Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor

DİYARBAKIR - Ekonomik gidişatı değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, savaş harcamalarının on kat arttığına işaret ederek, "Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa bu Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir" dedi.  
 
Türkiye’de ekonomisi her geçen daha da kötüye gidiyor. 2015-2016 süreci sonrası devreye sokulan savaş politikaları ve ülke kaynaklarının savaş harcamalarına aktarılması yaşanılan krizin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Kriz derinleştikçe alım gücü düşen milyonlar, büyük bir yoksulluk yaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ülke ekonomisinin gidişatını ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Ülkede uzun bir süredir derinleşen bir kriz yaşanıyor. Mevcut tabloyu ortaya çıkaran içsel etkilerden başlayacak olursak, neler söylersiniz? 
 
Uzun zamandır söylediğimiz şey, demokrasi krizinin ekonomik kriz yaratacağıdır. Maalesef memlekette de demokrasi krizi ekonomik krizi yaratmıştır. Bugün kirasını ödeyemeyen, çocuğuna ayakkabı alamayan, evinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan yurttaşlarımız bilsin ki şu anda evde yaşadığınız ekonomik krizin temel nedeni demokrasi krizidir. Demokrasi krizini yaratan da maalesef iktidarın ortaya koyduğu güvenlikçi politikalarıdır. Türkiye’nin temel sorunlarına demokratik çözümler üretmek yerine, güvenlikçi politikalara döndüler. Güvenlikçi politikalara dönülmesi de hem demokratik taleplerimizin yok sayılmasına neden oldu hem de huzurumuzu, toplumsal barışımızı kaybettirdi. Aynı zamanda da ödediğimiz vergilerin eğitime, sağlığa, sosyal politikalara harcanması yerine silahlara, savaşlara gitmesine sebep oldu. Şu anda eğitim ve sağlık alanına memurlar atanması gerekirken, bunların yerine polis ve askerler atanıyor.  
 
 Krizin temel nedenleri arasında gösterilen Kürt sorununa dair güvenlikçi politikalar, ekonomi göstergelerine nasıl yansıyor. Bir haneyi ya da bireyi nasıl etkiliyor?
 
 
 Demokrasi kriz, ekonomik kriz yaratmıştır. Güvenlikçi politikalara dönülmesi toplumsal barışı kaybettirdi. 2015'te güvenlikçi politikalara harcanan 50 milyar TL, 2022'de 500 milyarı aştı.  
 
2014-2015 yılına bakıldığında Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Teşkilatı gibi bütün güvenlikçi politikaların toplamı 50 milyar TL civarındaydı. Bir ülke iç güvenliğini ve sınırlarının güvenliğini sağlamak için böyle makul bir rakam harcaması normaldir. Ama iktidar 2015 yılında çözüm sürecini bitirip savaş politikalarına döndükten sonra 2022 yılına geldiğimizde güvenlikçi politikaların toplamı 500 milyar TL’yi aştı. Bu aradaki fark normal olsaydı 50 milyar, 100 milyar TL olurdu. Şimdi bu aradaki 400 milyar TL harcama var. Bu 400 milyar TL ile neler yapabiliriz diye baktığımızda; memleketteki emekliler sorununu çözebilirdik, 200-300 bin öğretmen ataması yapabilirdik, Emeklilikte Yaşa Takılanları emekli edebilirdik, 3600 ek gösterge meselesini daha iyi bir şekilde çözebilirdik, KYK’ye borçlu gençlerin borç faizlerini tek değil tüm borcu silebilirdik. Yine Türkiye’de 250-300 bin yurt açığı var, tüm bunları yapabilirdik. Yani bu 400 milyar TL savaş harcamaları yerine bütün bu sosyal politikaların yapılabileceği kaynak olacaktı. 
 
 "Çözebilirdik" dediğiniz kimi sorunları çözme çabası var. En son Sosyal Konut Projesi açıklandı. Gerçekleşir mi?  
 
