Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor

DİYARBAKIR - Ekonomik gidişatı değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, savaş harcamalarının on kat arttığına işaret ederek, "Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa bu Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir" dedi.  
 
Türkiye’de ekonomisi her geçen daha da kötüye gidiyor. 2015-2016 süreci sonrası devreye sokulan savaş politikaları ve ülke kaynaklarının savaş harcamalarına aktarılması yaşanılan krizin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Kriz derinleştikçe alım gücü düşen milyonlar, büyük bir yoksulluk yaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ülke ekonomisinin gidişatını ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Ülkede uzun bir süredir derinleşen bir kriz yaşanıyor. Mevcut tabloyu ortaya çıkaran içsel etkilerden başlayacak olursak, neler söylersiniz? 
 
Uzun zamandır söylediğimiz şey, demokrasi krizinin ekonomik kriz yaratacağıdır. Maalesef memlekette de demokrasi krizi ekonomik krizi yaratmıştır. Bugün kirasını ödeyemeyen, çocuğuna ayakkabı alamayan, evinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan yurttaşlarımız bilsin ki şu anda evde yaşadığınız ekonomik krizin temel nedeni demokrasi krizidir. Demokrasi krizini yaratan da maalesef iktidarın ortaya koyduğu güvenlikçi politikalarıdır. Türkiye’nin temel sorunlarına demokratik çözümler üretmek yerine, güvenlikçi politikalara döndüler. Güvenlikçi politikalara dönülmesi de hem demokratik taleplerimizin yok sayılmasına neden oldu hem de huzurumuzu, toplumsal barışımızı kaybettirdi. Aynı zamanda da ödediğimiz vergilerin eğitime, sağlığa, sosyal politikalara harcanması yerine silahlara, savaşlara gitmesine sebep oldu. Şu anda eğitim ve sağlık alanına memurlar atanması gerekirken, bunların yerine polis ve askerler atanıyor.  
 
 Krizin temel nedenleri arasında gösterilen Kürt sorununa dair güvenlikçi politikalar, ekonomi göstergelerine nasıl yansıyor. Bir haneyi ya da bireyi nasıl etkiliyor?
 
 
 Demokrasi kriz, ekonomik kriz yaratmıştır. Güvenlikçi politikalara dönülmesi toplumsal barışı kaybettirdi. 2015'te güvenlikçi politikalara harcanan 50 milyar TL, 2022'de 500 milyarı aştı.  
 
2014-2015 yılına bakıldığında Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Teşkilatı gibi bütün güvenlikçi politikaların toplamı 50 milyar TL civarındaydı. Bir ülke iç güvenliğini ve sınırlarının güvenliğini sağlamak için böyle makul bir rakam harcaması normaldir. Ama iktidar 2015 yılında çözüm sürecini bitirip savaş politikalarına döndükten sonra 2022 yılına geldiğimizde güvenlikçi politikaların toplamı 500 milyar TL’yi aştı. Bu aradaki fark normal olsaydı 50 milyar, 100 milyar TL olurdu. Şimdi bu aradaki 400 milyar TL harcama var. Bu 400 milyar TL ile neler yapabiliriz diye baktığımızda; memleketteki emekliler sorununu çözebilirdik, 200-300 bin öğretmen ataması yapabilirdik, Emeklilikte Yaşa Takılanları emekli edebilirdik, 3600 ek gösterge meselesini daha iyi bir şekilde çözebilirdik, KYK’ye borçlu gençlerin borç faizlerini tek değil tüm borcu silebilirdik. Yine Türkiye’de 250-300 bin yurt açığı var, tüm bunları yapabilirdik. Yani bu 400 milyar TL savaş harcamaları yerine bütün bu sosyal politikaların yapılabileceği kaynak olacaktı. 
 
 "Çözebilirdik" dediğiniz kimi sorunları çözme çabası var. En son Sosyal Konut Projesi açıklandı. Gerçekleşir mi?  
 
