DBP: Emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için 1 Mayıs’a!

img
AMED - Savaşın emek alanındaki sömürünün kalıcılaşmasına neden olduğuna dikkat çeken DBP MYK, “Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, savaşa karşı barışı, inkâra karşı çözümü, sömürüye karşı özgür emeği savunmaktadır” dedi. 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’na dair yazılı açıklama yaptı. “Emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için 1 Mayıs’a” başlıklı açıklamada, dünyanın dört bir yanında işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin ve halkların sömürüye, adaletsizliğe ve baskıya karşı onurlu direnişleri selamlandı. 
 
EMEK MÜCADELESİ 
 
1 Mayıs’ın yalnızca bir anma günü değil, aynı zamanda eşit, özgür ve demokratik bir yaşam mücadelesinin ortak sesi olduğu kaydedilen açıklamada, “Kapitalizmin emeği metalaştırdığı, milyonlara yoksulluğu ve sömürüyü dayattığı böylesi bir sistem içerisinde emek mücadelesi her geçen gün daha da anlam kazanıyor. Bugün milyonlarca işçi ve emekçi, sömürü çarkında tutularak alın teri hiçe sayılmakta ve adeta modern köleliğe mahkûm edilmektedir. Kadın emeği ise bu çarkın en görünmeyen, en güvencesiz ve en fazla sömürülen alanını oluşturmaktadır. Özellikle kadın kimliği, emeğiyle birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, şiddet ve ayrımcı politikalar aracılığıyla sistematik olarak tahakküm altına alınmakta; kadınların yaşam hakkı, güvenliği ve emek alanındaki varlığı doğrudan hedef alınmaktadır. Kadın emeğinin görünmezleştirildiği, kayıt dışı çalıştırıldığı, güvencesizleştirildiği bu düzende; kadınların mücadelesi yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda varoluşsal bir mücadeleye dönüşmektedir” denildi.
 
‘EMEĞE KARŞI SAVAŞ SÖZ KONUSU’
 
“İşsizlik oranı tarihi rakamlara ulaşırken, milyonlarca insan güvencesiz bir şekilde açlık sınırının altında yaşamaya zorlanıyor” denilen açıklamada, şunlar belirtildi: “Asgari ücretle çalışan bir işçi, ay sonunu getirebilmek için ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor. Çocuklarının eğitim masraflarını karşılayamayan aileler, her geçen gün yoksulluğun daha da derinleştiği bir hayata uyanıyor. İşçiler; enflasyona, zam furyasına ve temel gıda maddelerine bile ulaşamamanın çaresizliğine terk edilmiş durumda. İktidar, büyüme masalları anlatıyor ama büyüyen tek şey yoksulluk ve geçim derdi oluyor. Özetle; halkın onuru ile oynayan ekonomi politikalarıyla emeğe karşı açılan bir savaş söz konusu. Şüphesiz ortaya çıkan bu tablonun temelinde iktidarın iktisadi yetersizliği ve savaş politikaları yer alıyor. Savaş siyasetinin gölgesinde ülke kaynakları halka değil, yıkıma ve güvenlik harcamalarına aktarılmakta; bu da doğrudan işçinin ve emekçinin sofrasındaki ekmeği küçültmektedir.
 
MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
 
Özellikle Kürt sorununda çözümsüzlük, savaşın sürekliliğini ve emek alanındaki sömürünün kalıcılaşmasının başat nedenlerinden biri olarak güncelliğini koruyor. Savaş politikaları yalnızca Kürt halkını değil, Türkiye halklarının tümünü sömürü ve yoksulluğun kıskacında tutmakta, demokratik hakların kullanılmasını engellemekte, sendikal hakları baskılamakta, kadın kimliğini ve emeğini çok yönlü olarak sömürmekte ve toplumsal muhalefeti susturmaktadır. Bu nedenle 1 Mayıs’ta barış talebi, emeğin özgürleşmesinin ayrılmaz bir parçası olarak önem kazanıyor. Tam da bu noktada Sayın Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın yalnızca barışa davet olmadığını; aynı zamanda emeğin özgürlüğü, halkların eşitliği ve demokratik bir yaşamın inşası için stratejik bir yol haritası olduğuna dikkat çekiyoruz. Sayın Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, savaşa karşı barışı, inkâra karşı çözümü, sömürüye karşı özgür emeği savunmaktadır. Bu çağrıya 1 Mayıs ruhu ile sahip çıkılması hem Kürt halkının eşit yurttaşlık hakkı hem de Türkiye halklarının emek ve demokrasi mücadelesi açısından yaşamsaldır. Bugün 1 Mayıs’ta alanlarda, işçinin, emekçinin, kadınların, ezilen halkların ve ötekileştirilenlerin sesi olarak bir kez daha haykırıyoruz: Savaşa değil, emeğe bütçe! İnkâra karşı, çözüm ve barış! Hak ve adalet için mücadele! Biz dün olduğu gibi bugün de 1 Mayıs’ları kardeşlik, eşitlik ve dayanışma bilinciyle büyütmekte kararlıyız. Kadınların emeğiyle güçlenen bu mücadeleyi, emek, adalet ve barış için her yerde sürdüreceğiz. Yaşasın 1 Mayıs!”