'Nazım ve Cihan'ın tek amacı halkın yaşadıklarını dünyaya duyurmaktı' 2025-12-17 09:05:45   RIHA - Katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in çalışma arkadaşı Dîlan Dilok, "Tek bir amaçları vardı. Halkın yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle dünyaya göstermek. Savaş var doğru, fakat direniş de var ve bunu gösterdiler" dedi.    Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların direnişini en ön saflarda takip eden gazeteciler Nazım Daştan ile Cihan Bilgin, 19 Aralık 2024’te Tişrîn Barajı yakınlarında Türkiye'ye ait SİHA’nın düzenlediği saldırıda yaşamlarını yitirdi. Hakikatin izini sürerken, iktidarın kontrolündeki ağların yürüttüğü kara propagandayı boşa çıkaran, özel savaşa karşı gerçekleri ısrarla dile getiren 2 gazeteci, görünmez bırakılmak istenen hakikatin sesi oldukları için katledildi.    Kuzey ve Doğu Suriye’de Nazım ve Cihan’la birlikte çalışan gazeteci Dîlan Dîlok, iki meslektaşının sahadaki gazeteciliklerine dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.    Dilan Dîlok, yaklaşık 15 yıl önce Nazım'la tanıştığını belirtti. Nazım'ı, Dilok'ta görev yaptığı sırada aile ziyaretlerinden tanıdığını ifade eden Dilan Dîlok, “Nazım’la yaklaşık 15 yıl önce tanışıklığımız başladı. Nazım, Dîlok’taydı, benim memleketimdeydi. Aileyi tanıyordu, aileye gelip gidiyordu. O zaman ben daha yeni yeni basın alanını tanıyordum. Nazım, Antep’te çalışma yaptığı süre boyunca gitmediği ev, tanımadığı aile kalmadı. Bütün aileler onu tanıyordu ve hepsi kendi çocukları gibi seviyorlardı Nazım’ı. Çünkü Nazım aileden biridir, hangi eve girdiyse o evin bir çocuğudur. Samimiyeti ve içtenliği sayesinde halk Nazım’ı kendi çocuğu gibi tanıyordu. Sonrasında basın çalışmalarına katılınca diyaloğumuz gelişti. Artık sadece ev ziyaretlerinde değil, dışarıda da birbirimizi görüyorduk. İnsan Nazım’dan çok şey alabilirdi eğer ki bir şeyler almak istiyorsan, çok rahat alabileceğin bir insandı” diye belirtti.    TÜM PARÇALARDA ÇALIŞTI   Nazım'ın en bilindik özelliğinin koruyuculuğu olduğunu dile getiren Dilan Dîlok, “Ona güvenini boşa çıkartmazdı. Sonrasında cezaevine girdi. Çıktıktan sonra tekrar görüşme imkanımız oldu. Sonrasında gazeteciliğe devam ediyordu. Gazeteciliği Başur’da da, Rojava’da da yaptı. Kürdistan’ın neredeyse tüm parçalarında Nazım’ın emeği var” diye konuştu.   'KALDIĞIMIZ YERDEN'   Rojava devrimi sürecinde Nazım'ın Rojava'da bulunduğunu söyleyen Dilan Dîlok, “Rojava’da bir devrim süreci başladı ve Nazım buraya geldi. Bir süre görüşmedik ama haber alıyorduk. Nazım’ın durumu, kaç defa yaralandığı gibi bilgileri edindik. Daha sonra bizim de yolumuz Rojava’ya düştü ve burada tekrar karşılaşma imkanımız oldu. Kaldığımız yerden arkadaşlığımıza, dostluğumuza ve yoldaşlığımıza devam ettik” ifadelerini kullandı.   CİHAN'LA TANIŞMA    Dilan Dîlok Cihan’la tanışma hikayesine dair ise şunları söyledi: “Cihan’ı Nazım’dan önce sadece ismen tanıyorduk. Cihan’la tanışmamız sağlayan Nazım’dı. Cihan için bir gün ‘Kimdir bu kadın, nereye gitsem basın alanında hep karşıma çıkıyor’ dedim. Sonra Nazım’a sordum ‘Kimdir, nerelidir?’, Nazım ‘Kuzeylidir kadın arkadaş’ dedi. Tanıştık ve yaklaşık 7 yıl süren güzel bir dostluk ve arkadaşlık kurduk.”    BASININ GÜLER YÜZLERİ   Cihan yanındaki yoldaşlarının başarılı olmasını isteyen bir yoldaştı diyen Dilan Dîlok, "Hiçbir şekilde başarısız insana tahammülü yoktu. Bu süreçte birbirimizin hayatına dokunduk. Çok farklı bir insandı. İkisi de o kadar mütevazı, güler yüzlü ve başarılı iki gazeteciydi” dedi.   AYNI EVİN İÇİNDE    Cihan'ın yaşamını yitirmesinden kısa bir süre önce aynı evi paylaştıklarını belirten Dilan Dîlok, “Son süreçte birlikte aynı evi paylaştık: Aynı hayatın, aynı mücadelenin yanı sıra aynı evi paylaşma imkanı bulduk. Evi paylaşıyorduk ama ev resmen çalışma alanımıza dönmüştü. Eve gider gitmez ilk yaptığımız şey haberleri incelemekti. Haberlerde ne anlatılmak isteniyor, bundan ne anlam çıkarılabilir, tartışmasını yürütüyorduk. Sürekli telefonla, televizyondan ve sosyal medyadan haberleri takip ediyordu. Kendini işine tamamen vermiş bir insandı” diye konuştu.   