Sosyal konut yapacağım diyorsunuz değil mi? Nasıl yapacaksınız? Elbette ki bir devlet sosyal konut yapmak zorundadır. Ama yıllardır bunu yapmadılar. Şimdi diyor ki 250 bin sosyal konut yapacağım. Bunun için 400-500 Milyar TL para lazım. Nereden bulacaksın? Bir yerden kısman lazım. Savaş politikalarını kısmadığı sürece, bu sosyal konutları yapma şansı yok. Barınma krizi yaşayan yurttaşlarımız şunu bilsinler ki, saraylara, savaşlara, yandaşlara akan kaynaklar durdurulmadığı sürece bu sosyal konutlar yapılamaz. Ama biz geleceğiz, saraylara, savaşlara, yandaşlara akıtılan kaynakları durduracağız. Hem toplumsal barışı sağlayacağız hem de elde ettiğimiz tasarruflarla sosyal konutları da yağacağız. Toplumun diğer taleplerini de karşılayacağız. 
 
 Savaş sürdükçe yoksullar daha da yoksullaşıyor. Ancak bir kesimin bundan nemalandığı belirtiliyor. Zenginleşen kesimler kimler?  
 
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı zenginleşiyor. Ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu.
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı SİHA yapıyor. Sonuç olarak bu SİHA’lar Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanıyor. Kendi damadını başta zenginleştiriyor. Başta savunma sanayi, silah sanayi ile ilgili yatırımlar yapılıyor. Tank, top, füze yapılıyor. Bütün bunlar yandaş şirketlere veriliyor. Bu şekilde yandaşlar savaş politikası ile savaş sanayisi ile zenginleştirilmiş oluyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Savaş yalnızca böyle zenginleştirmez. Birde savaşın yarattığı yolsuzluk ekonomisi var. Niye ‘Vatan, millet, Sakarya’ diyorlar. Düşman var, hain var, terörist var diyerek bir olağanüstü hal yaratıyorlar. Bununla beraber kamu ihalelerini hep yandaşlarına veriyorlar. Demokratik bir toplumda denetim mekanizmaları hakimdir. Denetim mekanizması çerçevesinde ihaleler en rasyonel şekilde, en şeffaf şekilde yapılır ve en uygun fiyatı kim verirse ona verilir ama savaş politikasının hakim olduğu yerde, bunlar bir yandan ‘vatan millet, Sakarya’ deyip öbür taraftan malı götürürler… Yani ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu. 
 
 2013-2015 sürecinde Kürt sorununun çözümünde görüşülen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılarak tecridi dikkate alırsak savaş politikalarının süreceği anlaşlıyor. Bu durum nasıl durdurulabilir? 
 
AKP-MHP birlikteliği, faşizan bir iktidara doğru savruldu ve topluma artık zulümden başka bir şey vaat edemiyorlar. Çözüm vaat edemeyen iktidar zulüm vaat ediyor. Bunun değişmesi için bu noktada siyasi bir önerinin ortaya çıkarılması lazım. Daha doğrusu HDP’nin bir muhatabının olması gerekiyor. HDP’nin şuanda muhatabı yok. Biz çözüm istiyoruz, çözüm siyasetini ortaya koyan anahtar bir partiyiz ve bu çerçevede bunun muhatabının ortaya çıkmasını istiyoruz. Maalesef 6’lı Masada ortaya çıkan öneri de eksik bir demokrasi. Şuanda maalesef savaş politikalarının alternatifini ortaya koyan muhalefet de bir dinamik de ortada yok. Muhalefet eksik bir demokrasi ortaya koyuyor.  Bu da Türkiye halklarına heyecan vermediği için net bir şekilde büyük kazanma iddiasını ortadan kaldırıyor. Ancak kazanmak değil demokrasiyi kazanmak önündeki heyecanımıza da ket vuruyor. 
 
 Köklü bir sorun olan Kürt sorununun çözülmesi halinde nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
 
 
 Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır; Hem toplumsal barış sağlanır hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. 
 
Türkiye’nin en temel meselelerinden Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır. Hem huzurumuzu kazanırız - yani toplumsal barış sağlanır - hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. Kürt meselesi üzerinden yaratılan güvenlikçi atmosfer çerçevesinde ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklardan dolayı eksiliyor. Bu çerçevede daha demokratik daha şeffaf daha denetlenebilir devlet düzeni olur. Elde edilen vergiler ve kaynaklar da böylelikle halka doğru akar. Bugün Diyarbakır’da gezdiğimde her 2 gençten birinin işsiz olduğunu, çalışan gencin de geçinemediğini görüyorum. Bunun sebebi toplumun genel meselesini çözmemiz olması ve hem gayrisafi yurt dışı hasılatın hem kişi başı gelirin hem de gelirdeki eşitsizliğin olmasıdır. Toplumun büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşarken, bir kesimi de bolluk içinde yaşıyor. Demokrasiye yürüdüğümüz zaman hem huzurumuzu hem refahımızı kazanacağız. 
 
