Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor

DİYARBAKIR - Ekonomik gidişatı değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, savaş harcamalarının on kat arttığına işaret ederek, "Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa bu Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir" dedi.  
 
Türkiye’de ekonomisi her geçen daha da kötüye gidiyor. 2015-2016 süreci sonrası devreye sokulan savaş politikaları ve ülke kaynaklarının savaş harcamalarına aktarılması yaşanılan krizin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Kriz derinleştikçe alım gücü düşen milyonlar, büyük bir yoksulluk yaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ülke ekonomisinin gidişatını ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Ülkede uzun bir süredir derinleşen bir kriz yaşanıyor. Mevcut tabloyu ortaya çıkaran içsel etkilerden başlayacak olursak, neler söylersiniz? 
 
Uzun zamandır söylediğimiz şey, demokrasi krizinin ekonomik kriz yaratacağıdır. Maalesef memlekette de demokrasi krizi ekonomik krizi yaratmıştır. Bugün kirasını ödeyemeyen, çocuğuna ayakkabı alamayan, evinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan yurttaşlarımız bilsin ki şu anda evde yaşadığınız ekonomik krizin temel nedeni demokrasi krizidir. Demokrasi krizini yaratan da maalesef iktidarın ortaya koyduğu güvenlikçi politikalarıdır. Türkiye’nin temel sorunlarına demokratik çözümler üretmek yerine, güvenlikçi politikalara döndüler. Güvenlikçi politikalara dönülmesi de hem demokratik taleplerimizin yok sayılmasına neden oldu hem de huzurumuzu, toplumsal barışımızı kaybettirdi. Aynı zamanda da ödediğimiz vergilerin eğitime, sağlığa, sosyal politikalara harcanması yerine silahlara, savaşlara gitmesine sebep oldu. Şu anda eğitim ve sağlık alanına memurlar atanması gerekirken, bunların yerine polis ve askerler atanıyor.  
 
 Krizin temel nedenleri arasında gösterilen Kürt sorununa dair güvenlikçi politikalar, ekonomi göstergelerine nasıl yansıyor. Bir haneyi ya da bireyi nasıl etkiliyor?
 
 
 Demokrasi kriz, ekonomik kriz yaratmıştır. Güvenlikçi politikalara dönülmesi toplumsal barışı kaybettirdi. 2015'te güvenlikçi politikalara harcanan 50 milyar TL, 2022'de 500 milyarı aştı.  
 
2014-2015 yılına bakıldığında Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Teşkilatı gibi bütün güvenlikçi politikaların toplamı 50 milyar TL civarındaydı. Bir ülke iç güvenliğini ve sınırlarının güvenliğini sağlamak için böyle makul bir rakam harcaması normaldir. Ama iktidar 2015 yılında çözüm sürecini bitirip savaş politikalarına döndükten sonra 2022 yılına geldiğimizde güvenlikçi politikaların toplamı 500 milyar TL’yi aştı. Bu aradaki fark normal olsaydı 50 milyar, 100 milyar TL olurdu. Şimdi bu aradaki 400 milyar TL harcama var. Bu 400 milyar TL ile neler yapabiliriz diye baktığımızda; memleketteki emekliler sorununu çözebilirdik, 200-300 bin öğretmen ataması yapabilirdik, Emeklilikte Yaşa Takılanları emekli edebilirdik, 3600 ek gösterge meselesini daha iyi bir şekilde çözebilirdik, KYK’ye borçlu gençlerin borç faizlerini tek değil tüm borcu silebilirdik. Yine Türkiye’de 250-300 bin yurt açığı var, tüm bunları yapabilirdik. Yani bu 400 milyar TL savaş harcamaları yerine bütün bu sosyal politikaların yapılabileceği kaynak olacaktı. 
 
 "Çözebilirdik" dediğiniz kimi sorunları çözme çabası var. En son Sosyal Konut Projesi açıklandı. Gerçekleşir mi?  
 
