DAİŞ sonrası Rakka: Komünlerle küllerinden doğdu, çok dilli hizmet başladı 2025-12-22 09:24:14 RAKKA - Komünlerle küllerinden doğan Rakka’da yıkımdan eser kalmamış, 3 dilde hizmete geçilmiş. Halk Meclisi Eşbaşkanı Mişlep Turkan, "Bir kadınla kenti yöneteceğim aklıma gelmezdi" dedi. Eşbaşkanı Hêvin Îsmail, "Ailelerimizi yok edenlere 'Hoş geldiniz' diyoruz. Çünkü yerleştirilen ideolojiyi değiştirmek istiyoruz" diye belirtti.   Kuzey ve Doğu Suriye'nin önemli kentlerinden biri olan Rakka, 2014 yılında DAİŞ'in kontrolüne geçti. DAİŞ, burayı “hilafetin başkenti" ilan ederek, yönetim merkezinin büyük kısmını buraya taşıdı. DAİŞ döneminde kadınlar siyah çarşaflara hapsedilerek, dışarıda rahatça hareket etmeleri yasaklandı. Erkeklere sakal ve kıyafet zorunluğu getirildi. Binlerce kişi infaz edildi, birçok yapıya el konuldu, insanlar haraca bağlandı. DAİŞ döneminde ayrıca kentin kültürel mirası hedef alındı; Rakka Museum gibi kurumların koleksiyonları yağmalandı veya tahrip edildi.      Suriye Demokratik Güçleri (QSD), 2016 yılında Rakka'ya dönük operasyon başlattı ve Ekim 2017'de kenti tamamen özgürleştirdi. Çatışmalı süreçte şehrin yaklaşık yüzde 80-90’ı kullanılmaz hale geldi. Raporlara göre, 11 binden fazla yapı zarar gördü. Hastaneler, okullar, ekmek fırınları, su ve elektrik altyapısı, su arıtma sistemi gibi temel kamu hizmetleri tamamen çöktü.    8 YILDA BÜYÜK DEĞİŞİM    Rakka'nın özgürleştirilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Bu süreçte kent küllerinden yeniden doğdu. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, bütün kurumlarıyla seferberlik hamlesi başlatarak, kenti yeniden ayağa kaldırdı. Zarar gören yapılar onarıldı, yıkılan yapıların yerlerine ise yenileri inşa edildi. Birkaç noktada bazı yıkılan binalar bulunsa da kentin neredeyse tümü inşa edilmiş durumda. Altyapı ve üstyapı çalışmaları da büyük oranda tamamlanmış. DAİŞ'in tahribatı büyük oranda ortadan kaldırılırken, eksik kalan hizmetler noktasında ise çalışmalar devam ediyor.    KOMÜNLERLE YÖNETİLİYOR      Kent 4 bölgeye ayrılmış ve 17 mahallesi bulunuyor. 137 komün kurulmuş. Kadınlar ve gençlerin özgün örgütlenmeleri bulunuyor. Farklı halklar da tüm yönetim kademelerinde yer alıyor. Nüfusa dair net veriler bulunmuyor. Ancak Rakka Halk Meclisi verilerine göre, kentte 800 bini aşkın insan yaşıyor. DAİŞ döneminde göç ettirilenler büyük oranda geri dönmüş. Ayrıca farklı kentlerden buraya göç etmiş binlerce kişi bulunuyor.    ÇOK DİLLİ YÖNETİM      Nüfusun büyük bölümü Araplardan oluşuyor. Kürtler ve Türkmenler de yaşıyor. Kentin tüm noktalarında 3 dilde (Arapça, Kürtçe ve Türkçe) tabelarla karşılaşmak mümkün. Ayrıca hizmetler birçok alanda 3 dilde veriliyor.    