HDK Eşsözcüsü Çiçek: Hedefimiz Demokratik Cumhuriyet’tir

img

İSTANBUL - HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, Demokratik Cumhuriyeti hedeflediklerini belirterek, “Bu yüzyılı kazanmak istiyoruz. Kazanmak içinde büyük düşünmek, büyük kurmak ve büyük başarmak zorundayız” dedi. 

2021 yılı ekonomik, siyasal ve toplumsal açıdan yaşanan çoklu krizlerin derinleştiği bir yıl olurken, siyasal ve toplumsal muhalefet de bu krizlere karşı çıkış yolu aradı. İç ve dış siyasetteki çöküş, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması, yargının taraflılığı, devlet bağlantılı çete liderlerinin ifşaatları ile ortaya çıkan yolsuzluk, suikast gibi devlet eliyle işlenmiş suçlar, yıl boyunca en çok konuşulan gündemler oldu. Tüm bunlar yaşanırken, ülkenin en temel ve yakıcı sorunu olan Kürt sorununa dair yürütülen savaş politikaları ile Türkiye halkları derin bir ekonomik krize sürüklendi.
 
Krizleri derinleştirerek artık rıza üretemeyen “Cumhur İttifakı” için 2021 çöküş yılına sahne olurken, krizlerin derinleşmesinin temel sebeplerinden biri olan Kürt sorununa operasyonel “çözüm” ile geleneksel bir refleks gösteren “Millet İttifakı” ise alternatif yönetim olma iddiasından uzak kaldı. 2021 yılı başta Kürtler olmak üzere kadınlar, gençler ve direnen diğer kesimlerin sokağa taşan mücadelesine sahne oldu. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, Türkiye’nin mevcut halini “ölüm ve doğum” arasında bir yer olarak tanımladı. Çiçek, “Aslında baktığımızda eski can çekişiyor, ama ölmüyor. Yeni doğmak istiyor ama doğmuyor. Ölmeyen ve doğmayan bir aralıktayız” dedi.
 
HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, 2021 yılında yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler ile yeni döneme dair sorularımızı yanıtladı. 
 
 
 Türkiye’de uzun süredir gerek ekonomik gerek siyasal ve toplumsal alanda olmak üzere çoklu bir kriz hali yaşanıyor. Yaşanan bu krizlerin ana kaynağı nedir?
 
 
 Üçüncü Yol’a duyarlı olmayan, demokrasi, özgürlük ve eşitliğe duyarlı olmayan, başta Kürt meselesi olmak üzere, Alevilerin, işçilerin, kadınların sorunlarına gerçekten köklü demokratik ve eşitlik temelinde çözüm aramayan her yaklaşım, kendisini iktidar da yapsa yeni krizlerin müsebbibi olarak tarihe adlarını yazacak. 
 
Mevcut kriz olarak adlandırılan meselenin ekonomik yönü ön plana çıksa da şunu net ifade etmek gerekir. Türkiye’de kuruluşundan bu yana yani yaklaşık yüzyıllık bir siyasal kriz hali mevcut. Sistemin bu topraklardaki kültürel gerçekliğe, coğrafyanın kendi hakikatine uygun bir şeklide kurulamamasından kaynaklı, kendisini sürekli tekrar eden bir kriz hali var. Ancak AKP dönemine has okumalar da yapmak zorundayız. AKP bu krizli halin eleştirisi üzerinden kendisini iktidar yaptıktan sonra, bu krizli hale başka krizli yaklaşımlar ekledi. Tek adam diktatörlüğü dediğimiz, dinci-İslamcı rejimi inşa dediğimiz gerçekliklerle karşı karşıya kaldık. Bu gidişata karşı çıkan, bunu doğru bulmayan her güç veya toplumsal kesim kendi isyanını, kendi direnişini, kendi mücadelesini örgütlemeye çalıştı. Aslında bu mücadele hali bile krizi canlı tutan bir şey ama dediğimiz gibi 20 yıllık AKP dönemi çok özel bir döneme tekabül ediyor. Hem Türkiye’deki sermayenin el değiştirmesi boyutuyla hem neo-liberal politikalarla uyum derecesinin bu kadar üst düzeye çıkması hem de içe dönük baskıcı ve faşizan uygulamaların bu kadar derinleştirilmesi boyutuyla, AKP dönemini özel okumak, özel tanımlamak ve bu özel tanımlamalar üzerine mücadele araçlarını ortaya çıkarmak gerekiyor.
 
Toplumsal demokratik dönüşümü ıskalayan her yaklaşım, krizin de sorumlusu olacaktır. Bugün aslında bizim HDK ve HDP olarak ele aldığımız Üçüncü Yol’a duyarlı olmayan, demokrasi, özgürlük ve eşitliğe duyarlı olmayan, bunun toplumsal örgüsüne kafa yormayan, başta Kürt meselesi olmak üzere, Alevilerin, işçilerin, kadınların sorunlarına gerçekten köklü demokratik ve eşitlik temelinde çözüm aramayan her yaklaşım, kendisini iktidar da yapsa yeni krizlerin müsebbibi olarak tarihe adlarını yazacak.
                                   