Sosyal konut yapacağım diyorsunuz değil mi? Nasıl yapacaksınız? Elbette ki bir devlet sosyal konut yapmak zorundadır. Ama yıllardır bunu yapmadılar. Şimdi diyor ki 250 bin sosyal konut yapacağım. Bunun için 400-500 Milyar TL para lazım. Nereden bulacaksın? Bir yerden kısman lazım. Savaş politikalarını kısmadığı sürece, bu sosyal konutları yapma şansı yok. Barınma krizi yaşayan yurttaşlarımız şunu bilsinler ki, saraylara, savaşlara, yandaşlara akan kaynaklar durdurulmadığı sürece bu sosyal konutlar yapılamaz. Ama biz geleceğiz, saraylara, savaşlara, yandaşlara akıtılan kaynakları durduracağız. Hem toplumsal barışı sağlayacağız hem de elde ettiğimiz tasarruflarla sosyal konutları da yağacağız. Toplumun diğer taleplerini de karşılayacağız. 
 
 Savaş sürdükçe yoksullar daha da yoksullaşıyor. Ancak bir kesimin bundan nemalandığı belirtiliyor. Zenginleşen kesimler kimler?  
 
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı zenginleşiyor. Ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu.
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı SİHA yapıyor. Sonuç olarak bu SİHA’lar Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanıyor. Kendi damadını başta zenginleştiriyor. Başta savunma sanayi, silah sanayi ile ilgili yatırımlar yapılıyor. Tank, top, füze yapılıyor. Bütün bunlar yandaş şirketlere veriliyor. Bu şekilde yandaşlar savaş politikası ile savaş sanayisi ile zenginleştirilmiş oluyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Savaş yalnızca böyle zenginleştirmez. Birde savaşın yarattığı yolsuzluk ekonomisi var. Niye ‘Vatan, millet, Sakarya’ diyorlar. Düşman var, hain var, terörist var diyerek bir olağanüstü hal yaratıyorlar. Bununla beraber kamu ihalelerini hep yandaşlarına veriyorlar. Demokratik bir toplumda denetim mekanizmaları hakimdir. Denetim mekanizması çerçevesinde ihaleler en rasyonel şekilde, en şeffaf şekilde yapılır ve en uygun fiyatı kim verirse ona verilir ama savaş politikasının hakim olduğu yerde, bunlar bir yandan ‘vatan millet, Sakarya’ deyip öbür taraftan malı götürürler… Yani ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu. 
 
 2013-2015 sürecinde Kürt sorununun çözümünde görüşülen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılarak tecridi dikkate alırsak savaş politikalarının süreceği anlaşlıyor. Bu durum nasıl durdurulabilir? 
 
AKP-MHP birlikteliği, faşizan bir iktidara doğru savruldu ve topluma artık zulümden başka bir şey vaat edemiyorlar. Çözüm vaat edemeyen iktidar zulüm vaat ediyor. Bunun değişmesi için bu noktada siyasi bir önerinin ortaya çıkarılması lazım. Daha doğrusu HDP’nin bir muhatabının olması gerekiyor. HDP’nin şuanda muhatabı yok. Biz çözüm istiyoruz, çözüm siyasetini ortaya koyan anahtar bir partiyiz ve bu çerçevede bunun muhatabının ortaya çıkmasını istiyoruz. Maalesef 6’lı Masada ortaya çıkan öneri de eksik bir demokrasi. Şuanda maalesef savaş politikalarının alternatifini ortaya koyan muhalefet de bir dinamik de ortada yok. Muhalefet eksik bir demokrasi ortaya koyuyor.  Bu da Türkiye halklarına heyecan vermediği için net bir şekilde büyük kazanma iddiasını ortadan kaldırıyor. Ancak kazanmak değil demokrasiyi kazanmak önündeki heyecanımıza da ket vuruyor. 
 
 Köklü bir sorun olan Kürt sorununun çözülmesi halinde nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
 
 
 Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır; Hem toplumsal barış sağlanır hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. 
 
Türkiye’nin en temel meselelerinden Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır. Hem huzurumuzu kazanırız - yani toplumsal barış sağlanır - hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. Kürt meselesi üzerinden yaratılan güvenlikçi atmosfer çerçevesinde ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklardan dolayı eksiliyor. Bu çerçevede daha demokratik daha şeffaf daha denetlenebilir devlet düzeni olur. Elde edilen vergiler ve kaynaklar da böylelikle halka doğru akar. Bugün Diyarbakır’da gezdiğimde her 2 gençten birinin işsiz olduğunu, çalışan gencin de geçinemediğini görüyorum. Bunun sebebi toplumun genel meselesini çözmemiz olması ve hem gayrisafi yurt dışı hasılatın hem kişi başı gelirin hem de gelirdeki eşitsizliğin olmasıdır. Toplumun büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşarken, bir kesimi de bolluk içinde yaşıyor. Demokrasiye yürüdüğümüz zaman hem huzurumuzu hem refahımızı kazanacağız. 
 
