil yasal düzenlemelere ihtiyaç var
15:39 Yakup Tuncer'in taziyesine ziyaret
15:35 Büyük Köln yürüyüşü başladı: Abdullah Öcalan'a özgürlük
15:30 KESK eylemi 146’ıncı haftasında
15:27 Yangında ölen çocuk ve kadınların isimleri belirlendi
15:26 Konak Belediyesi'nde ‘hukuksuz’ atamalara tepki
15:23 ‘Adalet Nöbeti’ dördüncü haftasında
15:20 Mazlum Dinç: Süreci engelleyen yasalar değiştirilmeli
15:14 Îlham Ehmed’den ‘yaptırımların kaldırılması’na destek
14:59 YRJ’den konferans: Kadın devriminin sesi olacağız
14:52 Doktorlardan Kuzey ve Doğu Suriye’ye destek çağrısı
14:41 Özen, Akman ve Avcı için tahliye talebi
13:49 Dört kentte eylem: Son kayıp bulununcaya kadar mücadelemiz sürecek
13:27 Cumartesi Anneleri Yurtseven, Özeken ve Münür için adalet istedi
12:45 Zeyneb Celaliyan’ın tedavisi engelleniyor
12:35 Xelfetî'de 25 Kasım yürüyüşü
12:29 ‘Sosyalizm yeniden’ konferansı: Geleceği birlikte inşa edelim
12:29 Lokman Çiftçi’nin taziyesine kitlesel ziyaret
12:24 Fransız tarihçi Vincent: Abdullah Öcalan’ın çağrısı çok önemli bir adımdır
11:33 Köln’deki yürüyüş için halk alana akmaya başladı
11:31 ‘Kadın kentleri’ buluşmasında örgütlü mücadele vurgusu
11:20 31 yıl tutsak edildi: Konuşmak yetmiyor, sürece uygun adım atılmalı
10:59 Şirnex’te kaza: 19 yaralı
10:50 Parfüm deposunda yangın: 6 ölü, 1 yaralı
10:38 Sozdar Avesta: Önder Apo’nun özgürlüğü mücadelenin temelidir
09:46 Meteoroloji'den birçok il için sağanak uyarısı
09:39 Tekirdağ Cezaevi’nde ihlaller: Provokasyon zemini örülüyor
09:31 Tülay Hatimoğulları: Abdullah Öcalan ile görüşülmeden süreçte yol alınamaz
09:06 Maliyetin altında fiyat verilince tonlarca mahsul tarlada kaldı
09:05 Amedliler: Devlet süreçteki endişeleri gidermek için adımlar atmalı
09:04 Pazar esnafının da veresiye defterleri doldu
09:03 Suzan İşbilen: Kadınlar savaşın bitirilmesi için var güçleriyle mücadele etmeli
09:02 Rapor: 240 gölün 186'sı kurudu
09:02 2 bin 700 çölyak hastasının olduğu kentte gastroenteroloji bölümü yok!
09:00 08 KASIM 2025 GÜNDEMİ
00:38 İşçiler polis ablukasını kırarak yürüdü
07/11/2025
23:43 ABD, Şara ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı
23:01 Reuters: İktidar, gerillaların dönüşü için yasa hazırlıyor
22:43 Kürdistan'daki elektrik kesintileri Meclis gündeminde
22:19 12 milletvekilinin dokunulmazlık dosyası Meclis'e sunuldu
21:43 Antalya havalimanında 'uçuş iptal' gerginliği
21:15 Türkiye, Netanyahu ve İsrailli bakanlar hakkında yakalama kararı çıkardı
21:01 İşçilerin 100'üncü gün direnişine polis engeli
20:16 'Beyaz Toros' ve 'JİTEM' baskılı tişörtlere takipsizlik kararı
20:11 'Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın'
19:22 Talabani: Toprağını Türkiye’ye satanlar halkımızın haklarını savunamaz
18:49 Hazine'den 196 milyar liralık açık
18:27 Kurtulmuş: Eğer komisyon karar alırsa İmralı’ya gidilebilir
18:22 Maaşlarını alamayan işçiler eyleme geçti
17:56 Efrin’de bir kişi katledildi
17:53 Akın: Gabar’da köylerin suyu petrol akıyor
17:41 Amed’de lösemili çocuklar için farkındalık etkinliği
17:38 İSKİ, İstanbul'da suya zam gündemiyle toplanacak
17:30 Mûş'ta 25 Kasım atölyesi
17:14 TJA eylem ve çalışmalarının programını paylaştı
16:58 KON-MED Eşbaşkanı: Köln mitingi Önder Apo'nun özgürlüğünün talebidir
16:52 DEM Partili belediyelerden şiddete karşı tutum belgesi
16:50 Yıldız ve Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:23 Dêrsim Ocak Evlatları: Barış için çabalamak en kutsal ibadettir
16:18 DEM Parti ve Laz Enstitüsü, Lazca için anayasal tanınma istedi
15:32 Ekim ayında İran’da 217 kişi idam edildi
15:31 Köln kenti tarihi mitinge hazır
14:59 Kalp krizi geçiren tutsak yeniden cezaevine götürüldü
14:51 Hacettepe öğrencileri: Güvenli kampüsler istiyoruz
14:47 Irkçı saldırı sonucu katledilen Delal Gencer davası ertelendi
13:24 KESK’ten ‘güvenlikçi ve yıkım bütçesi’ne karşı eylem planı
