Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor

DİYARBAKIR - Ekonomik gidişatı değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, savaş harcamalarının on kat arttığına işaret ederek, "Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa bu Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir" dedi.  
 
Türkiye’de ekonomisi her geçen daha da kötüye gidiyor. 2015-2016 süreci sonrası devreye sokulan savaş politikaları ve ülke kaynaklarının savaş harcamalarına aktarılması yaşanılan krizin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Kriz derinleştikçe alım gücü düşen milyonlar, büyük bir yoksulluk yaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ülke ekonomisinin gidişatını ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Ülkede uzun bir süredir derinleşen bir kriz yaşanıyor. Mevcut tabloyu ortaya çıkaran içsel etkilerden başlayacak olursak, neler söylersiniz? 
 
Uzun zamandır söylediğimiz şey, demokrasi krizinin ekonomik kriz yaratacağıdır. Maalesef memlekette de demokrasi krizi ekonomik krizi yaratmıştır. Bugün kirasını ödeyemeyen, çocuğuna ayakkabı alamayan, evinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan yurttaşlarımız bilsin ki şu anda evde yaşadığınız ekonomik krizin temel nedeni demokrasi krizidir. Demokrasi krizini yaratan da maalesef iktidarın ortaya koyduğu güvenlikçi politikalarıdır. Türkiye’nin temel sorunlarına demokratik çözümler üretmek yerine, güvenlikçi politikalara döndüler. Güvenlikçi politikalara dönülmesi de hem demokratik taleplerimizin yok sayılmasına neden oldu hem de huzurumuzu, toplumsal barışımızı kaybettirdi. Aynı zamanda da ödediğimiz vergilerin eğitime, sağlığa, sosyal politikalara harcanması yerine silahlara, savaşlara gitmesine sebep oldu. Şu anda eğitim ve sağlık alanına memurlar atanması gerekirken, bunların yerine polis ve askerler atanıyor.  
 
 Krizin temel nedenleri arasında gösterilen Kürt sorununa dair güvenlikçi politikalar, ekonomi göstergelerine nasıl yansıyor. Bir haneyi ya da bireyi nasıl etkiliyor?
 
 
 Demokrasi kriz, ekonomik kriz yaratmıştır. Güvenlikçi politikalara dönülmesi toplumsal barışı kaybettirdi. 2015'te güvenlikçi politikalara harcanan 50 milyar TL, 2022'de 500 milyarı aştı.  
 
2014-2015 yılına bakıldığında Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Teşkilatı gibi bütün güvenlikçi politikaların toplamı 50 milyar TL civarındaydı. Bir ülke iç güvenliğini ve sınırlarının güvenliğini sağlamak için böyle makul bir rakam harcaması normaldir. Ama iktidar 2015 yılında çözüm sürecini bitirip savaş politikalarına döndükten sonra 2022 yılına geldiğimizde güvenlikçi politikaların toplamı 500 milyar TL’yi aştı. Bu aradaki fark normal olsaydı 50 milyar, 100 milyar TL olurdu. Şimdi bu aradaki 400 milyar TL harcama var. Bu 400 milyar TL ile neler yapabiliriz diye baktığımızda; memleketteki emekliler sorununu çözebilirdik, 200-300 bin öğretmen ataması yapabilirdik, Emeklilikte Yaşa Takılanları emekli edebilirdik, 3600 ek gösterge meselesini daha iyi bir şekilde çözebilirdik, KYK’ye borçlu gençlerin borç faizlerini tek değil tüm borcu silebilirdik. Yine Türkiye’de 250-300 bin yurt açığı var, tüm bunları yapabilirdik. Yani bu 400 milyar TL savaş harcamaları yerine bütün bu sosyal politikaların yapılabileceği kaynak olacaktı. 
 
 "Çözebilirdik" dediğiniz kimi sorunları çözme çabası var. En son Sosyal Konut Projesi açıklandı. Gerçekleşir mi?  
 