 Egemen iki siyaset anlayışına karşı Üçüncü Yol’u alternatif olarak sunuyorsunuz. Tarifler misiniz Üçüncü Yol’u?
 
Üçüncü Yol sadece Türkiye için değil, Ortadoğu ve dünya için de  tek seçenek. Çünkü sonuç itibariyle HDK ve HDP’nin bir çağ okuması var. Küresel kapitalizmi değerlendirirken, onun krizli halini ele alırken, tespit ederken, buradan çıkışın yollarını da tartışıyoruz. Türkiye’deki krizin bir boyutu da küresel kapitalizmin kendi içinde yaşadığı krizdir. Artık Türkiye halkları değil, dünya halkları kapitalizmin tel tel döküldüğünü görüyor. Türkiye ve dünyada hem yerel mücadelelerin hem de küresel mücadelelerin iç içe geçtiği 21’inci yüzyılın yeni mücadele araçlarını, formlarını, mekanizmalarını, kapasitelerini yaratmak zorundayız. Çünkü Türkiye’de yürüttüğümüz mücadele ile kapitalizm ile yürüttüğümüz mücadele ile bağı kurmadan zaten yönünü de bulamıyor.
 
Neo-Liberalizm dediğimiz ve insan, doğa, emeğin, kadınların aleyhine atılan her adımın küresel kapitalizm ile ilişkisi, onların şirketler gibi yürütülen, yönetilen ulus-devletler ilişkisi ve onların birbiriyle olan bağı doğrudan  buradan alakalıdır. AKP, Erdoğan eğer bu gün kendi çiftliği, şirketi gibi ülkeyi yönetiyorsa, bu sadece Türkiye’ye has bir durum değildir. Bütün devletler şu anda şirket gibi yönetiliyor.
 
Türkiye özelinde Üçüncü Yol’u daha somutlaştırabilir misiniz?
 
Türkiye’de yüzyıllık hikaye halklara hep şunu dayattı; bir Kemalizm olarak kendini tanımlayan yani beyaz Türkçü olarak ifade ettiğimiz bir hegemonik anlayış var. Bir de bunun karşısında Yeşil Türkçülük olarak ifade ettiğimiz bir siyasal dinciliği hedefleyen bir hegemonya var. Dikkat edecek olursak Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi, halkların bu iki hegemonya ile olan savaşın tarihidir. Biz halklar genelde bu iki hegemonyaya muhtaç bırakılmaya çalışıldık. Ancak biz başka bir yolun olduğunu söylüyoruz. Bu iki iktidarcı anlayış dışında daha özgürlükçü, eşitlikçi bir yol var. O da halkların kendi yolu. Halkların kendi gerçeklikleri var. Bu gerçeklikleri politik bir form içinde, bir güncel ihtiyaçlar manzumesi içerisinde gerçekten bir örgütsel, ideolojik  politik mücadele  gücü haline getirmek zorundayız. Üçüncü Yol dediğimiz genel olarak bu. Ancak sadece bu genel okumalarla yetinemeyiz. Özel durumlar da var.
 
Güncel mücadele yürütenler olarak daha somut ifadelere kavuşturmamız gerekiyor. O da şu; AKP-MHP faşizminden kurtulmanın tek yolu Üçüncü Yol’u toplumsallaştırmaktır. Güncel olarak karşımızda iki seçenek var. Ya faşizme teslim olacaksın ya da restorasyonculara payanda olacaksın.
 
Restorasyonculardan kast ettiğiniz kimler?
 
CHP’nin de başını çektiği, AKP’ye muhalif olarak gözüken ancak ideolojik kodlar bağlamında, resmi dünyalar bağlamında çok da ondan farklılaşmayan, halkların, emekçilerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin öz sorunlarına çok köklü yoğunlaşmayan, daha çok sistem siyasetinin pragmatizmi içinde sunmaya çalışan ama biliyoruz ki, iktidar olduğunda belki de en az şimdiki iktidarlar kadar da saldırmaya, sınıfsal, ideolojik olarak ant içmiş kesimlerden bahsediyoruz.
 
Üçüncü Yol’u gerçekten güncel politik, toplumsal bir mücadele hattı olarak örgütlemek gerekiyor. Seçimleri de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Demokrasi İttifakı da yani Üçüncü İttifak son dönemlerde tartışılan meselede biraz seçim bağlamında ortaya çıktı. Yani bu nefes alamaz hali gerçekten hafifletecek her türlü taktiksel hamleyi atabiliriz ama eğer stratejik yaklaşımlarımız taktiksel hamlelere kurban giderse, aslında biz restorasyonun inşacıları olacağız.
 
Seçimler demişken… Erken veya zamanında seçim tartışmaları gölgesinde ittifak arayışları/tartışmaları da güncelliğini koruyor. Sizin de Demokrasi İttifakı çağrınız var. Ama muhalefet kanadında da ittifak arayışları parçalı durumda. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu arayışları?
 
 Üçüncü Yol  hakikat yoludur. Bunu kadınlar, Aleviler, emekçiler için de söylemek zorundayız. Bu sorunlara gerçek yaklaşmayan her siyasal irade tasfiye olacak.
 
