Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor

DİYARBAKIR - Ekonomik gidişatı değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, savaş harcamalarının on kat arttığına işaret ederek, "Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa bu Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir" dedi.  
 
Türkiye’de ekonomisi her geçen daha da kötüye gidiyor. 2015-2016 süreci sonrası devreye sokulan savaş politikaları ve ülke kaynaklarının savaş harcamalarına aktarılması yaşanılan krizin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Kriz derinleştikçe alım gücü düşen milyonlar, büyük bir yoksulluk yaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ülke ekonomisinin gidişatını ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Ülkede uzun bir süredir derinleşen bir kriz yaşanıyor. Mevcut tabloyu ortaya çıkaran içsel etkilerden başlayacak olursak, neler söylersiniz? 
 
Uzun zamandır söylediğimiz şey, demokrasi krizinin ekonomik kriz yaratacağıdır. Maalesef memlekette de demokrasi krizi ekonomik krizi yaratmıştır. Bugün kirasını ödeyemeyen, çocuğuna ayakkabı alamayan, evinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan yurttaşlarımız bilsin ki şu anda evde yaşadığınız ekonomik krizin temel nedeni demokrasi krizidir. Demokrasi krizini yaratan da maalesef iktidarın ortaya koyduğu güvenlikçi politikalarıdır. Türkiye’nin temel sorunlarına demokratik çözümler üretmek yerine, güvenlikçi politikalara döndüler. Güvenlikçi politikalara dönülmesi de hem demokratik taleplerimizin yok sayılmasına neden oldu hem de huzurumuzu, toplumsal barışımızı kaybettirdi. Aynı zamanda da ödediğimiz vergilerin eğitime, sağlığa, sosyal politikalara harcanması yerine silahlara, savaşlara gitmesine sebep oldu. Şu anda eğitim ve sağlık alanına memurlar atanması gerekirken, bunların yerine polis ve askerler atanıyor.  
 
 Krizin temel nedenleri arasında gösterilen Kürt sorununa dair güvenlikçi politikalar, ekonomi göstergelerine nasıl yansıyor. Bir haneyi ya da bireyi nasıl etkiliyor?
 
 
 Demokrasi kriz, ekonomik kriz yaratmıştır. Güvenlikçi politikalara dönülmesi toplumsal barışı kaybettirdi. 2015'te güvenlikçi politikalara harcanan 50 milyar TL, 2022'de 500 milyarı aştı.  
 
2014-2015 yılına bakıldığında Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Teşkilatı gibi bütün güvenlikçi politikaların toplamı 50 milyar TL civarındaydı. Bir ülke iç güvenliğini ve sınırlarının güvenliğini sağlamak için böyle makul bir rakam harcaması normaldir. Ama iktidar 2015 yılında çözüm sürecini bitirip savaş politikalarına döndükten sonra 2022 yılına geldiğimizde güvenlikçi politikaların toplamı 500 milyar TL’yi aştı. Bu aradaki fark normal olsaydı 50 milyar, 100 milyar TL olurdu. Şimdi bu aradaki 400 milyar TL harcama var. Bu 400 milyar TL ile neler yapabiliriz diye baktığımızda; memleketteki emekliler sorununu çözebilirdik, 200-300 bin öğretmen ataması yapabilirdik, Emeklilikte Yaşa Takılanları emekli edebilirdik, 3600 ek gösterge meselesini daha iyi bir şekilde çözebilirdik, KYK’ye borçlu gençlerin borç faizlerini tek değil tüm borcu silebilirdik. Yine Türkiye’de 250-300 bin yurt açığı var, tüm bunları yapabilirdik. Yani bu 400 milyar TL savaş harcamaları yerine bütün bu sosyal politikaların yapılabileceği kaynak olacaktı. 
 
 "Çözebilirdik" dediğiniz kimi sorunları çözme çabası var. En son Sosyal Konut Projesi açıklandı. Gerçekleşir mi?  
 
