Sınır kapısı var ama ticaret yok

img
WAN - Wan’ın var olan sınır kapılarına rağmen ihracatta son sıralarda yer aldığını belirten Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası eski Başkanı İbrahim Şahin, devlet politikalarından kaynaklı kentin geçmişten gelen güçlü misyonunun sürdürülemediğini söyledi. 
 
Wan, jeopolitik konumu itibarıyla Uzakdoğu ve Orta Asya’yı Avrupa’ya bağlayan bir kent. Wan-İran arasındaki Serav (Saray) ilçesinde Kapıköy Sınır Kapısı, Elbak (Başkale) ilçesinde Gelincik Sınır Kapısı bulunuyor. Ancak Gelincik Sınır kapısı 1990’dan bu yana kapalı durumdayken, Kapıköy Sınır Kapısı’nda ise İran ve Türkiye’nin koyduğu kota nedeniyle ticaret yapılamıyor.  
 
1 milyon 200 binden fazla nüfusuyla büyükşehir statüsünde olan Wan’daki işsizlik ve yoksulluk 2022 yılında ülke ortalamasının üstünde seyrederken, ihracatta da son sıralarda yer aldı. 
 
Wan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (VAN SMMMO) eski başkanı İbrahim Şahin, kentin coğrafik konumu ve durumuna dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
SINIR KENTİ AMA İHRACAT YOK
 
Coğrafik konumu itibariyle önemli bir mevkide yer alan Wan’ın tarihi ve geçmişiyle kadim olan bir kent olduğunu vurgulayan Şahin, ancak geçmişten gelen bu güçlü misyonun günümüzde sürdürülemediğini dile getirdi. Şahin, “Şu an ihracat anlamında baktığımızda Wan, bir sınır kentidir. Birkaç ülkeye hem yakın hem de birçok ülkeye direk sınır kapısı olmasına rağmen istenilen şekilde ihracat ve ithalatın gerçekleştirilemediğine tanık oluyoruz. İhracat zaten son yıllarda oldukça geriye gitmiştir. Yapılan araştırmalara göre, Wan ihracatta 69’uncu ildir. Oysa kentin 60 kilometre ötesinde sınır kapısı var. Rakamların farklı ifade edilmesi gerekiyordu. Ancak maalesef kent, şu an ihracatta istenilen düzeyde değil. Bunun birçok nedeni var. Yasalardan kaynaklı nedenleri var, mesela Wan-İran arasındaki Kapıköy Sınır Kapısı ticarete kapılıdır. Sınır ticareti amacı taşıyan kapı, İran ve Türkiye’nin koyduğu kotalarla bu işi yapmaya çalışıyor. Kapı maalesef bu işlevini yerine getiremiyor. Bir diğer durum ise kentte istenilen düzeyde bir üretimin yapılmamasıdır. Devletin uyguladığı teşvikler, işletmeler yetersizdir. Dolasıyla iş gücü var ama gerekli alt yatırımlar olmadığı için kentte ihracat ve üretim istenilen düzeyde değil. Wan’da ihracat, yap-sat üzerinde yapılıyor. Yani ürün dışarda alınıyor, yine aynı ürün daha sonra ihraç kaydıyla İran’a gönderiliyor” dedi. 
 
WAN’A YAKIŞMIYOR
 
Wan-İran arasındaki sınır kapısının istenilen seviyede olmadığına dikkat çeken Şahin, “İhracatta beklenen rakamların çok gerisinde kaldı. Hatta 2023 yılında 1 milyar dolar ihracat hedefi konulmuş ama geçmiş rakamlara baktığımızda bu rakamların yakalanması söz konusu bile değil. Hedeflerin çok çok gerisine düşen bir il konumunda, bu da Wan’a yakışmıyor. Wan’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum” diye belirtti.  
 
