'Türkiye mültecilerin geri dönüşünü engelliyor'

img
RIHA – Şam yönetimi, 10 Mart Mutabakatı'yla taahhüt ettiği mültecilerin güvenli geri dönüşünü aradan geçen süreye rağmen yerine getirmedi. Serêkaniye Göçmen Komitesi Dış İlişkiler Sorumlusu Ciwan Isso, mültecilerin geri dönüşünün Türkiye tarafından engellendiğini söyledi. 
 
Türkiye, 8 Ocak 2018'de Kuzey ve Doğu Suriye'nin Efrîn, 9 Ekim 2019'da Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerine yönelik saldırı başlattı. Saldırılar nedeniyle yüz binlerce insan evlerini terk ederek başka bölgelere sığındı. 8 Aralık 2024'te BAAS rejimi devrilip, yerine Heyet Tahrir es-Şam'ın (HTŞ) lideri Ahmet El-Şara'nın kurduğu Suriye Geçici Hükümeti ile QSD arasında mültecilerin de güvenli gerişi dönüşünü sağlamayı da içeren 10 Mart Mutabakatı imzalandı. Ancak mutabakatın ön gördüğü güvenli geri dönüşler hala sağlanmış değil. Şam hükümeti, mutabakatın 5'inci maddesinde "Tüm Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve köylerine geri dönüşü güvence altına alınacak ve korunmaları Suriye devleti tarafından sağlanacaktır" hükmünün getirdiği sorumluluğu yerine getirmekten kaçınması tepkilere neden oluyor. Türkiye'nin ve bağlı silahlı grupların varlığını sürdürdüğü bölgede, bu gruplar güvenli geri dönüşün önündeki engellerden biri olurken Serêkaniye Göçmen Komitesi Dış İlişkiler Sorumlusu Ciwan Isso, mutabakatın hayata geçirilmesine Türkiye'nin engel olduğunu söyledi. 
 
'SAVAŞ SUÇLARI RAPORLANDI'
 
Türkiye'nin "savaş suçu" işleyerek Serêkaniyê boşaltma hedefiyle 2019'da saldırılar başlattığını ifade eden Isso, "Komite olarak, burada yaşanan savaş suçlarını raporladık. Saldırılar sonucunda yerli halkın yüzde 85'i buradan çıkmak zorunda kaldı. Serêkaniyê'de sadece 44 kişi kalmıştı. 6 bin 500'den fazla ev ise silahlı grupların ve ailelerinin eline geçmişti. Buradaki işgal, saldırı ve katliam bugüne dek devam ediyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Birçok insan hakları örgütleri de bu gerçeği, hazırladıkları raporlarla destekliyor" ifadelerini kullandı. 
 
'MUTABAKAT ÖNCESİ VERİLEN SÖZLER DE YERİNE GETİRİLMEDİ'
 
Serêkaniyê'ye yönelik saldırıların 8 Aralık 2024'te Esad rejimin devrilmesinden sonra da devam ettiğini belirten Isso, Suriye Geçici Hükümeti'nin mülteci sorunlarının çözülmesine dair sözler verdiğini, ancak yerine getirmediğini dile getirdi. Suriye'de istikrarın sağlanabilmesi için mülteci konusunun ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini ifade eden Isso, "Bu konuya ağırlık verilmedi. Şam'da alınan siyasi kararlar, Türk devletinin kontrolünde alınıyor. Ahmed El-Şara, 10 Mart Mutabakatı öncesi göçmenler ve kamplar konusunda birçok söz verdi. Göçmenlerin evlerine geri döneceğine dair söz verdi, ancak hiçbiri yerine getirilmedi" diye konuştu. 
 
'5'İNCİ MADDENİN UYGULANMASI ENGELLENİYOR'
 
QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî ve Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Şara arasında imzalanan 10 Mart Mutabakatı'nın 5'inci maddesine göre mültecilerin evlerine güvenli şekilde dönmesi için geçiş hükümetinin önlem alması gerektiğini hatırlatan Isso, "Türk devletinin çıkarları ile uyuşmadığı için bu maddenin gereklilikleri yerine getirilmedi. Bu maddenin uygulanması Türk devleti tarafında engelleniyor. Şam hükümeti de bu yüzden bir kenara çekilmiş durumda. Serêkaniyê, Girê Sipî ve çevresinde Türk dili, Türk parası kullanılmaya başlandığını unutmamalıyız. Bir nevi bu bölge Suriye'den alınıp Türkiye'ye bağlanmış durumda. Serêkaniyê Göçmen Komitesi olarak iki gün önce Sayın Mazlum Ebdî ile resmi bir görüşme yaptık. Mazlum Ebdî, QSD olarak mutabakatın 5'inci maddesinin uygulanması için çalıştıklarını dile getirdi, ancak bunun önünde siyasi olarak birçok engelin bulunduğunu belirtti" şeklinde konuştu. 
 