Güncel sistem siyasetinin, iktidar siyasetinin sığ sularında yüzen her yaklaşım aslında tarihi tekrar ettirecek. Ve biz başka bir baskı mekanizmasını tekrar üstümüzde tutmak için bu mücadeleleri yürütmüyoruz. Ve bu bedelleri ödemiyoruz. Eğer Üçüncü İttifak elzem ise bunu önüne koyan her toplumsal kesim şunu söylemek, yapmak zorunda; Kürt halkı kendisini hangi değerler üzerinden tarifliyor?  Kürt halkının değerlerini inkar ederseniz, on binlerce insanı birleştiren ruhu, ortaya çıkan siyasal değerleri ve 40-45 yıldır yürütülen Kürt özgürlük hareketinin kendi siyasal değerlerini, onun halkla buluşan değerlerini, kendi öz değerlerini görmezden gelirseniz, hiçbir demokratik rejim inşa edemezsiniz.
 
Kürtler, on binlerce evladını özgürlük yolunda toprağa verdi. Bu nasıl ele alınacak? İki kutba ve kendini solda görenlere sesleniyoruz; Kürt halkının bu kadar politikleşen bilinç düzeyi nasıl oluşturuldu? Bunu sadece “terörist” olarak mı yaftalayacaksınız? Ya da görmezden gelerek mi Kürtlerle yürümeye çalışacaksınız? Hayır, o tokadı yiyeceksiniz. O yüzden Üçüncü Yol  hakikat yoludur. Bunu kadınlar, Aleviler, emekçiler için de söylemek zorundayız.  Bu sorunlara gerçek yaklaşmayan her siyasal irade tasfiye olacak. Dün olduğu gibi bu gün de yarın da tasfiye olacak. 
 
 2021 yılında iktidarın “gidiciliği” görüşü ağır bastı. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? İktidar gidici mi, eğer gidici ise onun gidişini hızlandıran ne oldu?
 
AKP iktidarı da gidici ve gidecek. Bu konuda sarsılmaz bir inancımız var. Ama iktidarları devirmenin, göndermenin yollarını daha somut ve acil tartışmak zorundayız. Şu anda toplam muhalefete baktığımızda AKP’nin söylem ve icraatları karşısında kendisini konumlandırmış. Yani bir refleks, bir tepki muhalefeti kendisini örgütlemiş. Ama bir kurucu, inşacı, toplumcu motivasyonla hareket etme kabiliyeti göstermeyen bir toplumsal muhalefet gerçekliği ile karşı karşıyayız. Yani AKP’ye teslim olmama hali tek başına yeten bir durum değil. AKP gerçekten yenilgiye uğratılacaksa, nasıl ki AKP sadece seçim üzerinden kendi mücadelesini örgütlemiyorsa, yürütmüyorsa bütün olanaklarını seferber etmişse, biz de sadece AKP’yi gönderme yollunun seçim olmadığını bilmek zorundayız.  
 
 O zaman “Sandık kurulsun zaten gidecek” stratejisi doğru bir strateji değil…
 
AKP karşıtlığı çok ciddi anlamda toplumsal güç kazandı. Bizim AKP’yi kalıcı olarak ve zihniyetini göndermemiz lazım. Toplumu her açından yozlaştıran bu anlayışın toplumsal zeminde, bütün bölgelerde, halkın kalbinde kalıcı yenilmesinin yollarını aramalıyız. 
 
Eksik bir strateji. Eğer faşizm okuması yapıyorsak, o zaman aymazlıktan her birimizin vazgeçmesi lazım. Elbette demokratik sistemde, işleyişte ısrar edeceğiz. Bunun her türlü imkan ve olanağını zorlayacağız. Temennimiz odur ki, bu ceberut iktidar, bu baskıcı iktidar, bu faşist iktidar, seçimle gitsin. Ama seçimle gitmek istememesinin bir ton işareti var artık. O zaman şöyle yapmamız gerekiyor; evet, gidecek ama salt seçim mücadelesi üzerinden gitmeyecek.
 
AKP karşıtlığı çok ciddi anlamda toplumsal güç kazandı. Bizim AKP’yi kalıcı olarak ve zihniyetini göndermemiz lazım. Toplumu her açından yozlaştıran bu anlayışın toplumsal zeminde, bütün bölgelerde, halkın kalbinde kalıcı yenilmesinin yollarını aramalıyız. 
 
 Ekonomideki kurumsal politikalardaki çöküşü aşan, topluma sirayet eden bir çöküş var. Toplumda geniş bir itiraz var ancak dönem dönem refleks olarak açığa çıktığı zaman çabuk sönümlendiğini görüyoruz. “Geçinemiyoruz” eylemlerinde olduğu gibi. Nedenini nasıl yorumluyorsunuz?
 
Türkiye’nin birçok yerinde farklı kesimler itirazlarını dile getiriyor. Bu git gide de artacaktır. Daha örgütlü bir şekle dönüşeceğine de eminiz. Mevcut iktidarın rıza üretme kapasitesi çok azalmaya başladı. Aslında baktığımızda eski can çekişiyor, ama ölmüyor. Yeni doğmak istiyor ama doğmuyor. Ölmeyen ve doğmayan bir aralıktayız. Eski yıpranıyor, can çekişiyor ama tam olarak ölmüyor. Yeni de aslında kendini zorluyor, doğmak istiyor ama doğmuyor. Türkiye’nin durumu böyle özetlenebilir. Ölümle doğum arasında bir git gel yaşıyor. Biz doğumu arzu ediyoruz.
 
