Mersin eski baro başkanı: Yasal düzenlemeler yapılmalı, somut adımlar atılmalı 2025-12-23 09:04:10 MERSİN - Mersin eski Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Kürt meselesinin çözümü için başlatılan süreç kapsamında yasal düzenlemelerin yapılıp bir an önce somut adımların atılması gerektiğini belirtti.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısıyla başlayan süreç devam ediyor. Süreç birçok kesim tarafından desteklenirken, yasal ve hukuki adımların bir an önce atılması çağrıları da yapılıyor.    Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni değerlendiren Mersin eski Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulundu.    Ülkenin 100 yıldır kangren olmuş bir Kürt meselesi olduğunu ve bu sorunun çözümünün de o kadar kolay olmadığını söyleyen Yeşilboğaz, siyasilerin beklentileri ve korkularının yanında siyasi hesaplar peşinde olduklarını ifade etti. Yeşilboğaz, “Kendi varlıklarını sürdürebilmeleri için açıkçası net davranmıyorlar. Şimdi burada amaç bir partinin, bir kesimin, bir iktidarın sürdürülmesi mi? Yoksa hakça, eşit, demokratik bir toplumun inşasına katkı sağlayıp bunu başarmış olarak tarihe geçmek mi? Bu ayrıma gitmeleri gerekiyor” dedi.    ‘HUKUK DEVLETİNDE YAŞAMAK İSTİYORUZ’   Yeşilboğaz, yüzyıllardır devam eden bu sorunun bütün kesimler tarafından ortak bir şekilde ele alınması gerektiğini belirterek, “Sorunun çözümü için karşıtlardan böyle bir teklifin gelmesi, karşıtların elini taşın altına koyması çok önemli. Çünkü en çok ayak direten ve toplumun hassasiyetiyle oynayan kesim MHP’ydi. AK Parti biraz daha nazlı davranıyor çünkü iktidarı kaybetmek istemiyor. Ama MHP’nin zaten iktidar olmak gibi bir kaygısı olmadığı için şu an böyle bir misyon üstlenmiş. Kötü mü? Kötü değil. Çünkü artık bu ülkede şehit cenazeleri istemiyoruz, gençlerin ölmesini istemiyoruz. Maddi, manevi, insan kaynaklarımız dâhil olmak üzere kaynaklarımızı bu ülkenin birlikte yaşaması için, daha refahın sağlandığı, daha toplumsal mutabakatın oluştuğu, huzur içerisinde demokratik bir hukuk devletinde yaşamak istiyoruz. AK Parti’nin daha samimi olup diğer partilerle bu süreci çok net bir şekilde görüşmesi gerekiyor. Amaçlarını, süreci çok iyi anlatması ve onları da yanına alması gerekiyor. AK Parti, siyasi davranıyor” diye konuştu.   ‘NİYET OKUMANIN BİTMESİ GEREKİR’   Somut adımların atılması gerektiğini ifade eden Yeşilboğaz, “Demokratik ortamı yaratırsanız ister istemez demokrasiye geçişle birlikte hukukun güvenliğini sağlarsınız. O zaman ekonomi zaten düzelecek. İnsanların beklediği zaten o; Demokratik bir hukuk devletinde refah içinde ve birlikte yaşamak. Şu anda sadece niyet okuyoruz. Bu niyet okumanın da bitmesi gerekiyor. Milliyetçilik duygularıyla oynanarak insanlar uzun bir süre konsolide edildi. Şimdi o insanları oradan birden çıkarmaları da öyle kolay olmuyor. ‘Şehitlerimiz var’ denildi, ‘vatanın bölünmezliği var’ denildi. Bunların içerisinde farklı bir şey söylediğiniz zaman linç ediliyorsunuz. Bunu halka çok iyi anlatmaları gerekiyor. Bu savaştan beslenen, varlıklarını sürdüren birçok kesim var. Bunlar barışı istemiyorlar. Burada bütün sorumluluk halklarımıza düşüyor. İyi niyetli, sağduyulu hareket eden ve yüreğinde insan sevgisini taşıyan bir toplumuz. Birbirimizi dinleyip anladıktan sonra biz meselemizi çözeriz ama siyasiler, rant grupları buna müsaade etmiyorlar. Biz Ortadoğu’daki halklara örnek olabilecek bir ülkeyiz. Kendi iç barışımızı sağlarsak dışarıya karşı daha güçlü görünürüz. Onlara da örnek olacağız. Biz kendi sorunumuzu bitirirsek çevremizdeki o yangın yerlerini de söndürmeye gidebiliriz. Onların da kendi iç barışlarını kurmalarına yardımcı olabiliriz” diye belirtti.    ‘TUTANAKLAR AÇIKLANMALI’   CHP’nin İmralı’ya heyet göndermeme tartışmasına sıkıştırılmasını sığ bulduğunu dile getiren Yeşilboğaz, “CHP burada ne iyi yaptı ne de kötü. Meclis bu işin içindeyse niye bir heyet seçelim? Dinlenmesi gerekenler Meclis’e gelsin ve tüm Meclis üyeleri tarafından dinlensin. Bütün konuşmalar Meclis tutanaklarına geçsin. İmralı’daki görüşmeleri niye sakladınız? Abdullah Öcalan da tutanakların hepsinin açıklanmasından memnuniyet duyardı. Niye özet geçiyorsunuz? Heyetlerle bu iş olmaz. Tüm komisyonun bu süreç içerisinde etkin rol alması lazım. Komisyonun şeffaf olması lazım. Konuşmaların hepsinin yayınlanmaması bence Abdullah Öcalan’ı da rahatsız eder. Devlet Bahçeli de ‘gelsin konuşsun’ demişti zaten. Niye olmasın bu? CHP gitse de eleştirilecekti, gitmese de eleştirilecekti. Biz yine CHP’yi konuşacaktık. Bizim asıl burada konuşmamız gereken bu işin muhatapları. AKP ile MHP’yi konuşacağız. Onların gerçekten samimiliğini sorgulamamız için bir turnusol kâğıdı var; o da somut adımlar atmalarıyla olur” ifadelerini kullandı.    ‘YASAL DÜZENLEME YAPILMALIDIR’   Her şeyden önce süreçte samimiyetin önemli olduğunun altını çizen Yeşilboğaz, “Meclis’te bununla ilgili bir yasa getirdiniz mi veya bir hazırlık yaptınız mı? Bunları bilmiyoruz. Mesele, ‘Suriye’deki meseleyi çözersek Türkiye’deki sorunu çözeriz’ diye indirgemek mi? Bizim içerideki barışımız Suriye’yi mi ilgilendirir? Suriye’deki barış bizi ilgilendiriyor ama öncelik bizim içimizdeki barıştır. Bu nedenle her şeyden önce gerçekten samimiyet çok önemli. 2015’te sona eren o çözüm sürecini hatırlıyorsunuz. Çok acı çekildi, insanlar öldürüldü. Sokak ortasında insanlar öldü, cenazelerini alamadılar. Buzdolabında üç gün saklanan, beş gün saklanan cenazeler var; ölülerini gömemediler. Büyük trajediler yaşandı. Biz bunun bir daha yaşanmasını istemiyoruz. Siyasi anlamda, kendi kitlelerinizi konsolide etme anlamında söylediğiniz cümleler bu ülkeyi geriyor. Barış sürecine, çözüm sürecine de zarar veriyor. Bu ülkenin artık bir tane evladını kaybedecek mecali kalmadı. Böyle bir lüksümüz yok. Bizim geleceğimiz bunlar. Biz bunları niye heba ediyoruz? İnsan kaynaklarımızı niye yok ediyoruz? Kamu kaynaklarımızı, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi niye heba ediyoruz? Silaha harcayacağımız parayı ülkenin refahı için niye harcamıyoruz? Gelin elimizi taşın altına koyalım; Yasal düzenleme ise yasal düzenlemeyi yapalım. Siyasi saiklerle tutuklanmış ve mahkûm edilmiş çok sayıda insan var, hasta tutsaklar var. Düşman hukukundan vazgeçip bu insanları sadece insan olarak kabul edip siyasi saiklerden arınıp bir an önce bırakılmaları gerekiyor. Terörle Mücadele (TMK) Kanunu’ndaki değişiklikler çok ağır; bunlar değişebilir. ‘Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ gibi çok zorlama yasalarla içeride tutulan insanlar var. İyi niyetin göstergesi olarak somut adımların bir an önce atılması gerekir” ifadelerini kullandı.   ENTEGRASYON    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik entegrasyon yaklaşımına destek verdiğini belirten Yeşilboğaz, “Bir ülkede yaşayan herkes bu ülkenin taşından, toprağından, bütün nimetlerinden eşit şekilde yararlanmalıdır. Demokratik anlamda bu insanların birlikte yaşayabilmesi için bütün imkânları herkese eşit sunmak zorundasınız. Eşit dağılım yapmak zorundasınız. Üretimde eşitlik varsa tüketimde de eşitlik olması gerekir. Yargı önünde herkesin eşit olması gerekir. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü sağlamanız gerekir. Bütüncül yaklaşım dediğiniz zaman toplumu bir bütün olarak kabul edip; kültürel, sosyal, etnik ve mezhepsel yapısıyla hiçbir ayrım gözetmeden onları eşit kabul edip, kendi içlerinde varlıklarını sürdürebilmelerine olanak sağlamak zorundasınız. ‘Umut hakkı’ bir kişi için çıkarılan bir şey değil, o niteliklere sahip olan herkes açısından eşit uygulanması gereken bir şey. Bu kural varsa bunu uygulamak zorundasınız. Bir hukuk devletinde tartışılması gereken kişiler değildir. AYM kararı uygulanmıyor. Nasıl uygulanmaz diyorum. Bu insanların cezaevinde umutsuz bir şekilde yaşaması, geleceğe dair bir beklentilerinin olmaması insanı çürütür. O zaman idamı geri getirin. ‘Umut hakkı’ olmadıktan sonra bir anlamı kalmaz. AİHM’i çok önemsiyor olsam da bazen hayal kırıklığı yaşıyorum. Sizin içeride uyguladığınız hukuka bakmıyorlar. Üye ülkeler para veriyorlar. Bunlar varlıklarını bu ülkelerden aldıkları paralarla sürdürüyorlar. Türkiye ile Rusya en fazla parayı verenlerden. O yüzden Türkiye ile Rusya mahkûm ediliyor ama fazla üzerlerine de gidemiyorlar. Aslında Türkiye’nin çektiği rest, ‘para vermem, paranızı keserim, maaş alamazsınız’ anlamına geliyor. Ekonomik anlamda bu ülkelere de bağlılar. O nedenle ülkelerin hassas dengelerini koruyorlar. İç işlerine de karışmıyorlar. Çok da fazla Türkiye’nin üzerine gelmeyecekler ama konsey kararıyla birlikten çıkarılması kararı verebilir” diye konuştu.    MA / Mehmet Güleş