Sosyal konut yapacağım diyorsunuz değil mi? Nasıl yapacaksınız? Elbette ki bir devlet sosyal konut yapmak zorundadır. Ama yıllardır bunu yapmadılar. Şimdi diyor ki 250 bin sosyal konut yapacağım. Bunun için 400-500 Milyar TL para lazım. Nereden bulacaksın? Bir yerden kısman lazım. Savaş politikalarını kısmadığı sürece, bu sosyal konutları yapma şansı yok. Barınma krizi yaşayan yurttaşlarımız şunu bilsinler ki, saraylara, savaşlara, yandaşlara akan kaynaklar durdurulmadığı sürece bu sosyal konutlar yapılamaz. Ama biz geleceğiz, saraylara, savaşlara, yandaşlara akıtılan kaynakları durduracağız. Hem toplumsal barışı sağlayacağız hem de elde ettiğimiz tasarruflarla sosyal konutları da yağacağız. Toplumun diğer taleplerini de karşılayacağız. 
 
 Savaş sürdükçe yoksullar daha da yoksullaşıyor. Ancak bir kesimin bundan nemalandığı belirtiliyor. Zenginleşen kesimler kimler?  
 
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı zenginleşiyor. Ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu.
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı SİHA yapıyor. Sonuç olarak bu SİHA’lar Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanıyor. Kendi damadını başta zenginleştiriyor. Başta savunma sanayi, silah sanayi ile ilgili yatırımlar yapılıyor. Tank, top, füze yapılıyor. Bütün bunlar yandaş şirketlere veriliyor. Bu şekilde yandaşlar savaş politikası ile savaş sanayisi ile zenginleştirilmiş oluyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Savaş yalnızca böyle zenginleştirmez. Birde savaşın yarattığı yolsuzluk ekonomisi var. Niye ‘Vatan, millet, Sakarya’ diyorlar. Düşman var, hain var, terörist var diyerek bir olağanüstü hal yaratıyorlar. Bununla beraber kamu ihalelerini hep yandaşlarına veriyorlar. Demokratik bir toplumda denetim mekanizmaları hakimdir. Denetim mekanizması çerçevesinde ihaleler en rasyonel şekilde, en şeffaf şekilde yapılır ve en uygun fiyatı kim verirse ona verilir ama savaş politikasının hakim olduğu yerde, bunlar bir yandan ‘vatan millet, Sakarya’ deyip öbür taraftan malı götürürler… Yani ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu. 
 
 2013-2015 sürecinde Kürt sorununun çözümünde görüşülen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılarak tecridi dikkate alırsak savaş politikalarının süreceği anlaşlıyor. Bu durum nasıl durdurulabilir? 
 
AKP-MHP birlikteliği, faşizan bir iktidara doğru savruldu ve topluma artık zulümden başka bir şey vaat edemiyorlar. Çözüm vaat edemeyen iktidar zulüm vaat ediyor. Bunun değişmesi için bu noktada siyasi bir önerinin ortaya çıkarılması lazım. Daha doğrusu HDP’nin bir muhatabının olması gerekiyor. HDP’nin şuanda muhatabı yok. Biz çözüm istiyoruz, çözüm siyasetini ortaya koyan anahtar bir partiyiz ve bu çerçevede bunun muhatabının ortaya çıkmasını istiyoruz. Maalesef 6’lı Masada ortaya çıkan öneri de eksik bir demokrasi. Şuanda maalesef savaş politikalarının alternatifini ortaya koyan muhalefet de bir dinamik de ortada yok. Muhalefet eksik bir demokrasi ortaya koyuyor.  Bu da Türkiye halklarına heyecan vermediği için net bir şekilde büyük kazanma iddiasını ortadan kaldırıyor. Ancak kazanmak değil demokrasiyi kazanmak önündeki heyecanımıza da ket vuruyor. 
 
 Köklü bir sorun olan Kürt sorununun çözülmesi halinde nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
 
 
 Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır; Hem toplumsal barış sağlanır hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. 
 
Türkiye’nin en temel meselelerinden Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır. Hem huzurumuzu kazanırız - yani toplumsal barış sağlanır - hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. Kürt meselesi üzerinden yaratılan güvenlikçi atmosfer çerçevesinde ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklardan dolayı eksiliyor. Bu çerçevede daha demokratik daha şeffaf daha denetlenebilir devlet düzeni olur. Elde edilen vergiler ve kaynaklar da böylelikle halka doğru akar. Bugün Diyarbakır’da gezdiğimde her 2 gençten birinin işsiz olduğunu, çalışan gencin de geçinemediğini görüyorum. Bunun sebebi toplumun genel meselesini çözmemiz olması ve hem gayrisafi yurt dışı hasılatın hem kişi başı gelirin hem de gelirdeki eşitsizliğin olmasıdır. Toplumun büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşarken, bir kesimi de bolluk içinde yaşıyor. Demokrasiye yürüdüğümüz zaman hem huzurumuzu hem refahımızı kazanacağız. 
 