Sosyal konut yapacağım diyorsunuz değil mi? Nasıl yapacaksınız? Elbette ki bir devlet sosyal konut yapmak zorundadır. Ama yıllardır bunu yapmadılar. Şimdi diyor ki 250 bin sosyal konut yapacağım. Bunun için 400-500 Milyar TL para lazım. Nereden bulacaksın? Bir yerden kısman lazım. Savaş politikalarını kısmadığı sürece, bu sosyal konutları yapma şansı yok. Barınma krizi yaşayan yurttaşlarımız şunu bilsinler ki, saraylara, savaşlara, yandaşlara akan kaynaklar durdurulmadığı sürece bu sosyal konutlar yapılamaz. Ama biz geleceğiz, saraylara, savaşlara, yandaşlara akıtılan kaynakları durduracağız. Hem toplumsal barışı sağlayacağız hem de elde ettiğimiz tasarruflarla sosyal konutları da yağacağız. Toplumun diğer taleplerini de karşılayacağız. 
 
 Savaş sürdükçe yoksullar daha da yoksullaşıyor. Ancak bir kesimin bundan nemalandığı belirtiliyor. Zenginleşen kesimler kimler?  
 
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı zenginleşiyor. Ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu.
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı SİHA yapıyor. Sonuç olarak bu SİHA’lar Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanıyor. Kendi damadını başta zenginleştiriyor. Başta savunma sanayi, silah sanayi ile ilgili yatırımlar yapılıyor. Tank, top, füze yapılıyor. Bütün bunlar yandaş şirketlere veriliyor. Bu şekilde yandaşlar savaş politikası ile savaş sanayisi ile zenginleştirilmiş oluyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Savaş yalnızca böyle zenginleştirmez. Birde savaşın yarattığı yolsuzluk ekonomisi var. Niye ‘Vatan, millet, Sakarya’ diyorlar. Düşman var, hain var, terörist var diyerek bir olağanüstü hal yaratıyorlar. Bununla beraber kamu ihalelerini hep yandaşlarına veriyorlar. Demokratik bir toplumda denetim mekanizmaları hakimdir. Denetim mekanizması çerçevesinde ihaleler en rasyonel şekilde, en şeffaf şekilde yapılır ve en uygun fiyatı kim verirse ona verilir ama savaş politikasının hakim olduğu yerde, bunlar bir yandan ‘vatan millet, Sakarya’ deyip öbür taraftan malı götürürler… Yani ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu. 
 
 2013-2015 sürecinde Kürt sorununun çözümünde görüşülen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılarak tecridi dikkate alırsak savaş politikalarının süreceği anlaşlıyor. Bu durum nasıl durdurulabilir? 
 
AKP-MHP birlikteliği, faşizan bir iktidara doğru savruldu ve topluma artık zulümden başka bir şey vaat edemiyorlar. Çözüm vaat edemeyen iktidar zulüm vaat ediyor. Bunun değişmesi için bu noktada siyasi bir önerinin ortaya çıkarılması lazım. Daha doğrusu HDP’nin bir muhatabının olması gerekiyor. HDP’nin şuanda muhatabı yok. Biz çözüm istiyoruz, çözüm siyasetini ortaya koyan anahtar bir partiyiz ve bu çerçevede bunun muhatabının ortaya çıkmasını istiyoruz. Maalesef 6’lı Masada ortaya çıkan öneri de eksik bir demokrasi. Şuanda maalesef savaş politikalarının alternatifini ortaya koyan muhalefet de bir dinamik de ortada yok. Muhalefet eksik bir demokrasi ortaya koyuyor.  Bu da Türkiye halklarına heyecan vermediği için net bir şekilde büyük kazanma iddiasını ortadan kaldırıyor. Ancak kazanmak değil demokrasiyi kazanmak önündeki heyecanımıza da ket vuruyor. 
 
 Köklü bir sorun olan Kürt sorununun çözülmesi halinde nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
 
 
 Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır; Hem toplumsal barış sağlanır hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. 
 
Türkiye’nin en temel meselelerinden Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır. Hem huzurumuzu kazanırız - yani toplumsal barış sağlanır - hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. Kürt meselesi üzerinden yaratılan güvenlikçi atmosfer çerçevesinde ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklardan dolayı eksiliyor. Bu çerçevede daha demokratik daha şeffaf daha denetlenebilir devlet düzeni olur. Elde edilen vergiler ve kaynaklar da böylelikle halka doğru akar. Bugün Diyarbakır’da gezdiğimde her 2 gençten birinin işsiz olduğunu, çalışan gencin de geçinemediğini görüyorum. Bunun sebebi toplumun genel meselesini çözmemiz olması ve hem gayrisafi yurt dışı hasılatın hem kişi başı gelirin hem de gelirdeki eşitsizliğin olmasıdır. Toplumun büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşarken, bir kesimi de bolluk içinde yaşıyor. Demokrasiye yürüdüğümüz zaman hem huzurumuzu hem refahımızı kazanacağız. 
 