Burada doğumu kimin yaptıracağı sorusu karşımıza çıkıyor. Toplumsal muhalefete yön verecek “bir öncü” sorunu var mı?
 
Mevcut siyasal formlarımız bu öncülüğe yetmiyor. Bunu kabul etmek zorundayız. Sadece kendi siyaset tarzımızla AKP’yi sıkıştırmıyoruz, AKP kendi hatalarıyla kendini sıkıştırıyor. Toplumsal muhalefetin, sosyalistlerin, Kürtlerin, kadınların, emekçilerin, ekolojistlerin yeni şeyleri tartışması lazım. Eğer doğum yeni bir şey ise o doğumu gerçekleştirecek yenilikleri bizim bulmamız lazım. 
 
Bu yenilikleri bulma konusundaki öneriniz nedir?
 
Bu kadar birleşmekten, ittifaktan bahsedip de hala parçalı olan “küçük olsun benim olsun” mantığı ile yetinen anlayış yeniyi yaratmayacak. Yeni sürecin, öznesi veya öncüsü olmayacak. Kendisini toplumsallaştırma iddiasına kavuşturmamış, yani ufkunu ve politik tahayyülünü ve hedeflerini bir toplumsal hak mücadelesi bağlamında söz düzeyinde değil, pratik düzeyde ele almamış anlayış yeniyi yaratamayacak. 
 
Ne zaman o bayrağımızı halklarla birlikte sokaklarda dalgalandırdık, senin benim kavgası yapmaktan çıkardık, o zaman faşizm gerçekten kaybedecek. O zaman gerçekten Demokratik Cumhuriyet seçeneği restorasyoncular karşısında oluşacak.
 
Peki pratikte yan yana gelmenin önünde ne tür engeller var? 
 
Türkiye’de bir araya gelme sorunu var.  Partimizin son deklarasyonunda (HDP deklarasyonu) sadece ilkeler yoktu. Aynı zamanda yan yana gelme çağrısı vardı. Toplumsal birliktelik zeminlerinden en önemli yerlerden biriyiz. Ama şunu cesurca kendimize sormak zorundayız; bu kadar birlik fikriyatı etrafında örgütlenmiş yapılar olarak, yeni dönemin rolünü mevcut halimizle oynayamayız. 
 
Her bileşen, her birey, her örgütlü kesim, dönemin öncelikleri üzerinden ihtiyaçları düzeyinde yan yana gelmek zorunda. Senin benim bayrağımdan vazgeçip ortak bayrağımızı yükseltmenin koşullarını yaratmak zorunda. Ne zaman o bayrağımızı halklarla birlikte sokaklarda dalgalandırdık, senin benim kavgası yapmaktan çıkardık, o zaman faşizm gerçekten kaybedecek. O zaman gerçekten Demokratik Cumhuriyet seçeneği restorasyoncular karşısında oluşacak. Aynı zamanda bu doğum süreci bizler için tarihsel öz eleştiri süreci olmak zorunda.
 
Tüm yaşanan bu krizler ve krizlere çözüm arayışlarının arandığı bu süreci HDK nasıl karşıladı?
 
HDK bir toplumsal mücadele için kendini örgütlemek zorunda. Yoksa sadece sloganlarla, lanetlemekle faşizm gitmiyor. Bu yılda hem taktik hem de stratejik olarak birçok deneyim elde ettik. Bu gelecek yılda da belki bunu daha kapsamlı hale getirebiliriz. Gerçekten en geniş, toplumsal ittifaklar nasıl yaratılır? Bunun izini sürmek zorundayız. ‘Evet geliyor, gelmekte olan’ diyoruz. Bu krizli ortamı fırsata çevirebiliriz. Kazanma ve kaybetme olasılıklarının içi içe geçtiği bir yıl bizler açısından.
 
2021 nasıl başladı? Boğaziçi öğrencilerinin eylemleri ile başladı. Çok ciddi anlamda yeni Gezi’nin işaretlerini verdi. AKP en çok da ondan korktu. Meşru ve haklı zeminde duran her şey yürür, büyür ve taraftar toplar. İşin asıl sahipleri kimlerdi?  Boğaziçi’nin bu kadar toplumsallaşmanın, taraftar toplamasının, etkili olmasının en önemli nedeni üniversitenin asıl sahipleri olan öğrencilerin bu işe itiraz etmesiydi. Bu aynı zamanda 21’nci yüzyılın mücadele biçimleri, formları için de bize işaretler veriyor. Demek ki öncülük meselesi sadece bizim okumalarımız üzerinden olmuyor. Bir başka şey mesela Garê operasyonu. İlk defa muhalefet iktidarın arkasına Yeni Kapı ruhu ile dizilmedi. Bir oyun bozdu. Ama burada HDP’nin varlığı, bu oyun bozma üzerine çok etki etti. Bizim varlığımız çok etkiliydi.
 
