Onur Yaser Can davası: Çıplak arama kabul edildi 2022-09-30 15:07:41     İSTANBUL - Onur Yaser Can’ın ölümüyle ilgili davanın ilk duruşmasında, çıplak arama yaptıklarını kabul eden sanık polis, “Ben yasanın bana verdiği yetkiyle arama yaptım” diyerek kendini savundu.    İstanbul Beyoğlu’nda 2 Haziran 2010 günü narkotik polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra işkence gören ve emniyete 23 Haziran 2010’da tekrar ifadeye çağrılınca intihar eden Onur Yaser Can’ın ölümünden 12 yıl sonra 4’ü polis olmak üzere 5 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.     Davada, biri meslekten ihraç edilen başkomiser olan 4 polis, “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme”, bir bilirkişi için ise “gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme”  suçlarından yargılanıyor. Duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Turan Aydoğan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekilleri Sera Kadıgil ile Ahmet Şık katıldı.    Sanık polisler Yunus Başay, Muhammet Ongun ile Onur Ülker bulundukları illerden SEGBİS ile duruşmaya bağlanırken, bilirkişi Zafer Kökdemir duruşma salonunda hazır bulundu. Sanık polis Hakan Aydın ise mazeretli olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmadı.   OLAYI HATIRLAMADIĞINI İLERİ SÜRDÜ   Duruşmada ilk olarak konuşan polis Yunus Başay, üzerinden uzun zaman geçtiği için olayı hatırlamadığını ileri sürdü.  Onur Yaser Can’ın gözaltına alınmasını hatırlamadığını belirten Başay, Can’ın kardeşi Ezgi Sevi Can’ın sorusu üzerine Başay, “Evet biz yakaladık” diye yanıt verdi. Başay, savcının Onur Yaser Can’ın “yakalanma işleminde yer aldınız mı” diye sorusuna ise “evet” yanıtını verdi.  Mahkeme başkanı “Az önce sordum, hatırlamıyorum dediniz” diye tepki gösterdi.   Mahkeme başkanı Başay’a ilk gözaltı tutanağında imzası olup olmadığını sordu, Başay, imzasının olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı bu kez ikinci tutanakta neden imzası olduğunu sordu. Başay bu soruya, “Ben sadece ekip şoförlüğü yaptım” yanıtını verdi. Mahkeme başkanının Başay’a  “Gözaltına alınma sırasında var mıydınız?” şeklindeki sorusuna ise hatırlamadığı yanıtını verdi. Can ailesinin avukatı Mehmet Ümit Erdem’in, “Operasyonu kim yürütüyordu, talimatları kim verdi?” şeklindeki soruya ise Başay yine hatırlamadığı yanıtını verdi.    ‘EKİP ŞEFİ TALİMAT VERMİŞTİ’   Hakimin, ifade tutanağının değiştirilmesi ile ilgili “Siz bir tutanak tutup bunu halledebilirdiniz neden belgeyi değiştirme ihtiyacı duydunuz?” sorusu ile avukat Erdem’in, “Basit bir tarih hatası için şüpheliyi tekrar şubeye çağırmaya ihtiyaç var mıydı?” yönündeki soruya ise Başay, “Ekip şefimiz öyle bir karar vermişti” şeklinde yanıt verdi.    UYUŞTURUCU BULUNDUĞUNU HATIRLMADI   Sanık polis Muhammet Ongun ise, olay zamanı teknik kısım bölümünde görevli olduğunu belirterek, Onur Yaser Can’ı yakalandıktan sonra kendisi ile aynı bölümde çalışan Onur Ülker ile birlikte Can’a üst araması yaptıktan sonra tutanağı imzaladığını belirtti.  Savcının, Can’ın üzerinde tespit edilen uyuşturucunun nasıl arandığına ve ne aşamada tespit edildiğine dair sorduğu soruya Ongun, “Şube müdürlüğümüzde yaptığımız arama sırasında bulduğumuzu hatırlamıyorum” yanıtını verdi.     YASAYA DAYANDIRDI   Avukat Mehmet Ümit Erdem’in üst araması ile ilgili sorusuna yanıt veren sanık Ongun, “Burada usulsüz bir işlem yoktur. Ben halen aynı şekilde görevimi yapıyorum” dedi. Erdem, “İnce arama yapılmadan da arama ihtimali yok mu?” diye sorarken, Ongun ise “Ben yasanın bana verdiği yetkiyle arama yaptım” diye yanıt verdi.   Dosyada yeni bir delil olmadığını belirten sanık polis Onur Ülker ise şunları söyledi: “Yakalama ekibinde değildim, Hakan Aydın ile birlikte aynı ekipteydim, ekip aracının şoförlüğünü yapıyordum. Belgenin değiştirilmesinde katkım yok, yeniden çağrılma olduğundan bilgim yok. Ben üst aramasında bulunmadım, üst arama tutanağında imzam var”    YALANI FOTOĞRAFLA İSPATLADI   Avukat Çiğdem Şat’ın, “Yakalama sırasında Hakan Aydın’a eşlik ettiniz mi?” sorusuna Ülker, “Hakan Aydın değil, yakalamayı yapan Soner Gündoğdu ve ekiptir” dedi. Bunun üzerine Şat, Ülker ile Hakan Aydın’ın yakalamaya birlikte gittiğini gösteren bir fotoğrafı gösterdi.   Avukat Çiğdem Şat’ın Can’a yönelik işkence konulu soruları üzerine sanık avukatları ve hakim iddianame dışına çıkmaması “uyarısında” bulundu.    İŞKENCE ÖRTBAS EDİLİYOR   Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, duruşma salonunda şunları söyledi: “Kendilerinin ‘inci arama’ diye tabir ettikleri işkence, cinsel saldırı ve görevi kötüye kullanma suçları nedeniyle ben önce 28 yaşındaki ağabeyimi ve sonrasında verilen hukuki mücadele sürecinde bu sanık polislerin sürekli korunması ve adil bir yargılamanın yapılmaması, önümüze sürekli olarak çıkarılan engeller ve adaletin sağlanmasının sürekli ertelenmesi sebebiyle annemi ve babamı da kaybettim. Yapılan işkence ile ertesi gün yapılan evrakta sahtecilik ayrı değerlendirilemez. Evrakta sahtecilik bir gün önce yapılmış işkencenin devamıdır. Bunu örtbas etmek için yapılmıştır. Ağabeyim ikinci kez şubeye çağırıldığında adeta sanık polislerin eline tekrar düşmemek için çırılçıplak şekilde kendini atıyor ve hayatını kaybediyor. Sorgu odası kamera kayıtları da verilmedi.”   Can, tüm sanıkların üst sınırdan ceza almasını talep ederek, “Özellikle işkence, görevi kötüye kullanma suçlarından haklarında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum” dedi.   Daha sonra savcı, duruşmaya katılmayan sanık polis Hakan Aydın’ın zorla getirilmesini ve katılma talebinin kabul edilmesini talep etti.   İŞKENCE TANIĞININ BİLGİLERİ İSTENECEK   Mahkeme Hakan Aydın’ın zorla getirilmesini, işkence tanığının bilgilerinin istenmesi, sanık Zafer Kökdemir’in vareste tutulmasına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 2 Aralık tarihine erteledi.