 Bir süredir sahadasınız ve halk buluşmalarına katılıyorsunuz. İnsanlar bu sorunlara dair neler söylüyor? 
 
İktidar ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Sokaklarda işçi, emekçi, memur, kadınla, çiftçiyle görüşüyoruz. Köyleri ziyaret ediyoruz. Esnafla görüşüyoruz. Daha ‘mutluyum, mesudum, durumum iyi’ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Ama iktidar ne diyor ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Vatandaş da soruyor ‘Kim uçuyor?’. Vatandaşların yüzde 95’i 'ekonomimiz geriledi, huzurumuz yok, mutlu değiliz, evimizi geçindiremiyoruz’ diyorsa kim uçuyor? Maalesef toplumun yüzde 1’i uçuyor. Yandaşlar gerçekten uçuyor ve servetlerine servet katıyor ama halk yoksullaşıyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde birileri uçar ama bunlar iktidardakiler ve onların yandaşları olur. Bazı yerlerde lüks şatafat içinde yaşayanlar, lüks arabalarla gezenler, bir gecede bir asgari ücretlinin maaşını yiyenler var. Ama onlar yüzde 1 olan kişiler. Diğer yüzde 99 ise sürünüyor. Biz yüzde yüzün hep beraber hakça paylaştığı bir ekonomik düzen hayal ediyoruz, bunu da başaracağız. 
 
 AKP sonrasına hazırlık yapan 6’lı Masanın bahsettiğiniz sorunlara dair yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira Kürt sorununa yaklaşımları iktidardakinden farklı görünmüyor. 
 
Muhalefetle iki noktada anlaşıyoruz. Tek adam rejimine karşı muhalefet. Biz de buna karşıyız. İkinci anlaştığımız konu 'kaynaklar yandaşlara gidiyor, buna karşıyız' diyorlar. Bu konuda da anlaşıyoruz. Ama tam olarak anlaştığımızı düşünmediğimiz, bizim dışımızda muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. Şuana kadar baktığımızda iktidar Yunanistan ile bir gerilim yaşıyor, bakıyoruz muhalefet iktidarın yanındayım diyor. Oysa o da bir savaş politikası. Gerilim, çatışma siyaseti. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir çatışma çıkıyor, ‘Azerbaycan’ın yanındayız ’diyorlar. Oysa barışın yanında durmuyorlar. Güvenlikçi politikalara cevap veriyorlar. Rojava’ya dönük saldırılarda da aynı tutum. Suriye, Irak’a dönük bir askeri operasyon yapıldığında bir bakıyoruz ki bütün muhalefet iktidarın arkasına diziliyor ve ‘yanındayız’ diyorlar.
 
 
Muhalefetle rejim karşıtlığı ve 'kaynaklar yandaşlara gidiyor' konularında anlaşıyoruz. Ancak muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. İktidarın arkasına diziliyorlar.  
 
Bütün bunlar muhalefetin savaş politikalarının karşısında olduğuna dair bir umut vermiyor. İdeolojik olunca iktidarın mevzu bahis Ermeni, Kürt, Yunan olduğunda aynı hizaya dizilerek milliyetçi çizgide bakıyorsunuz. Vaatlerinizi nasıl yerine getireceksiniz? Bütçede bir kaynak var ve bu kaynak da silahlara ve savaşlara gidiyor. Bunlar kesilmeden halka verdikleri vaatleri nasıl karşılayacaklar. Emekçilerin maaşlarına nasıl yüzde yüz zam yapacaklar? Çiftçilere ‘şimdi verilen paranın 5 misli destek vereceğiz' diyorlar. Nasıl vereceksiniz? 'İşçilere daha fazla kaynak harcayacağız' diyorsunuz. Nasıl yapacaksınız? Tüm bunların yapılabilmesi için en kolay kaynak savaş politikalarına son verilmesidir. 
 
 Tüm dünyada iktidarın iddia ettiği benzer durumların söz konusu olduğu algısı da bir kesimde hakim. Böylece iktidar politikalarına rıza gösterilmesi yönünde akıl yürütülüyor. Global krizle, Türkiye’de yaşanan kiriz aynı paralellikte mi?  
 