 Bir süredir sahadasınız ve halk buluşmalarına katılıyorsunuz. İnsanlar bu sorunlara dair neler söylüyor? 
 
İktidar ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Sokaklarda işçi, emekçi, memur, kadınla, çiftçiyle görüşüyoruz. Köyleri ziyaret ediyoruz. Esnafla görüşüyoruz. Daha ‘mutluyum, mesudum, durumum iyi’ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Ama iktidar ne diyor ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Vatandaş da soruyor ‘Kim uçuyor?’. Vatandaşların yüzde 95’i 'ekonomimiz geriledi, huzurumuz yok, mutlu değiliz, evimizi geçindiremiyoruz’ diyorsa kim uçuyor? Maalesef toplumun yüzde 1’i uçuyor. Yandaşlar gerçekten uçuyor ve servetlerine servet katıyor ama halk yoksullaşıyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde birileri uçar ama bunlar iktidardakiler ve onların yandaşları olur. Bazı yerlerde lüks şatafat içinde yaşayanlar, lüks arabalarla gezenler, bir gecede bir asgari ücretlinin maaşını yiyenler var. Ama onlar yüzde 1 olan kişiler. Diğer yüzde 99 ise sürünüyor. Biz yüzde yüzün hep beraber hakça paylaştığı bir ekonomik düzen hayal ediyoruz, bunu da başaracağız. 
 
 AKP sonrasına hazırlık yapan 6’lı Masanın bahsettiğiniz sorunlara dair yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira Kürt sorununa yaklaşımları iktidardakinden farklı görünmüyor. 
 
Muhalefetle iki noktada anlaşıyoruz. Tek adam rejimine karşı muhalefet. Biz de buna karşıyız. İkinci anlaştığımız konu 'kaynaklar yandaşlara gidiyor, buna karşıyız' diyorlar. Bu konuda da anlaşıyoruz. Ama tam olarak anlaştığımızı düşünmediğimiz, bizim dışımızda muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. Şuana kadar baktığımızda iktidar Yunanistan ile bir gerilim yaşıyor, bakıyoruz muhalefet iktidarın yanındayım diyor. Oysa o da bir savaş politikası. Gerilim, çatışma siyaseti. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir çatışma çıkıyor, ‘Azerbaycan’ın yanındayız ’diyorlar. Oysa barışın yanında durmuyorlar. Güvenlikçi politikalara cevap veriyorlar. Rojava’ya dönük saldırılarda da aynı tutum. Suriye, Irak’a dönük bir askeri operasyon yapıldığında bir bakıyoruz ki bütün muhalefet iktidarın arkasına diziliyor ve ‘yanındayız’ diyorlar.
 
 
Muhalefetle rejim karşıtlığı ve 'kaynaklar yandaşlara gidiyor' konularında anlaşıyoruz. Ancak muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. İktidarın arkasına diziliyorlar.  
 
Bütün bunlar muhalefetin savaş politikalarının karşısında olduğuna dair bir umut vermiyor. İdeolojik olunca iktidarın mevzu bahis Ermeni, Kürt, Yunan olduğunda aynı hizaya dizilerek milliyetçi çizgide bakıyorsunuz. Vaatlerinizi nasıl yerine getireceksiniz? Bütçede bir kaynak var ve bu kaynak da silahlara ve savaşlara gidiyor. Bunlar kesilmeden halka verdikleri vaatleri nasıl karşılayacaklar. Emekçilerin maaşlarına nasıl yüzde yüz zam yapacaklar? Çiftçilere ‘şimdi verilen paranın 5 misli destek vereceğiz' diyorlar. Nasıl vereceksiniz? 'İşçilere daha fazla kaynak harcayacağız' diyorsunuz. Nasıl yapacaksınız? Tüm bunların yapılabilmesi için en kolay kaynak savaş politikalarına son verilmesidir. 
 
 Tüm dünyada iktidarın iddia ettiği benzer durumların söz konusu olduğu algısı da bir kesimde hakim. Böylece iktidar politikalarına rıza gösterilmesi yönünde akıl yürütülüyor. Global krizle, Türkiye’de yaşanan kiriz aynı paralellikte mi?  
 
