Kadınlardan örgütlülük çağrısı: Asla yalnız yürümeyeceksin GÜNCELLENİYOR 2025-11-23 17:30:41 HABER MERKEZİ - Yaptıkları açıklamalarla şiddete karşı örgütlenme çağrısı yapan kadınlar, "Asla yalnız yürümeyeceksin" sloganı attı.  Birçok kentte kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında çeşitli etkinlikler düzenledi.   AMED   Amed Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Dairesi Başkanlığı, "Şiddetsiz bir yaşam için hep birlikte pedal çeviriyoruz" şiarıyla etkinlik düzenledi. Şiddete karşı farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen etkinlikte, Koşuyolu Parkı'nda bir araya gelen çok sayıda kadın Şêx Seîd Meydanı'na kadar pedal çevirdi. Bisiklet turuna katılan kadınlar, bisikletlerine "Sözümüz bitmedi" dövizleri astı. Kadınların bisiklet turuna çevredeki yurttaşlar, ıslıklarla destek verdi.   Etkinliğe katılan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak,  25 Kasım kapsamında son 2 haftadır alanlarda, mahallelerde, sokaklarda olduklarını belirterek, düzenledikleri tüm etkinliklerin ortak tek amacının kadına yönelik şiddeti durdurmak olduğunu vurguladı. Serra Bucak, "Özgür toplum ancak özgür kadınla, özgür fikirlerle mümkündür. Kadınların kendini özgür, güvende, eşit ve adil bir şekilde hissettiği kentleri hep birlikte yaratacağız" dedi.   Etkinlik, "Jin, jiyan, azadî" sloganıyla son buldu.   ESKİŞEHİR   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eskişehir İl Örgütü, kadınlarla kahvaltı etkinliğinde buluştu. Kahvaltı da konuşan DEM Parti İl Eş Başkanı Naz Esma Çiçek, kadınlara dayanışma ve şiddete karşı mücadele mesajı verdi.   ANKARA   Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Ankara’da yürüyüş düzenledi. Kadınlar, Kolej Metro çıkışında bir araya gelerek, Sakarya Caddesi’ne kadar yürüdü. Kadınlar, “Kadınların ölümü şüpheli, iktidarın ihmali kesin” pankartı açtı. Kadınlar yürüyüş boyunca sık sık, erkekler tarafından öldürülen kadınların isimleri telaffuz ederek, kadın cinayetlerinin politik olduğu yönünde slogan attı. Kadınlar yürüyüş boyunca, “Jin jiyan azadî”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” ve “Anayasa, yasa ve sözleşmeleri uygula” sloganlarını attı.   Yürüyüş sonrasında Sakarya Caddesi’nde kadınlar adına Işık Kurt, açıklama yaptı. Işık Kurt, kadınların yılın her günü sokaklarda, meydanlarda, adliyelerde mücadele ettiğini vurguladı. Kadınların kayyım atamalarına ve baskılara karşı da sokaklarda olduğunu vurgulayan Işıl Kurt, “Bu siyasi iktidar bizim en temel hakkımız olan seçme ve seçilme hakkımızı bile gasp etmeye çalıştı. Biz kadınlar olarak irademize sahip çıkmak için demokrasi için mücadele ettik. Kayyımlara geçit vermeyeceğiz” dedi. 2025 yılı boyunca 286 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini paylaşan Işıl Kurt, “Neden biliyor musunuz? Çünkü bu siyasi iktidar ve kurumları bu şüpheli kadın ölümlerini aydınlatmak için hiçbir adım atmadı.  Bir yıla aşkındır Rojin Kabaiş cinayetinin aydınlatılmasını istiyoruz. Ancak iktidar ve kurumları, delilleri karartmak ile meşguldü. Rojin’in ölümünü intihar olarak yansıtmak ile meşguldü” diye konuştu.   