İktidar bir algı yaratmaya çalışarak ‘bütün dünyada sıkıntı var’ diyor. Gerçekten bütün dünyada sıkıntı var ama Türkiye’de katmerli sıkıntı var. Kapitalizm, adaletsiz bir düzendir. Kapitalizmde kazananlar ve kaybedenler vardır. Ama Türkiye’de vahşi kapitalizm var. Bunun olduğu ülkelerde adaletten hiç bahsedemezsiniz. Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, İsviçre, Norveç’te de kapitalizm var ama orada bir yandan sosyal devlet var. Kazananlar orada da var ama orada uygulanan vergi politikalarıyla çok kazanandan çok vergi alınıyor ve o elde edilen vergilerde sosyal politikalara harcanıyor. Burada iktidarın ortaya koyduğu ekonomi politikasıyla çok kazanan daha fazla kazanıyor. Yani servetine servet katıyor. Garibanlar ekmek meselesine düşmüş durumda. Gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Uygulanan politikalar çerçevesinde şuanda enflasyon emekçinin alım gücünü bitirirken patronların karına kar katıyor. Türkiye’de bu vahşi kapitalizm var. Dünyada da gelir eşitsizliği var ama Türkiye’de katmerli bir gelir eşitsizliği var. Biz de iktidarın yaratmaya çalıştığı algılarda da sıkıntı var. Bu katmerli sıkıntı gün be gün daha da artacaktır. 
 
 Türkiye gibi dünya ekonomisini sarsan bir savaş da yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı. Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren ve kışkırtılmaya çalışılan bir çatışma hali. Bu durumun uzun sürmesi halinde ne gibi etkileri olur?  
 
Maalesef dünyada üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işitildiği günlerden geçiyoruz. Mesela Amerika-Çin gerimi. Ukrayna-Rusya arasında bir savaş yürüyor. Batı ciddi anlamda Ukrayna’ya silah desteği veriyor, Rusya’da her gün cepheye daha fazla asker sürüyor, daha fazla silah sevkiyatı yapıyor. Bunun dışında pek çok yerde gerilimler var. Her yerde savaş politikaları öne alınıyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Mesela Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta yüzlerce Ermeni ve Azeri hayatını kaybetti. Maalesef bölge ülkeleri de bu sorunların çözümlerini istemiyor. 
 
 
Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Yapılması gereken barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte yaşarız.  
 
Türkiye de yangına benzin döküyor, ‘Ben Azerbaycan’ın yanındayım’ diyor. Rusya bu savaşta 'tavşan kaç tazı tut' taktiği uyguluyor. Bu gerilim üzerinden bölgedeki hegemonyasını artırıyor. Mesela Suriye’deki gerilim üzerinden hem Rusya hem Amerika Suriye’ye girdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi üzerinden Amerika daha fazla bölgeye giriyor. Yani emperyalistler barışını sağlayamayan ülkeler üzerinden hegemonyasını sürdürüyor. Dünyada savaş tamtamları esiyor. Peki, bundan kimler kazanıyor? Savaş baronları kazanıyor. Emperyalist güçler bölgesel hegemonyalarını artırıyorlar, savaş baronları yani silah şirketleri karlarına kar katıyorlar. Ama halklar kaybediyor. Halklara şu söyleniyor; Düşman var, hain var, işte bizim Yunanistan’la gerilimimiz var. Oysa elbette gerilimler olabilir, gerilimler diplomasi ve barışçı politikalarla çözülebilir ve halkların ortak yaşam düşüncesi üzerine çözülebilir. Aksi takdirde çatışmalı olur. Yapılması gereken halkların barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Bundan maalesef çok uzaktayız. Barışçıl bir paradigmaya acilen dönmemiz gerekiyor. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte tekrar yaşayabiliriz. 
 
 Savaş dışı bir ekonomik döngü nasıl yaratılabilir? 
 