İktidar bir algı yaratmaya çalışarak ‘bütün dünyada sıkıntı var’ diyor. Gerçekten bütün dünyada sıkıntı var ama Türkiye’de katmerli sıkıntı var. Kapitalizm, adaletsiz bir düzendir. Kapitalizmde kazananlar ve kaybedenler vardır. Ama Türkiye’de vahşi kapitalizm var. Bunun olduğu ülkelerde adaletten hiç bahsedemezsiniz. Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, İsviçre, Norveç’te de kapitalizm var ama orada bir yandan sosyal devlet var. Kazananlar orada da var ama orada uygulanan vergi politikalarıyla çok kazanandan çok vergi alınıyor ve o elde edilen vergilerde sosyal politikalara harcanıyor. Burada iktidarın ortaya koyduğu ekonomi politikasıyla çok kazanan daha fazla kazanıyor. Yani servetine servet katıyor. Garibanlar ekmek meselesine düşmüş durumda. Gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Uygulanan politikalar çerçevesinde şuanda enflasyon emekçinin alım gücünü bitirirken patronların karına kar katıyor. Türkiye’de bu vahşi kapitalizm var. Dünyada da gelir eşitsizliği var ama Türkiye’de katmerli bir gelir eşitsizliği var. Biz de iktidarın yaratmaya çalıştığı algılarda da sıkıntı var. Bu katmerli sıkıntı gün be gün daha da artacaktır. 
 
 Türkiye gibi dünya ekonomisini sarsan bir savaş da yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı. Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren ve kışkırtılmaya çalışılan bir çatışma hali. Bu durumun uzun sürmesi halinde ne gibi etkileri olur?  
 
Maalesef dünyada üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işitildiği günlerden geçiyoruz. Mesela Amerika-Çin gerimi. Ukrayna-Rusya arasında bir savaş yürüyor. Batı ciddi anlamda Ukrayna’ya silah desteği veriyor, Rusya’da her gün cepheye daha fazla asker sürüyor, daha fazla silah sevkiyatı yapıyor. Bunun dışında pek çok yerde gerilimler var. Her yerde savaş politikaları öne alınıyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Mesela Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta yüzlerce Ermeni ve Azeri hayatını kaybetti. Maalesef bölge ülkeleri de bu sorunların çözümlerini istemiyor. 
 
 
Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Yapılması gereken barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte yaşarız.  
 
Türkiye de yangına benzin döküyor, ‘Ben Azerbaycan’ın yanındayım’ diyor. Rusya bu savaşta 'tavşan kaç tazı tut' taktiği uyguluyor. Bu gerilim üzerinden bölgedeki hegemonyasını artırıyor. Mesela Suriye’deki gerilim üzerinden hem Rusya hem Amerika Suriye’ye girdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi üzerinden Amerika daha fazla bölgeye giriyor. Yani emperyalistler barışını sağlayamayan ülkeler üzerinden hegemonyasını sürdürüyor. Dünyada savaş tamtamları esiyor. Peki, bundan kimler kazanıyor? Savaş baronları kazanıyor. Emperyalist güçler bölgesel hegemonyalarını artırıyorlar, savaş baronları yani silah şirketleri karlarına kar katıyorlar. Ama halklar kaybediyor. Halklara şu söyleniyor; Düşman var, hain var, işte bizim Yunanistan’la gerilimimiz var. Oysa elbette gerilimler olabilir, gerilimler diplomasi ve barışçı politikalarla çözülebilir ve halkların ortak yaşam düşüncesi üzerine çözülebilir. Aksi takdirde çatışmalı olur. Yapılması gereken halkların barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Bundan maalesef çok uzaktayız. Barışçıl bir paradigmaya acilen dönmemiz gerekiyor. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte tekrar yaşayabiliriz. 
 
 Savaş dışı bir ekonomik döngü nasıl yaratılabilir? 
 