 Bir süredir sahadasınız ve halk buluşmalarına katılıyorsunuz. İnsanlar bu sorunlara dair neler söylüyor? 
 
İktidar ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Sokaklarda işçi, emekçi, memur, kadınla, çiftçiyle görüşüyoruz. Köyleri ziyaret ediyoruz. Esnafla görüşüyoruz. Daha ‘mutluyum, mesudum, durumum iyi’ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Ama iktidar ne diyor ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Vatandaş da soruyor ‘Kim uçuyor?’. Vatandaşların yüzde 95’i 'ekonomimiz geriledi, huzurumuz yok, mutlu değiliz, evimizi geçindiremiyoruz’ diyorsa kim uçuyor? Maalesef toplumun yüzde 1’i uçuyor. Yandaşlar gerçekten uçuyor ve servetlerine servet katıyor ama halk yoksullaşıyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde birileri uçar ama bunlar iktidardakiler ve onların yandaşları olur. Bazı yerlerde lüks şatafat içinde yaşayanlar, lüks arabalarla gezenler, bir gecede bir asgari ücretlinin maaşını yiyenler var. Ama onlar yüzde 1 olan kişiler. Diğer yüzde 99 ise sürünüyor. Biz yüzde yüzün hep beraber hakça paylaştığı bir ekonomik düzen hayal ediyoruz, bunu da başaracağız. 
 
 AKP sonrasına hazırlık yapan 6’lı Masanın bahsettiğiniz sorunlara dair yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira Kürt sorununa yaklaşımları iktidardakinden farklı görünmüyor. 
 
Muhalefetle iki noktada anlaşıyoruz. Tek adam rejimine karşı muhalefet. Biz de buna karşıyız. İkinci anlaştığımız konu 'kaynaklar yandaşlara gidiyor, buna karşıyız' diyorlar. Bu konuda da anlaşıyoruz. Ama tam olarak anlaştığımızı düşünmediğimiz, bizim dışımızda muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. Şuana kadar baktığımızda iktidar Yunanistan ile bir gerilim yaşıyor, bakıyoruz muhalefet iktidarın yanındayım diyor. Oysa o da bir savaş politikası. Gerilim, çatışma siyaseti. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir çatışma çıkıyor, ‘Azerbaycan’ın yanındayız ’diyorlar. Oysa barışın yanında durmuyorlar. Güvenlikçi politikalara cevap veriyorlar. Rojava’ya dönük saldırılarda da aynı tutum. Suriye, Irak’a dönük bir askeri operasyon yapıldığında bir bakıyoruz ki bütün muhalefet iktidarın arkasına diziliyor ve ‘yanındayız’ diyorlar.
 
 
Muhalefetle rejim karşıtlığı ve 'kaynaklar yandaşlara gidiyor' konularında anlaşıyoruz. Ancak muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. İktidarın arkasına diziliyorlar.  
 
Bütün bunlar muhalefetin savaş politikalarının karşısında olduğuna dair bir umut vermiyor. İdeolojik olunca iktidarın mevzu bahis Ermeni, Kürt, Yunan olduğunda aynı hizaya dizilerek milliyetçi çizgide bakıyorsunuz. Vaatlerinizi nasıl yerine getireceksiniz? Bütçede bir kaynak var ve bu kaynak da silahlara ve savaşlara gidiyor. Bunlar kesilmeden halka verdikleri vaatleri nasıl karşılayacaklar. Emekçilerin maaşlarına nasıl yüzde yüz zam yapacaklar? Çiftçilere ‘şimdi verilen paranın 5 misli destek vereceğiz' diyorlar. Nasıl vereceksiniz? 'İşçilere daha fazla kaynak harcayacağız' diyorsunuz. Nasıl yapacaksınız? Tüm bunların yapılabilmesi için en kolay kaynak savaş politikalarına son verilmesidir. 
 
 Tüm dünyada iktidarın iddia ettiği benzer durumların söz konusu olduğu algısı da bir kesimde hakim. Böylece iktidar politikalarına rıza gösterilmesi yönünde akıl yürütülüyor. Global krizle, Türkiye’de yaşanan kiriz aynı paralellikte mi?  
 