Sosyal konut yapacağım diyorsunuz değil mi? Nasıl yapacaksınız? Elbette ki bir devlet sosyal konut yapmak zorundadır. Ama yıllardır bunu yapmadılar. Şimdi diyor ki 250 bin sosyal konut yapacağım. Bunun için 400-500 Milyar TL para lazım. Nereden bulacaksın? Bir yerden kısman lazım. Savaş politikalarını kısmadığı sürece, bu sosyal konutları yapma şansı yok. Barınma krizi yaşayan yurttaşlarımız şunu bilsinler ki, saraylara, savaşlara, yandaşlara akan kaynaklar durdurulmadığı sürece bu sosyal konutlar yapılamaz. Ama biz geleceğiz, saraylara, savaşlara, yandaşlara akıtılan kaynakları durduracağız. Hem toplumsal barışı sağlayacağız hem de elde ettiğimiz tasarruflarla sosyal konutları da yağacağız. Toplumun diğer taleplerini de karşılayacağız. 
 
 Savaş sürdükçe yoksullar daha da yoksullaşıyor. Ancak bir kesimin bundan nemalandığı belirtiliyor. Zenginleşen kesimler kimler?  
 
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı zenginleşiyor. Ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu.
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı SİHA yapıyor. Sonuç olarak bu SİHA’lar Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanıyor. Kendi damadını başta zenginleştiriyor. Başta savunma sanayi, silah sanayi ile ilgili yatırımlar yapılıyor. Tank, top, füze yapılıyor. Bütün bunlar yandaş şirketlere veriliyor. Bu şekilde yandaşlar savaş politikası ile savaş sanayisi ile zenginleştirilmiş oluyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Savaş yalnızca böyle zenginleştirmez. Birde savaşın yarattığı yolsuzluk ekonomisi var. Niye ‘Vatan, millet, Sakarya’ diyorlar. Düşman var, hain var, terörist var diyerek bir olağanüstü hal yaratıyorlar. Bununla beraber kamu ihalelerini hep yandaşlarına veriyorlar. Demokratik bir toplumda denetim mekanizmaları hakimdir. Denetim mekanizması çerçevesinde ihaleler en rasyonel şekilde, en şeffaf şekilde yapılır ve en uygun fiyatı kim verirse ona verilir ama savaş politikasının hakim olduğu yerde, bunlar bir yandan ‘vatan millet, Sakarya’ deyip öbür taraftan malı götürürler… Yani ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu. 
 
 2013-2015 sürecinde Kürt sorununun çözümünde görüşülen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılarak tecridi dikkate alırsak savaş politikalarının süreceği anlaşlıyor. Bu durum nasıl durdurulabilir? 
 
AKP-MHP birlikteliği, faşizan bir iktidara doğru savruldu ve topluma artık zulümden başka bir şey vaat edemiyorlar. Çözüm vaat edemeyen iktidar zulüm vaat ediyor. Bunun değişmesi için bu noktada siyasi bir önerinin ortaya çıkarılması lazım. Daha doğrusu HDP’nin bir muhatabının olması gerekiyor. HDP’nin şuanda muhatabı yok. Biz çözüm istiyoruz, çözüm siyasetini ortaya koyan anahtar bir partiyiz ve bu çerçevede bunun muhatabının ortaya çıkmasını istiyoruz. Maalesef 6’lı Masada ortaya çıkan öneri de eksik bir demokrasi. Şuanda maalesef savaş politikalarının alternatifini ortaya koyan muhalefet de bir dinamik de ortada yok. Muhalefet eksik bir demokrasi ortaya koyuyor.  Bu da Türkiye halklarına heyecan vermediği için net bir şekilde büyük kazanma iddiasını ortadan kaldırıyor. Ancak kazanmak değil demokrasiyi kazanmak önündeki heyecanımıza da ket vuruyor. 
 
 Köklü bir sorun olan Kürt sorununun çözülmesi halinde nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
 
 
 Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır; Hem toplumsal barış sağlanır hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. 
 
Türkiye’nin en temel meselelerinden Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır. Hem huzurumuzu kazanırız - yani toplumsal barış sağlanır - hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. Kürt meselesi üzerinden yaratılan güvenlikçi atmosfer çerçevesinde ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklardan dolayı eksiliyor. Bu çerçevede daha demokratik daha şeffaf daha denetlenebilir devlet düzeni olur. Elde edilen vergiler ve kaynaklar da böylelikle halka doğru akar. Bugün Diyarbakır’da gezdiğimde her 2 gençten birinin işsiz olduğunu, çalışan gencin de geçinemediğini görüyorum. Bunun sebebi toplumun genel meselesini çözmemiz olması ve hem gayrisafi yurt dışı hasılatın hem kişi başı gelirin hem de gelirdeki eşitsizliğin olmasıdır. Toplumun büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşarken, bir kesimi de bolluk içinde yaşıyor. Demokrasiye yürüdüğümüz zaman hem huzurumuzu hem refahımızı kazanacağız. 
 