 Önümüzdeki döneme dair öngörüleriniz nedir?
 
Önümüzdeki dönem çok daha yakıcı olacak. Ya kazanacağız, ya kaybedeceğiz. Bizdeki her örgütsel zafiyet Türkiye halklarına on yıllarca kaybettirebilir. Bunun ciddiyetiyle hareket etmek zorundayız. Mesela AKP’nin tek umudu Kürt hareketinin fiziksel tasfiyesi üzerinden, Türkiye halklarının rızasını tekrar toplamak. Başka hiçbir şey kalmadı. Bakın Garê onunla ilgiliydi. Güney Kürdistan işgali, olası Rojava işgali hep bunlarla ilgili. Şengal’deki suikastler bunlarla ilgili. 
 
Türk solu, sosyalist hareket, CHP’si, İYİ partisi ne diyor buna? Kürt hareketine mesafelisin onu anladım. Kürt  halkına bu mesafe neden? Bu kadar kader tayin edici bir meseleye en az iktidar kadar ilgisiz davranma, üç maymunu oynamak tartışmaya açık bir şey.      
 
Sizin deyiminizle kader tayin edici Kürt meselesine ilişkin CHP ve İYİ Parti “üç maymunu” oynuyor. Yüzyıllık tarihsel Kürt meselesine dair siyasi programlarında en azından şu aşamada bu gerçekliği kabul eden bir yerden çözüm yok. Aksine yüzeysel bir yaklaşım söz konusu. Sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir muhalefet yeterli mi?
 
Erdoğan’ın kaybetmesi için hem taktiksel hem de stratejik olarak her şeyi yapacağız. Ortaya çıkacak durumu en fazla biz değerlendirmek zorundayız. Bu işi en çok toplumsallaştırmak zorunda olan biziz.
 
En son seçimlerde de sürekli bunu söyledik. Her hangi bir gücü, partiyi desteklemiyoruz. Biz yedek lastik değiliz.  Bu işin en çok bedelini ödeyen kurucuyuz. En fazla direnenler olarak kendimize bu hastalığı yapamayız. Erdoğan’ın kaybetmesi için hem taktiksel hem de stratejik olarak her şeyi yapacağız. Ortaya çıkacak durumu en fazla biz değerlendirmek zorundayız. Bu işi en çok toplumsallaştırmak zorunda olan biziz. Kılıçdaroğlu’nun “Kandili yerle bir edeceğim” söylemi, AKP ve Erdoğan’a karşı milliyetçilik yarıştırması olarak ilk tahlili yapabiliriz. Sadece milliyetçi muhafazakar seçmeni yanına çekmek için Kürt halkının, emekçi halkların öz değerlerine hakaret etmesi bir çelişki değildir. Bir sınıfsal uzlaşmadır. Bir ideolojik ısrardır. O yüzden taktik diyoruz. Erdoğan’ın kaybetmesi bizler için bir taktiktir. Ama stratejik olarak değerlendirirsek Kılıçdaroğlu’nun ya da CHP’nin içine düştüğü durum bir çelişki değildir. Bir egemenlik söylemidir. ‘Ben Kürdün dünyasını tanımıyorum’ demektir.
 
Şenyaşar Ailesini ziyaret ediyorlar. Peki sormak istiyorum; aileden iki kişinin katledilmesinin AKP’ler açısından motivasyonu neydi? ‘Bunlar teröristir’ diyorlar. HDP üzerinden mi terörizm tanımlaması yaptılar acaba. O insanları vahşice katledenler HDP’li diye katletmediler. Kürt özgürlük hareketinin sempazitanı, taraftarı olduğu için katledildiler. Peki onun arkasındaki gerçeği Kılıçdaroğlu görüyor mu, görmek istiyor mu? Hayır, görmeyecek. Biz onun arkasındaki gerçeğiz zaten.
 
Kürt halkının özgürlük mücadelesi bir gerçek, hakikat. On binlerce insan öldü yani. Sadece bir taratan ölmedi, her taraftan öldü. Bu mesele övgü ve sövgü aralığından çıkarılmadığı sürece çözemezsiniz. Çözemediğiniz sürece de Cumhuriyet de hep krizde olacak. Yüzyıllık krizin sebebi o zaten. Övecek miyiz sövecek miyiz dayatılan o. Bunlardan seçim yapmak zorunda değilsiniz. Hakikatin teslimini yapın yeter.
 
Tam da muhalefeti eleştirdiğiniz yerden bakarsak, bu halin yaratacağı riskler nelerdir?
 
Mevcut hal bizler açısından riskleri olan bir hal. HDP de kendisini büyütüyor. Bir büyüme sürecindeyiz. Bu büyüme ve AKP’yi bitirme süreci Türkiye’deki toplumsal hakikatlerin inkarına ya da lümpenliğine dayanmamalı. Mesela son dönemde CHP’nin AKP’yi en çok sıkıştırdığı yer neresi? İmralı. Seçim sürecinde Öcalan’ın mektubuna sarıldınız diyerek, AKP’yi köşeye sıkıştırmak için Kürt halkının siyasal değerleriyle oynanıyor. Bizim yetmez hallerimiz bazen buna zemin sunabiliyor. 
 
