Zafere götüren 134 günlük direniş

RIHA - YPG'li bir savaşçının "Kobanê rizgar bû. Saet 3 kêm 10 deqe" sözleriyle tüm dünyaya müjdelediği Kobanê'nin özgürleştirilmesi, 134 günlük kesintisiz mücadeleyle sağlandı. Milyonları ayağa kaldıran direniş, DAİŞ için sonun başlangıcı oldu. 
 
Tunus'ta seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi adlı gencin, 17 Aralık 2010 tarihinde kendini yakması sonrası Ortadoğu'da yeni bir sürecin kapısı aralandı. Buazizi'nin eylemi sonrası başlayan protestolar üzerine 14 Ocak 2011'de Zeynel Abidin Bin Ali devrildi. "Özgürlük" talepli protesto eylemleri kısa bir süre sonra birçok Ortadoğu ülkesine yayıldı ve "Arap Baharı" adı verilen sürecin fitilini ateşledi. Tunus'ta başlayan eylemler sırasıyla Mısır, Yemen, Bahreyn, Libya ve Suriye'ye kadar uzandı. "Özgürlük" talebiyle başlayan protesto eylemler, kimi diktatör rejimlerin devrilmesini sağlarken, bazı ülkelerde uluslarlarası güçlerin ve paramililer yapıların müdahalesiyle farklı bir yöne evrildi. Suriye'de demokratikleşme ve reform talepleriyle 15 Mart 2011'de başlayan protestolar, rejim ve diğer güçlerin müdahalesiyle yerini yıllardır devam eden iç savaşa bıraktı. Milyonlarca kişi göç etmek zorunda kalırken, yüzbinlerce kişi yaşamını yitirdi. 
 
Suriye'de iç savaşın patlak vermesi sonrası irili ufaklı birçok silahlı örgüt türedi. Bunların en tehlikelisi, kökenleri 1990'lı yılların sonlarına dayanan ve çeşitli tarihlerde isim değiştiren DAİŞ oldu. Irak ve Suriye'de yaşanan boşluğu fırsat bilen DAİŞ, 2014 yazında Suriye ve Irak'ta geniş bir bölgeyi hakimiyetine aldı. Haziran 2014'te Irak’ta birkaç saat içinde Musul’u, 29 Haziran'da ise Suriye'de Reqa'yı işgal ederek, “halifeliğini” ilan etti. DAİŞ, ardından Derazor, Halep, İdlib, Hama, Şam kırsalı ve daha birçok kente yöneldi.  
 
KOBANÊ HEDEFTE
 
DAİŞ'in son hedefi ise, iç savaş sonrası rejim ve karşısındaki güçlere karşı 3'üncü Yol çizgisinin hayata geçirildiği ve 19 Temmuz 2012'de rejim kontrolünden çıkarılan Kuzey ve Doğu Suriye kentleri oldu. DAİŞ, Kuzey ve Doğu Suriye'deki devrimin tohumlarının atıldığı Kobanê kentine bağlı köylere 15 Eylül 2014'te saldırmaya başladı. DAİŞ, diğer bölgelerde olduğu gibi Kobanê'yi de kısa bir sürede işgal etmeyi hedefliyordu. Ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye'nin Efrîn ve Cizîr kantonları arasındaki bağı keserek, daha önce işgal ettiği Grê Spî, Cerablus ve Reqa gibi kentler arasında kesintisiz irtibat ve lojistik destek sağlamayı hedefliyordu. 
 
DAİŞ, aynı yılın 17 Eylül'ünde Fırat Nehri üzerinde bulunan ve kritik öneme sahip olan köprüyü kontrol altına alarak, köylerde Kobanê kent merkezine doğru ilerlemeye başladı. Saldırılar, Irak ordusunun ardından bıraktığı ağır silahlarla yapılırken, tank, roket, ve havan toplarıyla Kobanê merkez vurulmaya başlandı. Tarihler 2 Ekim'i gösterdiğinde DAİŞ, Kobanê çevresinde bulunan 354 köyün 350'sini işgal etmişti. DAİŞ, 5 Ekim'de Miştenûr Tepesi'ne ulaştı. 
 