 Bir süredir sahadasınız ve halk buluşmalarına katılıyorsunuz. İnsanlar bu sorunlara dair neler söylüyor? 
 
İktidar ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Sokaklarda işçi, emekçi, memur, kadınla, çiftçiyle görüşüyoruz. Köyleri ziyaret ediyoruz. Esnafla görüşüyoruz. Daha ‘mutluyum, mesudum, durumum iyi’ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Ama iktidar ne diyor ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Vatandaş da soruyor ‘Kim uçuyor?’. Vatandaşların yüzde 95’i 'ekonomimiz geriledi, huzurumuz yok, mutlu değiliz, evimizi geçindiremiyoruz’ diyorsa kim uçuyor? Maalesef toplumun yüzde 1’i uçuyor. Yandaşlar gerçekten uçuyor ve servetlerine servet katıyor ama halk yoksullaşıyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde birileri uçar ama bunlar iktidardakiler ve onların yandaşları olur. Bazı yerlerde lüks şatafat içinde yaşayanlar, lüks arabalarla gezenler, bir gecede bir asgari ücretlinin maaşını yiyenler var. Ama onlar yüzde 1 olan kişiler. Diğer yüzde 99 ise sürünüyor. Biz yüzde yüzün hep beraber hakça paylaştığı bir ekonomik düzen hayal ediyoruz, bunu da başaracağız. 
 
 AKP sonrasına hazırlık yapan 6’lı Masanın bahsettiğiniz sorunlara dair yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira Kürt sorununa yaklaşımları iktidardakinden farklı görünmüyor. 
 
Muhalefetle iki noktada anlaşıyoruz. Tek adam rejimine karşı muhalefet. Biz de buna karşıyız. İkinci anlaştığımız konu 'kaynaklar yandaşlara gidiyor, buna karşıyız' diyorlar. Bu konuda da anlaşıyoruz. Ama tam olarak anlaştığımızı düşünmediğimiz, bizim dışımızda muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. Şuana kadar baktığımızda iktidar Yunanistan ile bir gerilim yaşıyor, bakıyoruz muhalefet iktidarın yanındayım diyor. Oysa o da bir savaş politikası. Gerilim, çatışma siyaseti. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir çatışma çıkıyor, ‘Azerbaycan’ın yanındayız ’diyorlar. Oysa barışın yanında durmuyorlar. Güvenlikçi politikalara cevap veriyorlar. Rojava’ya dönük saldırılarda da aynı tutum. Suriye, Irak’a dönük bir askeri operasyon yapıldığında bir bakıyoruz ki bütün muhalefet iktidarın arkasına diziliyor ve ‘yanındayız’ diyorlar.
 
 
Muhalefetle rejim karşıtlığı ve 'kaynaklar yandaşlara gidiyor' konularında anlaşıyoruz. Ancak muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. İktidarın arkasına diziliyorlar.  
 
Bütün bunlar muhalefetin savaş politikalarının karşısında olduğuna dair bir umut vermiyor. İdeolojik olunca iktidarın mevzu bahis Ermeni, Kürt, Yunan olduğunda aynı hizaya dizilerek milliyetçi çizgide bakıyorsunuz. Vaatlerinizi nasıl yerine getireceksiniz? Bütçede bir kaynak var ve bu kaynak da silahlara ve savaşlara gidiyor. Bunlar kesilmeden halka verdikleri vaatleri nasıl karşılayacaklar. Emekçilerin maaşlarına nasıl yüzde yüz zam yapacaklar? Çiftçilere ‘şimdi verilen paranın 5 misli destek vereceğiz' diyorlar. Nasıl vereceksiniz? 'İşçilere daha fazla kaynak harcayacağız' diyorsunuz. Nasıl yapacaksınız? Tüm bunların yapılabilmesi için en kolay kaynak savaş politikalarına son verilmesidir. 
 