 Bir süredir sahadasınız ve halk buluşmalarına katılıyorsunuz. İnsanlar bu sorunlara dair neler söylüyor? 
 
İktidar ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Sokaklarda işçi, emekçi, memur, kadınla, çiftçiyle görüşüyoruz. Köyleri ziyaret ediyoruz. Esnafla görüşüyoruz. Daha ‘mutluyum, mesudum, durumum iyi’ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Ama iktidar ne diyor ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Vatandaş da soruyor ‘Kim uçuyor?’. Vatandaşların yüzde 95’i 'ekonomimiz geriledi, huzurumuz yok, mutlu değiliz, evimizi geçindiremiyoruz’ diyorsa kim uçuyor? Maalesef toplumun yüzde 1’i uçuyor. Yandaşlar gerçekten uçuyor ve servetlerine servet katıyor ama halk yoksullaşıyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde birileri uçar ama bunlar iktidardakiler ve onların yandaşları olur. Bazı yerlerde lüks şatafat içinde yaşayanlar, lüks arabalarla gezenler, bir gecede bir asgari ücretlinin maaşını yiyenler var. Ama onlar yüzde 1 olan kişiler. Diğer yüzde 99 ise sürünüyor. Biz yüzde yüzün hep beraber hakça paylaştığı bir ekonomik düzen hayal ediyoruz, bunu da başaracağız. 
 
 AKP sonrasına hazırlık yapan 6’lı Masanın bahsettiğiniz sorunlara dair yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira Kürt sorununa yaklaşımları iktidardakinden farklı görünmüyor. 
 
Muhalefetle iki noktada anlaşıyoruz. Tek adam rejimine karşı muhalefet. Biz de buna karşıyız. İkinci anlaştığımız konu 'kaynaklar yandaşlara gidiyor, buna karşıyız' diyorlar. Bu konuda da anlaşıyoruz. Ama tam olarak anlaştığımızı düşünmediğimiz, bizim dışımızda muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. Şuana kadar baktığımızda iktidar Yunanistan ile bir gerilim yaşıyor, bakıyoruz muhalefet iktidarın yanındayım diyor. Oysa o da bir savaş politikası. Gerilim, çatışma siyaseti. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir çatışma çıkıyor, ‘Azerbaycan’ın yanındayız ’diyorlar. Oysa barışın yanında durmuyorlar. Güvenlikçi politikalara cevap veriyorlar. Rojava’ya dönük saldırılarda da aynı tutum. Suriye, Irak’a dönük bir askeri operasyon yapıldığında bir bakıyoruz ki bütün muhalefet iktidarın arkasına diziliyor ve ‘yanındayız’ diyorlar.
 
 
Muhalefetle rejim karşıtlığı ve 'kaynaklar yandaşlara gidiyor' konularında anlaşıyoruz. Ancak muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. İktidarın arkasına diziliyorlar.  
 
Bütün bunlar muhalefetin savaş politikalarının karşısında olduğuna dair bir umut vermiyor. İdeolojik olunca iktidarın mevzu bahis Ermeni, Kürt, Yunan olduğunda aynı hizaya dizilerek milliyetçi çizgide bakıyorsunuz. Vaatlerinizi nasıl yerine getireceksiniz? Bütçede bir kaynak var ve bu kaynak da silahlara ve savaşlara gidiyor. Bunlar kesilmeden halka verdikleri vaatleri nasıl karşılayacaklar. Emekçilerin maaşlarına nasıl yüzde yüz zam yapacaklar? Çiftçilere ‘şimdi verilen paranın 5 misli destek vereceğiz' diyorlar. Nasıl vereceksiniz? 'İşçilere daha fazla kaynak harcayacağız' diyorsunuz. Nasıl yapacaksınız? Tüm bunların yapılabilmesi için en kolay kaynak savaş politikalarına son verilmesidir. 
 