Açıklama, kadınların iktidara karşı attığı sloganlar sonrası sona erdi.   MERSİN      Mersin'de 25 Kasım kapsamında TJA, DEM Parti Kadın Meclisi ve DEM Parti Genç Kadın Meclisi tarafından yaşam zinciri eylemi gerçekleştirildi. Özgecan Aslan Meydanı'nda gerçekleşen eyleme çok sayıda kadın katılım sağladı. Yan yana durarak zincir oluşturan kadınlar, katledilen kadınların dövizlerini taşıdı. Burada basın metnini okuyan Mimoza Kadın Derneği üyesi Şehriban Şeker, 25 Kasım yaklaşırken kadınlara yönelik saldırıların derinleştiğini belirterek erkek-devlet şiddetinin kadınların özgürlük alanlarını daraltmaya çalıştığını ifade etti.   "Kadın yaşam zinciri bizim mücadele bağımızdır; şiddet düzenini kırmanın en güçlü yolu yaşam zinciridir" diyen Şehriban Şeker, 2025’in "Aile Yılı" ilan edilmesinin kadınların özgürlüğünü hedef aldığını açıkça gösterdiğini belirtti. Kadınların birey olarak değil aileye hapsedilen yükümlüler olarak görüldüğünü vurgulayan Şeker, 25 Kasım’ın yalnızca protesto değil dayanışmayı ve özsavunmayı güçlendirme günü olduğunu belirterek, "Biz kadınlar kaybedilen ve katledilen tüm kadınların sesi olmaya devam edeceğiz. Yaşamı savunuyoruz, özgürlüğümüz için direniyoruz, birbirimizden güç alıyoruz" dedi.   Eylem, "Jin jiyan azadî", "Kadın cinayetleri politiktir", ve "Kadın yaşam özgürlük" sloganları ile son buldu.   ÎDIR   Îdır’ın Halfeli Belde Belediyesi, kadın buluşması düzenledi. Belediyenin sosyal tesislerinde düzenlenen buluşmada konuşan yerine kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, Rojin Kabaiş, Gülistan Doku ve İpek Er gibi erkek şiddeti sonucu katledilen kadınları anarak, "Bunun için 25 Kasım'da alanlarda bu şiddete karşı sesimizi yükseltelim. Dayanışmamızı büyütmemiz, örgütlü yapımızı oluşturarak komünlerimizi oluşturmamız gerekiyor. Bunu başardığımızda kimse bizim birlikteliğimizi bozamayacaktır" şeklinde konuştu.   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısını desteklediklerini söyleyen Neslihan Şedal,  “Artık bu kadar şiddete yeter, bu topraklarda savaş dursun' diyoruz. Bu nedenle, barış sürecinin öncülüğünü kadınlar yapmalı. Çünkü kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez. Bu tarihi süreç biz kadınlara, annelere büyük sorumluluk yüklüyor" sözlerini kullandı.   Yapılan etkinlik konuşmaların ardından, Halfeli Belediyesi'nin katılımcı kadınlar için düzenlediği dayanışma kahvaltısı ile son buldu.   WAN   Rêya Armûşê (İpekyolu) Belediyesi, Daha önce dört mahallede faaliyet gösteren kadın spor merkezleri, yoğun talep üzerine yeni bir merkezle genişletildi. Bostaniçi Kadın Yaşam Merkezinde gerçekleştirilen açılışa çok sayıda kişi katıldı. Kadınlar olarak çalışmalılarının her alanda yürüttüklerini ve kadına yönelik şiddetin erkek zihniyeti ile sürdürüldüğünü ifade eden Gülşen Kurt, “Başta belediyelerimiz olmak üzere kadın mücadelesinin rengini ve sesini yansıtmak için kurumlar ve alanlar açıyoruz. İnanıyoruz ki kadın dayanışması ve kadının gücüyle erkek şiddetini toplumda tamamen bitireceğiz” dedi. Sağlıkta şiddet, sporda şiddet, eğitimde şiddet Toplumun her alanında kadına yönelik şiddetle mücadele etmeye çalıştıklarına dikkat çeken Gülderen Varlı, “Bizim sözümüz; ortak yaşamda eşit ve özgür yaşamaktır. Şiddetin her türüyle karşı karşıya bırakan bu sisteme karşı ‘buradayız’ diyoruz. Bu anlamlı çalışma için İpekyolu Belediyesine teşekkür ediyoruz”  şeklinde konuştu.   