 Tüm dünyada iktidarın iddia ettiği benzer durumların söz konusu olduğu algısı da bir kesimde hakim. Böylece iktidar politikalarına rıza gösterilmesi yönünde akıl yürütülüyor. Global krizle, Türkiye’de yaşanan kiriz aynı paralellikte mi?  
 
İktidar bir algı yaratmaya çalışarak ‘bütün dünyada sıkıntı var’ diyor. Gerçekten bütün dünyada sıkıntı var ama Türkiye’de katmerli sıkıntı var. Kapitalizm, adaletsiz bir düzendir. Kapitalizmde kazananlar ve kaybedenler vardır. Ama Türkiye’de vahşi kapitalizm var. Bunun olduğu ülkelerde adaletten hiç bahsedemezsiniz. Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, İsviçre, Norveç’te de kapitalizm var ama orada bir yandan sosyal devlet var. Kazananlar orada da var ama orada uygulanan vergi politikalarıyla çok kazanandan çok vergi alınıyor ve o elde edilen vergilerde sosyal politikalara harcanıyor. Burada iktidarın ortaya koyduğu ekonomi politikasıyla çok kazanan daha fazla kazanıyor. Yani servetine servet katıyor. Garibanlar ekmek meselesine düşmüş durumda. Gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Uygulanan politikalar çerçevesinde şuanda enflasyon emekçinin alım gücünü bitirirken patronların karına kar katıyor. Türkiye’de bu vahşi kapitalizm var. Dünyada da gelir eşitsizliği var ama Türkiye’de katmerli bir gelir eşitsizliği var. Biz de iktidarın yaratmaya çalıştığı algılarda da sıkıntı var. Bu katmerli sıkıntı gün be gün daha da artacaktır. 
 
 Türkiye gibi dünya ekonomisini sarsan bir savaş da yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı. Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren ve kışkırtılmaya çalışılan bir çatışma hali. Bu durumun uzun sürmesi halinde ne gibi etkileri olur?  
 
Maalesef dünyada üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işitildiği günlerden geçiyoruz. Mesela Amerika-Çin gerimi. Ukrayna-Rusya arasında bir savaş yürüyor. Batı ciddi anlamda Ukrayna’ya silah desteği veriyor, Rusya’da her gün cepheye daha fazla asker sürüyor, daha fazla silah sevkiyatı yapıyor. Bunun dışında pek çok yerde gerilimler var. Her yerde savaş politikaları öne alınıyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Mesela Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta yüzlerce Ermeni ve Azeri hayatını kaybetti. Maalesef bölge ülkeleri de bu sorunların çözümlerini istemiyor. 
 
 
Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Yapılması gereken barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte yaşarız.  
 
Türkiye de yangına benzin döküyor, ‘Ben Azerbaycan’ın yanındayım’ diyor. Rusya bu savaşta 'tavşan kaç tazı tut' taktiği uyguluyor. Bu gerilim üzerinden bölgedeki hegemonyasını artırıyor. Mesela Suriye’deki gerilim üzerinden hem Rusya hem Amerika Suriye’ye girdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi üzerinden Amerika daha fazla bölgeye giriyor. Yani emperyalistler barışını sağlayamayan ülkeler üzerinden hegemonyasını sürdürüyor. Dünyada savaş tamtamları esiyor. Peki, bundan kimler kazanıyor? Savaş baronları kazanıyor. Emperyalist güçler bölgesel hegemonyalarını artırıyorlar, savaş baronları yani silah şirketleri karlarına kar katıyorlar. Ama halklar kaybediyor. Halklara şu söyleniyor; Düşman var, hain var, işte bizim Yunanistan’la gerilimimiz var. Oysa elbette gerilimler olabilir, gerilimler diplomasi ve barışçı politikalarla çözülebilir ve halkların ortak yaşam düşüncesi üzerine çözülebilir. Aksi takdirde çatışmalı olur. Yapılması gereken halkların barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Bundan maalesef çok uzaktayız. Barışçıl bir paradigmaya acilen dönmemiz gerekiyor. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte tekrar yaşayabiliriz. 
 