İktidar bir algı yaratmaya çalışarak ‘bütün dünyada sıkıntı var’ diyor. Gerçekten bütün dünyada sıkıntı var ama Türkiye’de katmerli sıkıntı var. Kapitalizm, adaletsiz bir düzendir. Kapitalizmde kazananlar ve kaybedenler vardır. Ama Türkiye’de vahşi kapitalizm var. Bunun olduğu ülkelerde adaletten hiç bahsedemezsiniz. Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, İsviçre, Norveç’te de kapitalizm var ama orada bir yandan sosyal devlet var. Kazananlar orada da var ama orada uygulanan vergi politikalarıyla çok kazanandan çok vergi alınıyor ve o elde edilen vergilerde sosyal politikalara harcanıyor. Burada iktidarın ortaya koyduğu ekonomi politikasıyla çok kazanan daha fazla kazanıyor. Yani servetine servet katıyor. Garibanlar ekmek meselesine düşmüş durumda. Gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Uygulanan politikalar çerçevesinde şuanda enflasyon emekçinin alım gücünü bitirirken patronların karına kar katıyor. Türkiye’de bu vahşi kapitalizm var. Dünyada da gelir eşitsizliği var ama Türkiye’de katmerli bir gelir eşitsizliği var. Biz de iktidarın yaratmaya çalıştığı algılarda da sıkıntı var. Bu katmerli sıkıntı gün be gün daha da artacaktır. 
 
 Türkiye gibi dünya ekonomisini sarsan bir savaş da yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı. Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren ve kışkırtılmaya çalışılan bir çatışma hali. Bu durumun uzun sürmesi halinde ne gibi etkileri olur?  
 
Maalesef dünyada üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işitildiği günlerden geçiyoruz. Mesela Amerika-Çin gerimi. Ukrayna-Rusya arasında bir savaş yürüyor. Batı ciddi anlamda Ukrayna’ya silah desteği veriyor, Rusya’da her gün cepheye daha fazla asker sürüyor, daha fazla silah sevkiyatı yapıyor. Bunun dışında pek çok yerde gerilimler var. Her yerde savaş politikaları öne alınıyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Mesela Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta yüzlerce Ermeni ve Azeri hayatını kaybetti. Maalesef bölge ülkeleri de bu sorunların çözümlerini istemiyor. 
 
 
Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Yapılması gereken barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte yaşarız.  
 
Türkiye de yangına benzin döküyor, ‘Ben Azerbaycan’ın yanındayım’ diyor. Rusya bu savaşta 'tavşan kaç tazı tut' taktiği uyguluyor. Bu gerilim üzerinden bölgedeki hegemonyasını artırıyor. Mesela Suriye’deki gerilim üzerinden hem Rusya hem Amerika Suriye’ye girdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi üzerinden Amerika daha fazla bölgeye giriyor. Yani emperyalistler barışını sağlayamayan ülkeler üzerinden hegemonyasını sürdürüyor. Dünyada savaş tamtamları esiyor. Peki, bundan kimler kazanıyor? Savaş baronları kazanıyor. Emperyalist güçler bölgesel hegemonyalarını artırıyorlar, savaş baronları yani silah şirketleri karlarına kar katıyorlar. Ama halklar kaybediyor. Halklara şu söyleniyor; Düşman var, hain var, işte bizim Yunanistan’la gerilimimiz var. Oysa elbette gerilimler olabilir, gerilimler diplomasi ve barışçı politikalarla çözülebilir ve halkların ortak yaşam düşüncesi üzerine çözülebilir. Aksi takdirde çatışmalı olur. Yapılması gereken halkların barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Bundan maalesef çok uzaktayız. Barışçıl bir paradigmaya acilen dönmemiz gerekiyor. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte tekrar yaşayabiliriz. 
 
 Savaş dışı bir ekonomik döngü nasıl yaratılabilir? 
 