Savaş döngüsü zaten iktidarların tercihleri. Çözüm üretemeyen iktidarlar içe kapanırlar veya düşman ararlar. Düşman yarattıkları sürece de anca iktidarlarını sürdürebilirler. Mesela Azerbaycan’daki rejim, Ermeni düşmanlığı söz konusu olmazsa rejimini sürdürebilir mi? Oysa Azerbaycan’ın petrolü var, doğalgazı var. O kaynaklar halka doğru akarsa halkın refahı sağlanır. Ama ne yapıyor? Ermenistan’a karşı düşmanlık üzerinden bir rejim kurmuş durumda ve bu rejim maalesef kaynakları silaha aktarıyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilime baktığımızda; Yunanistan gibi Türkiye gibi sağcı iktidarlar bu gerilim üzerinden iktidarlarını tahakküm ediyorlar. Bütçelerinin çok önemli bir bölümü F-16, F-35 alıyor. Fransa’dan tank, top, füze alıyor. 
 
Kim kazanıyor; Fransa, Amerika, silah tüccarları. Kim kaybediyor Yunan, Türkiye köylüsü. Şuan da Diyarbakır’da tarlasını köylüler ekemiyor. Çünkü gübre fiyatı 5 katına çıkmış durumda, ilaç fiyatı 5 katına çıkmış. Yeterli devlet desteği verilmediğinden dolayı tarla ekemiyor. Hayvan üreticisi mesela yem alamadığından hayvanını kesime gönderiyor. Oysa kaynaklarımız silaha değil, köylüye gitse hem gıda güvenliğimizi sağlayacağız hem de köylü ekmeğini bulacak. İşte alternatif model barışçı paradigmadır. Barışçı paradigmaya dönmeden de halklar için her şeyden önce ölümdür. Sosyal demokrat olan, sosyalist olan, halkların barışına inanan, radikal ve demokrat olanların barış hareketine ya da savaş karşıtı harekete ihtiyacı var. Aksi takdirde dünya karanlık bir noktaya doğru sürükleniyor. 
 
 Nasıl bir kış bizi bekliyor?
 
Kriz her seferinde derinleşti. Bazı yurttaşlarımız 'Allah’a şükür' diyor. Tamam şükredelim ama yarın dünden daha kötü olacak. Hep öyle oldu. Çünkü iktidar, yoksullardan vergiyi topluyor, saraylarına, savaşlarına ve yandaşlarına aktarıyor. Bu da gelir ve servet eşitsizliği büyütüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Dar gelirlinin alım gücü yok. Esnaf 'siftah yapamadım' diyor. Kim ondan alışveriş yapacak? Dar gelirli alacak. Onda para olmadığı için ayakkabı alamıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Şuan ülke stagflasyon ekonomideki en kötü durumdur. Türkiye’de geçici olarak enflasyon yaratarak ve para dağıtarak geçici bir aktivite yarattılar ama bu enflasyon dopingi gibidir. Bir sporcuya da dopingi verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker kalır. Şuanda enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşıyoruz. 
 
 
 Bir sporcuya da doping verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker. Enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Taşıma suyuyla değirmen dönmez.  
 
Bir sorunumuz daha olacak. Dolar kurunu Merkez Bankası’nın kaynaklarını satarak, 18 lirada tuttular. Merkez Bankası’nın dolarları iyice azalmış durumda. Rusya lideri Putin’e belirli tavizler vererek, 10-20 milyar daha aldı. O da bir iki ay ekonomiyi tuttu. Ama bu taşıma suyuyla değirmenin dönemeyeceğini göreceğiz. O para da bittiğinde dolar yeniden bir hamle yapacak. Dolar fırladığında enflasyon fırlayacak. Bir sarmala gireceğiz. Bu da ekonomide anti duruş riski ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Neden? Çünkü Türkiye ithalata dayalı bir ekonomik düzene sahip. Dolar geçici miktarda var. Ama dolar bittiğinde, ithalat yapamadığımızda bir Venezuela durumuna düşmek ile karşı karşıya kalabiliriz. İthalat yapamadığımızda da ekonomimiz daha büyük darbe alır. Bu da bizi ekonomimizde ani duruşla karşı karşıya bırakır. Ciddi anlamda iş ve istihdam ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ekonomi için depresyon anlamına gelir. 
 
Önümüzdeki senaryoların ben daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zor bir kış geçireceğiz. Enerji faturalarının daha da yükseldiği, hayatta kalma ve geçinme meselesinin daha da zorlaştığı bir kış geçireceğiz. Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım ama ekonomik veriler zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Bu kışı geçirirken tüm yurttaşlarımıza önerim dayanışmadır. Bu kış elinde avucunda olanların, olmayanlarla paylaşması gerekir. Çünkü bu zalim iktidarın böyle bir derdi yok. Onların tek derdi yandaşlarına para aktarmak. Partizan bir şekilde sosyal politika yürütmek. Muhalif olanlar ise bu yardımlardan faydalanamayacağını düşünüyorum. O yüzden ihtiyacımız olan bu kış dayanışmadır.  
 