ARÎN MÎRKAN'IN EYLEMİ 
 
Ancak burada büyük bir direnişle karşı karşıya kaldı. Kadın Savunma Birliği (YPJ) komutanlarından Arîn Mîrkan ve Rîvana, bedenlerini siper ederek DAİŞ'in ilerleyişini burada durdurmayı başardı. 7 Ekim'den itibaren kent merkezine sızmaya çalışan DAİŞ, Ekim ortası itibariyle kentin yarısını işgal etti. 
 
Kenti savunan YPG/YPJ'li savaşçılar, Şengal’de Êzidîlere dönük katliamın bir benzerinin yaşanmaması için sivilleri kentten çıkarmaya başladı. Saldırı şiddetinin artması ve kuşatmanın daralmasıyla halk, şehir merkezinin 5 kilometre batısındaki Til Şiîr köyüne geçti. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 300 binden fazla kişi, Riha'nın Pirsûs (Suruç) ilçesine göç etti. Sınırda nöbet tutan binlerce kişi ise, günlerce DAİŞ'e karşı kalkan oldu. 
 
ABDULLAH ÖCALAN’IN SEFERBERLİK ÇAĞRISI
 
Bir yanı Türkiye, diğer 3 yanı ise DAİŞ'in hakimiyetinde olan kentteki durum, her geçen gün daha da kritik bir hal almaya başladı. Diğer kantonlardan herhangi bir destek sağlanamazken, YPG ve YPJ ağır silahlara karşı ferdi silahlarla mücadele verdi. Yapılan destek çağrıları ise, Türkiye tarafından engellendi.  
 
Kobanê için kritik saatlere girilirken, İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi'nde HDP heyetiyle görüşen PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan "seferberlik" çağrısı geldi. Öcalan, “Bu ölüm çetelerine kolaylık sağlayanlar, meydan verenler ve kullanmaya çalışanlar bu tutumlarının bölge barışı başta olmak üzere halkların geleceğini tehlikeye atmakta olduğunu bilmelidir” diye kaydetti. 
 
Kürdistan Birlik Partisi (YNK) pêşmergeleri ise, Kobanê'ye geçmek için Türkiye'den koridor açılmasını talep etti.  
 
KOBANÊ SERHILDANI
 
Türkiye, ilk başlarda koridor açılmasına izin vermedi. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Dîlok kentinde yaptığı konuşmada, "Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyrun, düştü düşüyor" açıklaması yaptı. 
 
Edoğan'ın bu sözleri sonrası Kobanê'ye destek eylemleri başladı. Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) dönük kapatma davası ile Kürt siyasetçilerin yargılanmasına gerekçe yapılan ve "Kobanê Serhildanı" olarak tarihe geçen 6-9 Ekim protestoları kısa bir sürede 35 il ve 96 ilçeye yayıldı. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) raporuna göre, 7-12 Ekim 2014 tarihleri arasında Kobanê eylemlerinde ülke genelinde 46 kişi yaşamını yitirdi, 682 kişi yaralandı ve 323 kişi tutuklandı. Ölümlerin büyük bölümü, polis ve askerlerin açtığı ateş sonucu yaşandı.  
 
Eylemler, Öcalan'ın çağrısıyla durdu. Daha sonra pêşmergelerin Türkiye üzerinden Kobanê'ye geçişine izin verildi. 
 
MİLYONLAR ALANLARDA 
 
Kobanê ve sınır hattında bunlar yaşanırken, Avrup, Asya ve Ortadoğu'daki DAİŞ saldırıları da sürüyordu. YPG ve YPJ'li savaşçıların tarihi direnişi sürerken, dünyadan da tepkiler yükselmeye başladı. 93 ülkede milyonlarca insan, Kobanê ve buradaki direniş için alanlara çıktı. Latin Amerika, Asya ve Avrupa’da kitlesel gösteriler düzenlenerek, devletlere harekete geçme ve Kobanê’deki son mahallede direnen savaşçılara destek olma çağrısı yapıldı. 
 
Aralarında Nobel Barış Ödülü sahipleri, akademisyen, aydın, yazarlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de bulunduğu binlerce kişinin çağrısı ile 1 Kasım tarihi, Dünya Kobanê Günü olarak kabul edildi. 
 