Savaş döngüsü zaten iktidarların tercihleri. Çözüm üretemeyen iktidarlar içe kapanırlar veya düşman ararlar. Düşman yarattıkları sürece de anca iktidarlarını sürdürebilirler. Mesela Azerbaycan’daki rejim, Ermeni düşmanlığı söz konusu olmazsa rejimini sürdürebilir mi? Oysa Azerbaycan’ın petrolü var, doğalgazı var. O kaynaklar halka doğru akarsa halkın refahı sağlanır. Ama ne yapıyor? Ermenistan’a karşı düşmanlık üzerinden bir rejim kurmuş durumda ve bu rejim maalesef kaynakları silaha aktarıyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilime baktığımızda; Yunanistan gibi Türkiye gibi sağcı iktidarlar bu gerilim üzerinden iktidarlarını tahakküm ediyorlar. Bütçelerinin çok önemli bir bölümü F-16, F-35 alıyor. Fransa’dan tank, top, füze alıyor. 
 
Kim kazanıyor; Fransa, Amerika, silah tüccarları. Kim kaybediyor Yunan, Türkiye köylüsü. Şuan da Diyarbakır’da tarlasını köylüler ekemiyor. Çünkü gübre fiyatı 5 katına çıkmış durumda, ilaç fiyatı 5 katına çıkmış. Yeterli devlet desteği verilmediğinden dolayı tarla ekemiyor. Hayvan üreticisi mesela yem alamadığından hayvanını kesime gönderiyor. Oysa kaynaklarımız silaha değil, köylüye gitse hem gıda güvenliğimizi sağlayacağız hem de köylü ekmeğini bulacak. İşte alternatif model barışçı paradigmadır. Barışçı paradigmaya dönmeden de halklar için her şeyden önce ölümdür. Sosyal demokrat olan, sosyalist olan, halkların barışına inanan, radikal ve demokrat olanların barış hareketine ya da savaş karşıtı harekete ihtiyacı var. Aksi takdirde dünya karanlık bir noktaya doğru sürükleniyor. 
 
 Nasıl bir kış bizi bekliyor?
 
Kriz her seferinde derinleşti. Bazı yurttaşlarımız 'Allah’a şükür' diyor. Tamam şükredelim ama yarın dünden daha kötü olacak. Hep öyle oldu. Çünkü iktidar, yoksullardan vergiyi topluyor, saraylarına, savaşlarına ve yandaşlarına aktarıyor. Bu da gelir ve servet eşitsizliği büyütüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Dar gelirlinin alım gücü yok. Esnaf 'siftah yapamadım' diyor. Kim ondan alışveriş yapacak? Dar gelirli alacak. Onda para olmadığı için ayakkabı alamıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Şuan ülke stagflasyon ekonomideki en kötü durumdur. Türkiye’de geçici olarak enflasyon yaratarak ve para dağıtarak geçici bir aktivite yarattılar ama bu enflasyon dopingi gibidir. Bir sporcuya da dopingi verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker kalır. Şuanda enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşıyoruz. 
 
 
 Bir sporcuya da doping verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker. Enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Taşıma suyuyla değirmen dönmez.  
 
Bir sorunumuz daha olacak. Dolar kurunu Merkez Bankası’nın kaynaklarını satarak, 18 lirada tuttular. Merkez Bankası’nın dolarları iyice azalmış durumda. Rusya lideri Putin’e belirli tavizler vererek, 10-20 milyar daha aldı. O da bir iki ay ekonomiyi tuttu. Ama bu taşıma suyuyla değirmenin dönemeyeceğini göreceğiz. O para da bittiğinde dolar yeniden bir hamle yapacak. Dolar fırladığında enflasyon fırlayacak. Bir sarmala gireceğiz. Bu da ekonomide anti duruş riski ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Neden? Çünkü Türkiye ithalata dayalı bir ekonomik düzene sahip. Dolar geçici miktarda var. Ama dolar bittiğinde, ithalat yapamadığımızda bir Venezuela durumuna düşmek ile karşı karşıya kalabiliriz. İthalat yapamadığımızda da ekonomimiz daha büyük darbe alır. Bu da bizi ekonomimizde ani duruşla karşı karşıya bırakır. Ciddi anlamda iş ve istihdam ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ekonomi için depresyon anlamına gelir. 
 
Önümüzdeki senaryoların ben daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zor bir kış geçireceğiz. Enerji faturalarının daha da yükseldiği, hayatta kalma ve geçinme meselesinin daha da zorlaştığı bir kış geçireceğiz. Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım ama ekonomik veriler zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Bu kışı geçirirken tüm yurttaşlarımıza önerim dayanışmadır. Bu kış elinde avucunda olanların, olmayanlarla paylaşması gerekir. Çünkü bu zalim iktidarın böyle bir derdi yok. Onların tek derdi yandaşlarına para aktarmak. Partizan bir şekilde sosyal politika yürütmek. Muhalif olanlar ise bu yardımlardan faydalanamayacağını düşünüyorum. O yüzden ihtiyacımız olan bu kış dayanışmadır.  
 