Savaş döngüsü zaten iktidarların tercihleri. Çözüm üretemeyen iktidarlar içe kapanırlar veya düşman ararlar. Düşman yarattıkları sürece de anca iktidarlarını sürdürebilirler. Mesela Azerbaycan’daki rejim, Ermeni düşmanlığı söz konusu olmazsa rejimini sürdürebilir mi? Oysa Azerbaycan’ın petrolü var, doğalgazı var. O kaynaklar halka doğru akarsa halkın refahı sağlanır. Ama ne yapıyor? Ermenistan’a karşı düşmanlık üzerinden bir rejim kurmuş durumda ve bu rejim maalesef kaynakları silaha aktarıyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilime baktığımızda; Yunanistan gibi Türkiye gibi sağcı iktidarlar bu gerilim üzerinden iktidarlarını tahakküm ediyorlar. Bütçelerinin çok önemli bir bölümü F-16, F-35 alıyor. Fransa’dan tank, top, füze alıyor. 
 
Kim kazanıyor; Fransa, Amerika, silah tüccarları. Kim kaybediyor Yunan, Türkiye köylüsü. Şuan da Diyarbakır’da tarlasını köylüler ekemiyor. Çünkü gübre fiyatı 5 katına çıkmış durumda, ilaç fiyatı 5 katına çıkmış. Yeterli devlet desteği verilmediğinden dolayı tarla ekemiyor. Hayvan üreticisi mesela yem alamadığından hayvanını kesime gönderiyor. Oysa kaynaklarımız silaha değil, köylüye gitse hem gıda güvenliğimizi sağlayacağız hem de köylü ekmeğini bulacak. İşte alternatif model barışçı paradigmadır. Barışçı paradigmaya dönmeden de halklar için her şeyden önce ölümdür. Sosyal demokrat olan, sosyalist olan, halkların barışına inanan, radikal ve demokrat olanların barış hareketine ya da savaş karşıtı harekete ihtiyacı var. Aksi takdirde dünya karanlık bir noktaya doğru sürükleniyor. 
 
 Nasıl bir kış bizi bekliyor?
 
Kriz her seferinde derinleşti. Bazı yurttaşlarımız 'Allah’a şükür' diyor. Tamam şükredelim ama yarın dünden daha kötü olacak. Hep öyle oldu. Çünkü iktidar, yoksullardan vergiyi topluyor, saraylarına, savaşlarına ve yandaşlarına aktarıyor. Bu da gelir ve servet eşitsizliği büyütüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Dar gelirlinin alım gücü yok. Esnaf 'siftah yapamadım' diyor. Kim ondan alışveriş yapacak? Dar gelirli alacak. Onda para olmadığı için ayakkabı alamıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Şuan ülke stagflasyon ekonomideki en kötü durumdur. Türkiye’de geçici olarak enflasyon yaratarak ve para dağıtarak geçici bir aktivite yarattılar ama bu enflasyon dopingi gibidir. Bir sporcuya da dopingi verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker kalır. Şuanda enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşıyoruz. 
 
 
 Bir sporcuya da doping verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker. Enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Taşıma suyuyla değirmen dönmez.  
 
Bir sorunumuz daha olacak. Dolar kurunu Merkez Bankası’nın kaynaklarını satarak, 18 lirada tuttular. Merkez Bankası’nın dolarları iyice azalmış durumda. Rusya lideri Putin’e belirli tavizler vererek, 10-20 milyar daha aldı. O da bir iki ay ekonomiyi tuttu. Ama bu taşıma suyuyla değirmenin dönemeyeceğini göreceğiz. O para da bittiğinde dolar yeniden bir hamle yapacak. Dolar fırladığında enflasyon fırlayacak. Bir sarmala gireceğiz. Bu da ekonomide anti duruş riski ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Neden? Çünkü Türkiye ithalata dayalı bir ekonomik düzene sahip. Dolar geçici miktarda var. Ama dolar bittiğinde, ithalat yapamadığımızda bir Venezuela durumuna düşmek ile karşı karşıya kalabiliriz. İthalat yapamadığımızda da ekonomimiz daha büyük darbe alır. Bu da bizi ekonomimizde ani duruşla karşı karşıya bırakır. Ciddi anlamda iş ve istihdam ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ekonomi için depresyon anlamına gelir. 
 
Önümüzdeki senaryoların ben daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zor bir kış geçireceğiz. Enerji faturalarının daha da yükseldiği, hayatta kalma ve geçinme meselesinin daha da zorlaştığı bir kış geçireceğiz. Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım ama ekonomik veriler zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Bu kışı geçirirken tüm yurttaşlarımıza önerim dayanışmadır. Bu kış elinde avucunda olanların, olmayanlarla paylaşması gerekir. Çünkü bu zalim iktidarın böyle bir derdi yok. Onların tek derdi yandaşlarına para aktarmak. Partizan bir şekilde sosyal politika yürütmek. Muhalif olanlar ise bu yardımlardan faydalanamayacağını düşünüyorum. O yüzden ihtiyacımız olan bu kış dayanışmadır.  
 