13:22 Aykol’a cezaevlerinden mektup: Yoldaşlığına ihtiyacımız var
12:46 Merkez Bankası'nın yılsonu enflasyon tahmini arttı
12:06 İtalyan tarihçi: PKK’nin adımları insanlığa daha iyi bir dünya sunma umudunu yeşertti
12:04 AYM 'kadının kütük kaydı' düzenlemesini görüşecek
11:47 Süreçte ikinci aşamaya geçiş çabaları
11:35 Ayşegül Doğan: Şimdi Abdullah Öcalan'ı dinleme zamanı
11:29 Annecy’den Nergis Muhammedi’ye fahri vatandaşlık
11:00 Abdullah Öcalan Süryani ve Êzidî toplumuna kalem hediye etti
10:43 ‘Demeç’ duruşması ertelendi
10:33 İstanbul'da ‘Ozan Elektronik Para’ soruşturmasında 10 gözaltı
10:18 Fabian Molina: Sürecin başarısı için yasal düzenlemeler şart
10:08 Kalmaegi Tayfun’u Vietnam’dan Kamboçya’ya ilerliyor
09:42 Amed Baro Başkan Yardımcısı: Sürecin kalıcılığı hukuki güvencelerle mümkün
09:41 Wan'da iki yılda 28 şüpheli kadın ölümü
09:26 Barış Akademisyeni: Devlet sürece anayasal reformlarla karşılık vermeli
09:21 İzmir’de su krizi büyüyor
09:07 Küçük esnafın kapısı sadece veresiye için çalınıyor
09:05 Gazeteci Şêx Nûr: Şam hükümeti adım atmamakta ısrar ediyor
09:03 ‘Kadın Kentleri’ ilan edilecek: Yeniden dizayn
09:00 07 KASIM 2025 GÜNDEMİ
09:00 Balıkesir'de 4,2 büyüklüğünde deprem
08:58 Bahis soruşturmasında 21 kişi hakkında gözaltı kararı
06/11/2025
23:55 Suriye'de 7 milyar dolarlık enerji anlaşması
23:47 BMGK Şara'ya yaptırımları kaldırdı
22:23 Başsavcı Gürlek’ten Özel’e tazminat davası
19:40 Opçin ve Bilgi’nin taziyelerine kitlesel ziyaret
19:35 Sındırgı'da 4.3 büyüklüğünde deprem
19:12 223 emekçiden 100'üncü gün eylemine destek çağrısı
19:01 Gençlik örgütlerinden YÖK eylemi: Mücadeleyi yükseltme zamanı
18:54 İmamoğlu: Demirtaş ve Yüksekdağ tahliye edilmeli
18:20 Abdullah Öcalan'a özgürlük yürüyüşüne çağrı
17:51 Öğrencilerden polis ablukasında Rojin Kabaiş eylemi
17:39 İsrail ordusu, Lübnan'a hava saldırısı başlattı
17:06 ÇHD: Ayakta sayımı kabul etmeyen tutsaklar darp ediliyor
16:56 Gazeteci Aykol'un dördüncü aşama tedavisi devam ediyor
16:15 İSİG Ekim ayı raporu: En az 169 işçi yaşamını yitirdi
15:47 HRW: Komisyon somut, hukuki ve kurumsal reformlar önermelidir
15:44 TJA: 11'inci Yargı Paketi geri çekilmeli, entegrasyon yasaları gündeme alınmalı
15:21 TFF'de bahis istifası
15:19 Merkez Bankası'nın rezervleri geriledi
14:58 Bilkent Üniversitesi’nde Rojin Kabaiş eylemi
14:57 IFJ ve EFJ, gazeteci Gabriele Nunziati'nin işe iadesini talep etti
13:54 Mahkeme AYM kararına uymadı: Kahraman'ın yeniden yargılaması reddedildi
13:33 Kalp krizi geçiren tutsağın ailesine haber verilmedi
13:12 İşçilerden ücretlerinin taksitle ödenmesine tepki
12:46 Taliban’dan burkasız kadınların devlet kurumuna girişine yasaklama
12:24 DEM Parti: YÖK derhal kaldırılmalı
12:07 Abdullah Öcalan ile görüşmesini anlattı: CHP’nin sürece katılımına çok kıymet biçiyor
11:49 31 yılın ardından tahliye oldu
11:17 Asker gözetiminde ağaç kıyımı!
11:13 DEM Parti MYK toplandı
11:05 Canlı kalkan davasında bozma: Fazla ceza verildi
10:23 Süveyda kırsalı bombalandı
10:13 Amed'de ihracat yüzde 17,5 arttı
10:09 Filipinler’de tayfun: 114 ölü, afet ilanı
10:07 JİNNEWS şiddet çetelesi: 25 kadın katledildi
10:00 ABD'de hükümet kapandı: 40 havalimanında uçuşlar yüzde 10 azalacak
09:37 Amed'de 'Takas Pazarı' kurulacak
09:36 3 gazetecinin beraat kararına 'sözde' temyiz başvurusu
09:30 Ödenmeyen maaşları taksite böldüler, onu da yatırmadılar
09:27 Mahalleli yıkılan Polis Okulu'nun yeşil alan olmasını istiyor
09:26 Emlakçı Şahinkaya’nın emniyette kaydı olanlarla konuşması suç sayıldı
09:23 Devrimci Parti'li Mediha Yüksel: Süreçte sosyalist hareketlere büyük rol düşüyor
09:22 Yerine kayyım atanan Akış’ın yeniden yargılanması 3 Aralık'ta
09:20 Veliler ve öğrenciler üstgeçit talebiyle eylemde
09:17 Gazeteci Germiyanî: Kürt partiler parlamentoda birlik olurlarsa sorunları çözülür
09:12 Slovakya’dan Litvanya’ya 'umut hakkı' nasıl uygulanıyor?