MA / Müjdat Can - Mehmet Şah Oruç

Diğer başlıklar

15/09/2025
23:23 İzmir'de 5 ESP'li tutuklandı
22:43 İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesi sonuç bildirgesi yayımlandı
21:44 Sanatçı Pınar Aydınlar'ın 7 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor
21:27 5’inci Suriye Forumu sonuç bildirgesiyle sona erdi
20:49 'Kara para' soruşturmasında adı geçen Tekdağ serbest
19:53 Avukatlar İmralı'dan döndü
19:43 ‘Zeytinlikler termik santrallere kömür olacak’
19:37 Kayyımın işten çıkardığı işçilerin eylemi 47’nci gününde
19:30 Erdoğan Şara ile Katar'da bir araya geldi
19:00 Çin: ABD diğer ülkelerin egemenliğini ihlal ediyor
18:55 Wan'da 'Yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz' kampanyası başlatıldı
18:50 'Umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
18:36 NADA: Kadınlara yönelik soykırımı durdurmak için sesimizi yükseltelim
18:29 Kartalkaya davasında 'olası kastla öldürmek' suçundan ceza istendi
18:20 HSK olağanüstü toplantısını erteledi
18:17 Gazze'de 3 gazeteci daha katledildi
18:11 Amed'de şüpheli kadın ölümü
18:07 Dêrsim’de 'barış için imza' standı
18:00 6 mahalleye 8 saat su verilmeyecek
16:32 5. Suriye Forumu: Özerk Yönetim başarısını kanıtladı
16:06 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan azadî hareketinden intikam almak istiyorlar
16:02 Erzingan’a görüşe giden aile kaza geçirdi
15:43 Şemrex’te Kadın Yaşam Merkezi yeniden hayata geçiyor
15:17 DEM Parti’den aileler arasında yaşanan kavgalara karşı çağrı
14:57 Wan'da 17 Eylül'deki yürüyüş için bildiri dağıtıldı
14:55 ‘Gölgede Kalan’ yarışmasına başvurular sürüyor
14:45 Êlih'teki silahlı saldırıda 24 gözaltı
14:12 ÖHD’den Osmaniye ve Tokat cezaevi raporu: Tahliyeler kurul kararlarıyla engelleniyor
13:39 Asgari ücret açlık sınırının yüzde 68 altında kaldı
13:35 Adana'da 3 polis görevden uzaklaştırıldı
13:29 Amedliler: Komisyon Abdullah Öcalan'ı dinlemeli
13:19 3 kentte ‘umut hakkı’ yürüyüşü düzenlenecek
13:13 BTK’den Xelfetî kayyımı haberine erişim engeli
12:53 Komisyon bu hafta akademisyen, dernek ve vakıfları dinleyecek
12:52 Akbelen’de zeytinliklerin kesilmesine karşı eylem: 4 gözaltı
12:12 İstanbul'da ulaşım zammı başladı
11:49 ESP'den adliye önünde gözaltı protestosu
11:44 Kurultay Davası ertelendi: Savaş’ın avukatı Kılıçdaroğlu’nun kayyım olmasını talep etti
11:43 KNK: ‘Jin, jiyan, azadî’ özgürlük ve değişimin küresel meşalesi oldu
11:13 Nefret cinayetinde mütalaa bekleniyor
11:00 39 kadından AK’ye ‘umut hakkı’ mektubu
10:57 Mûş'tan 'umut hakkı' uygulansın çağrısı
10:25 CHP kurultay davası başladı
09:18 HKP Genel Başkanı Ankut gözaltına alındı
09:17 Mûş Belediyesi 'Kadın Dostu Kentler' projesine seçildi
09:16 ÖHD'li Kahraman: 'Umut hakkı' pazarlık konusu yapılamaz
09:15 Yüksek Güvenlikli ve S tipi cezaevlerinde tecrit çok boyutlu sürüyor
09:13 Kürt kültüründe ‘moda’ tehdidi: Kiras ve fistanlar özünden koparılıyor
09:10 Mezarlıklara saldırılar 'Hey Hawar'la belgeselleşti
09:08 Erol İmralı'daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, 'ara dönem yasaları' çıkarılmalı