DAİŞ TEHLİKESİ SÜRÜYOR    DAİŞ, kent merkezi ve kırsalında halen en büyük tehlike. Gizli hücreleri bulunan DAİŞ, asayiş noktalarına sık sık saldırılar düzenliyor. Kentin yönetim mekanizmasının başında Halk Meclisi geliyor. Halk Meclisi'nin eşbaşkanlarından birisi Arap, diğeri Kürt.    BİR ARAP BİR KÜRT EŞBAŞKAN      Arap Eşbaşkan Mişlep Turkan, 1 buçuk yıldır görevde. 200 bin üyesi bulunan Afile aşireti üyesi, aynı zamanda avukat. Bir diğer eşbaşkanın Hêvin Îsmail de uzun süredir kadın çalışmalarında da aktif bir şekilde yer alan isimlerden biri. Sadece Rakka Halk Meclisi değil, kentin diğer kurumlarında da hem Arap hem Kürt hem de Türkmenlerin yönetimde yer almasına dikkat ediliyor.    DAİŞ DÖNEMİ RAKKA    Mişlep Turkan, DAİŞ döneminin tanıklarından. DAİŞ'in kentte ilk olarak hukukçuları hedef aldığına dikkati çeken Turkan, "Çünkü eğitilecek kişiler olarak bakıyorlardı. 3 ay periyotlarla eğitime alıp, 'tövbe' etmeye zorlanıyorlardı" diye kaydetti. 6 yıllık DAİŞ sürecini hatırlatan Turkan, "6 yıl Rakka halkı için zorlu yıllardı. Halk için çok çetin geçti" dedi. DAİŞ'in "yabancı ve radikal" bir ideolojiyi Rakkalılara dayattığını söyleyen Turkan, "DAİŞ, daha çok genç kesimi, yaşı küçük çocukları kullandı. Rakka toplumunun geri kalanı DAİŞ'i kabullenmedi, kabullenme düzeyi çok düşüktü. Halk ile örgüt arasında büyük bir uyuşmazlık vardı. Rakka'yı zor ve baskı ile yönettiler" diye konuştu.      Kentteki herkesin DAİŞ döneminin acısını çektiğini söyleyen Turkan, "Acı çekmeyen tek bir aile bile kalmadı. QSD, Uluslararası Koalisyon ile koordineli yürüttüğü kurtarma operasyonları sonrasında DAİŞ Rakka'da mevzilenmiş ve şehri sarmıştı. Çünkü burası onlar için sembolikti, 'Hilafet başkenti' ilan etmişlerdi. Ayrıca dünya başkentlerinin çoğunu tehdit ediyor ve saldırıları buradan planlıyorlardı. Planlamalar Rakka merkezinde yapılıyor ve uygulanıyordu" şeklinde konuştu.    'HALK QSD'Yİ SEVİNÇLE KARŞILADI'   Rakka özgürleştirildikten sonra hayatın normale dönmeye başladığını belirten Turkan, "SDG, toplumu o doğal, normal hali ve ılımlı yapısına yeniden kavuşturmayı başardı. Rakka ve kırsalı, diğer tüm Suriye şehirlerinden farklı bir yapıya sahiptir. Burada şehir merkezi ile köy arasında bir fark yoktur. Mesela Dêrazor, Hama, Şam veya Halep'te adetler ve gelenekler farklılaşabilir. Şehrin kendine has, kırsalın kendine has bir yapısı vardır. Ancak Rakka'da şehir ve köy aynı adetler, aynı gelenekler ve yaşam tarzına sahip. Elbette Rakka halkı sevinçle (QSD) karşıladı. Halk Özerk Yönetim ile kaynaştı. Şehir özgürleşir özgürleşmez insanlar toplandı, komünler ve meclisler kurarak, bölgelerini yönetmeye başladılar" ifadelerini kullandı.    