Bütçe görüşmelerinde 'ekonomi' tepkisi: Neden her gün 6 işçi yaşamını yitiriyor? 2025-11-11 21:07:17   ANKARA - Ekonominin kötüye gittiğini ancak iktidarın tam tersini iddia ettiğini belirten DEM Parti milletvekilleri, “Peki, ekonomi yükseliyorsa halk neden mutlu değil? Neden her gün ortalama 6 çalışan yaşamını yitiriyor?” diye sorarak, tepki gösterdi.   2026 Yıllı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşmeleri devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesinin görüşüldüğü komisyonda Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed ve Mêrdîn Milletvekilleri Adalet Kaya ve Kamuran Tanhan söz aldı.   Konuşmasına emekçilerin çalıştığı çalışma koşullarına dikkat çekerek başlayan Adalet Kaya, en ağır yükün tekstil ve hazır giyim sektöründe çalışan kadınların ve çocukların ödediğini söyledi. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşleri Sendikası’nın (BİRTEK-SEN) Rihâ, Semsûr ve Ankara’da 116 işçi ile görüşerek rapor hazırladığını belirten Adalet Kaya,  “Bu rapor tekstil sektöründe çalışan kadınların asgari ücretin altında ücretlere çalıştığını ve günde on sekiz saate varan uzun ve ağır çalışma koşullarına mahkûm edildiğini gösteriyor. Kadın işçilerin yüzde 95'i kendi  ürettikleri ürünlerden 1 tane bile satın alamıyorlar, hiçbir zaman hayal bile edemiyorlar. Dahası, görüşmeye katılan kadınların yüzde 42'si işyerinde tacize uğramış ancak işini kaybetmeme  korkusuyla şikâyetçi olmamış ve susmuş. Yine, yapılan anketlerde tekstil sektöründe çalışan kadın işçilerin büyük çoğunluğu, yüzde 62,2'si fazla mesaiye kalmak zorunda bırakıldıklarını ifade etmiş” dedi.   'ŞİDDET, AYRIMCILIK, İSTİSMAR'   Denetim yetersizliğinden kaynaklı kadınların, çocukların ve gençlerin her gün ayrımcılığa, şiddete ve istismara uğradığı bilgisini paylaşan Adalet Kaya, “Yani işveren tarafından tuvalete gitmeye sınır getirmek, izne bağlamak ne demek sayın Bakan? Kadınlar regl dönemini, tuvalete gitme ihtiyacını, patronuna söylemek zorunda mı mesela? Sırf bundan utandığı için işten ayrılan kadınlar var ya da hastalanan kadınlar. Kadınların bu denli ağır sömürü, şiddet ve baskı altında tutulmasına karşı bu bütçede ne tür etkin ve caydırıcı denetim mekanizmalar için kaynak ayırdınız? Bunu da bilmek istiyorum. Maalesef ki Bakanlığınızın bütçesi kadın emeğini korumaktan çok sermayenin ucuz iş gücü iştahını kabartmaya daha çok hizmet etmek amaçlı hazırlanmış, bu anlayışla hazırlanmış. Kadınların sendikal haklarını kullanmasının önündeki engelleri kaldırmak yerine, onların en temel haklarının çiğnenmesine göz yuman bu bütçe teklifini kabul etmemiz mümkün değil” diye kaydetti.   ÇOCUK İŞÇİLİĞİ   Çocuk işçiliğine de dikkat çeken Adalet Kaya, “Çocukların yeri sanayi siteleri değil, okul sıralarıdır. Bunu tekrar söylüyoruz ve bütün bu olanlara rağmen yani çocuklara iyi koşullar sağlayamamaya rağmen sürekli kadınlara 3-5 çocuk yapmayı telkin eden bir yönetim, bir iktidar anlayışı var. Bunu da bir kere daha  buradan eleştirdiğimizi ifade edelim. Diğer yandan, ne eğitimde ne istihdamda olan gençler. Bu oranda da Avrupa'da en üst sıralardayız. 2026 bütçesi gençlerin  umudunu kırıyor. Üniversite mezunu genç işsizler ordusu yaratılmış durumda. Bu gençler yeteneklerini ve potansiyellerini  kullanabilecekleri bir alan bulamıyorlar bu ülkede ve ne yazık ki göç etmek zorunda kalıyorlar. Bütçede gençlerin istihdam edilebilirliğini artıracak, kayıt dışılıktan uzak, nitelikli iş imkânları yaratmaya yönelik kalıcı ve büyük bir yatırım hedefi göremiyoruz. Görünürdeki programlar ise genellikle geçici, düşük ücretli ve kalıcılığı olmayan işler. O nedenle, bunları biz kesin çözüm olarak kabul etmediğimizi belirtelim bir kere daha” diye belirtti.   Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Esnaf, sanayicinin, işçinin yükünü çekmiştir. Onların da insanca emeklilik hakkına kavuşması şarttır. Bu adaletsizliğin giderilmesi için somut adımlar bekliyoruz. Bu, sadece teknik bir düzenleme değil, bir adalet talebidir, bir eşitlik beklentisidir. Yine, Sayın Bakan, bir kere daha söyleyelim: Bu bütçe çocukları, kadınları, emeklileri, işçileri ne yazık ki şirketlerin, patronların, sermayenin insafına terk etmiş bir bütçedir. Biz bu konuda itirazımızı tekrar ifade etmek istiyoruz ve diyoruz ki: Allah aşkına yani bu, sosyal adalet değil, sosyal güvenlik sistemi böyle inşa edilmez. Bunun önüne geçecek tedbirler alınmalıdır yani sendikalaşma, kayıt dışılığın yok ortadan kaldırılmasına dair çalışmalar ve pek çok çalışma yani iş güvenliği, iş sağlığı gibi tedbirlerin arttırılmasıyla ilgili sorumluluk Bakanlığınızındır ve asli göreviniz işvereni değil, işçiyi ve küçük esnafı korumaktır."   ‘HALK MUTLU DEĞİL’   Sanayi üretiminin daraldığını, işsizlik sorunun devam ettiğini belirten Kamuran Tanhan, iktidarın ekonominin büyüdüğünü iddia ettiğini söyledi. Tanhan, “O zaman şunu sormak gerekiyor: Peki, ekonomi yükseliyorsa halk neden mutlu değil? Neden her gün ortalama 6 çalışan yaşamını yitiriyor? Az önce haberlere baktım, Mardin'de ve Silopi'de işçi cinayetleri; 2 genç, birisi 17 yaşında, yaşamını yitirmiş, bu saatte, bugün. Dünya Mutluluk Raporuna göre bakacak olursak eğer, Türkiye 147 ülke arasında 94'üncü sırada, yine, Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi Endeksi aynı hikâyeyi, aynı durumu anlatıyor, demokrasi Endeksine göre Türkiye 4,26 puanla otoriterliğin eşiğinde sınıflandırılıyor, 167 ülke arasında 103'üncü sırada yer alıyor. Hangi ülkelerden daha iyiyiz? Ona bakacak olursak, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Fildişi'nden daha iyiyiz, Nijerya'dan daha iyiyiz ve Angola'dan daha iyiyiz, bunların ilerisindeyiz Sayın Bakan” dedi.   ‘YAŞAM MÜCADELESİ VERİLİYOR’   Emeklilerin durumuna da dikkat çeken Tanhan, “Pembe bir tablo çizdiniz. Bugün burada yalnızca rakamları, bütçe kalemlerini ve istatistikleri konuşmuyoruz elbette. Bugün, burada milyonlarca insanın yaşam mücadelesini, bir lokma ekmek için verilen onurlu direnişini de konuşuyoruz. Sosyal kelimesi var ama toplumsal dayanışma yok, güvenlik kelimesi var ama geleceğe dair hiçbir güven yok. Ortada sadece çalışma var ama emeklinin, çalışanın hakkı yok, alın terinin karşılığı yok Sayın Bakan. Bugün Türkiye'de milyonlarca emekli ve sabit gelirli vatandaş hayatta kalmak için mücadele ediyor, hayatta kalmak için, yaşamıyorlar aslında. Bir ömür boyu alın teri döken insanlar şimdi o alın terinin karşılığını alamıyor. Bir zamanlar bu ülkeyi omuzlayan, yollarını, okullarını, hastanelerini inşa eden, emek veren, ter döken insanlar yani emekliler bugün pazar tezgahlarında tek tek fiyat hesaplayarak yaşama tutunmaya çalışıyorlar” diye kaydetti.   EMEKLİLERİN AYLIĞI ERİYOR   Tanhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mart 2025 itibarıyla 16 milyon 859 bin kişi SGK'den emekli aylığı alıyor; bu insanların yaklaşık 4 milyonu yalnızca 16.881 lira maaşla yaşamaya çalışıyor, bu parayla bir ay değil, bir haftayı geçirmek neredeyse imkânsız bir hâl. Bugün en basit gözlük 2 bin liradan, işitme cihazı 15 bin liradan aşağı değil ama SGK katkısı sembolik düzeyde, neredeyse yok. Yine, kanser tedavi sonrası kullanılan tıbbi malzemelerden engellilerin ihtiyaç duyduğu cihazlara kadar her alanda devlet desteği yetersiz. Siz bu desteği yeterli buluyor musunuz Sayın Bakan. Emeklilik Yılı konulan 2024 yılı, gerçekten emeklilerin en fazla yoksullaştığı yıl oldu. Bir dönem bu ülkede emekli maaşları asgari ücretin yüzde 36 üzerindeydi, bugün ise asgari ücretin yüzde 22 daha düşüğü. Rakamlar ortada Sayın Bakan, Ocak 2002'de emekli aylığı asgari ücretin yüzde 132'sinden fazlaydı, Ocak 2003'te yüzde 147 düzeyindeydi, aralık 2015'te yüzde 100 ya da yüzde 110 dolaylarındaydı, 2016 yılından itibaren bu oran hızla düşmüş ve emekli maaşları asgari ücretin altına gerilemiştir.”