09:04 'Jin, jiyan, azadî' direnişi sonrası İran: Kadınlar beklemiyor, inşa ediyor
09:02 Bakanlar Komitesi 'umut hakkı' için toplanıyor: Ara karar bekleniyor
09:00 15 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
09:00 Avukatlar İmralı’ya doğru yola çıktı
07:50 Êlih'te silahlı saldırı: Anne, baba ve 2 çocukları katledildi
14/09/2025
23:42 Arap aşiretleri Abdullah Öcalan'ın mesajını aldı
21:59 Özerk Yönetim: Suriye’nin birliğini sağlamanın tek yolu diyalogdur
21:30 Kültür ve Sanat Günleri son buldu
21:18 Amedspor sahasında galip geldi
21:00 'AbdullahOcalanRightToHope' tagı: Umut hakkı derhal uygulansın
20:43 29 yıldan sonra tahliye edildi: Hepimiz tahliye olmadan özgür değiliz
17:44 Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı’ çağrısı
17:10 Filistin ile Dayanışma Platformu: SUMUD filosunu koruyun
15:59 Tahliye olan Arslan: Önderlik özgürleşmeden mücadele bitmez
15:00 Belucilerin zorla kaybettirmelere karşı eylemi 3'üncü ayında
14:46 Mêrdîn'de akrabalar arasında kavga: 4 yaralı
14:28 Genel-İş Riha'da kongreye gitti: İşçiler süreci sahiplenmeli
14:18 Çocuk hakları örgütlerinden Şerife Muhammedi için çağrı
14:09 Birçok kentte ‘umut hakkı’ eylemi: AİHM kararlarına uymaya çağırıyoruz
13:34 Mêrdîn’de TUHAD-FED kuruldu
13:10 Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup: Tarihi kardeşlik için herkes birlikte çalışmalı
12:14 QSD: Dêrazor'da Şam hükümetine bağlı grup güçlerimize saldırdı
11:49 BİSAM raporu: Açlık sınırı asgari ücreti geçti
11:32 Nobel Barış Ödüllü Jody Williams: Türkiye sürece uygun adımları atmak zorunda
11:23 IPPNW İsviçre’den ‘umut hakkı’ mektubu: Derhal uygulanmalı
10:30 Dêrazor'da DAİŞ hücresine operasyon: 8 gözaltı
10:22 Rojava’da yeni eğitim öğretim yılı ders zili çaldı
09:15 Av. Güneş: Öcalan bu devletin son şansıdır
09:04 Jin dergi 'jin, jiyan, azadî' direnişini kapağına taşıdı
09:02 134 günlük direnişten sonra gelen Kobanê zaferi halklara ilham oldu
09:01 Kriz ve kuraklığın etkisi kış hazırlıklarına da yansıdı
09:00 Xurs Vadisi’nde kuraklık çanları çalıyor
08:59 ‘Toplumsal dönüşümle kadına yönelik şiddetin önüne geçilebilir’
08:58 Kaz Dağları’ndan Besta’ya: Doğayı birlikte özgürleştirebiliriz
08:57 Konsey 'umut hakkı'nı görüşecek: Son raddedeyiz, adım atılmalı
08:57 Duvarların ardında direniş: İlk eylem kadın koğuşunda başladı
08:56 14 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:40 Meteoroloji: 5 kentte sağanak yağış bekleniyor
07:00 Üniversitenin talebiyle Rojin Kabaiş paylaşımları erişime engellendi
13/09/2025
22:23 Qovanciyan’da barış şöleni: Onurlu ve özgür bir yaşamın eşiğindeyiz
21:44 ÖHD’den çağrı: Umut Hakkı Derhal uygulansın
21:25 Amed Kültür ve Sanat Günleri sürüyor
20:56 Bern’de ‘iklim adaleti’ talebi
20:34 İmamoğlu’na yeni dava: Siyasi yasak ve 2 yıla kadar hapis isteniyor
20:10 33. Uluslararası Kürt Kültür Festivali sona erdi
20:03 Dêrsim’de deprem paneli: Dirençli kentler inşa etmeliyiz
18:52 İstanbul’da ‘Barış için Kadın Buluşması’
18:13 Amed’de Kültür ve Sanat Günleri kapsamında sergi açıldı
17:56 Kadınlar İzmir'de hakları için sokağa çıktı
17:45 YJA Star üyeleri için anma