 Savaş dışı bir ekonomik döngü nasıl yaratılabilir? 
 
Savaş döngüsü zaten iktidarların tercihleri. Çözüm üretemeyen iktidarlar içe kapanırlar veya düşman ararlar. Düşman yarattıkları sürece de anca iktidarlarını sürdürebilirler. Mesela Azerbaycan’daki rejim, Ermeni düşmanlığı söz konusu olmazsa rejimini sürdürebilir mi? Oysa Azerbaycan’ın petrolü var, doğalgazı var. O kaynaklar halka doğru akarsa halkın refahı sağlanır. Ama ne yapıyor? Ermenistan’a karşı düşmanlık üzerinden bir rejim kurmuş durumda ve bu rejim maalesef kaynakları silaha aktarıyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilime baktığımızda; Yunanistan gibi Türkiye gibi sağcı iktidarlar bu gerilim üzerinden iktidarlarını tahakküm ediyorlar. Bütçelerinin çok önemli bir bölümü F-16, F-35 alıyor. Fransa’dan tank, top, füze alıyor. 
 
Kim kazanıyor; Fransa, Amerika, silah tüccarları. Kim kaybediyor Yunan, Türkiye köylüsü. Şuan da Diyarbakır’da tarlasını köylüler ekemiyor. Çünkü gübre fiyatı 5 katına çıkmış durumda, ilaç fiyatı 5 katına çıkmış. Yeterli devlet desteği verilmediğinden dolayı tarla ekemiyor. Hayvan üreticisi mesela yem alamadığından hayvanını kesime gönderiyor. Oysa kaynaklarımız silaha değil, köylüye gitse hem gıda güvenliğimizi sağlayacağız hem de köylü ekmeğini bulacak. İşte alternatif model barışçı paradigmadır. Barışçı paradigmaya dönmeden de halklar için her şeyden önce ölümdür. Sosyal demokrat olan, sosyalist olan, halkların barışına inanan, radikal ve demokrat olanların barış hareketine ya da savaş karşıtı harekete ihtiyacı var. Aksi takdirde dünya karanlık bir noktaya doğru sürükleniyor. 
 
 Nasıl bir kış bizi bekliyor?
 
Kriz her seferinde derinleşti. Bazı yurttaşlarımız 'Allah’a şükür' diyor. Tamam şükredelim ama yarın dünden daha kötü olacak. Hep öyle oldu. Çünkü iktidar, yoksullardan vergiyi topluyor, saraylarına, savaşlarına ve yandaşlarına aktarıyor. Bu da gelir ve servet eşitsizliği büyütüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Dar gelirlinin alım gücü yok. Esnaf 'siftah yapamadım' diyor. Kim ondan alışveriş yapacak? Dar gelirli alacak. Onda para olmadığı için ayakkabı alamıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Şuan ülke stagflasyon ekonomideki en kötü durumdur. Türkiye’de geçici olarak enflasyon yaratarak ve para dağıtarak geçici bir aktivite yarattılar ama bu enflasyon dopingi gibidir. Bir sporcuya da dopingi verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker kalır. Şuanda enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşıyoruz. 
 
 
 Bir sporcuya da doping verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker. Enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Taşıma suyuyla değirmen dönmez.  
 
Bir sorunumuz daha olacak. Dolar kurunu Merkez Bankası’nın kaynaklarını satarak, 18 lirada tuttular. Merkez Bankası’nın dolarları iyice azalmış durumda. Rusya lideri Putin’e belirli tavizler vererek, 10-20 milyar daha aldı. O da bir iki ay ekonomiyi tuttu. Ama bu taşıma suyuyla değirmenin dönemeyeceğini göreceğiz. O para da bittiğinde dolar yeniden bir hamle yapacak. Dolar fırladığında enflasyon fırlayacak. Bir sarmala gireceğiz. Bu da ekonomide anti duruş riski ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Neden? Çünkü Türkiye ithalata dayalı bir ekonomik düzene sahip. Dolar geçici miktarda var. Ama dolar bittiğinde, ithalat yapamadığımızda bir Venezuela durumuna düşmek ile karşı karşıya kalabiliriz. İthalat yapamadığımızda da ekonomimiz daha büyük darbe alır. Bu da bizi ekonomimizde ani duruşla karşı karşıya bırakır. Ciddi anlamda iş ve istihdam ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ekonomi için depresyon anlamına gelir. 
 
