ANKARA - Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçelerine ilişkin konuşan DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, "Milyonlarca kişinin dilinin yasak olması, milyonlarca hasta ile sağlık çalışanları arasında sorunların yaşanmasına sebep oldu" dedi.
Meclis'e sunulan 2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi, Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye devam ediyor. Bakanlıklara ayrılan bütçenin görüşüldüğü komisyonda bugünde Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçelerine ilişkin görüşmeler gerçekleştiriliyor.
Komisyonda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Agirî Milletvekili Sırrı Sakık, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'na hitaben "siz bu halka karşı çok büyük günahlar işlediniz" diyerek, "Hala da işliyorsunuz! Ağrı'da sağlık yok, doktor yok. Ağrı'da insanlar yolda ölüyorlar. Siz gittiniz Ağrı'ya, hastanenin kapısında kıyametler koptu. Size şikayette bulundular. Dediler ki; biz burada doğuyoruz ama Erzurum yollarında ölüyoruz dediler. Ama siz dinlediniz. Hiçbir şey yapmadınız. Sizden önce oradaki bürokratlar, vali ne yaptılar biliyor musun? 5 yıl önce seçim öncesi bir hastaneyi teslim aldılar. Hastane faaliyete geçmek istiyor, sağlık müdürü, bu koşullarda alamam diyor. Ancak bakanlıktan bir ekip gidiyor, hastaneyi alıyor. Teslim alıyorlar ve bu hastane 5 yıl içerisinde çöktü. Şurada tavanlardan kanalizasyon aşağı akıyor ve siz gittiğinizde, geçen sene de genel kurulda bunları seslendirmiştim. Oranın valisi ve oranın bürokratları alelacele boyalar aldılar ve gittiler oraları boyadılar ki siz görmeyesiniz. Fakat halk görüyor" dedi.
'BU KENT HEP YOKSUL KALDI'
TÜİK verilerine göre Ağrı'nın Türkiye'nin en yoksul ili olduğuna işaret eden Sakık devamla şu ifadeleri kullandı: "Bu kent hep yoksul kaldı. Bu kent kanser oranlarında Türkiye'de birinci sırada ama onkoloji yok. Onkolog yok, doktor yok. Bütün alanlardan doktor yok. Siz doktorları gönderiyorsunuz, birkaç ay sonra çekip gidiyorlar. Çünkü orada iyi bir eğitim yok. İyi bir hayat yok. Siz o doktorları orada tutamıyorsunuz. Peki bu halka karşı düşmanlığınız nedir? Sosyal devletten bahsediyorsunuz, nasıl bir sosyal devlet? Ağrı'da kanser olan hastalar haftada iki kez Erzurum'a gidiyor. Biz Erzurum'un, Malatya'nın ve Elazığ'ın sömürgesiyiz. Bitlis, Muş, Kars, Ardahan ve Ağrı, hepimiz birer sömürgeyiz buralara. Sabahın erken saatinde insanlar kalkar, kemoterapi için giderler Erzurum'a. Haftada iki kez giderler. Yanıbaşlarında hasta oldukları için 2-3 kişi gidiyor. Bunların haftalık masrafları 10 bin TL!dir.
DOĞUM SONRASI ÇOCUKLAR ÖLÜYOR
Doğum sonrası çocukların hepsi ölüyor Ağrı'da. Doğum sırasında da Türkiye'de üç ilk ilkteyiz. Ancak çocukları yaşatamıyorsa bu devlet, bu devletin o halka karşı bir özür borcu vardır. Bakın çocuklar ölüyor! Sonra ne oluyor; var olan çocuklar ya sürgün edilip gidiyorlar, ya o kentleri terk ediyorlar. Bunlar olmasa bile, bölgede bir başka felaket olan uyuşturucuya düşüyor gençler. Uyuşturucu bütün kentlerde dorukta, on binlerce insan uyuşturucu bataklığının içerisinde ve ben Ağrı'da dolaşırken yolumu kesen bir vatandaş bağırıyordu, feryat ediyordu. Benim çocuğum uyuşturucu bataklığının içerisinde. Gidiyorum yetkililer ilgilenmiyor. Gerçekten de ilgilenmiyorlar. Ne diyorlar; Kürt müdür, varsın ölsün, uyuşturucuyla gebersin!