 Tüm dünyada iktidarın iddia ettiği benzer durumların söz konusu olduğu algısı da bir kesimde hakim. Böylece iktidar politikalarına rıza gösterilmesi yönünde akıl yürütülüyor. Global krizle, Türkiye’de yaşanan kiriz aynı paralellikte mi?  
 
İktidar bir algı yaratmaya çalışarak ‘bütün dünyada sıkıntı var’ diyor. Gerçekten bütün dünyada sıkıntı var ama Türkiye’de katmerli sıkıntı var. Kapitalizm, adaletsiz bir düzendir. Kapitalizmde kazananlar ve kaybedenler vardır. Ama Türkiye’de vahşi kapitalizm var. Bunun olduğu ülkelerde adaletten hiç bahsedemezsiniz. Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, İsviçre, Norveç’te de kapitalizm var ama orada bir yandan sosyal devlet var. Kazananlar orada da var ama orada uygulanan vergi politikalarıyla çok kazanandan çok vergi alınıyor ve o elde edilen vergilerde sosyal politikalara harcanıyor. Burada iktidarın ortaya koyduğu ekonomi politikasıyla çok kazanan daha fazla kazanıyor. Yani servetine servet katıyor. Garibanlar ekmek meselesine düşmüş durumda. Gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Uygulanan politikalar çerçevesinde şuanda enflasyon emekçinin alım gücünü bitirirken patronların karına kar katıyor. Türkiye’de bu vahşi kapitalizm var. Dünyada da gelir eşitsizliği var ama Türkiye’de katmerli bir gelir eşitsizliği var. Biz de iktidarın yaratmaya çalıştığı algılarda da sıkıntı var. Bu katmerli sıkıntı gün be gün daha da artacaktır. 
 
 Türkiye gibi dünya ekonomisini sarsan bir savaş da yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı. Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren ve kışkırtılmaya çalışılan bir çatışma hali. Bu durumun uzun sürmesi halinde ne gibi etkileri olur?  
 
Maalesef dünyada üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işitildiği günlerden geçiyoruz. Mesela Amerika-Çin gerimi. Ukrayna-Rusya arasında bir savaş yürüyor. Batı ciddi anlamda Ukrayna’ya silah desteği veriyor, Rusya’da her gün cepheye daha fazla asker sürüyor, daha fazla silah sevkiyatı yapıyor. Bunun dışında pek çok yerde gerilimler var. Her yerde savaş politikaları öne alınıyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Mesela Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta yüzlerce Ermeni ve Azeri hayatını kaybetti. Maalesef bölge ülkeleri de bu sorunların çözümlerini istemiyor. 
 
 
Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Yapılması gereken barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte yaşarız.  
 
Türkiye de yangına benzin döküyor, ‘Ben Azerbaycan’ın yanındayım’ diyor. Rusya bu savaşta 'tavşan kaç tazı tut' taktiği uyguluyor. Bu gerilim üzerinden bölgedeki hegemonyasını artırıyor. Mesela Suriye’deki gerilim üzerinden hem Rusya hem Amerika Suriye’ye girdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi üzerinden Amerika daha fazla bölgeye giriyor. Yani emperyalistler barışını sağlayamayan ülkeler üzerinden hegemonyasını sürdürüyor. Dünyada savaş tamtamları esiyor. Peki, bundan kimler kazanıyor? Savaş baronları kazanıyor. Emperyalist güçler bölgesel hegemonyalarını artırıyorlar, savaş baronları yani silah şirketleri karlarına kar katıyorlar. Ama halklar kaybediyor. Halklara şu söyleniyor; Düşman var, hain var, işte bizim Yunanistan’la gerilimimiz var. Oysa elbette gerilimler olabilir, gerilimler diplomasi ve barışçı politikalarla çözülebilir ve halkların ortak yaşam düşüncesi üzerine çözülebilir. Aksi takdirde çatışmalı olur. Yapılması gereken halkların barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Bundan maalesef çok uzaktayız. Barışçıl bir paradigmaya acilen dönmemiz gerekiyor. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte tekrar yaşayabiliriz. 
 
 Savaş dışı bir ekonomik döngü nasıl yaratılabilir? 
 