'ŞAM HÜKÜMETİNİN İRADESİ YOK'
 
Türkiye'nin bölgenin demografisini değiştirmeyi hedeflediğini dile getiren Isso, "Türkiye siyaseti, Efrîn ve Serêkaniyê ile Kuzey ve Doğu Suriye'nin tamamında demografik değişikliği amaçladı. Kürtlerin yoğunluklu olduğu bu kentleri boşaltmak istediler. Dediğim gibi Şam'da alınan tüm siyasi kararlar Türkiye'nin etkisinde alınıyor. Bu yüzden mültecileri ilgilendiren 5'inci maddenin uygulanması engelleniyor. Bir diğer sebep ise Şam hükümeti mutabakatı uygulamaya hazır değil. Tamamen Türk hükümetinin etkisindeler ve karar alabilecekleri bir irade ortada yok. Serêkaniyê ve Girê Sipî'de Şam hükümetine bağlı herhangi bir güç bulunmuyor. Bu bölge Türk devletinin elinde bir rehine gibi tutuluyor. Aynı zamanda bir silah gibi kullanılıyor. Suriye'de kendi siyasetlerine uygun bir siyaset yürütmek istiyorlar. Burada mülteciliğin, kampların sonlanmasını, halkın evlerine dönmelerini istemiyorlar" diye belirtti. 
 
'MÜLTECİLER İÇİN ÇÖZÜM ANAHTARI'
 
Serêkaniyê'de 170 bine yakın kişinin saldırılar ardından göç etmek zorunda kaldığını kaydeden Isso, şöyle devam etti: "Serêkaniyê'de 55'e yakın köy tamamen boşaltıldı. 6 bin 500'den fazla ev ise silahlı grupların kontrolünde.  Tarım arazilerinin yüzde 99'a yakını yine bu grupların eline geçmiş durumda. Hazırladığımız raporlara göre Serêkaniyê çevresindeki köylerden 75 kişinin akıbeti henüz bilinmiyor. Bazılarının Türkiye'de olduğunu düşünüyoruz. Geçiş Hükümeti, bugüne kadar bu sorunların çözülmesi için hiçbir adım atmadı. Son zamanlarda ise, Serêkaniyê'de işgal edilen mülkleri hukuki olarak satın alma girişiminde bulundular. Kamplarda yaşayan halkımız, buna karşı çıkarak evlerini satmak istemedi. 10 Mart Mutabakatı, mülteciler için birçok sorunun çözüm anahtarıydı." 
 
'BM SESSİZ KALARAK SUÇ İŞLEDİ'
 
Birleşmiş Milletler'in (BM) Suriye'de işlenen suçlara sessiz kalarak suç işlediğini belirten Isso, şunları söyledi: "Askeri saldırılara engel olabilirlerdi. Türk devletinin başka bir devletin sınırlarını ihlal ederek orada yaşayan yerli halkı göçe zorlamasına sessiz kaldılar. Bu büyük bir suç. Bugüne kadar kamplarda yaşayan mültecilere yönelik maddi manevi hiçbir şekilde destek olmadılar. Özerk Yönetim ve birkaç dernekten başka burada yaşayan mültecilere kimse destek olmadı. Til Koçer sınır kapısı hala kapalı." 
 
'MÜLTECİ SORUNU ÇÖZÜLMEDEN İSTİKRAR SAĞLANAMAZ'
 
Türkiye'nin bölgedeki hedeflerine işaret eden Isso, "QSD'nin silahlarını teslim etmesini, Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi'nin Şam hükümetine katılmasını ve Türkiye'nin kontrolü altına girmesini bekliyor. QSD'nin de Suriye Ordusu içerisinde erimesini planlıyorlar. Bizleri de bir kez daha göçertmek istiyorlar" dedi.  
 
Türkiye'nin QSD'nin silah bırakması propagandasını yaparak 10 Mart Mutabakatı'nı çarpıttığını ifade eden Isso, şöyle konuştu: "Kuzey ve Doğu Suriye halkının geleceği, Suriye'nin huzuru ve istikrarı için iki şey gerekli. Birincisi, Suriye yönetiminin yenilenerek geleceğimiz için tüm halkların ittifakı ile yeni yönetim şeklinin belirlenmesi gerekiyor. İkincisi ise, Suriye'de mülteci sorununun çözülmesi gerekiyor. Suriye'de bu sorun çözülmeden, halkımız evlerine geri dönmeden, tek bir kişi bile çadırda yaşadığı sürece Suriye'de istikrar sağlanamaz." 
 
MA / Sema Bingöl