DAİŞ döneminde hayatın tamamen durduğuna dikkati çeken Turkan, "Eğitim yoktu, kurumlar yoktu, mahkemeler yoktu. İdari ve toplumsal hayatın tamamı; hatta geleneklerimiz ve sosyal ilişkilerimiz bile kalmamıştı. Ne düğün yapıp sevinebiliyordunuz, ne de taziye kurup üzülebiliyordunuz. Taziye kurmak bile yasaktı, düğün yapmak yasaktı. Ülkenin inşasını, geleceğini ve kalkınmasını düşünmek imkansızdı. Sizi yüzlerce yıl öncesine, karanlık çağlara götüren bir dönemde yaşıyordunuz. İletişim araçları yoktu, medya yasaktı, televizyon, uydu ve internet yoktu. İletişim büyük bir sorundu. İnternet güvenlik takibindeydi. En ufak bir hatada veya iletişimde hayatınızı kaybedebilirdiniz. Televizyon izleyip gülmek bile yasaktı. Program izlemek yasaktı. Suriye Demokratik Güçleri'nin girişinden sonra Rakka halkı için hayat hemen normale döndü. Durum kökten değişti. Toplumsal yaşamın emareleri, Rakka'nın örf ve adetleri geri gelmeye başladı. İdari yapılanma yeniden şekillenmeye başladı" dedi.    'KADIN HAKLARI SLOGANDAN İBARETTİ'   Turkan, DAİŞ dönemi ve öncesinde bir kadınla birlikte bir kenti yönetmeyi hiçbir zaman düşünmediğine işaret ederek, şunları söyledi: "Kesinlikle hayır. Bizler, Baas rejiminin kontrolündeki Suriye devlet sistemini yaşadık. 2006'dan beri Rakka mahkemelerinde avukatlık yapıyorum. Şam Üniversitesi'nden mezun olur olmaz baroya kaydoldum. Suriye devrimi olaylarından önce idari kurumların işleyişi hakkında bilgim vardı. Kadın hakları ve kadının yönetimde etkin katılımı konusu sadece slogandan ibaretti. Genel olarak herkes 'kadın toplumun yarısıdır' derdi. Özellikle Ortadoğu, Arap ve Müslüman ülkelerde kadının bir yeri olduğu söylenirdi. Ancak pratikte bu konum korunmuyordu. Özellikle idari alanda ve ev dışındaki çalışmalarda. Eskiden kadınlar belki devletin bazı kademelerinde yönetici olabilirlerdi. Yardımcı, bölüm başkanı veya bakan gibi. Ancak her alanda ve yönetimin her kademesinde gerçek bir katılım... Bu kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi."   BİRÇOK AKRABASINI DAİŞ SALDIRISINDA YİTİRDİ     Hêvin Îsmail, Rakka özgürleştirildikten sonra hemen sonra kente gelmiş. Birçok akrabasını DAİŞ saldırısında yitirmiş. Hêvin Îsmail, Rakka'nın özgürleştirilmesi denildiğinde ilk aklına gelen anısını paylaşarak, "Yürürken bir arkadaşım 'yerinden oynama, ayağının altında mayın var' dedi. O dönem mayınları kaldırılmıştı, ancak toprak altında kalanlar vardı. O an kalbim durdu. Ayağımı kaldırayım mı, patlayacak mı patlamayacak mı... Rakka'nın özgürleşmesi aklıma geldiğinde o anları hep düşünüyorum. Bir arkadaş 'yavaş yavaş ayağını kaldırırsan bir şey olmaz' dedi. Her bir saniye bir yıl gibi geçti" dedi.    HER YERDEN DESTEKLE KENT AYAĞA KALDIRILDI    Rakka'nın yüzde 90-95'inin çatışmalarda yerle bir olduğunu ve altyapısının tamamen zarar gördüğünü belirten Hêvin Îsmail, "Bu kentin yapımı için acaba kaç yıl gerekiyor' diye düşünmüştüm. 