Savaş döngüsü zaten iktidarların tercihleri. Çözüm üretemeyen iktidarlar içe kapanırlar veya düşman ararlar. Düşman yarattıkları sürece de anca iktidarlarını sürdürebilirler. Mesela Azerbaycan’daki rejim, Ermeni düşmanlığı söz konusu olmazsa rejimini sürdürebilir mi? Oysa Azerbaycan’ın petrolü var, doğalgazı var. O kaynaklar halka doğru akarsa halkın refahı sağlanır. Ama ne yapıyor? Ermenistan’a karşı düşmanlık üzerinden bir rejim kurmuş durumda ve bu rejim maalesef kaynakları silaha aktarıyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilime baktığımızda; Yunanistan gibi Türkiye gibi sağcı iktidarlar bu gerilim üzerinden iktidarlarını tahakküm ediyorlar. Bütçelerinin çok önemli bir bölümü F-16, F-35 alıyor. Fransa’dan tank, top, füze alıyor. 
 
Kim kazanıyor; Fransa, Amerika, silah tüccarları. Kim kaybediyor Yunan, Türkiye köylüsü. Şuan da Diyarbakır’da tarlasını köylüler ekemiyor. Çünkü gübre fiyatı 5 katına çıkmış durumda, ilaç fiyatı 5 katına çıkmış. Yeterli devlet desteği verilmediğinden dolayı tarla ekemiyor. Hayvan üreticisi mesela yem alamadığından hayvanını kesime gönderiyor. Oysa kaynaklarımız silaha değil, köylüye gitse hem gıda güvenliğimizi sağlayacağız hem de köylü ekmeğini bulacak. İşte alternatif model barışçı paradigmadır. Barışçı paradigmaya dönmeden de halklar için her şeyden önce ölümdür. Sosyal demokrat olan, sosyalist olan, halkların barışına inanan, radikal ve demokrat olanların barış hareketine ya da savaş karşıtı harekete ihtiyacı var. Aksi takdirde dünya karanlık bir noktaya doğru sürükleniyor. 
 
 Nasıl bir kış bizi bekliyor?
 
Kriz her seferinde derinleşti. Bazı yurttaşlarımız 'Allah’a şükür' diyor. Tamam şükredelim ama yarın dünden daha kötü olacak. Hep öyle oldu. Çünkü iktidar, yoksullardan vergiyi topluyor, saraylarına, savaşlarına ve yandaşlarına aktarıyor. Bu da gelir ve servet eşitsizliği büyütüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Dar gelirlinin alım gücü yok. Esnaf 'siftah yapamadım' diyor. Kim ondan alışveriş yapacak? Dar gelirli alacak. Onda para olmadığı için ayakkabı alamıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Şuan ülke stagflasyon ekonomideki en kötü durumdur. Türkiye’de geçici olarak enflasyon yaratarak ve para dağıtarak geçici bir aktivite yarattılar ama bu enflasyon dopingi gibidir. Bir sporcuya da dopingi verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker kalır. Şuanda enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşıyoruz. 
 
 
 Bir sporcuya da doping verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker. Enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Taşıma suyuyla değirmen dönmez.  
 
Bir sorunumuz daha olacak. Dolar kurunu Merkez Bankası’nın kaynaklarını satarak, 18 lirada tuttular. Merkez Bankası’nın dolarları iyice azalmış durumda. Rusya lideri Putin’e belirli tavizler vererek, 10-20 milyar daha aldı. O da bir iki ay ekonomiyi tuttu. Ama bu taşıma suyuyla değirmenin dönemeyeceğini göreceğiz. O para da bittiğinde dolar yeniden bir hamle yapacak. Dolar fırladığında enflasyon fırlayacak. Bir sarmala gireceğiz. Bu da ekonomide anti duruş riski ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Neden? Çünkü Türkiye ithalata dayalı bir ekonomik düzene sahip. Dolar geçici miktarda var. Ama dolar bittiğinde, ithalat yapamadığımızda bir Venezuela durumuna düşmek ile karşı karşıya kalabiliriz. İthalat yapamadığımızda da ekonomimiz daha büyük darbe alır. Bu da bizi ekonomimizde ani duruşla karşı karşıya bırakır. Ciddi anlamda iş ve istihdam ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ekonomi için depresyon anlamına gelir. 
 