Önümüzdeki senaryoların ben daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zor bir kış geçireceğiz. Enerji faturalarının daha da yükseldiği, hayatta kalma ve geçinme meselesinin daha da zorlaştığı bir kış geçireceğiz. Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım ama ekonomik veriler zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Bu kışı geçirirken tüm yurttaşlarımıza önerim dayanışmadır. Bu kış elinde avucunda olanların, olmayanlarla paylaşması gerekir. Çünkü bu zalim iktidarın böyle bir derdi yok. Onların tek derdi yandaşlarına para aktarmak. Partizan bir şekilde sosyal politika yürütmek. Muhalif olanlar ise bu yardımlardan faydalanamayacağını düşünüyorum. O yüzden ihtiyacımız olan bu kış dayanışmadır.  
 
MA / Müjdat Can - Mehmet Şah Oruç

Diğer başlıklar

00:30 Amed’te Rastak konseri
10/05/2024
23:50 Antalya'da 7 kişi serbest bırakıldı
22:44 Eskişehir’de şüpheli kadın ölümü
22:38 Aracın çarptığı çocuk hayatını kaybetti
22:32 İki aracın arasına sıkışan şoför hayatını kaybetti
22:28 Valilikten Hıdırellez Bayramına yasak kararı
22:04 Ege Denizi'nde peş peşe iki deprem
18:27 Üniversite öğrencisinden Şenyaşar’a destek
18:19 Colemêrg’te 7 kişiye tutuklama 2 kişiye ev hapsi
17:59 Amed’te engellilerden yürüyüş
17:13 27'nci Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali başladı
16:42 7 yıl önce kaybolan kadının ölümüne dair 26 gözaltı
16:02 Gazeteci Celal Başlangıç İstanbul’da anıldı
15:51 Îdir’da çocuğa şantaj ve tecavüz davası ertelendi
15:40 Hemşireler hakları için eylemde
15:32 Wan'da 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı programı açıklandı
15:29 Tutsak yakınları: Tecrit kaldırılmalı, talepler karşılanmalı
15:27 ‘Dualar Beyitler Semahlar’ albümü tüm dijital platformlarda yayında
15:18 Avukatlardan ölümlü kazaların yaşandığı bulvardan çağrı
14:44 Dêrsim’deki ağaç kıyımına tepki
14:38 Yargıtay Başkanlığı seçimi: Şentürk adaylıktan çekildi
13:42 İSİG: Nisan ayında 163 işçi yaşamını yitirdi
13:18 TÜİK’e göre işsizlik 0,1 azaldı
13:11 Öğretmenler şiddete karşı eylemde
12:57 9 gazetecinin iddianamesi mahkemeye sunuldu
12:51 Celal Başlangıç son yolculuğuna uğurlandı
12:28 Diyarbakır 2 No'lu Cezaevi'ndeki birçok tutsak sevk edildi
12:01 Ot toplamaya giden yurttaşın cenazesine ulaşıldı
11:53 Ailelerden İmralı için görüşme başvurusu
11:50 Yargıtay'dan 'Sansür Yasası' kararı: Gazeteci Aygül'ün cezası bozuldu
11:34 Ekolojistler yeni mücadele hattı için Amed’de buluşuyor
11:14 13 soruda Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesi
11:05 Doğan: Kobanê Kumpas Davası kararı önemli olacak
10:37 Kayyımlardan milyonlar alan Türk hakkında suç duyurusu
10:24 Tiryaki: Kayyımlar binlerce kişiyi usulsüz bir şekilde işe almış
10:07 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
09:41 Licik’te incelemelerde bulunan vekiller: Yüzde yüz ihmal var
09:39 Kayıp çocuğun cansız bedeni bulundu
09:18 199 gündür kayıp gazeteciye dair başvurular yanıtsız
09:15 Hozan Mizgîn'i anlattı: Sesiyle mücadeleye çekiyordu
09:13 Kürtleri tanımak için Amed’e geldiler
09:11 Sağlık Bakanlığı randevu krizini çözemiyor