Çok basit AKP kaybedecek. Ama AKP kaybederken, siz İmralı gerçeğini, Sayın Öcalan’ın Kürt halkını içerisindeki etkisini, değerini, onun politik açılım ve önermelerini barışa dair gerçekten en güçlü aktör olma gerçeğini en reel en aklı selim öneriler sunan gerçekliğini inkar ettikçe, siz Kürt meselesini başka bahara bırakacaksınız. Kuru kuruya AKP karşıtlığı bizler ve başka muhalif yapılar açısından da AKP kaybetse de, AKP’ye benzer bir rejimin inşa edilmesi demektir. 
 
 Bunun olmaması için ne yapılması gerekiyor? 
 
Asıl öznelerin devreye sokulması, girmesi gerekiyor. Türkiye’de Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sunisiyle, kadın, erkek, gençlik bütün halklar ve yaşam üretenlerdir. Özne kitlelerdir. Özne haklardır. Halkların bu duruma müdahale etmesinin yolunu açacak olan bizleriz. Öncülüğü kendimiz ile başlatıp, kendimiz ile bitirir sek yanılırız. Halkın devreye girdiği her yerde umut daha canlı kılıyor. Umudu canlı tutmak için halkların sahneye çıkması lazım. Sokak mücadelesinin yol ve yöntemlerini araştırmamız lazım.
 
2022 yılına dair temenniniz nedir ve HDK olarak yeni dönemi nasıl karşılayacaksınız?
 
 Cumhuriyetin yüzüncü yıllına bir kala ve ikinci yüzyıla girerken, Türkiye’yi demokratikleştirmek, Demokratik Cumhuriyet seçeneğini gerçekten hayata geçirmek bizler için en büyük hedef olmak zorunda.
 
Cumhuriyetin yüzüncü yıllına bir kala ve ikinci yüzyıla girerken, Türkiye’yi demokratikleştirmek, Demokratik Cumhuriyet seçeneğini gerçekten hayata geçirmek bizler için en büyük hedef olmak zorunda. Bizim mücadelemiz yüzyıllık mücadeleyi kazanma ve kaybetmek üzerine. Ve biz bu yüzyılı kazanmak istiyoruz. Kazanmak içinde büyük düşünmek, büyük kurmak ve büyük başarmak zorundayız. Büyük başaracağız. Çağrımız şu; büyük düşünelim, büyük kuralım, büyük başaralım. Büyük başarma için de büyük yan yanalar kurmak zorundayız. Faşizme değil birbirimize taviz verelim. Bunun yarısını birbirimize versek, yolumuz çok açık. 
 