MİNBİC VE TİŞRÎN'E GİDİŞ    Nazım ve Cihan'ın bölgeye gidişini anlatan Dilan Dîlok, “Minbic olayları yaşandığında ilk giden gazeteci Nazım’dı. Nazım’dan sonra Cihan gitti. İkisinin de tek amacı vardı. Sözde Türk medyasının yalanlarını, halkı korkutmaya dönük haberlerin gerçekliğini tüm dünyaya duyurmak. Nazım, Minbic’te Özerk Yönetim kurumları ve hastanelerde çekimler yaptı. Cihan ise Tişrîn’de baraj üzerinde haber sunumu yaptı ve bölgedeki gerçekliği gösterdi” dedi.   'DİRENİŞİ GÖSTERDİLER'   Tek amaçlarının hakikati dünyaya duyurmak olduğunu kaydeden Dilan Dîlok, “Türk devleti çetelerinin yalanlarını ortaya çıkarıp, oradaki direnişi göstermek için çalıştılar. Bu da onların hedef olmasına neden oldu. Baştan beri tek bir amaçları vardı. Halkın yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle dünyaya göstermek. Savaş var doğru, fakat direniş de var ve bunu gösterdiler” diye ifade etti.    'ONLAR SAYESİNDE DİRENİŞ GÜN YÜZÜNE ÇIKTI'   Tişrîn savaşının destansı bir yönü olduğunu aktaran Dilan Dîlok, bu destanın dünyaya duyurulmasındaki Nazım ve Cihan’ın rolünü şöyle anlattı: “Tişrîn savaşı çok önemli bir savaş ve destandır. Bunun kahramanlarından biri de Nazım ve Cihan’dır. Onların sayesinde direniş gün yüzüne çıktı. Eğer Nazım ve Cihan olmasaydı, medyada ve sosyal medyada Türk devleti bölgeleri tamamen ele geçirmiş gibi gösterecekti. Onlar, savaşın yanında direnişi de gösterdiler; halkın ve savaşçıların güvenini ortaya çıkardılar. Basının savaşta da barışta da halkın yaşadığı gerçeklikleri ortaya çıkarmadaki rolünü kanıtladılar” ifadelerine yer verdi.    'BUNUN İÇİN HEDEF ALINDILAR'   Dilan Dîlok, “Nazım ve Cihan’ın şehit düşürülmesindeki tek amaç, yarattıkları korku duvarını yıkmalarıydı. Yaptıkları haberler ve dezenformasyonları ortaya çıkarmaları onları hedef haline getirdi. Nazım ve Cihan, baştan beri bir halkın gerçekliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyorlardı. İkisi de gerçekten gazeteciliğin ve halkın çocukları olduklarını kanıtladılar” diye kaydetti.    NAZIM VE CİHAN GİBİ OLUNMASI GEREKİR   Nazım ve Cihan gibi olunması gerektiğini ifade eden Dilan Dîlok, “Biz onların ardıllarıyız. Nasıl ki onlar Apê Musa’ların, Gurbeteli Ersözlerin ardıllarıydı, son nefeslerine kadar onlara layık olabilmek için mücadele verdiler; biz de bundan sonraki süreçte Nazım ve Cihan’a layık olabilmeyi kendimize hedef edinmeliyiz. İşte bu şekilde Nazım ve Cihan’ın yoldaşı olduğumuzu göstermiş oluruz” diye belirtti.    NAZIM DAŞTAN KİMDİR?   Nazım Daştan, 1992 yılında Agirî’nin Giyadîn (Diyadin) ilçesinde doğdu. Lise eğitimini Ağrı’da tamamladıktan sonra üniversite için Antep’e geçti. Burada Özgür Basın ile tanışarak gazetecilik faaliyetlerine yöneldi. 2012’de DİHA’da muhabir olarak çalışmaya başladı. 2014’te DAİŞ saldırılarının yoğunlaştığı dönemde Rojava’ya geçti. Efrîn ve Kobanê’de çatışma bölgelerini takip etti. 2015’te Silopya’daki sokağa çıkma yasağı sırasında yaşanan ihlalleri yerinden izledi. 2016’da Antep’te gözaltına alındı ve örgüt propagandası iddiasıyla 5 ay tutuklu kaldı. Serbest kaldıktan sonra yeniden sahaya döndü, Pirsus ve Kobanê’de çalıştı. Efrîn’de bombardımanda yaralanan bir aileye dair fotoğrafıyla 26'ncı Musa Anter Gazetecilik Ödülü’nü aldı. Şengal’deki Êzidî tanıklıklarına dayanan 73 adlı kısa belgeseli çekti. Suriye sahasındaki gelişmeleri yakından takip etti. SMO’nun Minbîc’e yönelik saldırılarında bölgeye ulaşan ilk gazetecilerden biri oldu. Tişrîn ve Qereqozak hattındaki çatışmaları izlerken 19 Aralık 2024’te Türk devletinin SİHA saldırısında yaşamını yitirdi.   CİHAN BİLGİN KİMDİR?   Cihan Bilgin, 1995’te Mêrdîn’in Midyat ilçesinde doğdu. 2014 yılında Özgür Basınla tanışarak Apê Musa'nın küçük generalleri arasına girdi. Azadîya Welat ve Özgür Gündem gazetelerinin Amed’deki dağıtımında yer aldı. 2017’de Kobanê’ye geçti ve Hawar Haber Ajansı’nda (ANHA) muhabirlik yapmaya başladı. Kuzey ve Doğu Suriye’de çatışma ve toplumsal gelişmelere ilişkin birçok haberde görev aldı. Cihan Bilgin, 2024 yılı boyunca Tişrîn ve Qereqozak bölgelerinde Türk devleti ve desteklediği grupların saldırılarını izledi. 19 Aralık 2024’te Nazım Daştan ile birlikte görev yaptığı sırada Türk devletinin SİHA saldırısında yaşamını yitirdi.   MA / Melik Varol