09:07 3 yılda en az 384 tutsağın tahliyesine engel
09:05 Gençler özel savaşa karşı ‘sahaya’ çıkıyor
09:02 'Ağız içi aramayı' reddeden tutsaklar tedaviye erişemiyor
09:02 İktidar eğitimi yapboz tahtasına çevirdi
09:01 Eyşe Şan'da Kürtçe eğitime yoğun başvuru
09:00 10 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08:59 İran'da bir kolber katledildi
00:10 DAİŞ yöneticisi Osman Akın serbest bırakıldı
09/05/2024
22:22 Kuzey ve Doğu Suriye’de tarlalar ateşe verildi
22:09 Mersin ve Manisa’da kadın katliamı
20:35 Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahiplerine verildi
20:16 Ege için toz taşınımı uyarısı
18:56 Otlu’dan Sabah Gazetesi’ne: İyi ki sizin gibi yalancı değiliz
18:35 Êzidî kız çocuğunu kaçıran DAİŞ’lilerin davası ertelendi
17:57 Sara Kaya’ya 10 yıl hapis ve tahliye
17:53 Taksim tutuklamaları Hopa'da protesto edildi
17:48 Ankara'da emniyette 1 müdür ve 2 yardımcıya uzaklaştırma
17:39 Eğitim sendikalarından şiddet karşı iş bırakma kararı
17:17 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbeti 98’inci gününde
17:04 Kürt Dil Bayramı deklerasyonu: Kürtçe eğitim dili olsun
16:48 Koca Sabah gazetesini yalanladı: Annem 2016’da vefat etti
16:09 Hüseyin Deniz öykü yarışması için son başvuru yarın
16:06 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından yeni başvuru
15:53 Türkiye, Demokrasi Algısı Endeksi'nde 47'nci sırada
15:12 DEM Parti binasına saldırıdan gözaltına alınan Begit tutuklandı
15:10 DEM Parti'ye saldırılar protesto edildi: Çetelerden korkmayız
14:42 Amedspor'un kupa töreni programı belli oldu
14:36 Eğitim sendikaları Oktugan'ın katledilmesini protesto etti
14:11 Bir haftada 4 kolber katledildi
14:04 ‘Özgürlüğe ses ver’ eyleminin Wan ayağı yarın başlıyor
13:24 Gazze’de yaşamını yitirenlerin sayısı 35 bine yaklaştı
13:17 Gözaltılara tepki: Örgütlü mücadelemiz kazanacak
13:11 Doğan beraat etti
12:12 20 gazetecinin davasında adli kontrol kaldırılmadı
11:45 Özgürlükçü Demokrasi çalışanlarına ceza
11:43 21 yıl önce kayıt altına alınan 'Dualar Beyitler Semahlar' dinleyiciyle buluşuyor
11:16 Filozof Morin: Abdullah Öcalan için mücadele etmeliyiz
11:15 Amed’de Rastak konseri
10:43 Cûdî ve Gabar'a girişlere 15 gün yasak getirildi
10:35 Kavala: Yeniden yargılama hukukun temel ilkelerindendir
10:18 DEM Parti: Engelli bireyler için seferberlik başlatılmalı
10:02 10 ilde 72 gözaltı
09:51 Bêrecûk'te DEM Parti binasına ikinci saldırı
09:50 ‘700 bin öğretmen ucuz iş gücü olarak kullanılıyor’
09:46 Lise öğrencisine ‘Diktatör Erdoğan' cezası
09:32 MKM'nin izinde bir kurum: JÎN ART açılıyor
09:21 Belediyeleri hedef alan 'gazeteci'nin kayyımdan milyonlar aldığı ortaya çıktı
09:16 Tutsaklar ‘özgürlük’ eyleminde
09:15 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 198 gündür haber alınamıyor
09:12 'Özgürlüğe ses ver' eylemi: Sonuç alıncaya kadar sürecek
09:07 Gazeteci Dal: Tecritteyim, mesleki faaliyetlerim illegalize edildi
09:04 Çay hasadı alım fiyatı belli olmadan başladı
09:03 Acılar içinde kıvranan hasta tutsağa ayakta tedavi
09:01 Eylemdeki tutsağın en son mesajı: Biz direniyoruz, siz de direnin