MA / Diren Yurtsever - Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

19:09 Lazkiye’de sokağa çıkma yasağı
19:05 Yargıtay, Nuriye Gülmen'e verilen cezayı bozdu
18:31 Colemêrg’te şüpheli kadın ölümü
18:06 İstanbul’da bir erkek, kız çocuğuna ateş açtı
17:59 İşçilerin direnişi 154’üncü gününde
17:43 Gazeteci Aykol’un tedavisi antiboyitiklerle devam ediyor
17:41 Amed, Mêrdîn ve Şirnex’te uçuşlar iptal
17:24 MA-TUHAYDER tutsaklara yılbaşı kartı gönderdi
17:22 ABD’den Venezuela’ya ilk saldırı
17:20 Amed’de eğitime kar engeli
17:18 Aybeniz Top’u katleden faile ağırlaştırmış müebbet
17:11 ÖHD raporu: Cezaevlerinde işkence iddiaları artıyor
16:34 Geçiş hükümeti güçleri Tişrîn Barajı çevresini bombaladı
16:30 Tecavüz faili korucunun tutuklanması talebine yine ret
16:20 İran bir ayda en az 96 tutsağı idam etti
16:14 Suriye’deki Alevi halkıyla dayanışma çağrısı
16:10 Sokak sokak ‘Umut ve Özgürlük’ mitingine çağrı YENİLENDİ
15:55 Ambargo nedeniyle Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’de eğitime ara verildi
15:17 Ankara'da birçok sokak ve cadde trafiğe kapatılacak
14:45 Amedspor Tarkan Serbest'i renklerine bağladı
14:43 Halkevleri'nden TÜİK protestosu
14:37 Tutsaklara yeni yıl kartları gönderildi: Özgürlüğe vesile olsun
14:27 Şiddete karşı meşru müdafaaya ceza talebi
13:31 İran’da esnafların eylemine öğrenciler de dahil oldu
13:17 Suriye’de saldırılar devam ediyor
13:05 Mahkemeden CHP İstanbul Kongresi kararı
12:19 Savcı da avukatlar da Ayşe Gökkan'ın tahliyesini istedi, mahkeme reddetti
12:12 Kürt Dil Kurumları'ndan 'Umut ve Özgürlük' mitingine katılım çağrısı GÜNCELLENİYOR
11:45 Sigaraya 'yeni yıl' zammı
11:37 AYM, 'tek zarfta birden fazla mektup' engelini haklı buldu
11:27 TÜİK işgücü istatistikleri açıklandı: İşsizlik yükselirken çalışma süreleri arttı
10:54 Abdullah Öcalan'dan Türkiye'ye Suriye çağrısı: Kolaylaştırıcı ve yapıcı rol üstlenin
10:45 'Özgürlük yasaları pazarlık ya da jest aracı değildir'
09:58 HTŞ, son bir yılda binlerce Alevi'yi katletti
09:42 Rüya Kurtuluş: 2026 kadınlar için mücadele yılı olacak
09:26 Ankara ve İstanbul'da DAİŞ operasyonu
09:23 İmralı Heyeti üyesi Erol: ‘Barış Yasası’ yeni bir Türk-Kürt yüzyılının önünü açacak
09:17 Bayındır: Öcalan, çağrısıyla 1 yıla bir tarihi sığdırdı
09:08 Endemik tür zengini Zap, HES ve kum ocakları tehdidi altında
09:07 2025'te siyasetin gündemine 'süreç' damgasını vurdu
09:00 30 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:59 Yenişafak'tan saldırıya kılıf
08:49 İzBB eski Başkanı Soyer tutuklandı
29/12/2025
23:39 Lazkiye’de Alevilere saldırılar devam ediyor
23:14 Bursa'da iş cinayeti
23:12 Trump’tan Türkiye'nin Gazze’ye asker göndermesine 'iyi' yorumu
22:45 10 yılda yalnızca 4 akademisyen göreve iade edildi!
21:25 Riha ve Dîlok’ta 4 Ocak mitingi çalışmaları sürüyor
20:48 Denizli'de kadınlardan eylem: Direneceğiz
20:34 Abdullah Öcalan’ın yeni yıl mesajı yayınlanacak
19:50 8 kentte kar tatili
19:40 Avukattan çocuğa darp, aileye ‘istihbarat' tehdidi
19:32 Şam’a bağlı güçler Tişrîn Barajı’na saldırdı
19:30 Koma Amed'in Ankara konserinin bilet satışı başladı
19:21 Ukrayna’dan Putin’in konutuna saldırı
18:46 Hamas Ebu Ubeyde’nin öldüğünü doğruladı
18:43 Gazze’de soğuktan 25 kişi yaşamını yitirdi
18:41 Herran'da 3 çocuğun cenazesine ulaşıldı
18:00 Zelenski: 50 yıllık güvenlik istiyoruz
17:57 Mêrdîn ve Mersin'de 'Umut ve Özgürlük' mitingine katılım çağrısı
17:56 Gazeteci Aykol 14 Ekim'den bu yana yoğun bakımda
17:50 Çin’den Tayvan çevresinde tatbikat: Tayvan Ordusu alarmda
17:47 Manisa'da bir kadın katledildi
17:27 Kar yağışına rağmen 4 Ocak çağrısı: Sessiz kalırsak özgürlük gecikir
17:19 Gazeteci Altaylı hakkında tahliye kararı
17:14 Elif Kumal’dan 2 gündür haber yok
16:58 Emekliler 'insanca yaşam' talebiyle yürüdü
16:54 3 kentte tutsaklara yeni yıl kartı gönderildi
16:46 Yalova’da çatışma: 3 polis ve 6 DAİŞ’li yaşamını yitirdi, 9 yaralı
16:25 Colemêrg-Şirnex Karayolu ulaşıma kapandı
16:18 5 yıl sonra karın düştüğü Cizîr'den kareler
16:17 Wan’da cadde ve sokakları halk temizledi
16:03 Cizîr'den 'Umut ve Özgürlük" mitingi çağrısı
15:50 Sulama kanalına düşen araçta 4 kişi kayboldu
15:43 Narin Güran davası: Yargıtay anne, ağabey ve amcanın cezasını onadı
15:19 Tahran'daki eylemlere saldırı: Çok sayıda gözaltı
15:12 Bakırhan: DAİŞ’e karşı ortak tutum sergilenmeli
15:01 Free Web Turkey 2025 İnternet Raporu: Kürt basını hedefte
14:59 Devlet hastanesinde güvenlikten saldırı iddiası: Gözümü kaybedebilirdim