Önümüzdeki senaryoların ben daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zor bir kış geçireceğiz. Enerji faturalarının daha da yükseldiği, hayatta kalma ve geçinme meselesinin daha da zorlaştığı bir kış geçireceğiz. Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım ama ekonomik veriler zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Bu kışı geçirirken tüm yurttaşlarımıza önerim dayanışmadır. Bu kış elinde avucunda olanların, olmayanlarla paylaşması gerekir. Çünkü bu zalim iktidarın böyle bir derdi yok. Onların tek derdi yandaşlarına para aktarmak. Partizan bir şekilde sosyal politika yürütmek. Muhalif olanlar ise bu yardımlardan faydalanamayacağını düşünüyorum. O yüzden ihtiyacımız olan bu kış dayanışmadır.  
 
MA / Müjdat Can - Mehmet Şah Oruç

Diğer başlıklar

19:45 Sayıştay raporu: Saray günde 15 milyon TL harcıyor
19:40 Antalya’da gözaltılar protesto edildi
18:14 Muğla ve Denizli'de orman yangını
17:23 Cûdî’de yangın kendiliğinden söndü
17:17 Mereş’te iş cinayeti
17:11 SİHA saldırısında bir yurttaş yaralandı
16:56 Eğitim-Sen’den üyelerine dönük hukuksuzluklara tepki
16:39 Antalya'da 2 kadın serbest bırakıldı
16:38 Dünya Tıp Birliği’nden Türkiye'ye Dr. Uğurlu çağrısı
16:21 Bana köyüne kitlesel ziyaret
16:19 TJA’dan Emine Şenyaşar’a ziyaret
16:09 Rejim güçlerinden Javad Heidari’nin anmasına saldırı
16:01 Êzîdî kadını öldüren Özgün’e 'takdiri’ indirim yapılarak 25 yıl ceza verildi
15:56 Deniz Bülbün’ün cenazesi yarın Gever’e uğurlanacak
15:33 16 kişinin öldüğü otobüs kazasında şoföre 16 yıl ceza
15:27 Zorava’da evlere baskın: Silah doğrultulan köylüler kalkan olarak kullanıldı
14:09 Eliçümüş’ün taziyesine kitlesel ziyaret
14:06 Merkez Bankası faizi yüzde 30'a yükseltti
13:49 Akın, sorunları çözülmeyen depremzedeleri mücadeleye çağırdı
13:27 'Alkış davası' duruşması ertelendi
13:13 Salihli'de 6 JES projesine karşı dava açıldı
13:01 Akkaya: Kobanê Davası’nda IŞİD yok, ben varım
13:00 Emine Şenyaşar hakkında açılan davanın duruşması ertelendi
12:29 36 kişi aynı anda savunma yapacak!
12:26 Mor Dayanışma üyesi Gül’ün duruşması ertelendi
12:21 Demokratik Modernite davası 'eksik hususlar' gerekçesiyle ertelendi
12:20 Çatıya çıkan maden işçisi kazandı
11:48 Abdullah Öcalan için savcılık ve cezaevine başvuru
11:20 Üç Fidan anmasına katılan 22 kişi gözaltına alındı
10:57 İşkence gören kadın tutuklular sevk edildi
09:48 İşten çıkarılan işçiden şirketin çatısında eylem
09:47 Sanık polislerin yazışmaları: Babasının terörden kaydı varmış, onu söyle
09:31 TUAYDER 3 ayda 173 aileye ulaştı: Sorunları Meclis’e taşıyacağız
09:08 Adana'da gençler şölende buluşacak
09:08 ‘İktidar dinci ve milliyetçi ideolojisini çocuklara empoze ediyor’
09:07 Yeniden ve yerinde inşa için köylerine geri döndüler
09:05 Dilsiz: Devlet İmralı'da yasalara uymak zorunda
09:05 'Hasta tutuklu babama hücrede pişmanlık dayatılıyor'
09:03 KNK Dış İlişkiler Sözcüsü Koç: KDP Kürtlere karşı suç işliyor
09:03 Koza İzmir'i talan ediyor!
09:01 Polis kurşunuyla öldürülen İnan'ın faili 18 yıldır bulunmadı
09:00 Şirnex’ın değerleri kayyımların hedefinde