MA / Müjdat Can - Mehmet Şah Oruç

Diğer başlıklar

26/07/2024
22:19 Kayyım nöbetleri: Toplumsal direniş olmazsa bu ateş herkesin evine düşecek
21:20 Festivalde çocuk etkinliği ve tiyatro gösterimi
21:17 Bolu F Tipi Cezaevi’ndeki tutsaklar zehirlendi
21:14 TJA’nın okuma etkinlikleri sürüyor
21:07 Ataşehir’de halk buluşması: İmralı’da büyük bir direniş var
20:24 BM Türkiye’den İmralı’daki tecridin kaldırılmasını istedi
20:04 Ege Denizi’nde 4.5 büyüklüğünde deprem
20:00 DEM Partili Özperçin tahliye edildi
19:39 DEDAŞ protestosunda yüzde 96 engelli yurttaş darp edildi
19:34 Suruç'ta katledilen Özkan’ın annesi defnedildi
19:28 İntihar eden işçi Yavuz için mücadeleyi büyütme çağrısı
19:18 Gabar’da kesilen ağaçları taşıyan TIR şarampole yuvarlandı
18:59 Mezopotamya Ajansı’na erişim engeli
17:51 DEM Parti MYK üyesi Birol cezaevine götürüldü
17:37 Hatay’da Befesa işçileri greve çıktı
17:33 'Dilimiz, asimilasyon ve biz' paneli: Anadilde konuşmalıyız
17:19 DEDAŞ’a karşı çıkan 4 kişi gözaltına alındı
17:11 Irkçı yazılama kaldırıldı, 'Pêşî Peya' yeniden yazıldı
17:10 İzmir'de orman yangını
17:07 57 vekilden Adalet Bakanı’na 'tecavüz' soruları
16:20 Tutsak yakınlarından uluslararası kurumlara 'sorumluluk alın' çağrısı
16:03 Mutlu: Aleviler asimilasyona karşı mücadele vermeli
14:27 31 yıllık tutsak köyünde coşkuyla karşılandı
14:18 Marmara cezaevlerinde 2 bin 916 hak ihlali
13:33 İzBB'ye çağrı: Emekçileri enflasyona ezdirmeyin
13:27 Şii lider Necefi: Türkiye'nin operasyonlarını reddediyoruz
13:14 Gece boyunca 15 köy bombalandı
12:37 DEM Parti ve TJA heyeti, Hewlêr’de kadınlarla buluştu
12:35 9 gündür kayıp olan kadının şüpheli ölümü
12:11 Nobel ödüllü isimlerden 'Abdullah Öcalan' mektubu
11:37 Türkiye’den Berwarî Bala’da kimlik kontrolü!
11:15 Abdullah Öcalan'ın ailesinden görüşme başvurusu
11:11 Paris Olimpiyatları öncesi demiryoluna saldırı
10:56 SOHR: Türkiye 400 paralı askeri Suriye'den Federe Kurdistan’a taşıdı
10:35 Seçim öncesi tutuklanan 6 siyasetçi tahliye edildi
10:20 15 il için sarı ve turuncu kodlu uyarı
09:32 'Pêşî Peya'yı silip ırkçı yazılama yaptılar
09:25 Yeni vergi teklifinin 18 maddesi Meclis'ten geçti
09:21 Çıplak arama dayatılan tutsak anneler: Bu yaşımıza kadar böyle bir şey görmedik
09:10 İmralı 13 yıldır avukatlara yasak: Sonucu toplumsal mücadele belirleyecek
09:08 İklim krizi dünyayı yok oluşa götürüyor
09:07 Siyaset bilimci İnsel: Savaşın ülkeye bir getirisi yok
09:05 2 yıl ömür biçilen tutsak tahliye edilmiyor
09:03 Av. Ergül: Türkiye 'disiplin cezaları' sorularını yanıtlamadı
09:01 Ekolojistlere '28 Temmuz'da Şirnex'te buluşalım' çağrısı
09:00 Gazeteci Oremar: Saldırılardaki bir başka hedef yeraltı kaynakları
09:00 26 TEMMUZ 2024 GÜNDEMİ
25/07/2024
23:14 Münih’teki hayvan hakları savunucuları: Kanlı yasayı derhal geri çekin