Konuşmaların ardından Kadın Spor Merkezinin açılışı gerçekleştirilirken, kadınlar merkezi dolaştı.   İSTANBUL   Emekçi Kadınlar (EKA), “Tutsak edilemeyen devrimci kadınlar” şiarı ile tutsak devrimci kadınlara yönelik devlet şiddetini ve kadınların mücadelesi konuşmak için Beyoğlu’nda bulunan Munzur Çevre Derneği’nde etkinlik gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı etkinlikte, "Tutsak Edilmeyen Devrimci Kadınlar" pankartı asıldı.   Açılış konuşmasını yapan EKA’dan Delal Erol, 25 Kasım’ın önemini vurgulayarak, “Erkek şiddetinin bugün devletin bütün kurumlarıyla nasıl korunduğunu görüyoruz” dedi. Yeni Yaşam Gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu ise 2 defa tutuklandığını belirterek, “Cezaevine girdiğimde bir radyonun alınmasının aslında dış dünyayla bağlantınızın kesilmesi, örgütlülüğünüze yönelik bir saldırı olduğunu, sesinizi sözünüzü elinizden almaya dönük bir saldırı olduğunu fark ettiğimde, dışarı çıktığımda o benim için artık manşet bir haberdi” diye belirtti. Önsöz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda Dünya Kadın Konferansı Ortadoğu Koordinatörü Songül Yücel de “1990’lı yıllardan beri hapishanelere giriyorum çıkıyorum. Benim için hapishanelerle buluşmak, dost yoldaş buluşmaları gerçekleştirmek oluyor. Devlet ne kadar tecrit altına almak istese de oraları ölümhanelere dönüştürmek istese de bunu bozan, yıkan direnişleriyle, mücadeleleriyle bu gerçekliği başka bir gerçekliğe, ‘yaşanabilir’ özgürlük alanlarına dönüştüren bir mücadele tarihimiz var ve her birimiz bunun değişik dönemlerine şahit olduk.”   ‘TAMAMEN DÜŞMANCA YAKLAŞIM VAR’   Son olarak Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal, “Her gün farklı bir şiddet türüyle karşı karşıya kaldığımızı söyleyebilirim. Cezaevine konulduğumuzda da kadına yönelik şiddetin boyutu farklılaşıyor. Yakın zamanda cezaevine girmiştim ve çıplak aramaya maruz kalmıştım. Hiçbir şekilde sizin insanlık değerlerinizi göz önünde bulundurmuyorlar ve tamamen düşmanca bir yaklaşım var. Kadın olduğunuzda bu özellikle değişiyor. Mesela bir erkek polis olduğu zaman bile bunu gözetmiyorlar; sizin cins kimliğinize saygı duyulmuyor, zaten etnik kimliğinize saygı duyulmuyor ve gazeteci olduğunuz bilindiğinde bu baskı mekanizması biraz daha artıyor” ifadelerini kullandı.     İZMİR   Çiğli’de kadın örgütleri, inanç ve köy dernekleri 25 Kasım kapsamında “Kadınlar direnişin ve umudun ocağıdır’ başlığı ile Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Konferans Salonunda panel düzenledi. Panele konuşmacı olarak Jineoloji Akademisinden Nesrin Akgül, Dersim Dernekleri Federasyonu Yöneticisi Avukat Gamze Yentür katılırken Güzeltepe Kadın Derneğinden Ezgi Özer ise moderatörlüğü üstlendi. Salonda "Hak ve hakikati benimseyen Alevi kadınlar olarak zalimlere karşı direnerek özgür bir yaşamı kuracağız” yazılı pankart asıldı.    