09:00 Tahliye erteleme kararının kurul toplantısı öncesi alındığı ortaya çıktı
09:00 21 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
08:43 14 il için sağanak uyarısı
07:49 Demirer ve Temel memleketlerinde toprağa verildi
20/09/2023
23:25 Havin Karakoç’a kitlesel uğurlama
22:45 Meletî'de yangın
22:22 Fed, faizi yüzde 5,25-5,50’de sabit tuttu
21:58 KNK ve havaalanına yönelik saldırı protesto edildi
21:40 Colemêrg’te gözaltındaki 11 kişi serbest bırakıldı
21:00 Cihat Ay memleketinde toprağa verildi
20:52 Bazid Kaymakamı’nın 'av partisi'nde bir kişi yaralandı
20:35 ‘Apê Musa’nın ıslığı gibi özgür basın da susmadı’
19:51 Talabani’den Türkiye’ye yanıt: Havaalanında Kurdistan Anti- Terör İdaresi dışında başka güç yok
19:43 Şirnex Barosu Dengbêj Evi için mahkemeye başvurdu
19:37 Lîce’de yaşamını yitiren 4 HPG'li memleketlerine götürüldü
19:02 Pîrsus Katliamı 98’inci ayında: Adalet arayışını sürdüreceğiz
18:35 KHK eylemi 260 haftadır sürüyor
18:22 BM önünde eylem: Barışın ön şartı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasıdır
18:01 Türkiye’nin BM Genel Kurulu'na katılmasına ortak tepki
17:35 İsviçre’de burka yasağı kabul edildi
17:35 Apê Musa mezarı başında anıldı: Hakikati öldüremediler
17:23 Botan'da ‘jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru’ kampanyasının startı verildi
17:06 Ablukada olan Bana’da ev baskınları
17:03 Hrant Dink davası: Tutuklu tek sanık Sağlam tahliye edildi
15:18 Bayındır: Çözüm istiyorsanız İmralı kapılarını açın
15:17 Mereş'i ziyaret eden Uçar: Alevi köylerine yardım gitmedi
15:06 İzmir'de kadın cinayeti
15:03 Kayyım ve AKP’li belediyelerden bütçenin açıklanması istendi
14:32 Biri korucu 3 tecavüz failinin tutuklanması talebi reddedildi
14:31 Çocuğa işkence davası: Sanık polisler ilk duruşmaya katılmadı
14:30 İHD’den Patnos Cezaevi raporu: İşkence kamera kayıtlarında saklı
13:34 İran'da başörtüsü zorunluluğunu sertleştiren yasa meclisten geçti
13:25 Şemzînan’da esnafla tartışan polis rastgele ateş açtı
13:10 Temel'in taziyesine kitlesel ziyaret
12:56 Kayyımın yıkım kararı gerginliğe neden oldu
12:35 Dengbêj Evi’nin MEB’e tahsis edilmesi protesto edildi
12:24 Cudi Dağı’nda yangın
12:19 İbrahim Ayhan mezarı başında anıldı
12:05 Gever’de askeri operasyon
12:01 DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Sarıca: Tecride karşı mücadelemizi büyüteceğiz
11:26 Kobanê Davası yarına ertelendi
11:04 Apê Musa anıldı: Küçük generallerin kalemini taşıyor
10:51 Gurbetelli Ersöz’ün güncesi Fransızca yayınlandı
09:42 Mahkeme emniyetin görüşme odalarındaki kameraları hukuksuz buldu
09:22 Amed’te uyuşturucu kullanımında artış: Ticareti okullara yayıldı
09:06 22 yıl ceza aldıkları davada 'mağdur' oldukları ortaya çıktı
09:02 Bireysel sanata karşı kolektif bir albüm: Kavga
09:02 Bir günlük kazançla bir akşam yemeği
09:02 Akbelen direnişçileri: Ağaçlar kesilse de toprak ve suyumuz duruyor
09:01 Poligon ortasında kalan arazisine girmek isteyen yurttaşa hapis
09:01 Yüzde 94 engelli tutuklu tahliye edilmiyor
09:01 Wan’da birçok asansör kırmızı etiketli
09:01 Mezarlık ve cenazelere saldırı: Ahlaksızlığın son noktası
09:00 Çiftyürek: Abdullah Öcalan özgür olmalı