MA / Müjdat Can - Mehmet Şah Oruç

Diğer başlıklar

14:18 Önder için kurulan taziye 3’üncü gününde sona erdi
14:13 Wan’daki ‘dil çadırı’nda etkinlikler yapıldı
14:10 Sakine Cansız’ın annesi hastaneye kaldırıldı
13:47 Ağaç kesiminin sürdüğü bölgelere girişler yasaklandı
12:49 Pexşan Ezîzî için uluslararası imza kampanyası
11:52 Aysel Doğan mezarı başında anıldı
11:11 Demokratik Birlik İnisiyatifi: Demokratik çözüme katkı için yola çıktık
10:14 1 yıldır kayıp olan kadının katledildiği ortaya çıktı
09:54 Kırkazak: Sürecin ilerleyebilmesi için Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalı
09:41 Putin'den Ukrayna'ya ön koşulsuz 'barış müzakeresi' daveti
09:29 Jin dergi ‘Kürtçe: Yasak, Hak, Gelecek’ kapağıyla çıktı
09:19 Colemêrg Barosu Başkanı: PKK üzerine düşeni yaptı, sıra devlette
09:17 DAD Eşbaşkanı Doğan: Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu için bir umut
09:16 Yüzde 91 engelli tutsağa ceza üstüne ceza: Tahliyesi 5 yıl uzatıldı
09:14 Kadınlar Birlik İnisiyatifi’ne öncülük edecek
09:10 Heval Dilbahar: Bu topraklara barış gelecekse önce Kürtçeyle barışılmalı
09:08 Narin Güran davasında 'sessizlik yemini' sürüyor
09:06 'Erkek aklı şiddeti durdurma çabasında değil'
09:02 Kadını görünmez kılan zırh: Kutsal annelik
09:01 11 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
06:30 Tazminatını isteyen Eğrek’i öldüren 4 kişi tutuklandı
01:44 Tekik'in cenazesi saat 13.00'te Êlih'e götürülecek
00:21 ‘Mustafa Mesut Tekik ömrünü barışa ve onurlu yaşama adadı’
10/05/2025
23:59 DEM Parti: Mustafa Tekik’in anısı mücadelemizde yaşayacak
23:26 DEM Parti Êlih İl Eşbaşkanı Tekik yaşamını yitirdi
22:48 İHD Dêrsim Şubesi yeni yönetimini belirledi
22:33 Cizîr’de Bekoyê Ewan oyununa yoğun ilgi
22:29 Avukat Saldıroğlu tutuklandı
21:29 Bursa'da yangın çıkan evde bir kadın ölü bulundu
20:34 Erol Eğrek’i öldüren 6 kişiye tutuklama istemi
19:46 Lozan’da Kürt Dil Bayramı kutlandı
19:38 Ukrayna, 30 günlük ateşkese hazır olduğunu duyurdu
19:25 Öldürülen işçinin ailesi adalet talebinde bulundu
18:50 Amedspor ligin son maçından mağlup ayrıldı
18:18 ABD-Çin arasında ilk görüşme
18:14 Bir genç Avaşîn deresinde akıntıya kapıldı
18:11 Şara, Bahreyn’de temaslarda bulundu
17:51 ‘Gırona manifestosu’ konferansı: Örgütlenmemiz gerekiyor
17:46 Gever’de bir caddeye Sırrı Süreya Önder ismi verildi
17:39 Önder’in taziyesine binlerce kişiden ziyaret
17:27 Rehabilitasyon merkezinde 5 yaşındaki çocuğa darp
17:23 DEM Parti Kadın Meclisi Alevi kadınlarla buluştu
17:15 Anneler Günü etkinliklerinde barış çağrısı
17:08 Gözaltına alınan Barbaros Şansal serbest bırakıldı
17:03 Belediyenin işten çıkarttığı kadınlar CHP'nin önünde seslendi
16:51 PKK kongresi ardından Erdoğan’dan ilk açıklama
16:21 Uyuşturucu ve fuhuşa karşı mücadele çağrısı
16:19 Kürtçeye duyarlılığı arttırmak için çadır kuruldu
16:05 Tutuklu gazetecilerin özgürlüğünü istediler
15:59 Mêrdîn'de ilk hasat yapıldı: Kuraklık etkisini gösterdi