İŞ YERLERİNİN YÜZDE 20’Sİ KAPANDI
 
İhracattaki kötü durumun yanı sıra Wan’da esnafın durumunun iç açıcı olmadığını belirten Şahin, şöyle dedi: “Zaten Türkiye’de bir ekonomik kaos yaşanıyor. Kentte 22 bin esnaf bulunuyor. Son yıllarda kayıtlı 500’e yakın şirket, kooperatif ve esnaf kepenk kapattı. Bunlar bilinen iş yerleri. Birde kayıt dışı esnaf var. Bunlarla birlikte baktığımızda Wan’da bulunan iş yerlerinin yüzde 20’sinin kepenk kapattığı durumu ortaya çıkıyor. Bu kent zaten hep borçlu bir kent. Hem kamu kurumlara hem de özel kurumlara borçları var. Üretim olmayınca ve işsizlik artınca insanlar nerde kazanacak, borçla beslenecek, borçlu şekilde hayatına devam edecek. Her yıl yaptığımız gözlemlere göre birçok insan bankalara ciddi anlamda borçlu. Dolasıyla Wan, yoksul bir kent. Yoksul kentlerde de ticaret hayatının olması zaten imkansız.  Kenttekiler daha çok maşalarla, cari gelirlerle hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Ciddi fabrikalar yok, geçmişte açılan fabrikalar da kapandı, var olanlarda atölyelere dönüştü. Atölyeler ise bu kentin ticaretine kar sağlamıyor.” 
 
WANLILAR KENTİ TERK EDİYOR
 
Üretimin olmaması, yoksulluk ve işsizliğin yüksek olması nedeniyle son bir yılda başka kentlere göçlerin arttığını söyleyen Şahin, “İnsanlar hayatlarını devam etmek için batı illerine gitmek zorunda kalıyorlar. Her yıl ‘Wan cazibe merkezi olacak’ söylemleri bir seçim yatırımı oluyor. Cazibe merkezi olabilmesi için, bazı koşulların oluşması gerekiyor. Yani kentte ciddi teşviklerin olması, alt yapı eksiklerinin giderilmesi gerekiyor. Şimdi bütün bunlar yokken ‘cazibe merkezi olacağız’ demekle olmuyor. Bırakın cazibe merkezini insanlar kenti bırakıp başka kentlere gidiyor. Böyle bir ortamda cazibe merkezinden söz etmek mümkün değil. Wan Büyükşehir, sembolik büyükşehirdir. Büyükşehir belediyesi, büyükşehir statüsüne ve yasasına uymayan bir kentte yaşıyoruz. Oysa ki büyükşehirlerde ciddi yatırımlar, ciddi teşviklerin oluşması gerekirdi. En uç ve sınır kentinde yaşıyoruz. Bu kente çok ciddi teşvikler verilmesi gerekirken,  tam tersi geçmiş teşviklere baktığımızda kentin dokusuna uymayan teşviklerle karşı karşıya kalıyoruz. Devlet teşvik yaparken kentin dinamikleriyle görüşmesi gerekiyor. Örneğin; üretilen ürünlerin, devlet desteğiyle satışının garantisi olması gerekiyor. Burada üretilen bir malla, Marmara’da üretilen bir malın pazarlaması ve girdileri aynı değildir. Orada pazara ulaşımı daha kolayken, buradan ulaşım çok daha zordur” ifadelerini kullandı. 
 
TEMELİNDE ‘KÜRT SORUNU’ VAR
 
Bu sorunların çözümünün demokrasi olduğunu dile getiren Şahin, şöyle devam etti: “Tabi sorunların temelinde Kürt sorunu vardır. Çağdaş ve demokratik ülkelerde sorunlar konuşularak çözülüyor. Yani demokrasi, hukuk ve insan hakları önemli kavramlardır. Bunları oturtamazsanız, ekonomik anlamda başarı sağlayamazsınız. Ekonomi güven ister, ekonominin gelişmesi güvenli ortamda olur. Yani güvenli olmayan bir ortamda, ekonominin gelişmesi mümkün değildir. Güvenle birlikte işsizlik, yoksulluk azalır, ekonomi büyür.”