09:00 20 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
19/09/2023
23:33 Avrupa'da KNK binasına yönelik saldırı protesto edildi
22:38 Parlak: Bülbün’ün katili açığa çıkarılmalı
21:52 Hava saldırısında yaşamını yitiren Eliçümüş defnedildi
19:00 Irak, Erbet saldırısına dair Türkiye'ye nota verecek
18:37 Fıstık işçilerini taşıyan araçta kaza: 3 yaralı
18:35 Katalanca, Baskça ve Galiçyaca ilk kez İspanya meclisinde
18:09 İranlı şarkıcı Yarrahi’nin iddianamesi hazırlandı
17:36 Gabar Dağı eteklerinde yangın
17:24 Fabrika yangınında 2 işçi yaşamını yitirdi
17:20 Tutuklu kameraman Akkaya tahliye edilmedi
16:41 KDP'den Sîdekan ve Biradost’a yeni sevkiyat
16:34 İTO: Cumartesi Anneleri’nin yanındayız
16:25 Gazeteci Akın ve Çelik’in duruşması ertelendi
16:19 Özmen, Erzirom'da son yolculuğuna uğurlandı
16:16 Dêrik kazasının duruşması ertelendi
15:48 KNK Eşbaşkanı Murat: Saldırı tüm Kurdistan'adır
15:09 Colemêrg’te doktora şiddet
15:00 Licê’de çocuğa işkence davası yarın
14:50 Mülteciler için 5 talep
14:39 TMMOB: Meslek itibarımızın yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz
14:33 Çamilî Mahallesi raporu: Orantısız silah kullanımı iddiaları araştırılmalı
14:31 Akın: Malatya'da halkın yaşamı tehdit altında
14:28 Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri: Saldırılara karşı tavır alalım
14:12 Babası HDP önüne getirilmişti: HPG'li Eliçümüş yaşamını yitirdi iddiası
13:51 Eşbaşkanlık davası: Bir mahkeme beraat, diğeri ceza verdi
13:34 Dedeoğulları saldırı davasında avukatların talepleri reddedildi
13:18 Kayyım Öğretmen Evi’ne bulaşıkhane yapacak
13:12 Riha'da sağlıkçılara şiddet: Önlem almayanlar sorumlu
13:05 Azerbaycan'dan Karabağ'a askeri operasyon
12:39 Akdemir: Özgürlük için daha çok mücadele edeceğiz
12:23 30 aydır haber alınamayan Abdullah Öcalan için başvuru
12:23 Kürt bilgesi Apê Musa katledildiği yerde anılacak
11:33 2 kentte 12 gözaltı
11:01 Gazeteci Kaya’nın duruşması görüldü
10:54 Irak: Havalimanını bombalayan araç Türkiye’den havalandı
10:22 'Jin, jiyan, azadî ile özgürlüğe doğru' kampanyasının startı verilecek
10:15 Demirlerin altında kalan işçi yaşamını yitirdi
10:14 Daraqol'da yaşamını yitirenlerin cenazesi ATK'ye kaldırıldı
10:13 Anne Şenyaşar'ın davası 'hakim yok' gerekçesiyle ertelendi
09:59 'Bir şans daha ver' baskısı Ayşe’yi ölüme sürükledi: Devlet de aileler de sorumlu
09:49 X ücretli hale geliyor
09:48 Erdoğan gazetecinin sorusuna kızdı: Bu sizi niye ilgilendiriyor?
09:32 Bana köyünün çevresi bombalanıyor
09:30 Kurdistan’da özel savaş: Tecavüze uğradıktan sonra ajanlığa sürüklendi
09:20 Yargıtay’ın kararına rağmen felçli tutuklunun infazı yakıldı
09:15 İdare Mahkemesi’nden Galatasaray Meydanı yasağı başvurusuna ret
09:13 Selçuk Ecza'da çalışan işçi: Tuvaletin kapısında dakika tutuluyor
09:10 KNK: Bu savaş tüm Kurdistan’a yöneliktir
09:07 Kadınlar çözüm üretmeyen belediye istemiyor
09:04 Baro başkanına hakaret edip, avukatı darp eden polise takipsizlik
09:03 Görüşüne gidemedikleri yakınlarının sevkini istiyorlar
09:03 Eşi Ayhan’ı anlattı: Kendini halkına adamıştı
09:01 Kürt böreğine ‘küt’ saldırı!