15:29 Trump duyurdu: Pakistan ve Hindistan acil ateşkes konusunda anlaştı
15:03 Ömer Öcalan: Sürecin samimiyetle yürütülmesi için hükümet adım atmalı
14:34 KHK eylemi 131’inci haftasında
14:30 Anneler Günü etkinliğinde Öcalan’ın çocuklar için yazdığı şiir okundu
14:27 Çanakkale'de kaza: 6 ölü
14:26 Hasta tutsaklar Gurban ve Polat'ın durumu kötüye gidiyor
14:24 CHP'li belediye başkanlarından Önder'in taziyesine ziyaret
14:10 Fenalaşan yurttaşa ‘kimliksiz’ olduğu için tıbbı müdahale yapılmadı
14:09 Wan'da konuşan Özel: Meclis zemininde adımlar atılmasını bekliyoruz
14:08 Kayıp yakınları 4 kentte adalet talep etti
13:23 Halil ve Kasım Alpsoy’un faillerini soran Cumartesi Anneleri: Erdoğan sözünü tutsun
13:13 TBB ile Mülkiyeler Birliği'nden taziye ziyareti
13:03 ‘Darağacı bizi kırmaz; sadece köklerimizi toprağın derinliklerine salar’
12:53 Barbaros Şansal gözaltına alındı
12:42 Gar Katliamı’nda hayatını kaybedenler anıldı
12:36 Şirnex’te 15 Mayıs startı
12:31 ‘Girona manifestosu’ konferansı: Kürtçe için herkese sorumluluk düşüyor
12:29 ‘Hozan Mizgîn sanatıyla onbinleri etkiledi’
12:13 Askerler bir genci darp etti
11:42 Önder’in Abdullah Öcalan ile ilk karşılaşması
11:37 PKK’nin kongre açıklaması gazete manşetlerinde
10:52 'Canika Dêrsim’i kaybedeli 3 yıl oldu: Ömrünü mücadeleye adadı
10:40 Barış Anneleri: Devlet bir an önce adım atmalı
10:16 Amed’de ‘Birlik İnisiyatifi’ ilan edildi
09:37 23 kent için sarı kodlu fırtına ve sağanak uyarısı
09:35 Tutsak yakınları: Hasta tutsaklar için adım atılsın
09:07 Yahya Yavuz’dan 2 aydır haber alınamıyor
09:06 İddianamesi 2 kez iade edilen Turan 6 aydır tutsak
09:05 TÜMAD kapasite arttırıyor: Susuzluk ve yeni bir İliç faciası uyarısı
09:04 Hukukçular: Toplumsal barış isteniliyorsa TMK kaldırılmalı
09:03 Besta’da asker gözetiminde orman kıyımı
09:00 10 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:59 Hindistan-Pakistan gerilimi artıyor: Havalimanları hedef alındı
09/05/2025
23:09 ‘Kuyu tipi’ cezaevlerine karşı açlık grevi başlatıldı
22:36 Hakan Fidan 4-5 sene önce zehirlendiğini iddia etti
22:28 Remzi Kartal’dan ‘telekonferans’ düzeltmesi
22:01 PKK kongresi sonrası AKP’den ilk açıklama
21:41 Gözaltına alınan öğrenciler serbest
21:39 HDK'den 'kongre' açıklaması: Demokratik örgütlenme seferberliğinde buluşalım
21:25 Bern'de Alevi mezarlık alanı açıldı
20:45 Giresun'da kadın cinayetlerine tepki
20:42 Artemêt’te şölen: Evde sokakta anadilimizi konuşalım
20:22 Bakanlığın toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan açıklamasına tepki
20:18 Büyüknohutçu çifti İzmir'de anıldı
20:08 Bakırhan: Ülkenin önünde yeni ve tarihi bir kapı aralanabilir
20:02 PKK Kongresi’ni yaptı, sıra iktidarın atacağı adımlarda
19:42 Meral Danış Beştaş: PKK kongresi yeni bir döneme kapı araladı
19:08 Önder’in taziyesine ziyaretler gün boyu sürdü
19:03 PKK’nin 12’nci Kongresi dünya basınında
18:47 Amed’de Kirmanckî Meclisi kuruldu: Örgütlenip güçleneceğiz
18:25 Yargıtay, Gamze Açar'ı katledenlere verilen cezayı onadı