DAİŞ İÇİN SONUN BAŞLANGICI
 
Tüm dünyada devam eden protestoların büyümesi üzerine ABD öncülüğünde kurulan ve 6 Arap ülkesinin de içerisinde yer aldığı koalisyon güçleri, havadan DAİŞ mevzilerini havadan vurmaya başladı. Kasım 2014'te YPG, kritik Miştenur Tepesi'ni DAİŞ'ten temizledi. YPG, DAİŞ'in Reqa ve Grê Spî kentlerine lojistik sevkiyatı yaptığı Helinç yolunu da alarak, DAİŞ'e mühimmat desteğinin azalmasını sağladı. 
 
Her gün darbe alan DAİŞ, bu sefer Türkiye üzerinden Kobanê'ye yeni bir saldırı dalgası başlattı. Dönemin Kobanê Eşbaşbakanı Enver Müslim, saldırılara dair, "IŞİD üyeleri bu sabah Türkiye üzerinden Kobanê'ye girdi ve saldırıya geçtiler. Bomba yüklü bir aracı Türkiye'den Kobanê'ye sokup patlattılar" açıklaması yaptı. 
 
Bu saldırının da boşa çıkarılmasından sonra artık DAİŞ için  "sonun başlangıcı" başladı. DAİŞ, YPG/YPJ güçleri karşısında her gün mevzi kaybetmeye başladı. Kobanê köyleri tek tek DAİŞ hakimiyetinden çıkarıldı. 
 
'3'E 10 KALA' ZAFERİ 
 
DAİŞ'in yenilgisi ve tarihi Kobanê zaferinin müjdesi ise, kentin savunmasında yer alan YPG'li bir savaşçı tarafından tüm dünyaya verildi. YPG'li savaşçı, saldırılardan 134 gün sonra, 26 Ocak 2015'te, "26'ê meha Çile 2015. Kobanê rizgar bû. Saet 3 kêm 10 deqe (26 Ocak 2015. Kobanê özgürleştirildi. Saat 3'e 10 kala" sözleriyle Kobanê zaferini duyurdu. 
 
Kobanê’nin DAİŞ'ten kurtarılmasından sonra YPG ve YPJ savaşçıları, Girê Spî’ye yöneldi. 15 Haziran 2015’te Girê Spî de özgürleştirildi. Böylece DAİŞ ve Cebhet El Nusra'nın 3 yıllık Kobanê kuşatması tamamen ortadan kaldırılmış oldu. DAİŞ'e karşı mücadele bununla da sona ermedi; 27 Temmuz'da Kobanê’nin Sirîn kasabası özgürleştirildi. 
 
Yeni bir döneme kapı aralayan bu zafer sonrası, 10 Ekim 2015'te Cizre Kantonu'nda Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) kuruluşu ilan edildi. Süryani, Ermeni, Arap, Asuri ve Kürt askeri güçlerinden binlerce savaşçı QSD içerisinde yer aldı.  
 
SAVAŞIN BİLANÇOSU
 
YPG Kobanê Komutanlığı Sözcüsü Şoreş Hesen, 29 Ocak 2015'te savaşın 4 aylık savaş bilançosunu açıkladı. Hesen, "Yapılan eylem sayısı 220, sonuçlara net olmayan eylemlerin sayısı 98, saldırı yapan bomba yüklü araç sayısı 37, DAİŞ çetelerinin yaptığı intihar saldırısı 19, çetelerin savaşta verdiği ölü sayısı 3 bin 710, YPG elinde kalan çete cenaze sayısı 316, YPG tarafından tahrip edilen araç sayısı 87, patlatılan tank sayısı 16, tahrip edilen doçka sayısı 8, tahrip edilen Hummer askeri araç sayısı 5, tahrip edilen panzer sayısı 2" dedi. 
 
Hesen, açıklamasının devamında da YPG'den 408, Suvar El Rakka'dan 13, pêşmergeden 1, Türkiye sol örgütlerinden 2, Şems El Şemal'den de 2 savaşçının hayatını kaybettiğini duyurdu.  
 