09:00 09 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08/05/2024
23:30 Kimlik kontrolü yapan polislerce darp edildi
20:52 Okul müdürünü öldüren Y.K. tutuklandı
20:41 Öldürülen Oktugan için Wan’da meşaleli yürüyüş
20:10 Vekillerden Şenyaşar için çağrı: Milyonların talebini dinleyin
19:52 JES kuyusu günlerdir doğayı zehirliyor
19:45 KHK eyleminde MEB’e çağrı: Önlem al
18:46 Gözaltına alınan 14 kişi serbest
18:18 Küçük Elif’e istediği akülü tekerlekli sandalye temin edildi
18:12 Danıştay ‘ses ve görüntü kaydı alınması’ konulu genelgeyi iptal etti
18:07 DBP PM sonuç bildirgesi: Tecridi mutlaka kıracağız
17:59 Özel Sektör Öğretmenleri TED önünde
17:49 DEM Parti-Saadet görüşmesinde diyalog ve müzakere mesajı
17:42 AKP'li belediyedeki ‘yolsuzluk davasında 1 kişi tahliye edildi
17:13 Efrîn davasında 6 siyasetçiye beraat
16:59 Tutsak yakınları Ankara'da: Kabul etmeseniz de tecrit var
16:58 Meclis'te 'kayyım' tartışması
16:47 Kamu görevlilerinin yargılandığı Soma davası ertelendi
16:21 İşçiler hak gaspına karşı eylem başlattı
16:09 Uğur ve Örkmez için cezaevi önünden seslendiler
15:40 Bakırhan: Bizi haklı davamızdan vazgeçirecek bir güç yoktur
15:38 Aile hekimlerinden 'vergide adalet' eylemi
15:18 Riha'da 17 kişi serbest bırakıldı
15:17 Şirnex’teki STÖ’lerden sel açıklaması
15:14 Kayyımın fazladan kiraladığı araçlar iade edildi
15:12 Kürt Dil Bayramı programının startı verilecek
15:05 Eğitim Sen: Şiddetin sorumlusu bakanlıktır
15:00 Sağlıkçılardan muayene süresini 2 dakikaya düşüren hastaneye protesto
14:59 'Kanun Hükmü' sansürüne karşı sinemacılardan çağrı
14:26 Yargıtay'da 35'inci turda da başkan seçilemedi
14:24 SMA hastası Mirza bebek için çağrı
14:09 YNK seçim komisyonunun erteleme kararını reddetti
13:32 DEM Parti'ye saldırı protesto edildi: Korkmuyoruz, buradayız
13:27 Partizan ve YDG’den 1 Mayıs tutukluları için çağrı
12:43 DEM Parti saldırısında Begit'in ağabeyi gözaltına alındı
12:32 Peace in Kurdistan’dan CPT’ye İmralı mektubu
12:18 Singapur'da F-16 savaş uçağı düştü
11:34 Polisin çarptığı Öztürk toprağa verildi
11:32 Kurdistan Bölgesi parlamento seçimleri hazırlıkları durduruldu
11:31 İsrail saldırılarında 7 sivil yaşamını yitirdi
09:55 Birçok kentte ev baskınları
09:21 Bêrecûk'te DEM Parti binasına saldırı
09:21 Cezaevlerinde ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eylemi
09:18 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 197 gündür haber yok
09:15 Bakanın 'uyuşturucuyla yakalandılar' dediği kişiler polis çıktı
09:10 Bakanlığın 'tecrit' yanıtına tepki: Yokmuş gibi davranamazsınız
09:07 Gazeteciler dosya savcısı izindeyken tutuklandı
09:04 'Sığınmacı kadınlar ırkçılık, baskı ve tacize maruz kalıyor'
09:02 Gazeteciler tecridi değerlendirdi: Buna karşı çıkmadan özgürlüklerden bahsedilemez
09:02 Begit’in istifaya zorladığı meclis üyesi: Rüşvet teklif etti
09:00 08 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08:18 Polisin çarptığı Öztürk yaşamını yitirdi
07/05/2024
22:49 Türkiye ile Kuveyt arasında 6 anlaşma imzalandı
21:50 İran’da 5 Kürt aktivist gözaltına alındı