17:53 Erdoğan'dan Papa Prevost’a tebrik mektubu
17:43 Kadınlardan yürüyüş: Susmadık susmayacağız
17:40 Amed’de ‘Kürt meselesi’ paneli: Anayasayı bu utançtan kurtarmalıyız
17:40 Mûş’ta ‘Kadın Dinlenme Merkezi’ açıldı
17:12 Semsûr'da maaşlarını alamayan işçilerden eylem
16:50 Pervin Buldan, Önder'in taziyesinde konuştu: Tarihi açıklamayı görmedi ama yattığı yerde huzur bulacak
16:38 Leyla Zana: Hepimize yeni görevler düşüyor
16:21 'Kongre' değerlendirmeleri: Adım sırası devlette
16:08 Tülay Hatimoğulları: Demokratik ve hukuki zeminin inşa edilme zamanı geldi
15:52 Uzman çavuşun katlettiği Şen'in davası ertelendi
15:34 Cezaevinden tahliye oldu, iki kadını katletti
15:28 DEM Parti'den 'kongre' açıklaması: Tarihi bir eşik
15:18 Pervin Buldan: Kongre oldukça tarihi, Öcalan'a ‘teknik bir iletişim’ sağlandı
14:12 Amed’de 7 öğrenci gözaltına alındı
14:12 Önder'in memleketindeki taziyeye ziyaretçi akını
13:05 Hasta ve tahliyesi engellenen tutsaklar için eylem: Çözüm için reform süreci başlatılmalı
13:00 PKK'den önemli açıklama: 12. Kongremizi gerçekleştirdik
12:51 Belediye meclis toplantısını mahallede halkla birlikte alındı
12:49 31 yıl tutsaklığın ardından memleketinde
12:45 DEM Parti’den çocuklara Kürtçe kitap
12:35 Wan-Bedlîs karayolunda iki araç koyun sürüsüne çarptı
11:57 'Orhan Doğan' ismine ret kararı mahkemeye taşındı
11:35 DEM Parti Sözcüsü: PKK'nin kongresini topladığını duyurması an meselesi
11:16 Sırrı Süreyya Önder için memleketinde taziye kuruldu
11:14 Hindistan ve Pakistan’da karşılıklı saldırılar yoğunlaşıyor
11:12 Çözüm karşıtları devrede!
10:52 Ailelerden İmralı'ya gitmek için başvuru
10:37 Gardiyan saldırısından şikayetçi olunca sanık durumuna düştü
10:00 Koçerlerin zorlu yolculuğu başladı
09:55 Gazeteci Kanbal hakkında dava açıldı
09:23 Kürt sorununun çözümünde heba edilen süreçler
09:08 Gabar'da orman kıyımının yeni görüntüleri
09:07 Semt pazarındaki yurttaşlar: Çözüm Öcalan’ın çağrısında
09:06 Dicle Anter: Sırrı gerçeklerle yüzleşilmesi için savaştı
09:05 Antalya'daki cezaevlerinde 90 hasta tutsak var: Serbest bırakılmalılar
09:04 Şirnex’te öldüren sağlık hizmeti: Ekipman ve doktor yok
09:03 Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali: Dayanışma güçlendiriyor
09:02 Tutsak yakınları: Gözümüz televizyonda büyük barışı bekliyoruz
09:01 ‘Umut hakkı düzenlemesi tartışmasız atılması gereken adımdır’
09:00 09 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:30 31 yıl sonra memleketinde coşkulu karşılama
08/05/2025
23:44 ‘Suriye’de 5 ayda 5 bin 500 sivil öldürüldü’
22:48 SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu
22:07 Birçok kentte Abdullah Öcalan posterleri asıldı
21:34 Êlih’te kadınlar buluştu: Kayyım zihniyetine karşı dayanışacağız
21:22 Wan’da Kürt Dili Bayramı şöleni
21:08 Yeni Papa Robert Francis Prevost oldu: Barış sizinle olsun
21:02 Federe Kürdistan’da yaşamını yitiren Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret
20:57 Sırrı Süreyya Önder anısına Beynelmilel gösterimi