YAŞANANLARIN TANIĞI ANLATIYOR
 
Kobanê’de 134 gün süren direniş sırasında kentte gazetecilik yapan Dicle Ahmed, tüm dünyaya mal olan sürece dair tanık olduklarını anlattı. Kobanê’ye dönük saldırılarla 19 Temmuz devriminin (Rojava Devrimi) hedef alındığını belirten Ahmed, "2013’ten bu yana Kobanê’ye yönelik saldırılar zaten vardı. Kobanê’nin etrafı işgal edilmiş ve Kobanê kuşatma altına alınmıştı. 2014 yılının 15 Eylül’ünde de saldırılar başka bir boyuta evrildi. İlk olarak saldırılar Teqlik köyünde başladı. Binlerce DAİŞ’li tanklarıyla, toplarıyla Kobanê etrafında toplandı. O süreçte özellikle Cerablus ve Grê Spî ile Türkiye sınırından DAİŞ’e büyük lojistik destek verildi. Çok sayıda DAİŞ’li Türkiye sınırından Kobanê’ye geldi” dedi. 
 
FEDAİ RUH
 
YPG/YPJ savaşçılarının sadece keleş ve el bombalarıyla ağır silahlara karşı direndiğini ifade eden Ahmed, "O savaşçılar fedai bir ruhla mücadele ederek, DAİŞ’in Kobanê’ye girmemesi için her şeyi yaptılar. ‘Bir hafta içinde Kobanê’yi alıp bayram namazını orada kılacağız’ diyen DAİŞ, savaşçıların sarsılmaz iradesi karşısında yenildi. Her gün YPG/YPJ savaşçılarından ağır darbeler alıyorlardı. DAİŞ, Kobanê’ye girdiğinde korkuyla ilerliyordu. Çünkü DAİŞ’e karşı tarihi bir direniş sergileniyordu. DAİŞ zorlandıkça YPG/YPJ’li savaşçıların iradelerini kırmak ve onları korkutmak için bombalı araçlarla saldırı düzenliyordu” dedi. 
 
'BURAYI BIRAKMAYACAĞIZ'
 
Saldırıların şiddetlenmesiyle birlikte YPG/YPJ’nin elinde birkaç sokak kaldığını aktaran Ahmed, o dönem kentin tüm evleri, sokakları ve caddelerinin savaş alanı olduğunu ifade etti. Savaşçıların yanı sıra halkın da direnişte yer aldığını aktaran Ahmed, "Bir yandan açlık ve susuzluk, diğer yandan dondurucu soğuklar vardı. Çoğu savaşçı günlerce yemek yiyemiyordu. Her şeye rağmen kazanacaklarına dair büyük bir inanç ve bağlılık vardı. Savaşçılara, ‘Bu günleri nasıl atlatacağız?’ diye sorduğumuz zaman, bizlere ‘Kobanê’de son bir kişi kalana kadar burayı bırakmayacağız’ diyorlardı. Bu inançla savaştılar. 134 gün tarihi bir direniş sergilendi. O süreçte savaşı takip eden gazeteciler olarak o günlere tanıklık ettik. Savaşçılar, bedenleriyle siper oldular” diye konuştu. 
 
Ahmed, şöyle devam etti: "Eline silah alamayacak olan kişiler, savaşçılar için yemek yapıyordu. Yaralılara bakıyorlardı. 4 parça Kürdistan’dan ve yabancı ülkelerden çok sayıda genç, Kobanê savunması için buraya geldi. Çok sayıda genç daha Kobanê’nin suyunu bile içemeden yaşamını yitirdi. Kürtler, sınırda canlı kalkan oldu. Büyük bir direniş ruhu sergilenerek, Kobanê kazanıldı."
 
'DİRENİŞİ DÜNYAYA DUYURMALIYDIK' 
 
Yoğun çatışmaların yaşandığı dönemde kendilerinin de çok kısıtlı imkanlara sahip olduğunu ve zor şartlarda çalıştıklarını ifade eden Ahmed, "Ancak bizlerin burada yaşananları dünyaya duyurma sorumluluğumuz vardı. Burada verilen tarihi direnişi herkese göstermemiz gerekiyordu. Bu uğurda birçok arkadaşımız yaşamını yitirdi. Ama buradaki direniş dünyaya duyurulduktan sonra koalisyon devreye girdi ve DAİŞ’e hava saldırısı düzenledi. Kobanê direnişiyle bütün dünya Kürt halkını ve kadın direnişini tanıdı” ifadelerini kullandı. 
 
MA / Ömer Akın
 
Yarın: Küllerinden doğan Kobanê