23:06 DEM Parti: Kürtlere karşı nefret ve ırkçılık suçu işlemekten vazgeçin
22:23 Hayvan hakları aktivistleri: Gelin beraber ses çıkaralım
22:13 Kayyım nöbetinde KDP’ye ‘ihanet çizginden vazgeç’ çağrısı
21:59 Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 6 kişi gözaltına alındı
21:25 Hatimoğulları: Barış ve adalet için il il, ilçe ilçe gezeceğiz
20:49 DEM Parti'den Gülsever ve Toktaş hakkında suç duyurusu
20:18 Mêrdîn’de arazi kavgası: 2 ölü
20:13 Wan'da gözaltına alınanlar serbest
20:04 Uçar: 2’nci yüzyılın savaş yüzyılı olmasına izin vermeyeceğiz
20:04 Festivalde irade gaspına karşı yürüyüş
19:47 Ahmet Zenger, 31 yılın ardından tahliye edildi
19:05 Çêwlîg’de özel savaş politikalarına tepki gösterildi
18:36 Munzur festivalinde ‘Horasan’dan Dêrsim’e, Dêrsim’den Horasana’ paneli
18:17 Halayda olmayanlar da tutuklandı: Talimat verilmiş!
17:21 Gazeteci Karakoç’un Almanya’ya iade talebi 7 Ağustos’ta açıklanacak
17:07 DEM Parti ve HDP’den Hewler’e ziyaret
16:30 'Kayyım Türkiye halklarının iradesini gasp etme girişimidir'
16:29 Wêranşar Kent Konseyi kuruluyor
16:05 Elektrik kaçağı soruşturmasında İZSU müdürü gözaltına alındı
15:45 Halay çeken 9 genç tutuklandı
15:34 İran rejimi Kürt tutsağı idam etti
15:30 Hatimoğulları Gürbulak Sınır Kapısı’nda konuştu: Amaçları halkı yoksullaştırmak
14:01 Milletvekilleri Dışişleri Komisyon toplantısından çıkarıldı
13:59 'Taşımalı asker' görüntüsü paylaşan gazeteciye soruşturma
13:50 Depremzedelerin kaldığı konteynerlerde yangın
13:24 Kaya: Amed'de kayyım çetesi devrede
13:13 AYM'den polis saldırısında yaralanan vekil için ihlal kararı
13:10 Putin ve Esad Moskova’da görüştü
13:06 Mersin’de erkek şiddeti: 3 ölü
13:02 Belediyelere ‘borcunuzu ödeyin’ bildirimi
12:01 AYM'den 3 ayda 529 ihlal kararı
12:00 'Kadın Stratejik Plan Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
11:51 İstanbul'da toplu ulaşıma zam
11:45 Avukatlar İmralı'ya gitmek için başvurdu
11:39 8 gazeteciye cezanın gerekçesi: Algı oluşturma!
11:33 Wan’da ‘Stratejik Plan Çalıştayı’ başladı: Halk başardı, sıra bizde
11:24 FMF hastası tutsağın eşi: Böbreklerini kaybedebilir
11:18 22. Munzur Kültür ve Doğa Festivali başladı
10:43 Kayyım vergi borcuna karşılık parkı devretmiş
10:12 Çewlîg'deki saldırıda ölü sayısı 4'e çıktı
10:00 Amedliler saldırılara tepkili: KDP'nin tutumu Kürtlere kaybettiriyor
09:52 Hayvan hakları aktivistleri serbest
09:46 Muğla'da bir kadın katledildi
09:41 Müdür değişti baskılar arttı
09:34 Jîn Art'ta yeni dönem: Kayıtlar başladı, Ağustos takvimi belli oldu
09:24 Yönetmen ve kameraman serbest: Gözaltı gerekçesi Demirtaş tişörtü
09:09 İmralı tecridi 41’inci ayında: 574 başvuru yanıtsız
09:07 Tecride karşı yeni eylem planı
09:02 Baro orman kıyımına karşı bakanlığa dava açacak
09:01 Temelli: Savaşta ısrar edilirse sofradaki çeyrek ekmek de kalmayacak
09:00 25 TEMMUZ 2024 GÜNDEMİ
24/07/2024
