Kadınlar Danıştay’dan seslendi: Adaleti bize geri verin!

  • kadın
  • 17:21 23 Haziran 2022
  • |
img

ANKARA- İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dair Danıştay’da görülmeye devam eden davada söz alan avukatlar, sözleşmenin tartışılmasının dahi utanç vesilesi olduğunu söyleyerek, “Adaleti bize gerin verin” dedi.

Aralarında Türk Tabipler Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve baroların da bulunduğu 18 başvurucunun İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali talebiyle Danıştay’da açtığı dava, Danıştay 10’uncu Daire’de görülmeye devam ediyor.

Dava, verilen aranın ardından başvurucu Çanakkale Feminist Dayanışma avukatlarının beyanlarıyla devam etti. Türkiye’de LGBTİQAA+’lara yönelik gerçekleşen saldırılara dikkat çeken avukatlar, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın LGBTİQAA+’lara dair kullandığı “sapkın” sözünü hatırlatarak, iktidarın saldırıları tetiklediğini ifade etti. Avukatlar, “Kadın ve trans cinayetleri politiktir” vurgusu yaptı.

Avukat İlayda Kocabaş, milyonlarca kadının yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için burada olduklarını aktardı. Kocabaş, “İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin cezalandırılmasına yönelik hazırlanmıştır. Her türlü tedbirle şiddete maruz kalanların güvende hissetmesi için devletlere sorumluluk bindirir. Sözleşme, kadınlara yönelik şiddet suçlarına indirim uygulanmamasına ve kolluk kuvvetlerinin yardım isteyenlere anında yardıma gidebilmesini açıkça vurguluyor. Sözleşme din, ırk ya da cinsel yönelim ayırımı yapmıyor” dedi.

‘SÖZLEŞMENİN TARTIŞILMASI BİLE UTANÇ VERİCİ’

Sözleşmenin tüm ezilen kimlikleri kapsamlı bir biçimde koruduğunu söyleyen Kocabaş, “Bu sözleşmeden çekilmeyi sadece gündem bile etmek katillere cesaret veriyor. Tartışılması bile utanç vericidir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek kadınların, çocukların ve LGBTİQAA+’ların yaşam haklarının ellerinden alınması demektir” diye belirtti.

ORDU BARO BAŞKANI: ADALETİ BİZE GERİ VERİN

Sonrasında davacı Ordu Barosu adına konuşan Baro Başkanı Sibel Torun, tüm kadınların sözleşmenin imzalanması sürecinde mutabık olduğunu belirtti. Torun, yaşama dair hakların toplumlara enjekte edildikten sonra bir daha geri alınamayacağını ifade etti. Torun, “Ne yaparsanız yapın, adaleti bize geri verin. Sizden istediğimiz vicdanlı olmanız” diye ekledi.

Ardından başvurucu Kayseri Barosu adına Ayla Gökşen beyanlarda bulundu. Gökşen, Anayasa’nın 90’ıncı maddesini hatırlattı ve Cumhurbaşkanı’nın onay yetkilerinin sınırlarına ve yetkide paralellik ilkesine dikkat çekti. Sonrasında söz alan Kayseri Barosu avukatları da sözleşmeden çıkılmasından itibaren yargıda toplumsal cinsiyet kavramına yer verilmediğini aktardı. Şiddeti önlemeye yönelik politikalar geliştirilmesi gerektiğine değinen avukatlar, sözleşmenin bir perspektif sunduğunu ifade etti.

EŞİT YAŞAM MÜCADELESİ

Kayseri Barosu avukatlarından avukat Eylem Sarıoğlu ise “Sözleşme şiddetin nedenini eşitsizliğe dayandırmıştır. Bu neden aynı zamanda çözümü de ortaya koymuştur. Sözleşme devletlere kadına yönelik şiddeti önlemenin eşitlikle gelebileceğini söylemektedir. Sözleşmeden çekilmesinin asıl nedeninin kadın erkek eşitsizliğinin ısrarı olduğunun farkındayız ama bizler eşit yaşam mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Sarıoğlu, boşanmak isteyip ancak çeşitli korkuları nedeniyle boşanamayan kadınlar için iş güvencesi, ücretsiz çocuk bakımı, ücretsiz ve güvenli yargı sistemini işaret etti ve “İnsanca yaşayacak bir maaşınız yoksa mahallenizi bile değiştiremiyorsunuz” dedi.  Sarıoğlu, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmek Kayseri’deki, İstanbul’daki kadınlardan vazgeçmek demektir ama biz kız kardeşlerimizden vazgeçmeyeceğiz. Müvekkillerimize güvence vermek istiyoruz. ‘Devlet seni korur’ demek istiyoruz” şeklinde belirtti.

ÖZGÖKÇE: VAN KAYYIMI KADIN KURUMLARINI KAPATTI

Duruşma salonunun kalabalık olmasına dikkat çeken Van Barosu’ndan Rabia Özgökçe, “Buradaki kadınlara ‘ne istiyorsunuz’ diye sorarsanız, bizler gece sokakta tedirgin yürümek, plazalardan atılmak, çocuklarımızın gözü önünde öldürülmek istemiyoruz. Biz insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz. İlmek ilmek alınan haklarımızı bir gecede bir kişinin sözüyle kaybetmek istemiyoruz” dedi. Özgökçe, kanunlar uygulansaydı ve koruma kararları alınsaydı “Ölmek istemiyorum” sözleriyle hatırlanan Emine Bulut’un şu anda hayatta olabileceğini söyledi. Van’a atanan kayyım belediyesinin icraatlarını anlatan Özgökçe, “Kayyım geldiği andan itibaren HDP’li belediyenin faaliyete soktuğu tüm kadın kurumlarını, kadın spor kulüplerini, sığınma evlerini kapattı. Kadınlara yönelik çalışan kursları kapattı” diye belirtti. 

Öldürülen Fatma Altunmakas’a Kürtçe tercüman sağlanmadığı için kendini ifade edemediğini belirten Özgökçe, son olarak “Fatma’ya bir tercüman verilseydi belki Fatma ölmeyecekti” dedi. Ardından söz alan avukat Şeyma Şen ise İstanbul Sözleşmesi’nin milyonlarca kadının elde ettiği bir kazanım olduğunu aktardı. Şen, “Lütuf olarak gelmediği gibi keyfi olarak kaldırılamaz. Kadınların öfkesi gece yarısı bir kararla sindirilebilecek kadar zayıf değil. Sözleşme, sadece kadına yönelik cinayeti değil cinayete giden tüm yolları ortadan kaldırmayı amaçlıyor” ifadelerini kullandı ve davaların kabulüne karar verilmesini talep etti.

Özgökçe’nin beyanlarının ardından 10 dakika ara verildi.