'HASTANELER AVM'YE DÖNÜŞTÜ'
Ardından konuşan Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz ise 21 yıl önce Kızıltepe'de katledilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ı anarak sözlerine başladı. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun yaptığı sunuma dikkat çeken Saliha Aydeniz, "Sağlıkta dönüşüm programına baktığımzda, derinleşen yolsuzluk, sağlıkta dönüşüm programında kurumsal yetersizlikler, liyakatsiz atamalar, paran kadar sağlık durumu, şehir hastaneleri marifetiyle özel hastanelere ve sermayeye aktarılan milyonlar, yine sistematik olarak emeğin güvencesizliği, sağlıkta çeteleşme, sağlık çalışanlarının karşılaşmış olduğu şiddet vakaları ve bölgesel eşitsizlikler maalesef derinleşti. Sonuçta hastanın, vatandaşın değil ihalenin, sermayedarın, sağlık çalışanın değil, şirketlerin önceliği var bu sistemde. Sistemin şah damarı artık rantla, denetimsizlikle ve güvencecesizlikle tıkanmış durumda. 20 yıldır dönüşüm diyorsunuz, reform diyorsunuz ama hasta müşteriye, hastaneler AVM'ye, hekimlik performansa, sağlık çalışanları da taşerona dönüştü maalesef" dedi.
'BU GÖMLEĞE SIĞMADIK'
Sağlıkta dönüşüm programının, Uluslararası Para Fonu (İMF) ve Dünya Bankası tarafından Türkiye'ye giydirilmiş bir gömlek olduğunu belirten Saliha Aydeniz devamla şunları söyledi: "Biz bu gömleğe sığmadık maalesef. Genel Sağlık Sigortası kapsayıcılığıyla, bir vaatle başladı. Ancak milyonlarca yurttaşın borç yükü ile karşı karşıya kaldı. Şehir, hastaneleri şehirlerin dışına yapıldı. Beş hastaneye ödenen kira Sağlık Bakanlığı'nın yatırım bütçesini de geçmiş durumda. Bu hastaneler açılırken kamu hastaneleri kapatıldı. Ulaşım zorlaştı, hizmet azaldı, iş yükü arttı, yolsuzluklar meşrulaştırıldı bu sistemle beraber. Bebek ve çocuk ölümleri dahi şirketlerin kazançlarına endekslendi. Bakanlık da ölüm karşısında sadece para cezalarıyla yetindi.
ANADİLİNDE SAĞLIK HİZMETİNİN OLMAYIŞI
Yine sağlıkta en büyük sorunlardan biri de anadilinde sağlık hizmetinin olmayışı. Türkiye'de milyonlarca Kürt var ve bunların anadili de Kürtçedir. Anadilinde hizmet maalesef yok. Milyonlarca kişinin dilinin yasak olması, milyonlarca hasta ile sağlık çalışanları arasında iletişim sorunları yaşanmasına sebep oldu ve bunlar da birçok hayati meseleye sebep oldu. Bununla ilgili onlarca yüzlerce örnek verebiliriz. Bu sadece bir iletişim sorunu değil tabii ki. Doğrudan tıbbi bir hata ve ölüm nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü'nün ana dilinde sağlık hizmeti standardı maalesef Türkiye'de kâğıt üzerinde bile yok. O yüzden anadilinde sağlık hizmeti, aslında olmazsa olmaz bir hizmet olmalı.
DEVAM EDEN BİRÇOK SORUN VAR
Evet geçen yıl dört milletvekili olarak bir rapor sunduk ve bu rapor sonrasında bazı düzenlemeler oldu. Ancak hala devam eden birçok sorun var. Mesela bir yıl içerisinde sadece kayıt altına alınan sekiz şiddet vakası var. Yine iddiaya göre; Kızıltepe Devlet Hastanesi'nde milyonlara varan bir yolsuzluk durumu var. Bu yolsuzluğun ise en çok da hastanenin yönetimiyle alakalı olduğu iddia ediliyor. Yine bu hastanenin idari ve mali müdürünün aynı zamanda Sağlık-Sen Sendikası'nın da başkanı olduğu iddia ediliyor. Biz buradan bakanlığı değerlendirme için tarafsız bir teftişe davet ediyoruz.
BİRÇOK BRANŞTA UZMAN DOKTOR YOK
Yine birçok Branşta uzman doktor yok ve en çok da çocuk alanında uzman doktor yok. Yan dalda, işte nefrolojide, hematolojide, endokrin gibi yan dallarda, çocuk alanında yan dalda uzman eksik. Bunların hepsinin çözülmesini bekliyoruz ve biz gerçekten sağlıkta dönüşüm yerine toplumsal bir sağlığın inşa edilmesini istiyoruz."