23:29 Yönetmen Leventoğlu ve kameraman Altürk’ten haber alınamıyor
22:10 Kayyım nöbetinde iktidara ‘belediyeyi kazananlara ver’ çağrısı
21:51 Cisim patlaması sonucu yaşamını yitiren Düzen, defnedildi
21:35 Dep’teki yangın kontrol altına alındı
21:29 Hayvan hakları eyleminde 4 gözaltı
19:44 Denizli D Tipi Cezaevi'nde zehirlenme: Ailelere bilgi verilmiyor
19:07 DEM Partili Bozan’a Meclis’te yumruklu saldırı
18:47 2 kişiyi öldüren Zazaoğlu’nun babası 8 ay önce tedavisi için başvuruda bulunmuş
18:08 Özel savaş politikaları: Fuhuş ve madde bağımlılığı arttı
18:01 Halay çeken gençlerin emniyet ifadeleri alındı
16:44 CHP’den Erdoğan’a: Kaybetmeye mecbursun
16:31 Ankara'da ulaşıma yüzde 40 zam yapıldı
16:10 Efrîn'de gasp edilen evini isteyen kişi kaçırıldı
15:47 DEM Partili Özperçin’in tutukluluğuna itiraz
15:40 Çewlîg'de saldırı: 2 ölü, 7 yaralı
15:38 İYİ Parti'den istifalar sürüyor
15:18 Pasûr'da maden protestosu
14:28 İzmir'de belediye memurları iş bıraktı
14:11 Bakırhan’ın annesi toprağa verildi
13:30 'Vergide adalet' eylemi 20'nci haftasında
13:25 Erdoğan: Bakanlık belediye borçlarının tahsiline başlayacak
12:16 Ahtamar Adası’nda yavru martı ölümleri
12:14 İran'da tutsak Kürt gazeteciye idam cezası
12:05 Bozan yargı kararlarını sıraladı: ‘Bijî Serok Apo' suç değil
11:51 Gever’de cisim patlaması sonucu bir çoban hayatını kaybetti
11:19 DEM Parti: İletişim Başkanlığı Goebbels rolünü tam gaz sürdürmekte
10:58 Savaş uçaklarının bombaladığı bölgede yangın çıktı
10:52 Nepal'de uçak düştü: 18 ölü
10:21 'Halkın özgürlüğü için siyaset yapacağım' diyen tutsağın tahliyesine 3'üncü engel
10:07 Gazeteci Karakoç için 'özgürlük' çağrısı
09:53 İzmir'de şüpheli kadın ölümü
09:31 22. Munzur Festivali yarın başlıyor
09:29 Av. Erol: Tecride karşı mücadele çözümde ısrar mücadelesidir
09:25 Hatip Dicle: Çözüm 1921 Anayasası’nın güncellenmesi
09:19 Êlih kayyımı 16 bin Aziz Sancar kitabı almış
09:14 Birbirlerine el ve ayak olan 3 tutsak
09:13 Halay çeken gençlere gözaltında 'Ölürüm Türkiyem' şarkısı dinletildi
09:08 Ekoloji Birliği'nden 28 Temmuz çağrısı: Şirnex'te buluşalım
09:03 Selin vurduğu mahalleler dayanışma bekliyor
09:02 24 Temmuz: Basın özgürlüğü uçurumun kenarında
09:01 Gazeteci Köylüoğlu: KDP Kurdistan'ın statüsünü tehlikeye soktu
09:00 24 TEMMUZ 2024 GÜNDEMİ
08:33 Belgelendirme Merkezi: 300 çete Kurdistan’a gönderildi
00:39 'Öldürme’ yasasına tepki: Sokağın gücünü göstermesi gerektiği bir sürece girdik
23/07/2024
22:57 Hayvanları ‘öldürme’ yasası komisyondan geçti
21:38 Kayyım nöbeti 42’nci gününde: Kurdistan’ı görün
20:43 İntihar eden işçiyi LC Waikiki önünde andılar
20:38 'Öldürme' yasası protesto edildi: AKP elini hayvanlardan çek
19:47 TJA’dan Silopiya’da okuma etkinliği
19:45 ‘Ulusal birlik ruhuyla kenetlenmeye çağırıyoruz’
19:32 Amed’de kadınlar özel savaş politikalarını konuştu