50 yılda da bu kent inşa edilmez diyordum. Sadece o yıkımı taşımak yılları alırdı. Bir heyet oluştu. Eyn Îsa'dan gelen heyet burada çalışıyordu. Burada yaşam kalmamıştı, gelenler de korkuyla çalışıyordu. Tehlike vardı. Birçok yerden destek geldi. 1 yılda kent temizlendi. Temizlik sonrası halk örgütlenmesi başladı. Örgütleme komisyonu kuruldu" diye kaydetti.    Kent özgürleştirildikten 7 ay sonra Halk Meclisi'ni ilan ettiklerini hatırlatan Hêvin Îsmail, "DAİŞ öncesi bir kurumsallaşma vardı. Demokrasi yoktu, diktatörlük vardı, ancak bir kurumsallaşma vardı. DAİŞ döneminde kurumlar yoktu. Halk belki bunu bildiği için Özerk Yönetim'e destek oldu. Su ve elektrik sorunu çözüldü. Yiyecek sorunu çözüldü. Her bir sokakta ve mahallede komünler var. Kadın kurumları var. Eşbaşkanlık var. Bunlar örgütlendi" diye konuştu.    KOMÜN VE EĞİTİMLERİN ETKİSİ   Hêvin Îsmail, en çok zorlandıkları noktasında eşit temsiliyeti hayata geçirmek olduğunu söyledi. Hêvin Îsmail, şunları söyledi: "6 yıl boyunca kadınların bir parmağının ya da gözünün görünmesi bile yasaktı. Daha önce de bazı adetler vardı. Kadınlar en fazla öğretmen olabiliyordu. Eşbaşkanlık sistemi, kadın ve erkeğin yan yana bir kurumu yönetmesi noktasında çok zorluk çektik. Erkekler "Bir kadınla nasıl yan yana oluruz' diyordu. Kadınlar da "Yabancı bir erkekle bir kurumu mu yöneteceğim' diyordu. Komünlerle, eğitimlerle bu durum aşıldı. Erkek ve kadınların zihniyeti de aynıydı. Rakkalılar eğitimden korkmuştu. Eğitim denildiği zaman DAİŞ'in 'eğitimleri' akıllarına geliyordu. Biz de bu nedenle önce sohbet ve toplantılar yapıyorduk. İlk etapta meclis ve komünlerle bu durum yüzde 30 aşıldı" ifadelerini kullandı.    'QSD DÜNYANIN KİRİNİ TEMİZLEDİ'   "Dünyanın bütün kiri Rakka'da toplanmıştı. Bu kirlilik QSD eliyle temizlendi" diyen Hêvin Îsmail, dünyanın Rakka'ya karşı sorumluluğunu yerine getirmediğini söyledi. Hêvin Îsmail, "Biz ne yaparsak yapalım Rakka halkının hakkını veremeyiz. Sadece bu kadar sistem değişikliği bile insanlara 'yeter' dedirtiyor. Kamuoyu çok şey yapabilir. Bu sorumluluk sadece Kuzey ve Doğu Suriye'nin değil. İmkanlar belli, nereden getirecek? Rakka bütün dünyanın sorumluluğu" çağrısı yaptı. Hêvin Îsmail'e göre en büyük tehlike DAİŞ zihniyetinin halen yaşıyor olması. Hêvin Îsmail, "Hol Kampı'ndan çıkanları günlerce eğitimden geçiriyoruz. Annemi, kardeşimi, ailemi yok edenlere 'Hoş geldiniz, size ne lazım' diyoruz. Çünkü yerleştirilen o ideolojiyi değiştirmek istiyoruz. Düşmanımızı da değiştiriyoruz" dedi.     Hêvin Îsmail, DAİŞ vahşetinin unutulmaması gerektiğini şu sözlerle özetledi: "Birçok kişi DAİŞ'e dair filmleri izlediğinde 'Bu kadar da olmaz' diyor. Ancak DAİŞ vahşetini yaşayanlar bu filmleri izlediğinde 'Bir şey anlatılmamış' diyor."    Yarın: Kuzey ve Doğu Suriye kenti Qamişlo   MA / Azad Altay