17:35 Gültan Kışanak: Komünal enternasyonalist tartışmalara ihtiyaç var
16:30 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan, azadî Devrimi hâlâ canlı
15:45 DADSAZ kongreye gitti: Dilimiz hukukun her alanını savunmaya yeter
15:38 Süveyda’da kaçırılanların serbest bırakılması istendi
15:19 Karayılan: Önder Apo özgür olmadan barış olmaz
15:03 Af Örgütü: Şerife Muhammedi koşulsuz serbest bırakılmalı
15:00 Kent kent 'umut hakkı' programı
14:56 Hasta tutsaklar Poyraz ve İvrendi için tahliye talebi
14:44 İtalya’dan AK’ye Öcalan çağrısı
14:27 KHK eylem 138’inci hafta: Mücadelemiz sürecek
14:10 Öcalan'dan festivale mesaj: Mücadeleyi topraklarımızda yürütmek temel hedef olmalı
13:34 Kayıp yakınları: Komisyon kurup, failleri ortaya çıkarın
13:12 Gözaltında kaybettirilen Bilgin’in tanığından Cumartesi Anneleri'ne mektup
12:34 Bayrampaşa Belediyesi soruşturmasında hakkında gözaltı kararı verilenler netleşti
12:27 33’ncü Kürt Kültür Festivali Dortmund’da başladı
11:52 Abdullah Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup
11:21 Farqîn'de tarihi yerleşim yeri bulundu
11:11 CHP'den Bayrampaşa operasyonuna tepki: Millet iradesine darbedir
10:47 Profesör Eva Illouz: Öcalan çatışmayı değil, barışı seçti
09:58 Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamdi Kılıç yaşamını yitirdi
09:39 Şemrex’teki doğa talanına karşı eyleme çağrı
09:34 Erdoğan'dan grev yasağı
09:23 Nepal’in ilk kadın başbakanı Sushila Karki oldu
09:11 Eşber Yağmurdereli: Ön şart aranmadan 'umut hakkı' uygulanmalı
09:09 4 bin tutsağın 'umut hakkı' ihlal ediliyor: Komite ara karar kurmalı
09:08 36 yıl sonra kendi topraklarında nöbet tuttular: Köylerimizi inşa edelim
09:04 Durdu cinayeti: Delilleri karartmak yetmedi, 'askeri yasak bölge' haritası değiştirildi
09:03 Agirî’de ayçiçeğini dolu vurdu, girdi maliyeti arttı
09:02 ÖHD'den 'umut hakkı' hazırlığı
09:01 IHRNGO Direktörü: İnsanlar yaşadıklarını Jina Emînî’de gördü
09:00 13 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
07:59 CHP'li belediyeye baskın
07:48 Kamçatka bölgesinde 7,4 büyüklüğünde deprem
12/09/2025
22:57 EŞİK’ten Diyanet’e cuma hutbesi tepkisi
22:51 İmamoğlu'nun 'diploma' davası görüldü
21:43 Kültür ve Sanat Günleri’nde Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edildi
21:28 Bilgi Üniversitesi'ne kayyım atandı
20:15 ANKA DER Eğitim Bakanlığı önünde: Anadilimizde eğitim istiyoruz
19:56 Hasta tutsak Kaya’nın hastane sevki yine engellendi
19:39 Kayyımın işten çıkardığı işçiler: Direnişteyiz, kararlıyız
19:13 DEM Parti'den '6-7 Eylül'den 12 Eylül'e hafıza' paneli
19:03 Zeki Bayhan sağlık sorunları nedeniyle İmralı’dan İzmir’e sevk edildi
18:46 BM’den Şam'a çağrı : Siyasi güçlerle diyalog kurun
18:39 YSK, CHP kongre kararının gerekçesini tamamladı
18:17 MÜSİAD ve TÜSİAD: Demokrasi konusu bölge için önemlidir
18:08 'Kuyu tipi cezaevleri tecridin dayatıldığı işkence merkezleridir'
17:38 Agirî’de kadın buluşması
17:32 Hatay merkezli soruşturmada 6 kişi serbest bırakıldı
17:20 Diyarbakır Cezaevi önünde 12 Eylül ile yüzleşme çağrısı
17:13 Akdeniz Belediye Eşbaşkanları hakkında iddianame hazırlandı