14:55 Kürdistan kara teslim: 502 köy yolu ulaşıma kapandı
14:53 SAMER’den rapor: Amed’de uyuşturucu kullanım yaşı 5-11’e düştü
14:30 Serhatlı seçilmişlerden miting çağrısı: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü şarttır
14:08 Selçuk Kozağaçlı’nın durumuna ilişkin açıklama
14:01 Karayollarının işini de belediye yaptı: Yollar temizlendi
13:45 Mêrdîn ve Şirnex’te yollar kapandı: Öğrenciler mahsur kaldı
13:33 İran’da ekonomik kriz: Halk sokağa çıktı
12:28 DAİŞ operasyonunda 3 polis yaşamını yitirdi
11:45 Amed BB Kadın Politikaları Daire Başkanlığı faaliyet raporunu açıkladı
11:43 Amed’de eğitime ara verildi
11:22 Suriye Êzidîler Birliği, Alevilere yönelik saldırıları kınadı
11:06 Yolava’daki DAİŞ operasyonuna yayın yasağı
10:46 Tarihi surlarda kartpostallık görüntüler
10:43 Özerk Yönetim ile Şam görüşmesi ertelendi
10:01 Dêrsim'de tamamlanan GES mühürlendi, köylüler projenin iptalini istedi
09:26 Abdullah Öcalan'ın avukatı: Çözümün aktörlerinin önü açılmalı
09:23 Karakuş: Pozitif entegrasyon özyönetim ve konfederal yapılara açıktır
09:22 İklim krizini yaratanların zirvesine karşı halk zirvesi düzenlenecek
09:20 Rosa Kadın Derneği 8 yaşında: Tek hedef kadınlara ulaşmak
09:19 Rojhilatlı avukatın ölümü: Dosyada görüntülerin saklanması cinayet ihtimalini güçlendiriyor
09:13 ‘Failler cezasız kaldıkça hiçbir kadın güvende değil’
09:10 Canpolat: Süreç cezaevlerine uğramadı, tam tersini yaşıyoruz
09:07 Sağlıkta 2025: Sorunlar daha da derinleşti
09:00 29 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:41 Mêrdîn beyaza büründü
08:17 Yalova'da DAİŞ operasyonu: 7 polis yaralandı, çatışma sürüyor
07:50 Amed’de ilk karla kent beyaza büründü
28/12/2025
23:47 38 siyasi parti ve örgütten Geçiş Hükümeti’nin saldırılarına tepki
23:42 Trump, Zelenski ile görüştü
23:32 Bedlîs'te dengbêj gecesi
23:00 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Demokratik Suriye eşit yurttaşlıkla mümkün”
22:17 PCCWS: Suriye’de yurttaşlara ateş açıldı, uluslararası koruma şart
22:12 Cezaevinden tahliye edilen Okan Gür, bir kadını katletti
21:32 Libya heyetini taşıyan jetin olay yeri incelemesi tamamlandı
21:29 Amedspor maçında Leyla Zana sloganları durmadı
21:12 Pirsûs'ta Noel kutlaması
19:26 Mêrdîn’de ev ev, sokak sokak ‘Umut ve Özgürlük’ çağrısı
19:12 Özerk Yönetim saldırıları kınadı: Sorumlu Geçiş Hükümeti'dir
18:52 Suriye Alevi Yüksek İslam Konseyi: Geçiş Hükümeti devleti temsil etmiyor
18:41 Suriye'de Alevilerin federalizm talebine saldırı: Ölü ve yaralılar var
18:12 Sırrı Süreyya Önder Barış Futbol Turnuvası: Herkesin değeriydi
18:02 4 Ocak mitingi için çalışmalar sürüyor
17:45 Gazeteci Aykol iki ayı aşkın süredir yoğun bakımda
17:24 Binlerce kişi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için yürüdü
17:18 DMS 1’nci Olağanüstü Kongresini gerçekleştirdi
17:01 Din alimleri yeni yönetimlerini belirledi
16:50 Kayyım, belediye taşınmazı satışını eleştiren eşbaşkana tazminat davası açtı
16:44 Demokratik Birlik İnisiyatifi Mersin'de iki aileyi barıştırdı
16:42 İstanbul’da Azize Kaplan için anma
16:19 İzmir'de bağımlılık ve fuhşa karşı yürüyüş
15:48 Dêrsim’de GES tepkisi: Doğanın sesine kulak verin
15:32 Amed’de taziyelere kitlesel ziyaret
15:32 İhlalleri anlatan tutsağa 'panik yaratma' iddiasından soruşturma
15:12 Amed’de ‘Edebiyat ve Toplum’ paneli
15:01 Roboskî anmaları: Sorumlular yargı önüne çıkarılsın
13:49 Tülay Hatimoğulları: Barışın yolu Roboskî’den geçer
Keskin Bayındır: Roboskî defteri kapanmayacak
13:22 Abdullah Öcalan: Gençliğin öncülük rolünü oynayacağına inanıyorum
13:03 Serhat'ta kar yağışı: 3 bin 46 yerleşim yeri ulaşıma kapandı
13:00 AKKAY-DER yeni yönetimini belirledi
12:48 İzmir'de tutsaklar Toprak ve Taş tahliye oldu
12:32 Roboskî'de 14'üncü yıl anması: Adalet çığlığımızı duyun
12:06 Rojhilat’ta iki kolber çığ altında kalarak yaşamını yitirdi
11:32 Esenyurt’taki kazada yaşamını yitirenlerin sayısı 5 oldu
10:04 Meteoroloji’den kuvvetli kar yağışı uyarısı
09:50 Kadınların 2025'teki mücadelesi Jin dergi kapağında
09:19 Onlarca çocuğun istismar edildiği Ensar Vakfı, ahlak dersi verecek
09:16 Pirsûs’ta belediye sokakları onarıyor DEDAŞ bozuyor
09:14 51 kilometrelik tarihi kanalın sadece 3 kilometresi sulamada kullanılabiliyor
09:09 4 Ocak mitingi için çağrı: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için alanda olalım
09:09 11’inci Yargı Paketi’ne tepki: Demokratik bir zihniyetin ürünü mü?
09:04 Elkê'de kar kalınlığı bir metreyi geçti