Panel öncesi kurumlar adına ortak bildiri okundu. Bildiri okuyan Sakine Koğu, çoklu krizler yaşandığını ve bu krizlerden en çok kadınların etkilendiğini belirterek “Krizli dönemlerde devlet 'aile' olgusuna sarılarak savaş politikalarını ev içerisinde yeniden üretiyor. Çünkü aile, itaati ve cinsiyetçiliği yeniden üretmenin en hızlı yolu. Kadın, emeğini ücretsizce sunuyor, çocukları disipline ediyor, toplumsal roller kalıplaştırılıyor. Böylece savaş politikaları ve sömürü düzeni, evin içinde yeniden üretiliyor. Bugün 'aile yılı' ilan etmek, kadınlara ve LGBTİ+'lara dönük saldırıları meşrulaştırmaktan başka bir şey değil. Kadınların en çok şiddet gördüğü, hatta öldürüldüğü yer aileyken, bu çağrı kadınlardan yeniden fedakârlık, sessizlik ve itaat bekliyor" diye konuştu. Sakine Koğu kadınlara dayatılan itaatı değil, yaşam hakkını seçtiklerini belirterek ortak mücadeleye davet etti.    Panelde ilk olarak Nesrin Akgül söz aldı. Jineoloji olarak kadının tarihini, kim olduğu ve nasıl tanımlanması gerektiği üzerine çalıştıklarını ifade eden Nesrin Akgül kadına karşı şiddetin nedeninin de bu doğrultuda incelediklerini dile getirdi. Nesrin Akgül “Biz demokratik toplum inşasında yer almak istiyoruz ve barışın diyen bir toplumsal dinamik var. Madem bunun istemindeyiz o zaman bugün daha fazla kadına yönelik şiddette ne yapılması gerektiğini, bunun bakış açısını daha fazla tartışmalıyız. Günlük olarak şiddet beyan ediliyorken bunun normalleşme tehlikesi var. bu kadar şiddete çözüm üretmemek normalleşme tehlikesi yaratır. Bizim ahlaki reflekslerini öldürü. Reya hak her şeyden önce vicdan der. Rızalık üretirken her bir canı can olarak kabul eder biz de her yaşanan oalya karşı vicdani ses olmak zorundayız. Kadına şiddete alışmamak için buna tepki koyacağız.    'EŞİTSİZLİK HUKUKU YARATILDI'   Ardından Gamze Yentür slayt gösterimi ile sunumunu gerçekleştirdi. Kadına yönelik şiddetin sadece kadınlar değil toplumun genelini ilgilendirdiğini belirten Gamze Yentür üretim ilişkileri değişmeden kadına yönelik şiddetin de değişmeyeceğini ifade etti. Gelişmiş olarak nitelendirilen ülkelerde ilerici yasalar yürürlükte olsa bile kadına yönelik şiddetin devam ettiğini söyleyen Gamze Yentür “Ataerki kapitalimle var olması ama kapitalizm eşitsizlikleri revize etti ve sanki eşitsizlik yokmuş gibi gösteren bir hukuk yarattı. Toplum hazır değilse ilerici yasalar da kağıt üzerinde kalır. Toplumun değişmesi içim üretim ilişkilerin değişmesi için sınıfsallığın değişmesi ve kültür biçimlerinin de değişmesi gerekir. Hukuk toplumsal ilişkilerle değişir dönüşür. 6284 sayılı kanun güzel bir yasa ama toplumsallık gelişmedikçe bir gecede kaldırılabilir. Hukukçular genelde her şeyin hukukla değiştireceğini düşünür ama aslolan toplumsal mücadeledir ve bu mücadeleyle birlikte değiştirilen ilişkilerdir” diye konuştu.   Panel soru ve cevaplarla devam etti.